6 Kasım 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

6 Kasım 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO istanbul "Keşanlı" nın Almanya, seferi Haldun Tanerin "Keşanlı Ali Desta- nı" yla Almanyada turneye çıkan Engin Cezzar-Gülriz Sürüri topluluğu geçen ay sonlarında İstanbula dönmüş ve -henüz seyircisinin tükenmediği an- laşılan- bu müzikali Elhamra sinema- sında, İstanbul Tiyatrosundan boş ka- lan saat 18 matinelerinde, yeniden oy namıya başlamıştır. "Keşanlı"" nın Almanya seferi, 35 kişilik bir İstanbul otobüsüyle yapıl- mış, alman otobanlarına pek alışık ol- madığı anlaşılan otobüs, yolun, gü- zelliğine dayanamayıp ıstop ettikçe, o- tuzıbeş kişilik topluluk tarafından he- yamola ile yürütülmüş ve onaltı gün- de tam yedibin kilometre yol almış- tır. İlk temsili Köln'de, bin kişilik bir türk topluluğu önünde verilen "Ke- şanlı",, daha sonra, sırasıyla (Bonn, Frankfurt, Stuttgart, Nürenberg o ve Münich'te oynanmış, Almanyadaki iş- çilerimiz kadar alman tiyatroseverleri- nin de geniş ilgi Ve takdirini kazan- mıştır. Bu münasebetle alman basınında çıkan yazılardan Tanerin müzikali. Or- taoyunu ve Karagöz gibi (geleneksel türk tiyatro tekniğinden o faydalanan, epik türde yazılmış, yerli rengi kuv- vetli bir sosyal satir eseri olarak va- sıflandırılmış, Genco Erkalin osahne düzeni övülmüş, bilhassa tip olarak Ke şanlı Ali (Engin Cezzar), Helacı Şe- rife Abla - Frankfurter (o Allgemeine Zeitung'un tiyatro eleştirmecisi tara- çekici oyunu üzerinde durulmuştur. Gördüğü geniş ilgiye rağmen, "Ke şanlı Ali" - otuzbeş kişilik (kalabalık bir toplulukla ve dekor, o kostümler seyahat etmenin gerektirdiği ağır mas raflar yüzünden - manya turnesin- den,-maddi bakımdan, zararla dönmüş, ama mânevi bakımdan, büyük fayda- lar sağlamış, modern türk tiyatrosu hakkında alman sanatseverleri üzerin- de çok olumlu etkiler bırakmıştır. Oraloğlunda "My Fair Lady" Oraloğlu Tiyatrosu, mevsimi açan Jean-Paul Sartre'ın "Altona Mah pusları" ndan sonra, şimdi Bernard Shaw'nun ünlü "Pygmalion" komedi- sinin müzikal versiyonu olan "My Fair Lady" yi Bir Kadın Yarattım" adı altında sahneye koymağa hazırlanmak tadır 30 Küçük Tiyatroda "Çil Horoz" Gecekondularda aşk Oyun : "Çil Horoz". Oyun 3 perde. : bi Rıfat. v Devlet Tiyatrosu (Küçük Tiyatro) Sele koyan : Fikret Tartan Dekor - Kostüm : Hüseyin Mumcu, Işık: Kenan Dinçman. Konu : Büyük şehirlerin yanıbaşında, yerleşmiye başlıyan Kendi yasaları, töreleri, anlak kuralları ve herşeye hakim olan cinsel içgüdüleriyle ayrı bir dünya halinde yaşayan "gecekondular"ın renkli, şiirli ve hüzünlü bir tab- losu. Yazar, realist bir fırçayla çizdiği bu tablonun yaratıklarını sahnede bir bir canlandırıyor, komşunun çil horozundan Aytenin kafesteki kuşuna, çamaşırcı Sıdıka'sından şoför Hasan'ına, Arif eniştesinden fabrika işçisi gü- zel Ayten'ine, dikişçi Sultanından aylak Ahmed'ine varıncaya kadar kişile- rini, şimdiye kadar hiçbir oyununda erişemediği bir ustalıkla (yaşatıyor. Hem öylesine yaşatıyor ki, bütün mutluluğu şoför Hasan'ın vadettiği - ve oyun boyunca bir "leitmotif" gibi tekrarladığı- "elektriği, suyu, helası için- de kutu gibi bir ev"'de, onun "erkek" kollan arasında yaşamakta bulan Av- tenin bütün hâyâlleri -kasap Arifin bıçağı altında- yıkılırken seyirci, ken- di hayâlleri yıkılmış gibi, irkiliyor ve bir süre koltuğuna mıhlanıp kalıyor. Oynıyanlar : Sunay Artuk (Ayten), Erol Amaç (Hasan), İlkay Saran (Sıdıka), Serpil Bodrumlu (Sultan), Coşkun Orhon (Arif), Dinçer Sümer (Ahmet). Beğendiğim :. Yazarın, için için gelişen ve son perde kapanırken bir ci- nayetle düğümlenen vakasını, kişilerinin mizaçlarını, tutkularını ihtirasla- rını bir karakter bütünlüğü içinde belirtmeyi ihmal etmeyerek yürütmekteki başarısı; yarattığı ortamın realist - hatta natüralist - havasını ve dram ya- pısını zedelemeden oyuna kattığı çok ölçülü şiir payı. Hüseyin Mumcunun u ortamın havasını besleyen dekoru. Fikret Tartanın bu havayı koruyan dengeli sahne düzeni. İlkay Saranın, teferruatına kadar iyi düşünülmüş ve gerçekleştirilmiş, orijinallerinden farksız çamaşırcı Sıdıka'sı. Erol Amaçın şoför Hasan'da, Coşkun Orhonun Arifte, Dinçer Sümerin Ahmet'de çizdik- leri inandırıcı tipler. Beğenmediğim :. Duygulu - belki fazla duygulu - ve sevimli oyunla- rına rağmen "gecekondu" ortamında yerlerini ve realitelerini iyi bulama- mış görünen Sultanla Ayten Serpil Bodrumlunun Sultanı, Ahmedin an- nesi olamıyacak kadar genç, Şoför Hasanın ateşli metresi olamıyacak kadar da "hanım hanımcık" kalıyor. Sunay Artukun Ayten'i ise, ilk ten arzula- rıyla kıvranan bir 7 yosmasından çok, fakir semtlerin utangaç ve romantik gençkızı Sonuç : Öyle en bütün halinde doyurucu bir oyun. Oktay Rıfatın, ti- yatroda, ilk büyük başarısı. Naciye FEVZİ AKİS, 6 KASIM 1964

Bu sayıdan diğer sayfalar: