28 Temmuz 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

28 Temmuz 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ SULEYMAN KÂNI 4 Teretme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tetrika No. 327 Yeşilköyde sulh müzakeresi ve bazı Mi mrilar Pasiltereden resmi Haber gek” mesi beklendiği sırada Londra el gisi Müsürüs papa İngiliz hi nazırı lord Derbi ile müküleme: ni telgrafla Babiâliye yazdı; bu- nurla işin şekli değişti. Lost Derbi elçiye şu beyanatta bulunmuştu (Donanmamizin İstanbula gön- derilmsesi bir dost devlet sıfatile- dir. Yoksa bir müttefik: devlet si fetile yahut ittifak akti maksadile değildir. Biz bitarafız; Rusya ile sulh halindeyiz ve muharebeden içtinap etmekteyiz. Şimdilik mev- klimiz budur; fakat bu mevkiimiz değişemez demem. Ahvali hazır o derecede ağır ve tür ki Rusya ile muharebeye tutuşmak mecburiyetinde — bulunmamız da imkündür. Buhalde bitlabi si- zinle müttefik oluruz. Şimdilik şunu * bilmelisiniz ki donanmayı göndermenin esaseri ve hakikaten sebebi padişahın bo- Zazlarca olan hükümranlık huku- kunun cereyanmda serbest bulun- masını temin, Rusyanın bu bapta inhisarlı bir kudret istihsal eyle- mesini meneylemekktr. Bu devleti iyenin menfaatine ne kadar el verirse İngilterenin menfaatlerine 'de o kadar uygundur. b Donanmamız Mudanya körfe- zinde duracak, her halde bir dost devletin deniz kuvveti sıfatile ha- yeket edecek Şayet padişahın nefsi bir tehli- Kkede bulunacak olursa kendileri- 'ne müzaherette bulunmağı da âcil bir vazife addeyliyecektir. Müsürüs paşanın: — Rusya donanmanizin boğaz- 'dan girmesini bahane ittihaz ede- rek İstanbula asker sevkedecektir. İşin bu cihetini İngiltere “devleti mülâhaza etmelidir. Demesine mukabil lort Derbi şu cevabı vermişti — Eğer Ruslar, Almanların Pa- Fiste yaptıklarına müşabih olarak, İstanbula bir fırka asker sokmak erlere buna muhalefet etmeği devleti aliyeye nasihat edemem. Fakat gerek daimi, gerek muvak- kat olsun İstanbulda Rus askeri ikamesi tasavvurunu İngiltere devleti protesto etti İngiltere siyasi ricali de: (in- giltere devleti aliyenin mülken mamiyeli uğurunda harbe giriş mez; ancak İstanbulun tasarrufu macselesi ortaya çıkınca iş değişir.) Diyorlardı. İngiliz. donanmasi Gelibolu Önünden Mudanya körfezine mu- vasalat edince Rusya devleti İs tanbula asker sevki sevdasından vazgeçti, Rus başkumandani Grandük Nikola Rus mütareke hududunu biraz ilerletmekle ve Yeşilköyü (Ayastafanosu) karargâh ittihaz eylemekle iktifa etti, Sulh mukaddematı mükölemesi de burada cereyan eyledi, Osmanlı askerleri Bakırköyün- den Karadenizde Karaburun nok- tasına kadar ye, Rusların İstanbula bu kadar yeklaşmalarından . patrikhaneler. iciye nazırı Server paşa büyük sevinç içinde idiler. Artık kendilerince hayaya, riyaya' biç lüzum kalmamıştı, Grandük Nikola barutçu başıla- Fın köşkünde oturuyordu. Ermeni palriki Nersis efendi bir Ermeni heyetile beraber bu köşke git Kazandığı zaferden dolayi grandükü tebrik etti! Metbuunun felâketini kendisi ve — Ermeniler için saadet addeden patrik efen- di aktedilecek muahedede Erme- nilerin de Osmanlı idaresinden kurtarılması esbabınin istikmal grandükten istirham eyledi; vait- ler de aldı. Başvekil Ahmet Vefik paşa Er- meni patrikinin bu teşebi haberdar olmuştu. liye: gelince “Ahmet Vefik paşa patrike bu hareketinden dolayı çıkıştı, Nersis efendi saraya“ giderek başvekilden hakaret gördüğünden yet etti! “Abdülhamit patriki gönlünü hoş edecek sözlerle iade eylemeği © günün maslahatına uygun buldu. Ahmet Vefik paşayı saraya ça- Fırt.“ Patröğin şikâyetlerini an- attı, Bu sırada böyle © sözlere meydan vermemek daha münasip, göründüğünden bahsetti, — Bu herif metbuuna hıyanetle düşmanı tebrike gitti. Böyle bir adama karşı yaptığım muamele azdır bile, Hareketimi hüsnü te- lâkki buyurmadığınız. takdirde affımı istirham eyle, Abdülhamit bu defa'da Ahmet Vefik paşanın gönlünü almak mecburiyetinde kaldı. Rum patrikhanesi de Ayastafa- nosa bir tebrik heyeti gönderdi. Grandük Rusların dinen bağlı bu- lundukları şark ortodoks kilisesi ruhani rejsini ziyaret için zabitan- dan bir heyeti Rum patrikhanesi- ne izam etti, Bu ziyarette mükellef bir ruha- ni âyin icra olundu. Bu şımarıklıklara devletçe ta- hammül edilmek zaruri yordu. Her hangi bir sebeple Rusları kırmak tehlikeyi bir kat daha bü- yütebilirdi. Hariciye nazırı Server paşa ha- riciyeden yetişmiş, hariciye mek- ml na görülü 1289 a Paris sefaretinde, Süveyş kanalı nizematmi tanzim eden komisyon âzalığında, Girit ve Her- sek komiserliklerinde, şehreminli- Binde, nafıa nezaretinde, âyan iyasetinde yani devletin im mansap- Jarini işgal ederek mühim işlerin- de istihdam olunmuş, tecrübe ge- girmiş bir vezirdi. ; Server paşa hariciye nezareti- e kadar bulunduğu işlerde mu- yaffak bir devlet adamı sayılır. ken bu mansapla ancak yedi ay kadar kalabildi. (21 recep 1294 - 16 safer 1205). Buna sebep, yeis saikasile ola- cak, İngiliz gazete muhabirlerin- den birine ve arkadaşı Namık pa- şanın rivayetine göre Edirnede İngiliz elçisi Layarda söyledi sözlerdir... Server paşa ile Namık pa; tareke aktine murahıhaslıkla Ki- zanlığa gitmişlerdi. Müsalâha teklifi Rusya hükü- metine mevsimsiz gelmişti. Rusya sulh şartlarını beyan edeceği za- man Osmanlı ülkesinden mümkün olduğu kadar çok kısmının Rus or. dularınca işgal edilmiş bulunma- sini istiyordu. i “Abdülhamit Rusya Çarına sulh akti için telgraf çekmişti. Bu tel- garf bile Rusları bu fikirlerinden işti, Sulh şartlarını İngilterenin vaktinden evvel ha- ber almaması için bunları kayıt. siz, şartsız Osmanlı murahhasları- ma bildirmemesi hakkında gran- düke talimat verilmişti. Vakit kazanılmak için evvelâ Rusyanın ne istediği söylenilmiye- cek, Osmanlı murahhaslarından ne verecekleri sorulacaktı; ayni | zamanda Rus orduları da ilerile- mekte devam edeceklerdi. (Arkası var) AKŞAM İlân tarifesi a | 400 250 200 100 İç sahifelerde >» 60 Suma Elinde G0 Vi Bir ay içinde 100 santimden fazla ilân verenlere hususi tenzilâtlı tarife tatbik olunur. Mektep ve neşriyat, doğum. ni akit, teşekkür ve ölüm, icra, tapu ve mahkeme © ilânları için hususi tarife tatbik lunur. Gazetemizde nesredilecek ilânler için müracat ilâncılık kollektif Şirketi Ankara caddesi, Kahraman zade han, Tel, 20094-20095 Mütehassıslar tetkikleri bitirdiler Memleketimizde muhtelif saha- larda tetkikat yapmakta olan mü- tehassıslar ilk tetkikatlarını ikmal etmişlerdir. Altın ve petrol arıyan gruplarla r mütehassıslar İletisat vekili Celâl beyin nezdinde toplanarak mesaileri otvafında izahat mame. “Akşam, ın edebi tafrikası : 45 PA'T Ve siz buna inahir müsmiz? Avrupada öyle kadınlar var ki âdeta © beynelmilel; olmuşlar. Fransada bilmem hangi milyone- yin karısı olmuş, Londrada bi mem hangi lordun metresli yapmiş, Almanyada bilmem han- gi prense maşukahk etmiş... Bun- lar öyle kadınlar ki güzellikleri, hususiyetleri ile yüksek hayatın, muşlar ve böyle milyonlar içinde, saraylarda, şetolarda yaşamışlar.. Şimdi düşünün. Doğuşunda böyle maceralar yaratmağa kabi- Tiyetli kadınların masum bir ev hayati yaşamalarına imkân var mı? Suat Rahmi bu fikri biraz ga- rip buluyordu. — Neden, dedi. Bir kadın gü- zel ve çok güzel olabilir. Bu, onun ciddi bir ev kadını olmasına neden engel olsum. — Kadının güzelliği ve zekâ: onun yegâne servetidir. Erkek- ler birer fırsatla zengin olluk- lari zaman neler yapmıyorlar. Nelere muvaffak olmak istemi yorlar. Ne çılgınlıklar etmiyor. lar. İşte güzel ve zeki kadınlar da ayni şeyi yapıyorlar. Onların da eğlenmek, zevketmek hakları de- gil mi? Amma diyeceksiniz ki böyle bir güzel kadın evli de ola- bilir. Olsun, evli zengin erkekle- rin yaptıklarından fazla bir şey yapmaz ya.. Arma kocasi taham- mül“ etmiyecekmiş. Zengin er- keklerin kadınları tahammül edi- yorlar ya, Hem tahammül etmez- se keyfi bilir. Bırakır, ayrılır. Bu kıratta kadınlar için evli ol mak, serbes olmak bir şey ifade etmez. Suat Rahmi son bir itiraz da ha yaptı — Peki, bu kadınlarin zevk- leri, hisleri, samimi bir tarafları yok mudur? Seviye hafif bir tebessümle ba- şımı eğdi: — Zengin erkeklerin olduğu kadar. Ha, demek artık erkeklerle bir düşünüyorsunuz! — Bazı noktalarda evet. — Korktum sizden? — Hakkınız yok' Suat. bey. Ben gördüklerime, işittiklerime; biraz da okuduklarıma göre söy- lüyorum. Münakaşa etmek fena mı? Suat Rahmi böyle çetin bahis- ilerde münakaşa yapmak isteme- ğini anlatır gibi kaşlarını kal dardı. — Bazi hakikatleri insan yal nız bilmeli, münakaşasına ne lü- Genç kadın güldü: — Anlaşıldı. — Sizin “uykunuz - Öyle yaz Ziyaretler, €ğ- leneeler, tenis maçları insanı yo- rar. Bu kadar yorgunluktan son- ra bir de saçma sapan fikir mü- nakaşası tahammül edilmez de- öl mi? Ve yavazça kalk Suat Rahmi özür dilemeğe, maksadının bu olmadığını anlat. mağa çalışıyordu. Seviye ağır başlı görünen bir hareketle: — Yok yok, dedi, rahatınızi bozmayın. Teklif yok ya, yarın akşam siz bana gelirsiniz, çene galarız. Arkadaş dei Ve çatıkça dönerek ilâve etti: > Amma çok bekletmeyi Bürhan Cahit 28 Temmuz 1934 RON — Fevkalâde bir şey olursa ben size akşamdan haber bıra kirim. — Teşekkür ederim. Genç kadın Suat Rahminin ya- yaşça açtığı kapıdan karanlığa doğru süzülürken kısık bir sesle: — Bütün apartıman uyumuş, dedi; bereket anahtarım var, Ve bir gölge gibi eridi, kay- boldu. Suat Rahmi odasina geldi zaman saatin biri geçtiğini gör. dü' ve Kollejde alıştığı gibi bir hamlede soyunup kendini yata ğa attı, Limitet şirketin şark müdürü mister Grevs Manehesterden al dığı bazı raporlar üzerine Sust Rahmi ile görüşmeğe karar verdi. Delikanlı odaya girdi mister Didis te orada idi. Patron iş zamanlarındaki © suratsızlığını takmıştı. Daha otururken söze başladı: — Bugün Manchesterden iki mektup aldım. Biri çirketin, öle- ki sadece Edvard Tommyden. Bahsetmiştim. Bizim şirketler grupunun reisi, Suat Rahmi dinliyordu. — Dostum mektubunda diyor ki, yeni Türk hükümeti bazı mın- takalarda sanayi hareketi uyan- dirmak için bir program yapmış. Bilhassa dokuma üzerine bir ta- kım fabrikalar kurmak fikrinde imiş... Ben Türkiyede oturduğum. halde henüz böyle ciddi bir şey işitmedim. Sizin malümatınız var mi? Suat Rahmi Ankarada iktisat programı için bazı hazır- Lklarda bulunulduğunu işitmişti. Fakat henüz fili bir şey yoktu. Cevap vermiş olmak için dedi ki! — Olabilir. Bunda bir fevka- lâdelik yek... Dünya tarihinde yepyeni bir devir açan yeni Tür- kiye elbet kendi hayatına ait ka- rarları verecektir. Bugün olmasa bile yarın! (Grevs) in mavi gözleri daha küçüldü. Sinirlerine hâkim olmağa çalıştığı belliydi. Dedi ki: — Ona şüphe yok.. Yalnız Tür- kiye her şeyden evvel bir ziraat memleketi olduğunu * bilmelidir öyle değil ni? Suat Rahmi birdenbire parladı. Türkive 'ne olduğunu bilir, ne yapacağını 'daha iyi bilir. Ko- ca Avrupa devletlerinin istilâsin- dan 'nasil kurtulduğunu bildiği gibi bundan sonra nasıl yaşamak lâzım geleceğini de bilecektir. Ve bir an durup gülümse: — öyle değil mi? Didiz bu sert, haşlayıcı cevap- tan sonra patronun yüzüne bakti. O itidalini bozmüyordu. Asıl fikrini belli etmemek içini sinirlerine hâkim olmayı bileni patron sesinin ahengini bile boz-, madız — Türkiyenin, yeni Türk siya silerinin ne yüksek fıtratta in- sanlar olduğuna şüphe yok.. Dün- kü Türkiye ile bugünkü arasın daki geniş farklar bilhassa ara- nızda yaşıyan ccnebilere bu ha- kikati öğretmiştir. Yalnız bir nokta var. Askerlik, politikacılık, iltisatçılık biribirinden çok ayrı şeylerdir, değil mi? Askerli işi bittiği yerde politikacının vaz zifesi başlar. Onun âciz kaldığı yerde de asker iş başıma geçer.

Bu sayıdan diğer sayfalar: