6 Kasım 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

6 Kasım 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MODERN HAYAT vakit kaybetmeye imkanı olmıyan kadın, kendi tipine uygun manken üzerinde, kendisine en yaraşacak kı- yafeti en kısa zamanda keşfetmek istemektedir. Bunun içindir ki, ge- lişmiş toplumlarda, sadece şık defi- lelerde değil, büyük mağazalarda da şık sık moda gösterilen yapılmak- tadır. Bu arada, moda mankenliğinin fotoğraf mankenliği ile birleşerek yeni bir sanat kolu şeklinde gelişti- ğini de gözden kaçırmamak gere- kir. Bir Twiggy, moda âlemine böyle fırlamıştır. Küçücük göğüsleri, u- puzun sıska bacaklarıyla, yarım yüz- yıl önce "çirkin" damgasını yiyebi- lecek olan bu 17 yaşındaki kapak kızı bugün bütün Avrupa'da, bal- mumundan mankenlerle vitrinleri süslemektedir. Ayrıca, kendilerini tehlikeli zayıflama rejimine tâbi tu- tan birçok gençkızın en çok benze- mek istediği ideal tip olarak kabul edilmektedir. Gene, dünyanın gelişmiş ülkele- rinde, bu yeni endüstrinin değişik kolları türemiştir. Bunlar, gençkız- ların hayallerine yeni ufuklar o aç- mış, manken okulları şeklinde dal- lanmış budaklânmıştır. Ancak, bu yeni gelişimin yalnızca belirli bir alanda, mankenlik alanında, durdu- ğunu düşünmek yanlış olur. Bugün dünyanın birçok yerinde, gençkızlar ve genç kadınlar, bir Twiggy'ye ben- zemek, bir Tülin Okan gibi yürü- mek istemektedirler. Avrupa ve A- merika'daki "finishing school"lar, EVLENECEK KIZ ı STANBUL'UN sözü edilir semt- yüksek tahsili var, değil mi?" lerinden birinde, ortanın üstün- de, konforlu bir evin kabul gü- nünde, süslü-püslü kadınlar otur- muş, çene .çalıyorlardı. İçlerinden iri, derdini dökmek ihtiyacını duydu: Oğluna kız arıyordu. Ger- çi etrafta güzel kızlar yok değildi ama, oğlana beğendirmek mese- leydi. Hem, oğlan da büsbütün haksız sayılmazdı. Birkaç tane Des genecek olmuşlardı ama, tın altından neler çıkmıştı, neler! Süslü . püslü hanımlar bir sü- re, dertli anneyi dinlediler. Ger- çekten üzülmüşlerdi. Ev sahibesi, oğlan anasına çi- kolata ikram ederken “— Doğrusu, size gelin gelecek kızın yerinde olmak isterdim” di- ye iltifatta bulundu. kim istemez ki!" diye onayladı koro. Oğlan anası, aradığı kızı tanım- lamaya koyuldu — Dal gibi i ince, sarışın, iri si- yah gözlü, ailesi ailemize uygun.. Her kafadan bir ses geliyordu: Bu sırada birisi, sevinçle, “— Buldum, buldum!" diye ba- Pad. “Dal gibi ince, sarışın, güzel mi güzel, hanım mı hanım biliyorum ben. Hem de e i Tam dengi dengine!.. Yalnız, leri yeşil mi, elâ mı, öyle birsey ya, pek ERŞEN Oğlan an — Bir görelim" dedi. 24 bir kız “Tabii, Çöpçatanın kolu - kanadı bir- den kırılıverdi. — Valla, onu da pek bilemi- yorum.." dedi. Ardından, önemsemeyen bir e- dayla ekledi: | — Hoş... niz ya.. Beriki fena halde sinirlenmişti: “— Elbette ki çalıştırmıyaca- gız!" diye gürledi. "Elbette ki ça- lıştırmıyacağız! Ama, yüksek tah- sili olmıyan bir kızı alamayız bu zamanda." Süslü püslü hanımlar, bu ko- nuda birden anlaşıvermişlerdi: Bülemetek kıza yüksek tahsil şart tı! çalıştıracak değilsi- ÜKSEK öğrenim acaba ne için şarttır bir kıza? 1967 Türkiye- sinde, Cumhuriyetin 44. yıldö- nümünde bir belirli çevre için ku- lara yüksek öğrenim ancak, daha iyi satılabilmek, daha iyi para et mek, daha oturaklı, daha zengin, daha parlak bir koca bulmak için gereklidir. Bu çevrenin dışında, büyük çoğunluk için yüksek öğre- nim zaten sözkonusu değildir. Türkiye'de. 4 kız çocuğundan an- cak 1'i ilkokula gidebilmektedir. İlkokuldan sonra öğrenim ancak, büyücek şehirlerdeki kızların hak- kıdır. O da, taassup zincirini kı- rabilirlerse x aileleri bu masrafı karşılıyabilirsi 'Kız liseleri, 1910" da açılmıştır. “hostes okulları", kadınlara zarif ol- mayı, iyi giyinip gerekli makyajı yapmayı, misafir ağırlamayı, değişik yemekler yapmayı ve kadınlık sana- tını öğretmek amacıyla açılmıştır. Bu okullara devam eden yüzlerce kızdan belki sadece 20 tanesi man- ken olarak yetişmektedir. Bunların da ancak bir-iki tanesi tutunabil- mekte, bir Twiggy gibi, sırf de- işik tipli oldukları için bir fotoğ- rafçının, modaevinin ilgisini çek- mekte ve birden kapağa fırlamak- tadırlar. Tabii bu da, gelişimin baş- ka bir yönüdür. Ama, tipik olduğu için seçilen kız derhal eğitime tâ- bi tutulmakta, tesadüflere bırakıl mamaktadır. Bizdeki okullar şimdi bunu ha- zırlıyorlar. Meşrutiyetten önce kızlar, biraz müzik ve biraz elişi öğrenmekle yetinirlerdi. Bir kız evlenirken, bu çevreler onda bu bilgileri arar- lardı. Bugün aynı çevreler, gös- termelik bir yüksek öğrenim dip- loması istiyorlar. Yüksek Öğrenim yapan gençlerin büyük bir çoğun- luğu da, yapılan bir ankete göre, yp çalıştırmaya taraftar de- gil. Oysa ki, az gelişmişlikten kur- tulmamız i için kadının, iş hayatına katkıda bulunması şarttır. Türk kadım, Anadolu'da, bütün hakla- rından habersiz, tarım alanında e- konominin belkemiğini teşkil e- derken, şehirlerdeki kızların, evle- rinde oturup koca beklemeye ar- tık hakları yoklar, Hem de, dev- letin en büyük nimetinden, oku- ma nimetinden yararlanarak— Jale Candan AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: