29 Ekim 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 13

29 Ekim 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SESLI FİLİM B_üyük artistler ihtisaslarını naklediyorlar Bir gazete muharrirleri meşhur sinema — artistlerinin — sesli filim bakkındaki ihtisasatını toplamıştır. Gazeteciye verilen cevaplar çok mühteliftir. — Bakınız Şarlo ne diyor: » Sesli filim hakkında ilk ihti- sasımı mı soruyorsunuz? İlk intiba i değil..Beni zorla yakaladı. lar, yakapaça tutup esrarengiz bir makinenin önüne sürüklediler . Esasen sinirli idim, bunun üzerine büsbütün kızdım, küplere bindim, çırpındım , tepindim, bağırdım, çağırdım, bilbassa ettim... Amma nasıl külür ?. Her cinsten sunturlu küfür Sonra hoparlörde sesini dinle- dim, hiç fena değildi.. Bu filim tam 50 metroluktur. Bittabi yabb 'niz husüsi sürette gösterilir. Baş- ka biç bir yerde gösterilmesine imkân yoktor. Çünki köfürle dolu sansör müsade etmez. Keşke o kadar küfür. etmeseydir seyircilerin ilk sesli ve dinlerlerdi.. Gereta / Garbo ilk - ihtisasını şöyle anlatıyor: * Sesli len hiç ümidim yoktu. Hiç mi Mikrofonun Önüne isteksiz, itimatsız gittim.. Evvelâ Almanca bir mönolog okudum, okudumama — boğazım kurudu, bir bardak su içtim. Ondan sonra İsveç lisanı ile yani kendi öz dilimle bir şarkı söyledim. Bu da bitince ingilizce olarak -Ofelyadan bir — sahneyi yüksek sesle okudum.. Bi bunlar - bitince epi terlemiştim. Sonra sesimi dinleyince gayet İ buldum. Ve bundan sonra sesli filim yapmağa karar ver: Glorya Suvanson da diyorki: * Aman efendim.. İlk ihtisasımı biç sormayın. Mikrofon önünde bir kitaptan bir sayfe okudum. Bu sayfede Şikagoda il bırsız. çetesi arasındaki - müsa- deme naklediliyordu. Fakat ben bunu adeta bir ibadet kitabı gibi gayet yavaş ve uhrevi bi sesle yuşum.. Sonra sesimi işidince kahkahayı bastım. ma- mafih ümitsizlenmedim. İkinci bir tecrübede muvaffak oldum. Artık sesli filim hiç de gülünç bulm- yorum. , Ramon Navaro çok memnundur : “Ben filim artisti olmadan çok evel şarkı söylerdim. Bunun için mikrofon önünde söylemekte hiç güçlük çekmedim , mükemmel söyledim .. Ve artık sessiz filim çevirmemeğe karar verdim. - İlk sesli filmimi Metro Goldvin Mayer kumpanyası hesabına çevireceğim. sesli filimden | Yeni imin ismi “Bahrı muhiti kebirin şarkısı,, dır. Adolf Menjonun fikri: *Mikrofonun önüne geçtim. Ök- sürdüm Müsenin Fransızça bir şürini okudum. Sonra dinleyince hiç beğenmedim. Kelimeleri, cüm- keleri / birbirine karıştırmıştım .. Banu esaslı bir surette öğren- mek için ilk söze başladığım za- man olduğu gibi “Mama,, diyerek işe başladım ve şimdi artık alış- tm.., En geveze sinema yıldızı: Dita Parlo Dita Parlo almancadan başka fransızca, ingilizceyi de, külhan beyi tabirine kadar mükemmel surette bilir Dita Parlo şehirde Dita Parlo beyaz perde üze- rinde yeni doğan yıldızlardan biridir. Bu genç ve çok güzel söz söylemek için lisana merak etmiş. Fevkalâde renmiştir. Dita bir Parisli kadar fransızca bir Londralı kadar İn- gilizce konuşur. Bir de Almanca, üç lisan., Dita Parlo bu üç dil ile nefes almadan — mütemadiyen söyler, söyler... Halbuki Ditanın, filimde ökseriyetle zımdır. İşte Dita şikâyetçidir. Çünkü o mütemadiyen gülmek ve söylemek ister. Alman artisti şimdi Pariste “ kadınların saadeti , isminde bir filim çevi- riyor Dita Barlo bu münasebetle kendisi ile görüşen bir gazeteciye hayatını şöyle anlatmı; — Berlinde doğdum .. On altı söyler , rölleri icabı, ağlaması lâ- bundan pek Holivutun baş yıldızı: Besi Lov: Sedli film başladığından berl. Besi Lew. Holivatım baş nlük öneçtir Bibam garkılı 1 ber targftan davet edilmektedir. Resmimiz genç santkân günün ı...,“ Bti gazete okürken gösteriyor. filimlerde muvaffal ğundan sonra UU Macar Rapsodisi filminde yaşımda iken dansözlüğe kalkış- tım, Lâkin hiç para getirmeyen bir meslekti. - Annemi, annemi beslemek mecburiyetinde idim. Bunun için sinemacılığa heves ettim. Ufa kumpanyasının sinema mektebine girdim. Altı ay okudum. Buradan çıkınca bir müddet sıra bekledim.. Benden evel sinemacı - olmuş bir beni telefonla çağı Meğer - Şehrazat zenci kız. rolü açıkmı; ve müvaflak - oldur meşhur sahne vazüi beni çok beğenmişti. Bir müddet sonra “ Mahpusun şarkısı, ismindeki filmi çevrilir- ken Erik Pommer beni çağırdı vazü sahne Joe Maya takdim etti ver — Matmazel Parlo işinize ya- rar zannederim.. Dedi , Joe benim saçlarımı kaldırarak alnıma baktı. Oynadım Bu filimde 'rik Pommer iyük | ÜN Kadınların saadeti tilminde — Ağzını aç. Dedi, açtım,dişlerimi uzun uzun muayene etti. Boyuma bosuma bak-) t Yüzünden memnun olmadığı belli idi.. Nihayet ağzındaki bak- layı çıkardı: — İşime yaramaz... M. Erik: | — Canım bir kere tecrübe et. Diyince bana mahpusun şarkısı filiminde 'rol verdiler... Muvaf- fak-oldum.. O zamandan beri mütemadiyen oynayorum. Bundan sonra Macar mpîım nonleskoyu çi Halivuta “gittim, | elt Gi el madım, tekrar Avrupaya dön- düm.. mdi Pariste “Kadınların saadeti,, filmini çeviriyorum.. Bi- tince Berline avdet edeceğim.... Dita Parlonun bir hususiyeti de ayet iyi külhan beyi tabirleri | ilmesidir. Alman artisti yakında sesli ve sözlü filim çevirecektir. | Bu filimlerde üç lisan bilen | seside çok güzel olan Dita fev- kalâde işe yarayacaktır. ve rakıslı yorgunlu- YENİ BİR FİLİM Almanyada buyük bir sesli filim hazırlanıyor Almanyada büyük bir sesli filim yapılıyor. Bu filimle tanın- miş sahne vazn Hans Şuvarts meşgul olmaktadır.Filimin mevzuu gayet sade, gayet basi Macaristanda bir köylü kızı. çalışmak için köyünden kalkıyor, Peşteye geliyor.. Büyük şehir .. Büyük gürültü. Hareket, sürat, kalabalık bir anda genç kızın başını döndürüyor.. Âdetâ kendi- sini şaşırıyor.. Ve nihayet köylü dılban bir yere hizmetçi olarak VK gn BUK Kai caddelerden birinden geçerken bir nefero tesadüf etti. . Nefer ... Biraz sonra bunlar rek başlayorlar sohbet etmeğe. Konuşurlarken bir aralık nefer yana yakıla diyor ki: — Ah bir atım olsa.., O za- biliri Bir de man ben yapacağımı Köyde bir tarlam var.. atım oldu muydu gel keyfim gel artık... Hele senin gibi. genç, güzel bir zevceye de malik olur: Sam, kız sevgilinin bu sözleri üzerine soryor: — Demek ata bağlı. Öğlel — O halde hiç merak etme 'ne yapar yapar, çalışır çabalar bir at satın alırız ve... Evleniriz 1. Hakikaten — bugünden — sonra genç kız kendisine saadet getire- cek atı satın almak için geceli gündüzlü - çalışmağa başlamıştır. Artık kızcağız eskisi gibi. aylık- lar ile renkli boncuklar ve cicili bicili elbiseler almayor, paralarını biriktirmeğe başlayoı Fakat genç İkız hizmetcilik ederek para biriktirmenin iğne ile kuyu kazmak olduğumu anla- yor ve bu hayat böyle devam ederse sevdiğine bir at satın ala- mayacağına aklı kesiyor.. Ve daha kazançlı bir meslek ara- mağa başlayor.. Esasen genç kızı fenalığa sev- keden arkadaşları da — vardır. Biçare saf kız çiçeği fazla para kazanarak sevgilisine bir at almak için fena bir eve düşüyor.. Ve burada berbat bir hayat yaşamağa başlayor.. Günlerden bir gün kapı açılıyor. ve aşık nefer laalettayin bir zevk adamı gibi bu fena eve geliyor.. Nefer sevgilisini karşısında gö: rünce gözlerine inanamayor... Bu karşısında duran “ herkesi dını , kendi sevgilisi mi? Mü bir sükutu hayal.. saadetimiz yalmız iş Biçare nefer |kapıyı hızla kapayarak geldiği gibi geri dönüyor... Bittabi genç kız bu müthiş sahne karşısında ne yapacağını şaşırıyor:. W bir genç kadının cesex rıyorlar, sahilde de bir at Buyor.. Atın boynunda bir kâğıt yardır ve kâğıtta bu hayvanm filanca ismindeki nefere ait oldu- azılıdır.. Höree l . filim ğayet nezihtir. Fena ev ha yatı gayet kapalı olarak tisi edilmiştir. Filim 8 haftaya Ladar bitecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: