4 Eylül 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

4 Eylül 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ss | Filmcilik “Fatih” filmi Yüzünden omemnuniyet akan orta boylu, alnı hayli açılmış, gözlükle- rinin arkasında gözleri fıldır fıldır e- den adam, akdenizlilere hat bir ha- reketlime içinde, elini-kolunu sallıya- rak gürültüyle konuşuyordu: "— Bakanınız son derece genç ve üstelik çok da yakışıklı. Kendisine fil- mimizde başrolü teklif ettim. Bakan- lığım var diye kabul etmez ve oyna- mazsa bile, nezaman gelse, ona film lerimde kaliteli bir rol verebilirim,." Bakana teklifsizce rol vermek is- teyen bu orta boylu, saçları dökülme- ğe yüztutmuş cin gözlü adam, İtalya- nın hatırı sayılır sinama ağaların- dan Dino de Laurenitiis'ti ve Türkiye- de çevrilmesinde prensip kararına va- rlan "Fatih" filminin ön hazırlıkla- rını gözden geçirmek üzere, geride bı- raktığımla' hafta içinde yurdumuza gelmiş bulunuyordu. 1962 yılında da, çevrilmesi söz ko- nusu olan "Fatih" filmi için, konu o- larak, finlandiyalı yazar Mike Walta- r'min romanı "Johannes Angel-Ka- ra Melek'i seçilmişti. Waltari, bir ta- rihçi değil, herşeyden önce bir roman cıydı, O yüzden de, romanına kahra- man olarak seçtiği Fatih Sultan Meh. medi, okurun ilgisini sürekli olarak ayakta tutabilmek amacıyla, kardeş katili, şehvet hırsıyla gözü dönmüş ve devlet işlerinden anlamaz bir kişi diye canlandırmıştı. Yazara göre Fa- tih, romanda şöyle bir sahnenin de kahramanıydı: "Sultan Mehmet, kazan kaldıran, bağıran yeniçeri sürüsüne aldırış meden çadırına çekilip oradan üç gü çıkmadı... Tacirler, kendisine bahar gibi güzel, onsekiz yaşında frene adın- dırda o kızla beraber kaldı. etrafını saran yeniçeriler küfrediyor- lar, aşk zevklerini harbe tercih edip namazını ihmal eden bir sultam iste- miyorlardı. e Yeniçerilerin hiddeti son haddini bulunca Mehmet, elinde bir gül olduğu halde baygın gözler ve 'sarhoş bakışlarla oçadırından çıktı Onu gören yeniçeriler, kahkahadan ei havaya toprak ve ait pislikler — Kılıcını bir gül ile değişen sultan. Nasıl adamsın sen? diye hay- kırınca. Sultan Mehmet onlara bağı- rarak şu cevabı verdi: AKİS/30 N E M A — Ah kardeşlerim, o kardeşlerim! Ne söylediğinizi e Eğer görseydiniz, beni anlardın Yeniçerilerin hiddetleri, go — O rum kızını bize göster, dedi- ler. Göster ki sana inanalım. Sultan Mehmet, çadırından yüzü- nü elleriyle saklayan yarı çıplak, kor- kak ve mahcup bir kızı sürükleyerek çıkardı. Yeniçeriler, başlarındaki kü- lahları yere atıp ayakları altında çiğ- nediklerinden, o tepelerindeki bir tu. tam saçla dolaşıyorlardı. Sultan Meh- met, ihtiraslı çehresi, (vahşi bakışlı gözlerinin sarı parıltılarıyla bu güru- hun tam ortasında duruyordu. Niha- yet bahar kadar güzel olan gençkızın ellerini zorla yüzünden çekti, üstüm deki son çamaşır parçalarını da yırtıp çıkardıktan sonra onu. bu güze karşısında kendilerinden geçen yeni- çerilerin önüne doğru ittil., — Rahat rahat seyredin! Ona ba- kın ve sultanınızın aşkına lâyık ol- duğunu anlayın., ehmedin çehresi hiddetinden ka- rarmıştı, elindeki gülü yere atarak emretti: — Bana diz, kılıcımı getirin! Yere diz çökmüş, başını eğmiş o- lan esire çıplaklığım saklamaya çalı- şıyordu. Sultan Mehmet onu sacla- rından yakalayıp bir darbede kafası- nı kesti. Gençkızın kanı en yakın ye- niçerilerin üstüne sıçrayıp onları ala boyamıştı. Gözlerine inanamayan ye- niçeriler dehşetten haykırarak gerile- yince, Sultan Mehmet, onlara hitab- etti: — Kılıcım, aşk zincirlerim bile kı- rabilir. Ona güvenmelisiniz. Yeniçeri ağası nerde? Buraya gelsin,. Yeniçeriler, çadırına gizlenmiş o- lan yeniçeri ağasını bulup getirdiler. Sultan, onun kumandanlık bastonunu alıp öyle bir darbe indirdi ki, ağa- nm burnu kırıldı ve bir gözü patla- dı," Bunların yanı sıra oFatih, daha nelerin de kahramanı değildi kil Gö- nü saltanat hırsıyla dönmüştü, istek- lerine gem vuramaz bir duruma gel- mişti, önüne kim çıkarsa, kardeş, ak- raba, en yakım bile olsa tanımıyor, acımadan kafasını vurdurup öldürtü- yordu. Yazarın Fatihi ile tarihin ve bizim bildiğimiz Oo Fatih arasında öylesine büyük ayrıntılar vardı ki yapımcı a- ğası İtalyan Laurentiis'in bu Fatih- lerden hangisini seçeceği ve filmina hangisini kahraman yapacağı doğru- su hayli meraka değerdi. İki cami arasında yapımcının ille de sinema oyuncusu yapmağa kalkıştığı "yakışıklı" Turizm ve Tanıtma Bakam Göğüşe göre bu konuda herhangi bir kuşku, nun yeri yoktur. Senaryo bizim ona- Elia Kazan Bir başka Laurentiis

Bu sayıdan diğer sayfalar: