30 Nisan 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

30 Nisan 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

uzun boylu Ankara Büyük Elçisi Sir Bernard Burrovs bulunduğu halde Yeşilköyden ayrılırken gazetecilere kısa, ama mutadı veçhile açık bilgi verdi. Verdiği haberlerin en ilgi çe- kicisi, CENTO toplantısı dolayısiyle evvelâ oLondraya gelecek, sonra, NATO toplantısı için Atinaya geçe- cek Amerika Dışişleri Bakanı Dean Rusk ile bir hususi randevusu (o bu- lunduğu haberi oldu. Gazeteciler bunu, larak kaydettiler. bir iyi haber o- Deve mi, kuş mu? Londrada, Bakanlar CENTO konu- sunda "CENTO nedir" den ziya- de, "CENTO ne değildir" o sualinin cevabım arayacaklardır. Zira eski Bağdat Paktının son derece canlı, verimli ve dinamik bir pakt olduğunu ileri sürmek kolay sayılamaz. Hat- tâ, tam aksine, bir kısmı o şüphesiz yerinde bir çok tereddüt bu paktı be- lini kolay kolay doğrultamaz hale sokmaktadır. Bu yüzdendir ki di- namik Eyüp Hanın Pakistanı, Lond- ra toplantısına bir teklifle gelmekte - dir. Teklif, oOAmerikanın teşkilâtla daha fazla ilgilenmesini o başlıca he- def tutmaktadır. Eğer CENTO kuv- vetleri, NATO kuvvetleri gibi bir müşterek komutanın idaresinde top- lanacaksa bu komutanın ingiliz ode- gil, oamerikalı olması da Karaşinin arzusudur. Ancak, bundan önce hal- ledilmesi gereken mesele CENTO'- Bun hangi işe yaradığının veya yara- yacağının tesbitidir. Zira, bu konu- da Londradan gelen bazı tefsirler, te- reddütler doğurmuştur. Bir paktın üyelerinden biri umumi menfaatin dışında kendi özel menfaatini birinci plâna aldı mı teşkilâtın ne hale gel- diğinin pek mükemmel bir örneği burnumuzun dibindedir: Balkan Pak- tı! Her halde, bir yanda Türkiye, Pa- kistan ve İranın menfaatinin bir isti- kamette, İngilterenin menfaatinin bir başka istikamette olması, üç memleketin meseleleriyle obu sonun- cunun meselelerinin birbirinden ayrı bulunması CENTO'yu, resmi tebliğ- lerin ziyadesiyle meşhur "demir gi- bi" tâbirine pek uygun bir halde gös- termemektedir. Bu bakımdan, Londra toplantısında nasıl bir canlılık asısı yapılabileceği merak konusudur. Amerikanın, Güney Doğudaki bu- günkü konjonktür içinde o esaslı bir adım atmasını beklemek hayaldir. Zaten böyle bir adım, Kennedy'nin Tarafsızlara karşı güttüğü politikaya da karsı olur. Buna mukabil, İngil- terenin geri kalan üç partneri topla- yabilecek kudrette ve kabiliyette bu- lunduğu pek şüphe götürür bir husus- AKİS, 30 NİSAN 1962 tur. Şurası kati bir gerçektir ki, İn- gilterenin mesela Türkiyenin omese- lelerine karşı bilhassa geçen yazın sonlarından bu yana gösterdiği an- layışsızlık, bizim zaruretlerimizi kendi anglo-sakson telâkkilerine gö- re değerlendirmekteki inadı, iç rumumuzu ve kuvvet dengesini hiç bilmemesi, nihayet ingiliz umumi ef- kârının ve dolayısiyle bir kısım dün- ya efkârının bir belirli kaynaktan gelen düşmanca yorumlarla o aleyhi- mize çevirmesi teşebbüsü, her halde bizim umumi efkârımızda İngiltere- ye puvan sağlamamıştır. Herşey gös- termektedir ki Sir Bernard Bur- rows'un unutulmazı Fletcher War- ren'i hatırlatan tek tarafı, uzun bo- yu değildir. Nitekim, NATO yardımı konusun - da beliren bir "Londra Tefsiri" de Türkiyede hiç dostane bir davranış olarak değerlendirilmemiştir. Bu ko- nular -ikili Erkin- Lord Home gö- rüşmesinin konularıdır. Akropolün gölgesinde Feridun Cemal Erkin, ilk kılıç ça- tışmasını oOLondrada denedikten -veya, kılıcım biledikten- sonra, haf- tanın sonlarında oAtinaya geçecek- tir. NATO'nun. Bakanlar Konseyinin bu toplantı gündeminde müttefikle- rin tamamım alâkalandıran -atom silâhlarının kullanılışı gibi- ciddi me- seleler vardır. Ama bir mesele mev- cuttur ki, bizim uzun vadeli istikba- limizi yakından alâkadar etmektedir. NATO Bakanlar Konseyi, daha Oslodaki Yunanis- bundan hayli zaman önce, Türkiye ve toplantısında Lord Home Ayıkla pirincin taşını YURTTA OLUP BİTENLER tan gibi üyelerine nasıl bir ekonomik yardım sağlanabileceğinin incelenme- sine karar vermiştir. Bunun üzerine, üyelerinden en meşhurunun, EdgaR Faure'un İsmiyle anılan bir komis- yon teşekkül etmiş ve bu komisyon tetkiklere başlamıştır. Tetkikler, ba- his konusu'memleketlerin gerçek du- rumları, niyetleri, tutumları ve ih- tiyaçları üzerinde olmuştur. Komisyon, Türkiyeye iki defa gel- di. Bu arada, yardımcı bir heyet da- ha sık başkentte çalıştı. Bizde âdet, gelen her komisyonun çok müsbet in- tibalarla gittiğini, bize hayran kal» dığını söylemektir. Bu komisyonlar için de aynı şeyler yazıldı ve söylen- di. Ama simdi, ortada "mutad edebi- yat"ın dışında bir sevinçli durumun bulunduğu anlaşılmaktadır. Zira Ko- misyon, OoKonseye verdiği raporda Türkiyenin desteğe layık bulunduğu- nu açık bir şekilde bildirmiş ve müs- bet tavsiyede bulunmuştur. Bunum neticesi, eğer Atinada Feridun Ce- mal Erkin, ona katılacak NATO dan imi delegemiz Muharrem Nuri Birgi ve arkadaşları iç durumumuzun ya- ratacağı handikapı retiyle (o yenebilirlerse, Klttbtt" nün kurulması olacaktır. Beş yılık plânımızın dış finansmanı, bir klüp marifetiyle takviye olunacak- tır. Bu klüp vasıtasıyla, beş seneye yayılacak birbuçuk milyar dolarlık bir yardım görmemiz sürpriz o sayıl- mamalıdır. İşte, anlayışsız İngiltereden gelen "Londra Tefsiri" bu yardımın uzun vadeli olmasını doğru bulmamakta ortaya konulacak paranın bir dönen sermaye gibi ve o başka "fakir üye- ler" in de istifadesine arzını istemek- tedir. Amerika, ekonomik ve sos- yal meselelerini halledememiş bir Türkiyenin nereye gideceğini gördü- ğü halde İngiltere kendi kemanının sesini dinlemektedir.. Ama bu görü- şün, Atinada resmi ingiliz görüşü gi- bi ortaya çıkarılmasına okadar gidi- lip gidilmiyeceği henüz belli değildir. Her halde, Komisyonun gördüğü ve takdir edip iyi değerlendirdiği plânla ve programlı kalkınma hazırlıkları- mız Atinada belirecek bu çeşit güç- lükleri yenebilmemiz için elimizde kil ciddi kozlardır. Tabii, Türkiyenin bu hazırlıkları ciddi çalışma ve fikir sadakati, tec- rübe ve prestijle, demokratik- yoldan gerçekleştirecek bir (o iktidara bugün de, yarın da, öbür g ip sahip kalacağı inancını başta Amerika, iyi ve sadık müttefikleri- mize verebilirsek... İşte, iç politikamızın rolü kendini burada belli etmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: