20 Haziran 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

20 Haziran 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EM ANNEM MMA 20 Haziran 1934 AKŞAM Sahife 7 Eski bir hoca ile mülâkat Galatasarayın “Dazurduzur,, u eski hatıralarını anlatıyor? Hamdullah Suphi parmağını kaldırdı ve sordu.. Tanıdığım hemen bütün Gala- tasaraylılar ban — Dazurduzurla bi lar eder. Onun binlerce talebesi vardır. Derler. Sahiden de Galatasaray deni- lince akla hemen Dazurduzur ismi gelir. Dazurduzur tarihimize girmiş bir lalasarayın arabi hocası beyin bu meşhur lâkabı asıl ismi- ni unutturmuştur. Bir çokları onu Yalmız Dazurduzur diye bilir. Dazurdurur hocayı Eyübün bir köşesinde Kaptan paşa kütü; mesinde buldum. Kendi: hafızı kütüp. Çok uzun boylu, be- yaz sakallı, sert bakışlı bir zat. Fakat sözü sohbeti son derece ye- rinde, ilminin derinli; kelimelerinden anlaşılan ciddi bir ihtiyar. İşte bütün Galatasaraylı. lara zırt attıran meşhur Dazurdu zur hoca ile karşı karşıyayım, — Galatasarayda tam 30 sene hocalık ettim. Sonra gene kendim çekildim. Ben o müesseseye âşi- » — kım, Muhterem bir yerdir. — Talebeleriniz arasında bugü nün meşhur simaları var mı? — Hemen hepsi... Tevfik Rüşt beyden maada hemen hemen bü tün vekiller heyeti, hepsi de beni > fevkalâde sever, Ben de onlara bayılırım. Bilhassa Saracoğlu Şük- | rü bey az izinsizimi almamıştır? Hoş izinsizimi tatmıyan yoktur ya... Rana bey de çok izinsizimi almıştır. - Mektepte iken bu Dazurdu- mi idiniz?, zur ismine sinirler — Niçin? Katiyen. Galatasaray- da lâkapsız kimse yoktu. Hattâ çingene karısı gibi isimler de v dı. Bilâkis ben Dazurduzur ismini gok severim. O bana hayatımın en tatlı zamanlarından kalma bir ya- digârdır. Hattâ benim soy adım «Şaraplar»... Şimdi ismime bu lâ- kabı da ilâve ederek Dazurduzur tiyorum. Bir 0ğ- irdi. Şaraplar demek i lum, var, hukuku Hâkim, rım. Kızlarıma «Dazur hanıms de- | diğim olur. Bütün bunlar mektebimi bemin bana koyduğu dar sevdiğimi gösterir. konul. — Bu isim size nasıl muştu? — Dazurduzur zorla, istemiye- Tek demektir. Haç bahsini okutu- yordum. Orada «Hervele» bahsi vardır. Hervele öyle bir yürüyüş- tür ki bu yürüme esnasında insa- nın göğsü çalkalanır. Bu göğüs çal- kalama zorla, suni surette Talebeden biri sordı — Yürürken göğüs nasıl çalka- olur. lanır?.. Cevap verdi — Dazurduzur çalkalanır. | Talebemden Kadıköylü Nedim Bir | kaç gün sonra sımfta tembel bir şehzadeyi derse kaldırdım. Sor- dum. Bilemedi. İzinsiz. yazdım: | — Ben beklemem, dedi. — Niçin. — Een preritim!, demez mi? Sen burada talebesin.. Da zurduzur İzinsizi beklersin., cüm- lesi ağzımdan çıkt Mazhar buna mim koymuş. Galatasarayın meşhur muallimi Dazurduzur Fehmi bey denberi Dazurduzurum. Bu ismi ilk yayan Nedim Mazhardır. — En yaramaz talebeniz kim- di7. Mektebe dair garip hatırala- Tınız var mıdır?. — Ben Galatasarayın küşadın- 'denberi o müessesede hocalık eden Refi efendinin damadıyım. Ka- yınpederim hastalandığı için ve kâleten mektebe gitmiştim, Mü- dür Abdürrahman Şeref bey bir daha beni bırakmadı. Hoca ol dum. Aslen Eyüplü İlk derse girdim, Talebe Eyüplü olduğumu iğrenmiş. En arka sırada baktım, iki üç yaramaz, Sordum: — Sizin isminiz ne? Biri cevap verdi — Hamdullah... — Bu sınıftan mi — Hayır. Fakat sizden istifade etmeğe geldi Derhal anladım. Bunlar ilk ge- len hocaya takılmak istiyen mu zipler grupu idi. Hamdullah Sup- hinin grupu.. Bu grupun arasında 407 Rana (şimdi inhisarlar vekili), Saraçoğlu Şükrü, Şükrü Kaya, şimdiki maliye vekili Fuat beyler vardı. Eyüplüyüm ya, tim, Hamdullah parmağını dırdı — Efendim. Efendim. Horoz. dan kurban olur mu?. — Durup dururken bu mu akli- nıza geldi. Evet horozdan kurban olur.. Siz kurban bahsini okudu: muz mu? — Okuduk efendim. — Say bakalım. Kurban kaç türlü olur” Yutkundu. Sayamadı.. Ben say- dım, Kıpkırmızı oldu ve büt mektep zamanında bir daha ağzi- nı açıp hocaya takılmağa kalkış- madı. Onu da severim. Mektebi zeki © yaramazlardandı. Zaten ben zeki olmıyanları sevmem. Bir ismim de nedir biliyor musunuz?. — Hayır efendim. — Kabakçı.Kızdım mı talebe- ye en ağır sözüm «kabak!» de . Fakat Dazurduzur ismi bakçılığımızı unutturdu. Uslu ve balük talebelerimden biri Hikmet beydi. Pankreas, En sevdiklerim. den biri de Ruşen Eşreftir. Çok şakrak çocuktu. Mektebi bitirince karşıma geçti: — Hocam ne iş yapayim aca- olsam. diye sor- az sonra bak kak du.. Yavrum evvelü Rus mektebi- ne hoca olmuştu. O da çok izinsi- i almıştır. Hele mektep mü- dürü Behçet bey.. Onu o kadar sıkmıştım ki şube değiştirmeğe mecbur olmuştu. Ruşen Eşref, Hik- met, Behçet, Nedim Mazhar onar Eruptu, Sonra Necmeddin Sa — Mektepte nasıl bir hocalık usulü tatbik ederdiniz? — Bütün sene çocukları çok si- .kardım. Cezaları yağdirırdım am- ma imtihanda gaddarlık etmez. dim. Talebe bırakmak pek âde- tim değildi. Amma öyle çırıl çıp- ık, hiç bir şey bilmeden de geçir- mezdim. Sonra katiyen kitap kul- lanmazdım, Hep not? Otuz sene- lik Galatasaray hocalığımda de tek bir ders kitabı gören ol- mamıştır. — Şimdi günleriniz nasıl ge- çiyor?. — Kütüphane., Sonra son lerde felsefeye çok di meşguliyet. Şimdi biraz sokağa çıksam, bir daireye girsem her gün beş on talebeme rasgeliyorum: idi? — Numaram kaçtı. Bunla mümkün olduğu kadar cevap ver- meğe çalışıyorum. Tevfik Fikretten bahis açıldı — Mektebe geldiğinin ilk günü idi. Müdür olarak geldi. Büti muallimler içinde sizi görece Zim» dedi. Odadan beraber çıktık. Ona o zamanlar «dinsiz» diyor- lardı. Merdivenden çıkarken: — Hocafendi, ben peygamberi tanımıyorum, Nasıl zattır fikrim yok. Bizde kendisine dair biç bir €ser yok, Ingilizce, fransızca eser- lerden okudum, anlıyamadım, Bir şey yazın da peygamberi tanıya yım. dedi Ben de yazdım. Verdim. iki gün sonra beni buldu. Çok teşekkür — Aman, dedi, ders notlarınız. dan bana birer tane verin de «Ha- lük» a göndereyim.» O günden sonra hep notlarımı verirdim. Fik- ret beni çok severdi. Mektebe 400 kuruş maaşla girmiştim. Bir kaç kere maaşımı arttırdı. Dışarıda sessiz bir Eyüp akşami başlıyordu. Karşıki bacada tüne- yen leyleklerin gaga takırtıları bu eski kütüphaneye kadar geliyo, İhtiyar muhterem hocanın. eli öperek ayrıldım. Hikmet Feridun Bakır köyüne su Bakırköyünün en büyük dert. lerinden biri de susuzluktur, Be- lediye, öteden beri Bakırköyü- ne su getirmek fikrinde idi, Fa- kat şimdiye kadar buna imkân bulunamıyordu, — Terkos beledi- yeye geçtikten sonra Bakırki ne de Terkos su tesisatı yapıl ması muvafık görülmüştür. Bu- nun için belediye abone olacak- ların isimlerini tesbit etmiştir. Abone olanların miktarı Ba- kırköyüne su vermek için kâfi görüldüğünden yakında tesisata başlanacaktır. Tesisat yapıldık- tani sonra henüz abone olmıyan- ların da evlerine su almak içim müracaat edecekleri muhakkak rülüyor: Izmir mektupları İzmirde deniz sporları başladı, ilk hafta çok heyecanlı geçti İzmir 17. (Hususi) — Şehri- mizde deniz sporu başladı. Cuma günü ilk teşvik müsabakaları yı pildi. Kürek ve yelken üzerine tan- zim edilen program, bazı noksan- larına rağmen iyi tatbik edildi ve iyi netice alındı. Geçen sene şarpi yarışlarına 4 kayık girmişti. Bu sene ise 6... Ge- lecek sene, İzmirde asgari 2030 şarpi bulunacağı umuluyor. Yarışlar, Karşıyaka sabillerin- de yapıldı, çok eğlenceli ve heye- öp Ali 5 canlı oldu.. Hele, Halim beyle komsiyoncu Zühtü beyin şarpilerinin alabura olarak devrilmeleri bu heyecani . artırdı ve bilvesile bir çok lâtife ve lencelere yol açtı. Zühtü bey, evvelce de böyle bi hadise geçirmişti. Bunu, bütün sporcular. biliyorlardı. Yariştan © evvel kendisine: — Zühtü - diyorlardı. - Sakin bu defa da öyle bir şeyler yapa- yım deme sakın? Zühtü bey, — Hayır, diyordu, göreceksiniz. Evvel tayyare yelkenlileri yarış hil tıklım tıklım.. Deniz: yeti davetliler için ayrıca çatlar hazırlamış.. Keza, denizde,. yariş sahası kenarında müteaddit san- dallar, yelkenliler, motörler ve kadınlı, erkekli büyük bir kala balık... Hakem ve himaye heyetleri Se. | lânik romorköründe... İlk üç partilik yarışlar çok zel geçti. Sıra şarpi yarışlarına gelmişti... Lodos, yavaş yavaş şiddetini ar- tanıyordu. Altı şarpi, hakemin düdüğü üze- rine havalarını bularak açıldılar... Deniz kabarıyor, lodos sertleşiyor, fırtına ve sağnak alâmetleri var.. Hava, gittikçe kararıyor. Biraz sonra denizde, etrafta bir gürültü koptu: — Ali Halim batıyor.. — Ali Halim değil, olmuş.. Motörler süratle yetişiyor- lar., Ali Halim beyle Hüseyin kap- tan sularda ve sırtı havalanan şar- pinin üstünde,. Objektifler açılı yor.. Ali Halim suda bağırıyor: — Yahu.. Şimdi fotoraf sırası 1? Her iki sporcu da sırsıklam.. Kahkahalar gırla. İ — Su yutunuz mmu?. Limon is ter misiniz?.. Nasıl Ali Halim, su- yun içi ne âlemde.. ir dakika geçmemişti ki yeni feryatlar başla — Zühtü devriliyor. Bağrışan bağrışana? 2... Hooop yelken- | ler suya... Hooop Zühtü denize. Kahkahalar daha artiyor. Mo- | törler bu defa Zühtü ve arkadaşı” bı kurtarıyorlar.. Deniz daha sert- ieşti, Dört şarpiden ki en ileride Refik beyin idaresindeydi - fırtınanın tesirile yelkenleri bo” zuldu, yelken direği kırıldı.. Mü nir beyin şarpisi çekilmeğe mec- bur kaldı., Şimdi yarış sahasında ancak Tahir ve Fuat beylerin şa. — Numar pileri var, Denizle şiddetli bir mi batan şarpinin üstünde cadeleye girişmişe benziyor! Zaman zaman ümit kesiliyor — Mümkün değil... Bit cekler.. Koskoca yelkenliler bile bu havada açılamazlar.. Tahminler boşa çıkıyor, Tahir ci, Füat ikinci olarak yarış bitti. Bundan 'sonra da Karşıyak& kıraathanelerinde şarpilerin deve rilme hadiseleri tellendirile pul landırıla anlatılıyor? — Duydunuz mu ya?.. Ali Hav lim yirmi okka deniz suyu yutmuş, İngiliz tuzu yerine ge Halim denize düşünce lâstik ayakkabılarını fırlatıp at — Şarpi yerine onlar mı yariş& iştirak ettiler? , — Zühtü, sahile çıkar çıkmazı kaçmış. — Neden?, — ikidir devriliyormuş.. Şimdi dostlar etrafımı sararlar da me zipliğe başlar diye, ç Hülüsa, yarışlar neşeli. geçti; güzel oldu. Yakında birinciliklerg başlanacaktır. Bahırımuhiti geçen Fransız tayyarecileri New York 18 (A.A,) — Şikat godan dönen Rossi ile Kodoğ buraya geldiler.” Tayyarecilerin zevceleri bugün Şamplen vapuru ile geleceklerdir. Dördü de 29 haziranda ayni vapurla Fransaya döneceklerdir. Tayyareciler bera» berlerinde Josef lâ Bri tayyare- sini de parça halinde götürecek» lerdir. Ispanyada ziraat işgileri grevi bitti Madrit 18 (A.A. ) — Dabiliye Dazırı, ileri grevinin filen bitmiş gibi telâkki edilebileceğini bildiri Vilâyetlerin hemen hepsinde işler tabii şekil almıştır. Yalnız bazı yerlerde grev ocak- ları mevcudiyetlerini devam ettir. mektedirler;

Bu sayıdan diğer sayfalar: