9 Ağustos 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

9 Ağustos 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Ağustos 1934 — On param olmasa beni gene sever misin? — Elbette. Amma şaka söylüyosun değil mi?. | lan, öküzü davet etmiş? N Öküzü pişirip yemeği kuran as. — Gel, âlâ kuzu var. Gel de be- raber yiyelir Ertesi gün öküz aslana gitmiş. Bir de bakmış koca bir kazan hay- uyar. Banu görünce başlamış kaç ağa Aslan arkasından seslenmiş: — Nereye yahar — Bir kuzu için kazanı pek Büyük buldum aslan kardeş gele- kslealerla görlüşdiyekeğiz dekliktheröylayso il Miinaryle görüşmek: iatemiycekmi, dedi, nasıl ağlamam2.. Açık göz Açıkgöz teklif ettiz — Benimle beraber bir öğle ye- meği yemek ister mi — Hay hay teşekkür ederi © — öyle ise bana iki lira ver, lokantaya yemek parasım ödü Yeyim! Uğursuzluk Hâkim mazmuna dön — Şimdiye kadlar on iki defa mahküm olmuşsunuz. — On üçüncüden korkuyorum. Bir uğursuzluğa uğrarım diye! Başınıza biraz menekşe sü- seyin mi? —“Hayır, karımın ismi güldür, menekşeyi ku Eayıp — Kır, bu çorbanın. içindeki nedir? — Beyefendinin. ağızlığı. — Böyle rezalet olur mu? Çocuk annesinin sözünü kesi — Darılma anne, babam sevi petek, dündenberi ağızlığını ar- yordu! Azim — Yahu böyle küp gibi içrteğe utanmıyormusun? Senin biç te ar- min, iraden yok. — Var, Var amma, üçüncü ka- debten sonra kalmıyor. “Verdiği | — Ahmet, bana bir ay mühletle yarısını veririm. Adamı beş lira almak ümüdile: — Ver, Ahmet: — Benden iki şey istedin, On ira ile bir ay mühlet, Bir ay müh- let veririm, Kendimi bildi zalim elinden, Yüreğin oldu al al kara bahtım; Kinin tamamılansın tut ta. açımdan, Daha acılara sal Ikâra bahtml KAYBETMİŞ Bir ingilizle bir fransız, sağonda Karşı karşıya otu- ruyorlardı. İngiliz | Beş Tirasına Bahsa girermisin? — Ne diye? — Buradan tü- küreceğim vetü- kürük sana do- kunmadan arka na yapışacak. — girdim. İngiliz tukürdür Muvaffak oldu. Sıra, fransıza geldi. Fransız da Tükürdü ve ingi Tizin suratna ya pıştı. İngiliz so Şak kanlılıkla — Kaybettin! dedi. Somurteam da Bazi, bakma şakama, Fırsat elde iken yüllen arkama; Ecel yapışmadan çürük yakama, Daha Laştan taşa çal kara bahtım! — Evlendin diye mesutsan ya. © — Tabi, artık rahat rahat ava giz debileceğim. KARA BAHTIMI,. Eli yıl nafile vermişim emek, Il Kalmadı gönlümde artık bir dilek; Bana zehir olan şu kahpe felek, || Herkesin ağzında bal kara balitm! KARA BAHTIMI, Lâkin bir gelir çökünce beden, Sırtıma sarıp bep arşın kefen, İmam kayığına yaslanınca ben, Sen arkamdan bak ta kal kara bahtım! — Gittiğim” yerin bir eğiliği var, tuvalete, gece eşyaya biç ihtiyacım olmayacak. Hoca Evvel zamanda, mahalle mek- tebinin hoca: iz rurken içeriye bir ahbabı girmiş, — Çocuklar nerede yahu? — Bahçede kavga ediyorlar. — Gidip bakayım, — Tavsiye etmem, — Neden? Eğer seni ben zanmederlerse taşa tutulduğun gündür! ıfta yalnız olu- Ne yaptım, bu kadar canımı yaktın? Aklıma, fikrime kelepçe taktın; Dünya mahperinde öksüz bıraktın; Hiç öcün kalmasın al kara bahtım! LÜZUM YOK — Salamon ya- Dağın kıpkırmızı olmuş. Salamon lâkayt cevap verdi : — Suratıma bir tokat yedim. — Vay canına, tokat ka?.. Kim attı? — Bilmiyorum, Söğtim: — Masıl olur, seni tokatlıyanın adırı nasil bil mezsin? Salamon omuz silkti : — Birdaha yü- zünü görmiyece- Sim birinin adını öğrenmeğe ne lü- zam war ?.. Elinden gelirse inlete, ite, - Girmek şöyle dursun yesil cennete - Kın cehennmden daha da öte, Kapa gözlerini dal kara bahtım) Hüseyin Rifat Uzatır Nasraddin hoca, Biraz ayı ağrıdığındam, * bacağını uzatmış vazediyormuş. Bir aralık camle kelli felli, tanımadığı bir adam girmiş ve hocanın karşısına otur- muş, Hoca bacağını toplamış ve — Hocafendi, ya güneş safak sökmeden doğarsa ne yapıl Ni Hoca hemen bacağımı uzatmı m uzatır! ğine emin mi? — Aklından bile geçirmiyor, | e Bir kere dah evlenmiş Tevazu Nasraddin hocaya: — Mucize yapar misin? de m, demiş, Ve karşıdaki ağaca seslenmiş: — Ey ağaç, yanıma gel, Tabit ağaç kımıldamayınca, ho- ca ona doğru yürümeğe başlamış. » — Nereye hoca? — Büyük adamlar kibri yok- tur, ağaç bana gelmiyorsa beni ona giderim. — Seni bugün darılttım yavrum, beni — Affettim gitti, dargın durduğumuz müddet muhakkak beş on a tasarruf etmiş oldum... Bağışla Adam evlenmiş, güvey girmiş. Soyunup gecelik külâhem başına geçirmiş. Bir de bakmış, sedirde Bir düzüne kadar keçe külâh var. — Bunlar ne hanım? — Bunlar merhum kacalarımın gecelik külâhlarıdır. Adam hemen gecelik külâhıni gikarıp kadına uzatmiş: — Ben anamın bir oğluyum, al şa külahı, bağışla canımı! "Yok canım — Ben meşuhr boksör Karnera- ip ederim.. — Bokata mı? — Yok canı yi Kaş sporu &- Ah, şu kış sporu moda olmasaydı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: