28 Ağustos 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

28 Ağustos 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Nihat Erim ve Kasım Gölek yanyana Benzeyenler kere daha ispat etmiş oldu. Bu ayni zamanda Kurultaya hakim olan ha- vayı da gözler önüne serdi. Kibar Aksal, elinde notları olduğu halde merdivenleri çıktı ve mikrofonun bu- lunduğu sehpaya dayandı. Evvelâ ö- nündeki bardaktan bir yudum su aldı, sonra, birbuçuk saat ilgiyle dinlenen, hayatının en güzel, en başarılı ko- nuşmasını yapmağa başladı. Fakat, daha söze başlarken: — Size, konuşmamın sonunda bir hususi kararımdan bahsedeceğim" demesi salonda hayli meraka yol açtı. Rapora yöneltilen tenkitleri mükem melen cevaplandıran Aksal, gelmiş geçmiş Genel Sekreterlerin en başa- rılısı olduğunu bu konuşmasıyle is- pat etti ve son imtihanı tam numa- ra alarak atlattı. Gerçi biraz sinirli ve heyecanlıydı ama, bu heyecan o- nun daha insicamlı konuşmasını te- mine yaradı. Bu, son derece cesur Ve uzlaştırıcı bir konuşma idi. Son söz- leri salondakilerin şiddetli protesto- larıyla karşılaştı. Delegeler; 14 buluşurlar "— Konuşma! O sözleri senin ağ- zından duymak istemiyoruz!" diye bağırmağa başladılar. Zira Aksal, Genel Sekreterlik hakkından feragat edeceğini bil- dirmişti. Salonun protesto nidalarıy- la uğuldaması bundandı. Ne var ki Aksalın cevabı kati oldu: — Kararım katidir, dönmiyece- ğim! Özür dilerim, af diliyorum." Bu sözler delegeleri pek müteessir etti. Bir delege gözyaşlarını tutama- dı ve: "— Konuşma Aksal, yeter artık!" diye haykırdı. Salondaki hava görülmeğe değer- di. Sıcak havanın bunalttığı XV. Ku- rultay delegeleri birden heyecana geldiler ve kürsüye oOhücum ettiler Bu sırada Aksal, yaptığı nefis müca- delesinden ve o çektiği ıstıraplardan bahsediyordu. O, Gülek tipi bir poli- tikacı değildi. İnandığı dâvaları sa- vunan bir adamdı. Üstelik Genel Baş- kanın sabahki kenuşmasının Güleko- filler tarafından ne şekilde istismar edileceğim biliyor ve üzülüyordu. Ak- sal hiç kimsenin koltuğunda Genel Sekreterlik istemiyordu. Hiç kimse- nin adamı değildi. Fikirlerinin ada- mıydı. Aksalın o an unuttuğu, Kurul- tayın, kendisinin İnönünün koltuğun- n yahut bu- dolayisiyle Genel Sekreter olmasını arzulaması idi Delegeler kürsünün hemen yakı- toplandılar. İşin hoş ta- topluluk içinde Güleki tu- tanların da bulunmasıydı. C.H.P. liler tam bir birlik havası içinde Aksalı bu kararından vazgeçirmek istiyorlardı. Konuşmasını bitirmiş olan Genel Sek- reter, birden kendini C.H.P. li delege- ler arasında buldu. Alkış devam edi- yor ve "Aksal Aksal çok yaşa!" ses- leri salonu inletiyordu. Aksal, güç- lükle ilerledi ve kendini, İnönünün yanındaki koltuğa o bırakıverdi. Bu- yandan sıcak, bir yandan sevgi te- zahürü, başarılı Genel Sekreteri bi- p düşürmüştü. hanım delege mendiliyle Aksalı serinletirken. Tur- han Feyzioğlu ortalığı yatıştırma a- macıyla mikrofonun o sapına yapıştı ve: "— Aksal bu vazifeyi bizim de- vamlı ısrarlarımız karşısında (o nasıl kabul ettiyse, şimdi de onu vazifeye zorlıyacağız. Aksalı Genel Sekreter seçeceğiz arkadaşlar" dedi. e. hep bir ağızdan cevap verdile — Seçeceğiz!" Heyecan son haddine erişmiş- ti ki, delegelerin talebiyle (Baş- kan oturumu tatil etti. Gülekin ha- li, doğrusu görülmeğe değerdi. Böylece, C.H.P. ye karşı durum- daki kuvvetlerin istismar vasıtası o- lan Gülek çıbanı C.H.P. bünyesinde zararsız hale getirilmiş oluyordu. Buna rağmen, pişkin Gülek o gece son bir denemede daha bulunmaktan kendini alamadı. Tanine verdiği tali- matta, Aksalın, Genel Sekreter olmı- yacağım kat'i olarak belirttiğinin birinci plâna çıkarılması vardı. Böy- lelikle, Kurultayın arzusu ne olursa olsun, Aksalı verdiği sözle bağlı tut- mak istiyordu. Kendisine gelince, piş- kinliği, bu neviden her türlü bağı fu- züli hâle getiriyordu. Kurultayın ha- vası, temayülü bu kadar açık şekilde belli olduktan sonra bile Gülek, "Bel- ki aradan çıkarım" diye ortalarda dolaşmakta devam ediyordu. Bu, cid- diyetle pişkinliğin bir mücadelesiydi. kat, o gece il başkanları top- İni ii ve vazifeyi, her ne pahası- na olursa olsun, Aksala tevdi etme- e karar verdiler. Aksal isterse bu vazifeden kaçabilirdi. AKİS, 28 AĞUSTOS 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: