28 Ağustos 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

28 Ağustos 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Aritmetik yanlışlık Ne var ki, füzelerin devir hesabında manını füzeciler hesapladı. Kabinede seçimlere yakın büyük bir değişiklik yapılacağı biz- zat Devlet ve Hükümet Başkam ta- rafından açıklanınca, kulağına kar suyu kaçanlar paçaları sıvadılar. Ha- ni, bu işin henüz zamanı değildi! Bü- yük akisler yaratan iltihakların ate- şi henüz küllenmemişti!. Küllenme- mişti ama, leylek yavruyu yuvadan atmadan, yavrunun ayrılması biraz daha şövalyece olacaktı! İşte, Yetimler Partisine giriş bu bakımdan biraz yellice oldu. Günler- den pazartesiydi. Kabinenin Y.T.P. li Bakam Prof. Cahit Talas ile Mumcu- oğlu meselenin halli gerektiğini gö- rüştüler. Devlet Bakanı Y.T.P. ye katılacak, hemen sonra da istifa ede- cekti. Buluş fevkaladeydi! Öyle ya, biraz gecikilse belki de Mumcuoğlu Bakanlık koltuğunu caktı. Bir kimse hem Savcısı" olur, hem de Bakanlık kol- tuğuna kurulursa, o gecelerin neler getireceğini kestirmek için üstün Ze- kâya hiç te lüzum yoktu. İstifaname ile partiye giriş beyannamesi aynı gün dolduruldu. . İstifaname Devlet Baş- kanına gönderildi. Aynı anda Talas, olayı Y.T.P. nin kadersiz yayın orga- nı Öncüye bildirmeyi ihmal etmedi. Hakikaten ertesi gün haber Öncü- de, küçük bir yanlışlıkla, manşette yer aldı. Ne var ki, eski Ankara Sav- cısı daha politika hayatının ilk gü- nünde bir talihsizliğe uğramış ve kendi resmi yerine Kasır Zeytinoğlu- nun Başbakanlıktan çıkarken alın- mış bir fotoğrafı okadersiz Öncünün birinci sayfasında arz-ı endam et- Talihsizlik devam ediyordu. Dev- let Başkanlığına verilen istifa dilek- çesine cevap gelmemişti. Resmi ce- vap bir yana, meselenin üzerinde u- facık bir lâf dahi edilmiyordu. Şimdi ne olacaktı? Bir taraftan gazeteciler Mumcuoğlunu rahat bırakmıyorlardı. Bir taraftan işler düzenlendiği gibi gitmemişti. Nitekim o gün saat 18.30 sıralarında Amerikan Sefareti karşı- sındaki sokağa sapan Devlet Bakan- lığına ait kırmızı plâkalı makam oto- mobili, Mumcuoğlunu taşımaktaydı. Otomobil süratle, eski Ankara Savcı- sının Büyükelçi osokağındaki, sâbık Kocaeli milletvekili ve mâhut Tah- kikat Komisyonunun ileri gelen üye- si Selâmi Dincerle ortaklaşa yaptır- dıkları apartmanının kapısında dur- du.. Mumcuoğlu bahçe kapısından içe- ri girmek üzereydi ki, karşısında iki gazeteci buldu. Basın mensupları ha- 24 Cahit Talas O gitti, bu kaldı len Devlet Bakam sıfatını eski Ankara Savcısına sordu — Beyfendi, Y.T.P. doğru mu?" Mumcuoğlu NN has yüz bu- ruşturmasıyla cevap verdi: — Yok böyle Seyi Gazeteciler ısrar ettiler: "— Peki, girecek misiniz?" Mumcuoğlu birkaç saniye düşün- dü, sonra: şıyan lar ye girdiğiniz " — Düşünüyorum. Politikaya a- tılmaya kararlıyım" dedi. Bir yandan da yarı açık bahçe kapısını kapamağa çalışıyordu. Fa- kat, aksi tesadüf," kapının zeminle birleştiği kısımda bir gazetecinin a- yağı bulunduğundan, buna bir türlü muvaffak olamıyordu! oMumcuoğlu- nun kapıyla mücadelesi beş - on sa- niye sürdü. Basın mensupları Bakam daha fazla (okonuşturamıyacaklarını anladıklarından, daha doğrusu demir kapı ayaklarım biraz fazlaca hırpa- ladığından işin opeşini bıraktılar ve Büyükelçi sokağındaki yarısı eski Kocaeli milletvekili oSelâmi Dincere yarısı da ortağı Mumcuoğluna ait o- lan apartmandan -Selâmi Dincer, bu yarı hisse dolayısıyla Devlet Radyo- sunun tarizine uğramış, Mumcuoğlu ise Devlet Bakanlığı (oyapmıştır- u zaklaştılar. Komedinin devamı Eski Ankara Savcısı Mumcuoğlu- nun istifa hikayesi ertesi gün de devam etti. Devlet ve Hükümet Baş- kanından bir haber çıkmamıştı. Par- tiye kayıt işi tamamlanmış, fiş Genel Başkan Ekrem Alicanla eski Erzin- can D.P. milletvekillerinden Sadık Perinçek tarafından imzalanmıştı. Her şey iyiydi, güzeldi ama, Mumcu- oğlu iki cami arasında beynamazdı. gün, Devlet Bakanının telefonu vızır vızır işledi. - Bu telefonlardan biri, meselenin komikliğini anlatmak için doğrusu bilinmeğe değerdi. Saat 14 sıralarıydı. İstifanamesine cevap yetini kabul etmiş, dileklerini dinli- yordu! Tam bu sırada Özel Kalem Müdürünün telefonu öttü. Karşıdaki ses bir gazeteciye aitti. Soruyordu: " — çe eyiendinin istifa ettiği doğ- mu? © Özel Kalem Müdürü herşeyden habersiz, sâfiyetle cevap verdi: "— Evet, doğrudur." Karşıdaki ses tekrar sordu: "— Kabul edildi mi?" Özel Kalem Müdürü aynı safiyet- le konuştu: "— Henüz belli TUZ..." Mükâlemenin üzerinden yarım saat kadar geçmiş, makam odasında- ki heyet dışarı çıkmış ve Mumcuoğlu durumdan haberdar edilmişti. Eski Ankara Savcısı (o gazetecilerin sıkış- tırmasından bir hayli opirelenmişti. Özel Kalem Müdürüne sıkısıkıya tembih etti. İstifası hakkında soru- lan suallere cevap Oo verilmiyecekti. Gazeteciler o atlatılacaktı. o Üstelik, henüz istifa filân da etmiş değildi! Tembihatın üzerinden beş - on da- kika geçti geçmedi, Özel Kalemin telefonu bir kere daha çaldı. Sual ay- nı sualdi: "— İstifa kabul edildi mi?" Biçâre Özel Kalem Müdürü bu defa faka basmadı. Cevabı kesindi: " değil. Bekliyo- — Be yy istifa oetmedi ki kardeşim.. " — Kendisiyle bir kaç dakika?” görüşebilir miyiz — Yanında Tapu - Kadostro he- yeti var, meşgul.. Telefonun karşı tarafında küçük bir kahkaha koptu ve sesin sahibi te- şekkür ederek reseptörü yerine koy- du. Sonra gülümsiyerek Devlet Ba- kam Hayri Mumcuoğlunun yanında olduğu söylenen Tapu - Kadastro he- yeti üyelerine: "— Şimdi sizi dinliyorum efen- dim" dedi. AKİS, 28 AĞUSTOS 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: