25 Mayıs 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

25 Mayıs 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kiyeye gelecek ve çiftliklerde misa- fir edilecekti... Kadının be m Hayatını bm Kurumu üyeleri, akşam an- Kütüphanesinden çok mutlu ii şe- kilde ayrıldılar. Gerçi köylerimizin perişan halini üyeler pekâlâ biliyor- lardı ve kendi kendilerini de kandır- mak niyetinde değillerdi ama, yanan bir mum ışığında birşeyler o görülü- yordu. Karanlıkta bir mum ışığı idi u... Çalışırlarsa, ışık büyüyecekti. Moda İlkbahar tayyörleri İki tip tayyör bu yıl çok modadır. Birincisi, yepyeni bir tayyör ti- pidir ve ilk defa sahneye çıkmıştır. İkincisi çok eskidir, ama yıllarca u- nutulduktan sonra, birdenbire (o eski albümün yaprakları arasından fırla- mış, bu bakımdan yepyeni olmuştur. Birinci tip, marinyer tayyörler- dir. Bunların ceketleri bluz gibi, ön- den kesiksiz ve astarsızdır, fakat tok tayyör kumaşlarından yapılmış- tır. Yakaları bıçakla yarılmış gibi derin kesilmiş;, içten bir jabo veya e- şarp-yaka ile giydirilmiştir. Bu tip marinyer tayyörlerin ceketleri o ol- dukça uzun, etekleri düz ve dar- dır. Bunlar iki renk olarak da yapıl- makta, o zaman tamamiyle blüz-etek hissi vermektedir. Mesela etek si- yah, ceket beyaz, ceketin jabosu si- yahtır. Bu kıyafetleri küçük bir şap- ka ve eldivenle giymek zarureti var- dır. Toksa, blüz-etek yapabilir. Ku- maş da iyi seçilmelidir. İkinci tayyör, bundan onbeş yıl önce, herkesin giyindiği klâsik tay- yördür. Ceket önden, genel olarak, iki düğmelidir. Ceketin varlak biçilmiştir. Üstten ince, fakat klâsik bir erkek yakası vardır. Etek düz hatlı ve dardır... tayyörleri çok fazla ciddi blüzlarla giymemek daha iyidir, ama çok fir- fırlı blüzlarla da gitmez. Bunlar için ideal blüz, az teferruatlı kadınca bluzdur. Bir Aile maş ile ilgili olarak Uzakdoğuda ve Yakındoğuda uzun bir ate çıkmış bulunan amerikan Pathfinder Fund ana sağlık teş- kilâtı temsilcileri Charles Zuroski ile eşi Bernadine Zuroski memleketimi- ze de uğramış bulunuyorlar. ziyaret "Yol Arayıcı" anlamını taşıyan Pathfinder teşkilâtı, otuz yıldan beri "aile plânlaması" fikrini dünyaya aşılamak için çalışmaktadır. Öncele- ri iyi karşılanmıyan ve taassupla itilen bu fikir, dünyayı tehdit eden bü- yük nüfus artışı tehlikesi karşısında, bugün bir hayli tutunmuş durumda- dır. İsrail, "aile plânlaması"nı büyük bir başarı ile yürüten memleketler- den biridir. İpin varlığını tehdit eden nüfus artışını "aile plânlaması" sistemini her şekliyle uygulayarak önlemiştir. Hindistan, halen nüfus ar- tışını durduramamışsa da, bu alanda ileri adımlar atmış ve Bombayda, dünyanın belki de en büyük aile plânlama merkezini kurmuştur Aile plânlaması deyimi artık hiç kimseye yabancı değildir ve kimse bu de- yimi ürkütücü bulmamaktadır. Ancak bu fikri benimseyen birçok top- lumlar, henüz bunu uygulamasını öğrenememişlerdir. Ben öyle zannediyo- rum ki, "yol arayıcıların ödevi bugün artık ikinci safhaya ulaşmıştır. Ya- ni, yol bulunmuştur. Bugün, onun yürünür hale getirilmesi söz konusudur. Bundan bir süre önce bir milletlerarası konferansta söz alan Hind delege- sinin söylediği gibi, "aile plânlamasının lüzumlu olup olmadığını tartış- mak bugün artık bir lükstür. Bugün, bunu nasıl e düşüne lim, bunun için lüzumlu araçları daha ucuza elde etmeye bakal Amerikan teşkilatının temsilcileri Zuroski'ler, memleketimizde Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve Ankara evi uzman hekimleriyle çok ilgi çekici temaslar yapmışlar, doktorlar ve 'Üniversiteli Kadınlar Derneği gi- bi derneklerle özel seminerler tertiplemişler, "Aile plânlama"sını tec- rübelerine dayanarak anlatmışlardır. Teşkilât, ilk safhada memleketimize büyük çapta ilâç ve araç yardımı, teknik yardım yapabilecektir. Ankara Doğumevi uzmanları tarafından, tabii bu konu ile ilgili kanun çıktıktan sonra, açılması düşünülen "Aile Plânlaması Derneği" ile özellikle ilgilen- işleri dir. Çünkü, temsilcilerin, uzun tecrübelere dayanan inançlarına gö- , doğumdan evvel veya sonra önem vermektedir. Doktorun, hemşirenin veya sosyal hemşirenin .müstakbel anneye en yakın olduğu devre bu dev- redir. Bu bakımdan doğum kliniklerinde kurulan ve bu kliniklerin birer parçası halinde çalışan aile plânlaması bölümleri gayeye en çok hizmet edecek, bunlara bağlı dernekler de olursa, bu demekler "aile plânlaması" nın fikir cephesini hazırlıyacaklardır. Temsilcilerin en çok üzerinde dur- dukları bir nokta da işte bu fikir cephesidir. Gerçekten de bu, çok önemlidir. Meselâ memleketimizde, dâva "doğum kontrolü" deyimiyle ortaya atılmış ve bu yönden istismarcı kimselerin ağ- zına sakız olma istidadını göstermiştir. Aile plânlamasının ana fikri aile- yi, İstediği zaman, isteyerek, bilerek çocuk yapmaya alıştırmak, çocuğu severek, değerlendirerek, yetiştirme yoluna götürmektir. Çok çocuklu bir ailenin bu işi iyi bir şekilde başaramıyacağı gerçeği ise açıktır. Bunu bilen birçok anneler, fazla çocuk yapmamak lobi, çok ilkel usullere başvurmak- ta ve çoğu zaman, bile bile. hayatlarını tehlikelere atmaktadırlar. Dok- torlar ise, kanunen yasak olduğu için. bu annelere sıhhi ve mutlu bir ko- runma yolu gösterememektedirler. İşte meselemin önemli yanı budur. Ekonomik faktör, memleketimizin kalkınması yönünden çok önemli ol- makla beraber, olayın neticesi sayılır. Mutlu bit toplum az çocuklu, fakat yeten kadar yiyebilen ve yeteri kadar eğitilebilen ailelerden teşekkül eder. Böyle bir toplum ise ekonomik ve sosyal bakımdan elbet kalkınır. Aile plânlamasını Büyük Meclis beş yıllık Plânla onaylamış bulunu- yor ama, henüz bununla ilgili kanun çıkmamıştır. Kanun Büyük Meclise gelmeden, yukarıdaki anlamda iyice anlaşılmalı ve kontrol kelimesinin olumsuz etkisinden kurtarılmalıdır. Hem, bence o gün, plânı içtenlikle benimseyenler, tam kadro Büyük Mecliste bulunmalıdırlar. Malüm ya, bir kere ağzımız yandı. AKİS/33

Bu sayıdan diğer sayfalar: