1 Aralık 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

1 Aralık 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yüzde 100'ü, Turgut Göleye göre ise yüzde 90'ı kendilerindendir ki nisbet yüzde tam 190'ı bulmaktadır. Bu, Kurultayın arefesinde taraf- ların nasıl bir balon uçurma ve ken- dini oyalama gayreti içinde bulun- duklarının en eğlenceli delilini teş- kil etmektedir. Ama pazar günü İz- mirde yapılan kongrede olup bitenler iyi gözden geçirilecek olursa, haya- lin koyusunda olanın Gülekçilerden ziyade Genel Merkezciler bulunduğu gerçeği kolay oltaya çıkar. Nitekim Adanadaki aday yoklamalarında da Kemal Satır, aynı cins bir "pembe rak dahi listeye girememiş ve kur- hili Elâzığa kapağı atmakta bul- İni bayram zmir Fuarı içindeki Sibel (Pavyo- İlinde yapılan ve 396 delegenin s tirakiyle icra edilen kongre, C.H.P içindeki çekişmelerin tipik bir örne- ğini verdi. Kongrede bir değil, iki de- gil tam dört hizip çarpıştı ve her biri, kuvveti çapında muvaffak oldu. Çekişmede üzerinde durulacak nok- ta İzmir C.H.P. teşkilâtını yıllardır avucunda tutan Dr. Lebit Yurdoğlu- nun yenilgiye yakın bir muvaffaki- yetsizliğe uğramasıdır. Yurdoğlunun bu yenilgisinin tek sebebi "Ne olur- sa olsun, Genel Merkeze hayır!" pa- rolasından doğmaktadır. Şimdiye ka- darki mücadelesinde Genel Merkezin karşısında bulunan Yurdoğlunun Ge- nel Sekreter Yardımcılığına getiril- mesiyle gelişen olaylar, İzmir İl Kongresinde apaçık ortaya çıktı. Herşey kongreye birkaç gün ka la oldu. Yurdoğlunun şimdiye kadar yanında bulunan ve parti için müca- delelerini beraberce yaptığı o Muam- mer Eriş -Buca İlçe Başkanı- son gün Yurdoğlunun yanından ayrıldı. Erişin Şevket Adalanın yanında yer alması, sadece ve sadece Yurdoğlu- nun Genel Merkezin adamı olmasın- dan ileri geldi. Nitekim kongre bo- yunca Yurdoğlu ve arkadaşları, ken- di adamlarının birer birer aleyhlerin- de bulunduklarını gördükçe dudakla- rını ısıldılar ve: Hayret! Hepsi arkadaşımızdı" demekten kendilerini alamadılar. Yıllar yılı Yurdoğlunun karşısında, Genel Merkezin yakını bilinen Adala- nın İl Başkanı seçilmesi bundan ötü- rü oldu. Şayet İzmir İl Kongresinde İnönünün alelacele, Özel Kalem Mü- dürü tarafından Fuarın Lozan kapı- sındaki telefonu vasıtasıyla Yurdoğ- luna ilettiği mesajı da olmasaydı Ge- nel Merkezcileri temsil eden Yurdoğ- lu ve taraftarları belki de kürsüye gelmek fırsatını dahi bulamıyacak- lardı. İzmirde sadece Adalanın listesi oy toplamadı. Yurdoğlu ve etrafındaki- ler de İl Yönetim Kuruluna 7 kişi soktular. Bunun yanında Dündar Soyar, Orhan Rahmi Gökçenin hizip leri de birer ikişer isim listeye ka- tabildiler. Yurdoğlunun dışında her üç hizbin oy almasının tek sihri Ge- nel Merkeze karşı olmaktır. Bu ni- telik her kongrede oy almak için kâ- fi, gelmektedir. erin hayali neticeler şüphesiz ki Genel Mer kezcilerin zaferi değildir. Ama Dörtler de, bunları kendi zaferleri düşmektedirler. Gülek, Göle, Doğan faallerinden Turgut Göle cakalı cakalı şöyle de- di: "— Bizim Genel Başkanlıkla bir alış verişimiz yok.. İnönü, bizim de Genel Başkan adayımızdır. Kurultay da bize oy verecek delegeler İnönü- ye de oy verecekler... Ama bir yere kadar. O yer İnönünün bir hizbin ba- YURTTA OLUP BİTENLER şını çektiğini ai yerdir. Şa- yet böyle olursa e başımızın ça- resine elbet mz. Göle bunları söyledikten sonra i- lave etti: "— Bizim Genel Sekreterlik mü- cadelemiz de yok.. Genel Merkezle o- lan mücadelemizin özünü Parti Mec lisi ile Haysiyet Divanı seçimlerinde kendi taraftarlarımızın Oo kazanması gayreti teşkil ediyor. Ama şunu söy- liyeyim ki, Gülekçi değiliz! oErimci, Doğancı, Göleci diye de bir problem yok.. Derdimiz Genel Merkezin şim- diki kadrosunu değiştirip, yeni bir e- kip kurmaktır. Bunda da muvaffak olacağız Gerçi hâdiselerin istikameti, C.H. P. de bir ekip değişmesinin olacağı - nı ve çok fosilin bu defa yerini genç lere bırakacağını göstermektedir a- ma, bunun Göle tarafından kehaneti yapılan değişiklikle bir alâkası bu- lunmadığı aşikârdır. Kurultayda Ge nel Merkezin aleyhinde olan, fakat Gülekle Dörtlerin hiç lehinde olma- yan bir İki esecektir. Bu, daha zi- yade, nünün partisine Ankara komsesimde verdiği ve bu pazar Ma- ye realiteleri hakkında büyük lâflar mı edeceksiniz? Hani hani dinimiz ve ilmimiz, ya İlhan Selçuk ı A. E. Başgil da medeniyetimiz ile Kadirli Kaymakamımız ve- ya vergi meselemiz ile Kaldorumuz? Hayır, ha- yır.. Bunlar için hâdiseleri gidip de yerinde gör- mek bir yana, Türkiyede bulunmaya dahi lüzum yoktur. Atarsın kapağı Cenevreye veya Parise, alırsan etrafına sakallıları, onlar seni üstad diye diye pobpohlarlar, çalarsın kaşığı "Ermeni Ma- dam"ın pişirdiği kuru fasulyayla pilâva ve konu- şursun da konuşunsun. Hızım alamadın mı, çe- kersin kâğıtla kalemi eline, bir yazı döktürürsün. "Böyle hükümetin, böyle devletin, böyle topla- mlın, böyle dinsizlerin, a sosyal oadaletin.." Allahını seven tutmasın Daha cakalı olmak istersen, ilâve de edersin: "Bir fransız bana, bizim hakkımızda dedi ki.. Diyorlar ki..", gazeteleri ne zaman türkçe yazmaya başladılar, Atmaştayn ne zaman türk oldu? Zira Cenevre sakini Ali Fuat Başgil hiç olmazsa fransızca tın- gırdatır ama, Paris sakini İlhan Selçukun bildiği, kuş dilinden sonra "biraz türkçe"dir ve oğlan Parise "Üç ayda fsansızca" öğrenmek için git- miştir! Hey yarabbi, bizde fikir hayatı da bu! Evet, bir aletin sesi uzaktan hoş gelir ama, o âletin adına davul derler, davul! AKİS/15

Bu sayıdan diğer sayfalar: