13 Mayıs 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

13 Mayıs 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS Kornaros bu eserinde, nazi işgali sırasında, alınanlarla işbirliği ya- pan yerli hainler tarafından esir kamplarına doldurulan yunanlı mib liyetçilerin destanlara lâyık müca- delesini ve çektiklerini (o anlatıyor- du. Yazarın, bu defa yine Nevzat Hatko tarafından çevrilen "Fırtına Çocukları" adlı romanında ise, na- zilerden sonra Yunanistana oturan ingilizlerin ve onların yerli ortakla- rının, zulme başkaldıran, ölüme gü- lerek, şarkı söyliyerek, elele giden yunanlı yurtseverlere hapishaneler- de, sürgün adalarında, İşyerlerinde ve kendi vatanlarında çektirdikleri, şiirli bir dille hikâye edilmektedir. Bu eserinde Kornaros, seçkin kişi- liklere sahip yunanlı kadın ve er- 13 Mayıs 1967 keklerin, çocukların, cahil veya o- kumuş, genç-ihtiyar bütün bir yurt- sever halkın bilinçle ve hınçla yaşa- dığı olayları, anglo-sakson şirketle- rinin elinde perişan, toprağından kopmuş, onuruyla oynanmış yüzbin- lerden biri olarak, bütün acılığıyla vermektedir. Eserde öyle tablolar bulunmaktadır ki, okurken, çeşitli duygularla , sarsılmamağa, öfkelen- memeğe imkân yoktur. Kornaros, gerçekten, çağımızın büyük roman- cılarından biri. Onda, ilk çağların yaratıcı yunanlı ruhu devam ediyor, gibi. "Fırtına Çocuklan"nda çizdiği kahramanların herbirinde âdeta bir Kornaros yaşamakta, bu kahraman- lar, yazarın o şefkatli altında parmakları şekillenmektedirler, örne KİTAPLAR ğin, bunlardan Stavro amcayı, köy- lü Andonu, çoban Bataryası, Elek trayı, öğretmen Kapsalisi, karısını unutmağa imkân yok. Bunların tam karşıtı bir açıdan bakılınca yine unutulması imkânsız başka tipler de var: ingilizlere ouşaklık etmiş- Spiromilyos, eski polis Zervos, ha- pishane müdürü, doktor, şirket Mü dürü... gibi.. Yunanistanın yeni karışıklıklar- içinde bulunduğu şu' günlerde' "Fır- tına Çocukları "nı tekrar tekrar oku- mak lâzım. Yunanlı, toplurcuların yiğit mücadeleleri ancak anlatılabilir. nanlıların kanaatkar olmaları ge- rekir!' Ve arkadaşlarım, ne demek- tir kanaatkar olmak! Fani dünya- dan çok şey istememek dernek Bir lokma, bir hırka. İşte, şöylece anarahminden mezara dek, tıpkı bir solucan gibi ömrünü sürdürmek demektir. Üstüne üstlük, bunu ya- pabildiğine de şükretmek demek- tir. (.) Biz bir elimizde kara so- mun, avcumuzda kara zeytin, ulus- ça yaşamakta olduğumuzu sanıyo- ruz. Kuşaklar gelmiş geçmiş, biz da- ha şu basit gerçeği belleyememişiz: ekmek olmadan gövdede kan da ol- maz. Kan da olmayınca, akıl da ol- maz, işte, ülkemizin tüm nimetleri- ni sömürenler bu aklı yok etmek is- tiyorlar aslında. (..). Düşünmek bir ateştir arkadaşlar! Oo Uyuşukları u- yandırır, öfkeleri ayaklandırır, ka- ranlıklarda kurulan yapıtları aydın- latır. insanlık düşmanlarının rahat görmemeleri için karanlık hiç- bir köşe bırakmaz. (..) Nasıl türkü çağırarak ölüme gittiğimizi gördü- ler. (..) Göğüs göğüse bir savaştan sonra ölümü yenilgiye uğrattık. Kü- çülttük Onu karşımızda, kepaze et- tik. Şimdi daha da güç bir savaşa başlıyoruz. Bilimsel ve örgütlü acı- lara karşı savaşacağız. Güzeli, in- sanlığı, Özgürlüğü ve yurdumuzu eğer gerçekten o seviyorsak, bu Sa- vaşta da yeneceğiz. Şimdi hepimiz bu yeni meydan savaşına kendimizi hazırlamalıyız" diyor, O unutulma- sına imkân olmayan öğretmen Kap- salis. "Fırtına Çocukları "nı okurken Yunanistandaki son olayları düşün- memek mümkün değil. H.K. 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: