30 Nisan 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

30 Nisan 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SANAT Haberler Radyoda "Dil Saati" Türk Dil Kurumu Ankara, İstanbul İzmir ORadyolarında birer "Dil Saati" konulması için teşebbü- se geçmişti. İlk olarak Ankara Rad- yosu, Türk Dil Kurumunun bu mü- racaatını anlayışla karşılamış ve ayda bir, Onbeş dakikalık "Dil Saa- ti" ni programına almış bulunmakta- dır. ilk program Mayıs başında ya- yımlanacaktır. Türk Dil Kurumu Tanıtma Kolun- ca hazırlanacak olan "Dil Saati" fi- de, dil devriminin gerekliliği, o öÖzleş- menin nedenleri, belgeler ve örnek- ler verilerek anlatılacak, kurum ça- lışmaları duyurulacak, dinleyicilerin dille ilgili sorularına oOcevap verile- cektir. Ankara Radyosunun yeni müdürü Mahmut T. Öngören ile Söz ve Tem- sil Yayınları Şefi Turgut Özakman, bu programın, önemine uygun bir Biçimde hazırlanabilmesi için Türk Dil Kurumuna başlıca yardımcı Ool- maktadırlar. Turgut Uyarın yeni kitabı Turgut Uyar "Dünyanın En güzel Arabistanı" ndan sonra yeni bir şiir kitabı daha hazırlamıştır. İçinde 13 uzun şiir bulunan kitabın adı "Tü- tünler Islak" tır. Kitap Mayıs ayı başında Dost Yayınları arasında çı- kacaktır, "Tütünler Islak" ın ilgiy- le karşılanacağı ve olumlu yankılar uyandıracağı umulmaktadır. Haydi hayırlısı! Son zamanlarda (o filmcilerimiz o bir- birleriyle şakalarım ve tarizlerini çevirdikleri film adlariyle yapmaya başladılar. Bu akımın giderek daha gelişeceği ve daha eğlenceli adlar ve filmler görüleceği tahmin edile- bilir. Böylece, Türk filmciliği için yeni bir yücelme alanı da bulunmuş olacaktır. Hikâye şu: Bundan bir süre önce "Allah Cezanı Versin Os- man Bey" adlı bir film yapılmıştı. Bu filme bu adı, filmin rejisörü Atıf Yılmaz vermiş. Rivayet edilir ki, böylece, Kemal Filmin sahibi Os- man Sedene bir küçük tariz karışı- mı şaka yapmış. Osman Seden du- rur mu? "Allah Cezanı Versin Os- man Bey" filminin hem adını, hem kendini görünce, hemen kolları sıva- mış: "— Görür o Atıf" demiş, "bir film 30 de ben çevireceğim, baksın bakalım ne olur?" Osman Seden dediğini yapmış. Se- naryoyu hazırlamış, o filmi çevirmiş ve adını da koymuş: "Erkeklik Öldü mü Atıf Bey!" Ozansoyun Konferansı Türk-Fransız Kültür Derneği oBaş- kanı Munis Faik Ozansoy, geri- de bıraktığımız hafta perşembe gü- nü Fransız Kültür Merkezinde fran- sızca olarak "Abstraction et symbo- lisme dans la traditlon poetkme Tur- gue - Türk Şiir Geleneğinde oSoyut- lama ve Sembolizm" adlı bir konfe- rans verdi. Seçkin bir dinleyici kitle- sinin ilgiyle izlediği (okonferans ba- şarılı geçti. Birinin adı birinin Bakanı Geçenlerde Hür Vatan gazetesinde Milli Eğitim Bakanı Hilmi İn- cesulunun Köy Enstitüleriyle ilgili bir görügü vardı. İncesuluya göre, Köy Enstitüleri kapatılmamıştı. Ya ne olmuştu? Olan çok basitti. Yal- nız tabelâsı (değiştirilmişti. . Yoksa Köy Enstitülerinin binaları o falan hepsi yerli yerinde durup duruyordu. İnanmayan varsa gitsin bakamdı. Sayın Bakanın bu seçkin görüşü Üzerinde konuşuluyordu. .Konuşma- ları bir süre dinliyen Sami N. Özer- dim bıyık altından gülüp söze karış- tı: "— Bir bakıma doğru" dedi. "“ Ba- kın, Milli Eğitim Bakanlığı da duru- yor, ama Bakanı değişti!" Bir şiir günü Geride bıraktığımız haftanın nunda Dil Tarih Coğrafya so- Fa- kültesinin büyük salonunda Türkolo- ji Bölümü öğrencilerinin odüzenledi- ği bir "Şairler Gecesi" yapıldı. e Ge- ce yer yer çok eğlenceli geçti. Pro- fesör Kenan Akyüzün de remen he- men sonuna kadar izlediği gecede kimler, kimler, kimler yoktu ki? "Pek genç", "yeni genç", "taze genç", "geçkin genç" varsa, geceyi düzenliyenler tarayıp bulmuşlar, çıkarmışlar, ne kadar şair arayıp ça- ğırmışlardı. meş- hur" Böylece, "meçhul bir çok değerlerin bilinmesine de hizmet etmiş oluyorlardı. Kürsü- de şiir okumak imkanı elde. edebilen Munis Faik Ozansoy Parlez o- vaus français! bir çok pek değerli şairler, kolay ko- lay kürsüyü bırakmıyorlardı oda. Fırsat. bu fırsattır deyip "her ne kadar başınızı ağrıtıyorsam da, bir şiirimi daha size takdim edeceğim" deyip, büyük bir vecd içinde oku- maya duruyorlardı. Hele bir "Hoca- nım" vardı ki, gecenin gerçekten gü- lü oldu. Kendinden geçe geçe, bir "Koalisyon" şiiri okudu, bir kalkın- malı, vatanlı, milletli şiir okudu, işte o kadar olur! Saatlerden beri "öl düm, ölüyorum, seviyorum, verem gelmem burnu şiirler dinlemekten iyice sıkılan, ama görül- memiş bir sabırla da dinleyen genç- ler, "Hocanım'"ın şiirlerini duyunca bir ferahladılar ki, görülecek şeydi! "Hocanım" çılgınca alkışlandı. 'Va- rol" lar, "nurol" lar, alkışlar, kah- kahalar birbirini kovaladı. Bu görül- memiş gösteriden çok duygulanan oldum, gel bana, al sana, sana" gibilerden gözü yaşlı, sümüklü, mızmız mı mızmız "Hocanım" bilmem kaçıncı kere ye- niden kürsüye koşturuyordu ki, geceyi odüzenliyenlerden bir genç kendisini güç hâlle göğüsledi de dur- durabildi!.. AKİS, 30 NİSAN 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: