4 Eylül 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

4 Eylül 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TU R iller Ateş pahasına ateş balığı Genç adam, garsonun uzattığı he- sap puslasına bir göz atınca şaş- kınlıktan kendini alamadı. o Şimdiye kadar herşeyin ucuz oluşuna öylesine alışmıştı ki, Türkiyenin Mim bir yerinde yiyebileceği bir porsiyon ba- lığa yedibuçuk, hattâ on lira istenil- mesi garaibine gitmişti. Olay, bundan birkaç gün önce Te- kirdağ sahillerinde bir gazinoda geç- ti. Genç adamın hayreti biraz da bu- radan geliyordu. Ama bu, yalnız ora- ya has bir durum değildi. Vurdun üç yanı denizlerle, hele balıkların en iyi- sinin tutulduğu denizlerle çevrili ol- duğu, balıkçılığın para getirmediğin- den yakınıldığı da hep bilindiği hâl- de, bir turistin doya doya balık ye- mekten mahrum bırakıldığı bir ger- çekti, Trakya yarımadasının, İstan- buldan sonra biricik limanına sahip bulunan Tekirdağ şehri de elbette ki bu kaideden istisna edilemezdi. Fa- kat herşeye rağmen, genç turist dü- şünüyordu: denizin en munisi, man- zaraların en dinlendiricisi, meyva ve sebzenin en lezzetlisi ve tazesi birara da bulunduktan sonra balık biraz pa- halı olmuş, pek okadar farketmezdi. Gerçekten de şimdiye kadar hiçbir yerde bukadar rahat etmemiş ve dinlenmemişti. Bir kere, belki "tu- ristik" veya "lüks" unvanını taşıma- yan, fakat temiz ve bakımlı bir ote- li vardı. Sonra, yol şebekesine buka- dar yakın, hem Avrupa ülkeleriyle olan lılar. hem de İstanbul gibi Türkiyenin en önemli bir şehrine sa- dece 135 kilometre uzaklıkta bundan daha rahat bir yer bulamazdı. Üste- lik, oteli dahil, lokantası, gazinosu, plajı bir hayli ucuzdu. İstanbuldan ge- lirken yol boyunca uzanan çeşitli mo- tellere, " adı takılan ve o- tomobiliyle. gelen yabancı turistlere çadır kuracak yer sağlayan tesislere sormuş, geceliği 80 liradan 85 liraya kadar yatak ücretlerini öğrenince hem gözleri faltaşı gibi açılmış, hem de bukadar pahalı yerlerde zaten kalacak yer bulunmadığını öğrenince sevin- mişti. Sevinmişti, çünkü bu gibi" ka- zık marka" yerlerde kalanların isviç- reli, avusturyalı, fransız, ingiliz veya alman turistler (olduğunu ayni Za- manda ona söylemişlerdi. Tabiat zenginliği Tekirdağ, yeni sahil yolunun yapıl- masından sonra, Avrupadan gele- cek turistlere olduğu kadar, O İstan- buldan ve Türkiyenin her yanından AKİS/20 İ Z M akın eden deniz, güneş, tarih ve ta- biat âşığı herkese en uygun şartlan sağlamaktadır, İstanbuldan başlayıp Yunanistan sınırında biten asfalt yol, Floryadan sonra sırasıyla Küçükçek- ece, Kumburgaz, Silivri, Marmara Ereğlisini, sahil boyunca uzanan plaj larıyla, şirin sayfiye evleriyle, şimdi- lik henüz birer başlangıç halindeki tu- ristik siteleriyle âdeta İstanbulun. bir dış mahallesi durumuna getirmiştir. İleride bütün bu sitelerin, birbiriyle kavuşarak, Marmaranın kuzeyini ta- mamen bir turizm cennetine çevirece- ginden şüphe edilemez. diriyordu. Hem buranın köylüleri, öy- le, insandan kaçmıyorlardı; bilâkis, iltifat edilmiyordu. Bu yüzden tarla- da, güneş altında çalışırlarken yüzle- rinin yanmaması için, cilde ziyan ver- meyen bir terkipteki boyadan sürüyor lardı! Genç turistin hayreti bir kat daha artmıştı. Kendisi bunca yola katlana- rak, sırf plajlarda güneş altında ya- nıp esmerleşmek için gelsindi de bu- ranın asıl sahibi olan insanlar deni- zin tadını çıkarmasınlar, üstelik yüz- lerini . bile yakmamak için türlü kı- lıklara girginlerdi!.. Tekirdağın çevresi deniz kıyısın- Tekirdağın umumi görünüşü Görünen köy Yapılacak şey, vakit geçirmeksizin buralarıf turizm yönünden o plânla- masına girişmek, nereye hangi tesisin kurulacağını, (o bunların turist -tabii özellikle yabancı turist- çekmek yö- nünden ne gibi özellikleri bulunacağı- nı tesbit etmek, Marmaranın dillere destan plajlarının ve denizinin rek- lâmım yapmaktır. Tabii bu arada, bu güzelim sahillerin açıkgöz bezirgan- ların ellerine düşmesini önleyecek ted- dır. er Genç turist, şehre 8 kilometre kadar uzakta bulunan o plaja a tarlada çalışan kadınların yüzlerinin beyaz bir boyayla boyanmış olduğunu gördü ve biraz hayret etti. Man- zara tıpkı maskeli balolardakini an- daki türlü mesire yerleriyle (o doludur. Bunların en yakınları ve önemlileri, 8 kilometre doğudaki (Değirmenaltı, yine ayni uzaklıkta, fakat batı yönü- ne düşen Topağaç, aynı yol üzerin- de 16 kilometrede bulunan Kumbağ plajıdır. Bunlardan Değirmenaltı, asfalta olan yakınlığı, kumsalının güzelliği, şı korunmuş oluşu yönlerinden plaj o- larak en uygunudur. Kumbağ ise din- lanmamış olması, çakıllı oluşu ve denizinin de derinli- ği sebebiyle avantajlarını kaybetmek- tedir. Ancak buna karşılık, özellikle bağcılığı, şarapçılığı ve nefis konser- ve balıklarıyla rekabet (kabul etmez

Bu sayıdan diğer sayfalar: