4 Mayıs 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

4 Mayıs 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

li milletvekili nefes ne- -Başbakan konuşmasını saat 15.30 a doğru yapmış, Meclis o gün saat 14 de toplanmıştı-. Hele Başbakan konuşmasını o bitirdikten sonra salondaki karışıklığı görenler, başlarını manalı manalı sallamaktan kendilerini alamadılar. Milletvekille- ri, dışarı çıkmak için âdeta yarış ha- lindeydiler. Bir başka yarış, taraflara men- sup gazetelerde oldu. Bilinen gazete- ler, Silâhlı Kuvvetlerle ilgili haberle - ri büyültmeğe, Silâhlı Kuvvetlerle il- gili olaylara adı karışanları "karşı tarafın adamları" olarak ilâna baş- ladı. Öyle ki Kayseri olayı -bir as- subayın öldürülmesi ve bunun tepki- leri, dolayısıyla yakalanan veya ola- ya adı karışan kişilerin karşı tarafın adamı olduğu iddiasını, taraflar pay- laşamadı. Hikâye bir müddet gazete- lerin birinci m işgal etti. Gözün gördüğ Son hâdiselerin çok C.H.P. fese yetişti. tahkikat maksadıyla eğilenler, bir ihtilâl ortamı yaratmak için istismar edile- nin bugünkü Parlâmento olduğunu görmekte güçlük çekmediler. Haklı şikâyetleri çalışmaması ile üzerine çeken hu Parlâmentonun ve her tür- lü memleket endişesinden uzak bu- günkü A.P. nin şahsında, parlamen- ter rejim düşmanlığı kuvvetli bir de- lil bulmakta ve münakaşalarda "Pe- ki ama, bak şu Parlâmentoya!" de- nilince akar sular çok zaman dur- maktadır. - Hata, beğenilmeyen -parlâmento- lardan kurtulma yolunun omutlaka hukuki veya gayrihukuki ihtilâlden geçtiğini sanmaktadır. Bu yolun nor- üzerine mali, seçimdir. Nitekim, Mecliste bir ekseriyet buhranı olduğu takdirde yeni seçimlere gidilecektir. o Meselâ Özardanın tesrii -dokunulmazlığı, bu- na yol açabilecek önemde bir konu- dur. Parlamenter rejimin o karşılında olanlar, seçimleri de "hiç bir şeyi değiştirecek kudrette değil" olarak göstermeye çalışmaktadırlar. lar, A.P. militanlarıyla bir noktada birleşerek "Bir secim yapılsın, A.P. silme kazanır. - Ne olur.o zaman memleketin hali ? " heyulasını mem- leketteki -iyi niyetli - sağlam kuvvet- ler mensuplarının karşısına dikmeye çalışmaktadırlar. Bunlara göre mil- letin seviyesi bu oldukça, aynı sis- tem aynı neticeyi verecektir. Onun için sistemi, değiştirmek, yani düzme- ce Meclisli uydurma Oo Demokrasiye -Aydınlar: Demokrasisi!- geçmek. lâ- zımdır. Bu, gerçeklerin odeformasyonun- dan başka şey değildir. Zira 1960'da C.H.P. ye oy vermeye hazar millet 1981'de ne atatürkçülüğün, ne dev- rimlerin, ne ilericiliğin aleyhinde oy vermiştir. M.B.K. nin idaresinin aley- hinde oy vermiştir. Bunu hatırlayan Türk Silâhlı Kuvvetler (o mensupları buna hak vermemezlik- etmemekte- dirler. Zira M.B.K. idaresinin bir iyi dev- let, bir iyi memleket idaresi olmak- tan çok uzak bulunduğunu Türkiye- de herkesten mükemmel ve yakın Türk Silâhlı Kuvvetlerinin mahsupla rı bilmektedirler. Hele bir takım “devrin kudret sahipleri"nin, seçim- lerin bu şekilde neticelenmesi için el- leriyle, cansiperane çalıştıkları o hiç Hıfzı Oğuz Bekata Çanlar kimin için çalıyor? kimsenin meçhulü değildir. Şimdi ay m çevrelerin, malları olan neticeyi bir sistem değişikliğinin sebebi diye göstermeye kalkışmaları, akıl ve i- zanla alaydan başka nedir ki? Hükümet Bir delinin attığı taş Hikâye, 23 Nisan töreninin Anıt Kabirdeki kısmında, 2. Koalisyon Hükümetine dahil sekiz Bakanın yanyana gelmesiyle başladı. O gün hava hafif yağmurlu, yer- ler ıslaktı. Tören bu bakımdan biraz aksadı, 2. Koalisyonun sekiz Baka- nı -Hıfzı Oğuz Bekata, Rifat Öçten, Hasan Dinçer, Fethi Çelikbaş, Muh- lis Ete, Celal Tevfik oKarasapan, YURTTA OLUP BİTENLER Mehmet İzmen ve İlyas Seçkin- tö- renden sonra Ata türkün müzesini, zi- yaret- etmeyi düşündüler. Beraberce orayı gezdikten sonra bir başka tek- life de hayır demiyerek birer yor- gunluk kahvesi oOiçmeyi odenediler. Muhafız birliğinden getirilen kahve - lerini yudumlarken normal olarak günün olaylarından, günün olayla- rından bahsederken de o sıralarda nezarete alınan subaylardan konuş- tular. : Bakanlar, olaylar üzerinde durur- ken Bekatanın anlattıklarını ağzının içine bakarak dinlediler. İçişleri Ba- kanı meselenin oldukça ciddi olduğu- nu, Meclisteki genel görüşmeyle her halledimemiş (bulunduğunu, daha esaslı tedbirlere baş vurulma- sı gerektiğini söyledi. Diğerlerine ge- lince, duyduklarını ve tahmin-ettik- lerini heyecanla naklettiler. Politika- cılar konuşmalarında son derece sa- mimi davrandılar. Politikanın dışın- da arkadaşlar gibi hiçbir ön ve ard düşünceye saplanmadan, kelimeler üzerinde oynamadan, lâflarının başı- kelimesini eklemeden iç- lerini döktüler Hele mesele Silâhlı Kuvvetler içerisinde cereyan eden o- laylara intikal edince adamakıllı sa- mimi oldular, ve kanaatlerini düpe- düz izhar ettiler. Seçkin, hâlâ kurtu- luş yolları olabileceğini söyledi. Me- safenin bitmediğini, alınacak (bazı kararlarla herşeyin düzelebileceğini, ekonomik-bakımdan sert tedbirler a- lınması gerektiğini ifade etti. (oOEte endişeli olduğunu, İzmen son derece kötü haberler geldiğini, dedikodunun önünün- alınamadığını lâf arasında i- fade ettiler. Bakanların hepsinin bir telâşlı hali yardı. İşte rejimi, eşiğinde (o bulunduğu tehlikeden çekip- alabilme endişesiy- dular. Tabiatıyla ilk akla gelen, mev- cut kanunların bu gibi konularda şiddetle ve taraf gözetmeden tatbiki oldu. Tedbirler Kanununun rafta bu- lunduğunu, tatbikatının devamlı tek taraflı yapıldığını Bakanlar -her üç partiden- hep bir ağızdan söylediler. Ancak sözleri daha evvel söylenilen- den ileri gitmedi. Daha sonra bu ka- nunların tatbikatı için "kuvvetli lir hükümet" fikri ortaya çıktı. e Sekiz Bakanın sekizi de samimi olarak, hü- kümet topluluğunun fazlaca iş ya- pamadığında mutabıktılar. Yeni bir İnönü Kabinesi okurul- malıydı. Bu kabine kuruluşunda iç çekişmeler bir tarafa bırakılıp (oOüç AKİS/LI

Bu sayıdan diğer sayfalar: