4 Mayıs 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

4 Mayıs 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pek gelişip enine boyuna bir hal almış bulunan solcu dedikodu yazarımız bir bayanın sütunlarında iki gün sonra akis bulmaktadır-. Film al baştan edildi. Başbakan filmi ye içindeki musikiyi çok beğendi. Filmi bir kokteyl takip ediyordu. Büyük Elçi Başbakan ile eşini bir hususi masaya oturt- tu, elinden gelen bütün ücramı gösterdi. Davetli Büyük Elçilerden bir çoğuyla Başbakan kısa hasbihalde bulun- du. Endonezya Büyük Elçisiyle eşi, aynı masada otur- dular. Bu arada, davetin sonuna doğru Rusya Büyük Elçisi Rijof da masaya geldi. Başbakan onunla da beş on dakika konuştu. Büyük Elçi biraz politikadan, son hafta içinde geleni amerikalı misafirlerden ve onların ellerinin boş gelmiş elmalarından bahsetmek (istedi. Başbakan "Bırak canım politikayı, Şu güzel Polonya votkasından içelim.." dedi. Gülüşüldü. İsmet İnönü akşamdan o kadar memnun kaldı ki Polonya Büyük Elçiliğinden saat 23 civarında ayrıldı. Polonya Büyük Elçisi kendisini kapılara kadar teşyi etti. Bu güzel sürprizden son derece memnun olduğu, şeref duyduğu anlaşılıyordu.. Bunu defalarca tekrar et- Aaa! İki gün sonra muhalif gazeteler "Dean Rusk şerefine ziyafet verilirken Başbakan Polonya isçiliğin- de Rusya Büyük Elçisiyle 40 dakika başbaşa konuştu!" başlığı altında sansasyonel haberler veriyorlardı. Tıpkı büyük 'üstadları Menderes gibi' onlar da Amerikanın Türkiyedeki dostunun kendileri olduğunu, İnönünün ise nötralist politika taraftarı bir crypto'dan başka şey olmadığını imâ etmeye, Washington'a şirin görünmeye çalışıyorlardı. Tabii bu gayrette de, kafatası tüccarı bir zatın gazetesi başta gidiyordu. Neşriyat hem bizimkiler, hem amerikalılar nezdin- de tatlı tebessümlere yol açtı. Zira çok kimsenin bit- çıldıği ve Başbakanın nükteli tarzda bunun hikâyesini anlattığıdır. Muhalif gazetelerin talihsizliği bununla da kalma- dı. Kalabalık bir kokteylde, herkesin önünde. Başbakan ile Rus Büyük Elçisinin hayati dış politika meselelerini görüştüklerini saf saf yazarlar ve bundan "önemli ma- nalar" çıkarırlarken bir A.P. milletvekili (Mecliste kendisine soru tevcih, edince İsmet İnönü kalktı ve mil- letvekiliyle edibane tarzda bir güzel alay edip Türkiye için nötralist politikanın bahis konusu olmadığını ifa- de ediverdi. Dış münasebetler — Bu hafta, 1961'de Türkiye ile siyasi münasebetlerini kesen Nasır Türkiye ile siyasi münasebetlerini yenilemek kararını verdi, o karar iki başkentte aynı zamanda açıklandı. Şimdilik iki- memle- keti karşılıklı olarak maslahatgüzarlar temsil edecek, yeni Arap Federasyonu hakkında elle tutulur bir du- rum hasıl olursa bize gönderilecek Büyük Elçi bu fe- derasyonun Büyük Elçisi olacaktır. Başka bir değişik- lik: Mısır radyoları Türkiyeye karşı düşmanlık kam- panyasını durdurmuşlardır. Bu, bizimle geniş- hududu olan Irak ve Suriye ile birlikte Mısır bir federasyon kurduğu takdirde yeni devletin Türkiyeyle dostane mü- nasebet kurmayı ve devam ettirmeyi tercih edeceğinin delili gibi gözükmektedir. Düşmanlık hiç kimseye bir şey kazandırmayacağına göre, Kahire aklını basına toplamışa pek benzemektedir. Tabii bu, Ankarada sadece memnunluk maktadır. uyandır- Tahinler Hasan İstinyeliden sonra- Dışişleri Ba- kanlığı Enformasyon Dairesi Genel Müdürlüğüne ge- tirilen Bülent Kestelli, daha koltuğunu o ısıtmadan, Tokyo Büyük Elçiliğine tayin edildi. Kestelliden boşa- lan yare de Halük Kura getirildi. Bitirdiğimiz haftanın başlarında Salı günü Anka- radaki bütün gazete bürolarına tek tek telefon edile- rek o sabah saat 1l de Enformasyon Dairesinin yeni Genel Müdürü Halük Kurama bir basın toplantısı yapa- cağı bildirildi. Gerçi Dışişleri Bakanlığının ikinci ka- tındaki salonda bir toplatı yapıldı ama, bunun basın toplantısıyla en ufak bir ilgisi yoktu. Gazetecilere, Ku- ranın esinin eliyle hazırlamış olduğu çilekli, nefis ku- rabiyeler ikram edildi. Çaylar içildi, bol bol sohbet edil- di. Basın mensupları, toplantıdan ayrılırken son dere- ce neşeliydiler. Ticaret — Ankara Tuhafiyeci - Tüccarlar Derneği, önceki haftanın sonlarında, kurulmuş ve kurulmakta olan büyük satış pazarları ile ilgili olarak piyasanın muhtemel bir krizle karşıkarşıya kalabileceğini bildi- ren bir muhtıra hazırladı. Tüccarlar, başıboş ve hiç bir düzene bağlı olmıyarı bir piyasa düzeni içinde bulunduklarını iddia oetmek- tedirler. Kurulan satış- pasarları ile piyasanın tarihe karışacağını ve büyük bir işçi kitlesinin açıkta kalaca- ğını ileri sürmekte ve İşçi Sigortaları Kurumuyla, 1961 yılında faaliyete geçmiş olan Ordu Yardımlaşma San- dığını bu pazarlara örnek olarak göstermektedirler. Muhtırada, Satış pazarlarının piyasada doğurabile- ceği tehlikelerle ilgili olarak "Böylece istihlâk (gücü dar olan Türkiyede, gerçek müstehlik Kitleyi teşkil eden subay, memur ve işçi maddi menfaatleri sebebiy- le piyasadan kaçacaktır" denilmektedir." Dernek yetki- nlerine göre, bugün basit ve sadece perakende tüccara tesir eder gibi görünen bu pazarlar, kısa bir süre Son- ra toptancı tüccar ve bankaları da müşkül durumda bı- rakacaktır. Bu konu muhtırada şu şekilde belirtilmek- tedir: "Evvelâ perakendeci tüccar satış gücünü kay- bettiği için ödeme güçlükleriyle karşılaşacak ve çöke- cek, bilâhare pazarların ucuza mal mübayaa etmek ga- yesiyle mutavassıtı aradan kaldırarak ilk elden alış- veriş yapmaları yüzünden toptancı piyasa da tarihe ka- rışacaktır." AKİS/5

Bu sayıdan diğer sayfalar: