10 Ağustos 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4

10 Ağustos 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 4 AKŞAM ll 10 Ağusios 193£ Tena No. 274 Htihat ve İ Yakup Cemil be Çünkü Enver paşanın pek ziyade hiddetlendikten şeyi cağımı, işi ileriye götüre- ceğini, belki de infialine kapıla- rak, kendilerini korkutsun ve inat olsun diye, Yakup Cemil beyi le serbest bırakacağı ihtimalini düşündü, Şırası geldikçe tehdit ve ihafeye karşı ayni silâhla ve ayni wletle mukabele etmesini pek silen Talât bey, bu sefer itida- lini bozarak Enver paşaya karşi ayni tarzda hareket etmeği pek | isabetsiz bir hareket olarak gö lü. Bu düşünce ile çok mülâyim sir tarzda şu cevabı verdi Paşa, ben baslığım dalı hiç keser miyim? Sana karşı vaziyet ır, bir fenalık tertip eder mi- yim? Niçin böyle düşünüyorsun? Yakup Cemil, senin kadar benim de düşmanımdır! Hepimizin ha- yatına suikast etmeğe karar ver- mişti Talât beyin sesinde çok samimi ve hi bir eda vardı; gözleri sonra her yaşarmış meğe başlamışt halde bulunuyordu. Dahiliye nazırı niçin ağlıyor. du? Belki de, zaten aralarında bir atide «İttihat ve Terakki» nin feci mukadderatını ihzar edeceği gizlemiyordu?. Talât beyin bu hali, Enver pa- de büyük bir tesi eski arkadaşına karşı da- ha fazla tariz ve hücum etmeği doğru bulmamıştı. Harbiye neza- yeti makam odasında cereyan eden bu sahne, bu esnada odaya yin (şimdi jandarma umum ku mandanı Kâzım paşa) nazarı dik: katini celbetmiş ve Kâzım bey bir bahane ile hemen odadan dışarı çıkmıştı © İki rakip nazir arasindaki at burada bitmi bu il meselesi, «itti | ve erkânı ara- sında biribirine zıt telâkki tarzla- rına, ilâf ve ihtiraslara sebebi- yet vermekle beraber, asıl mahi- yeti itibarile çok mühim telâkki ediliyor, bu bakımdan bütün «lt. üesası, hadi- seye (korkunç) bir mana vermek- de müttefik bulunuyorlardı. Bu korku, Yakup Cemil beyin taklibi hükümet teşebbüsü) fik: rinden ziyade (sulhü münferit) arzusunun - şekil ve sureti cere- yanı ne olursa olsun - doğup bir bir vaka halinde taazzuv etmesin- den ileri geliyordu.. Çünkü Ya- kup Cemil beyin hükümeti dü; mük lüzumunda ısrar etmesi - had- di zatında - çok muzır bir fikir ol- makla beraber, nihayet bu cihet, biribirlerini mahvetmek tihat ve Terakki» rücsası tarafın- dan istismar edilerek Yakup Ce- mil beye telkin edilmiş ve divani harbin müdahalesile suya düşmüş bir hareketti, © Fakat (sulhü münferit) teşeb- büs ve arzuları büsbülün başka bir vaziyette bulunuyordu: İtti- hatçı erkânını asıl korkutan şey, bu arzunun Yakup Cemil beyin lisanına kadar düşme: Ya- | farihinde esrar perdesi 10 Ağustos 1934 /Terakki | ve nasıl öldürüldü MR rakki» nin en sadık, en cesur, en harpçu bir ferdine bile cazibeli ve füsunlu olan bu fikrin memle- kette artık umumi bir arzu hali- ne geldiğine şüphe yoktu. Bahu- sus Yakup Cemil beyin tevkifin- den evvel önüne gelen kimseye bunda bahsetmesi ve bu fikrine sebep olarak memleketin dahil, harici vaziyetindeki vehameti izah etmesi çok fena telâkki ediliyor- du. «ithal ve Terakki» rücsasi, bu arzunun umumileşeceğinden endişe ediyorlar, milletteki (kuv- .vei maneviye) nin büsbütün gev- şeyip sarsılacağı ihtimalile muz- tarip bulunuyorlardı. Yakup Cemil meselesi bertaraf edildikten sonra yarın başka bi hareketin daha umumi bir kütle- ye istinaden bir ihtilâl şeklinde meydana çıkarak sulh yapmak üzere hükümetin devrilmesine te- şebbüs edilmiyeceğini kim temin ederdi? ii “ Ittihat ve terakki ,, ricalinde sulh korkusu «İttihat ve Terakki» ricali ara- sındaki şahsi ihtilâf ve rekabetle- rin mevcudiyetine rağmen onların hâlâ (safe, ye karşı iti- matları sarsılmıyor, bunlar (sulh) ağızlarına alamıyor. Binaenaleyh (Yakup Cemil meselesi) bu noktai nazardan da memleket hesabına yanlış ve teh- likeli görülüyordu. Bahusus mem- leketin en im kısımlarının. düşman istilâsı altında bulundu- ğu sıralarda bir sulh yapılmasi memleket için muzır görüldüğü gibi, bizzat eJttihat ve Tera nin hayat ve istikbalini tehlikeye düşüreceği kanaati vardı. (Devamı var) Nikâı merasimi Yüksek orman mektebi profe- sörlerinden Zingal şirkeli umumi müdürü doktor Tevfik Âli beyin hemşireleri Meziyet Âli. hanıme- fendi ile mütekait orta elçilerden Mebmet Atıf beyefendinin oğul. ları İstanbul Halkalı zirant mek- tebi muallimlerinden Ibrahim Atıf beyin nikâbları dün Beyoğlu kay- makamı Sedat bey tarafından pek güzide davetliler huzurunda icra kılınmıştır. Evlilere söndet dileriz. | | BORSA | Tslanbul 9 Ağuslos 1534 ( Akşam kapanış fiatleri) Esham ve Tahvilat Jet, dahili © GDO) Iç B.Kamline 0 — Kuponsuz 1988 | » Müessin 98 iatikraı 08,26) 7. Merkez ÜnltürkT 2845) Bankası 68— » OE 2780) Anadolühisme 27 — » NE 2760) Telefon 1060 Mümessil 1 48,66) Terkos 01850 » MM ATBBİ Çimente 11,96 . İttihat, değir. 14,— İp Bankası Şek > 1 Para (Çek flatleri) Paris b Lendra 853) Fra ğ Ney York 707280) Bein o 20848 b Çİ ADİ Balnet ai Atina BİSLAS) zati 4,20) m Cenevre BA8YTü| Yoyo 80 Brüksel © 868,69) Bükreş © 704026 Amsterdam 1,17,66| Maskova «1000, — | » Pariste iki şey pek bol; Otomo- Paris, renk ve ziya| şehiri (Baş tarafı 1 inci sitede) | bil ve kadın!.. Resmi bir istatistiğe göre Pa- ris sokaklarında 100,000 den faz- la fahişe, 60,000 i mütecaviz oto- mobil var! Tramvay artık modasi geçmiş bir nakil vasıtasıdır.. Demiryolla- rını caddelerden | söküyorlar. Tramvay iptidai insanlara mah- sus bir şeydir, muayyen yerlerde Paris civarında «Sen» kenarın. da büyük bir ars lar tramvay mez Kadro harici lışmak üzere müşteri bekliyor. | Ne hazin!.. İhtiyarlamış, mo: | dası geçmiş, tüyleri dökülmüş bir | halde kaz sürüsü gibi boyluboyu- | | ) na uzanmış yatıyorlar. İnsan kiymetini ve bu kıymetin ölçüsünü © Fransada || tayine kalkmak hayli cesaretli bir fabrikalarını dolaşıyo- Sitroin rum: 1300 derccei hararetle yanan fırınlar karşısında didişen ada- ma bakarken içim eziliyor.. Her kapağın açılışında bi min binbir alevini göğsünde kar. şılıyan bu iskelet insan, kendisi. ni seyre geldiğimizi görerek için- den sönmüş gözlerile öyle bir ba- kıyor ki, âdeta insanlıktan, insan: lığın insafsızlığından © utanıyor, korkuyorum! Bu adam günde kendini, karısını ve çocuğunu an- cak bir kap yemek ve bir kuru ekmekle doyuracak bir para alı- yer. (Lafayet) ve (Luvr) mağazalar rını geziyorum. Bu mağazalar şu bizim Beyoğ- lundaki meşhur Bonmarşeden 15 defa daha büyük ve 25 defa da- ha geniştir. Her şey Belki ansörü var.. Dükkânın rdikten son- ra yürümezsiniz!.. Halıya ba: basmaz, halılar hareket eder, bi tün dükkân müteharrik halle rin üzerinde dolaşırsınız!, Yuka» rı kata çıkmak istediniz mi, mer divenlere binersi; diyorum. Çünkü merdivenler de müteharriktir, basamağa bastınız mı basamak hareket ederek sizi €n yukarı kata kadar çıkarır. Elhasıl baştanbaşa bi olan bu muazzam müessese en hafif harekete bile ihti dan dolaşılır, gezilir, Merak edip müdürüne sordum: — Peki hepsi iyi amma: On cehenne- ine âlem kalma- | aza değil, yirmin- ci asır medeniyetinin hari gösteren bir meşher!.. Müdür güldü: — Fransada insanın kıymeti vardır!. Müşterilerimiz dünyanın &n zarif, en kibar kadınlarıdır. Onları yormağa hakkımız yok... Kiymetlere sarfettiğimiz derece- de muvaffak oluruz!., larını Kıymet!.. Insan kiymeti!... Sitroin | fabrikasında çalışan adamın kıym: (Luvr) maz ren halıları üzerin de ipek kombinezonların. rengi- ne bakan matmazelin kıymetini ölçü bulmağa karşılaştırarak bir çalışıyorum! Ne yazık! Kıymet ve insanlık diye mekteplerde bize neler öğ- retmişler!.. Esat Mahmut | bizden nağmeli Ankaradan MER (Himmetin oğlu) piyesi ve Türkün yüksek usu.. Ankara (Halkevi) sah- mesinin genç lik ve halk için ne kadar faydalı oldu ğunu bir da ha gördüm. Türk milleti nin yüksek usu, eşsiz yordamı, yücelme Eseri bestele- varlığı bir da- yen Hulüsi bey ha kendini gösterdi. Bu ( müzikalı piyes ) dört defa oynandı. Halktan o kadar rağbet gördü ki daha oynanılsa balk akın akın gelecek, sıraları, her yeri dolduracak ve kapılar. dan taşacak... Bunun sebebi ne- dir? Türk milleti uyanıktır, benli- ği ve milli şuuru üstündür, (pi- yes) bizden: Sahnenin eski ve değerli emek- gisi Refik oğlu Ahmet Nuri bey tam halka, ve köye ait seçmiştir. Saf gençler bulun bazan bir safahat uçurumu ve saf bal kırımı olduğunu güzel ne gerçek, ne sahnelendirdiler! Hakiki k yarattığı, çifçi «Himmet ağa» yı Ahmet Nuri bey kendisi temsil etti. Piyesi yazan kendisinde tam da yaratmıştı. sileiyi değil, ger- bir Himmet İşte sanat buradadın gençlere örnek olmalıdı dar uzun yıllar didinen, yıpranan, ve fakat bıkmıyan, usanmıyan üstadın bu sanat aşkıdır ki onu muvaffak etti; bu da örnek olma- Ba değer, İkinci derecede bu esere ken- dini veren genç ve uğraşkan mu- sikici Hulüsi beydir. Uzun aylar piyesteki musiki parçalarını bes- telemek için uğraşmış, yine bir kaç ay o parçaları gençlere, ço- cuklara öğretmiş, bundan bıkm: mıştır. Bu piyesle, bu piyesin mu- parçalarile yeni bir istidadın münasip muhiti bulunca belirdi- ğini görüyoruz. Hulüsi beyin uvertürü, ikinci parçası çok güzeldir. İstikbal Türk musikisinin örnekleridir. diyebili- rim, Avrupa tekni genç; nağmeleri öz benliğinden ne güzel geçirmişti! Bu garp tar. zındaki parçalar ne kadar gönle sıcak gelen, gönle sokulan ve taşımakta idi. Hulüsi beyden iler ğerli musiki © parçaları umabi Tiz. Aradaki türküler, koro halin- e daha de- | de söylenen parçalar milli zevk ten uzak değildi ki muvaffakiye- tinin sırrı işte buradadır! Bu topraklar besler bizi, Görmiyelim düşman izi, Gazi paşa açtı bize « Geniş yollar izden ize, Durmuyalım hep koşalım, Maksadına ulaşalım! Bu milliyetin haykırışı cana ya- kın nağmelerle gönüllerin derin- liklerine ne iyi işliyordu. Babanın Himmet yeğeni Ziba rolünü Oyapan o Zer rin hanım © sessiz, li, sakin ve fakat içinde fırtmalar kopan, her şeyi anlıyan, ayni za- manda sabretmesini bilen bir köylü kızı gibi davrandı. Gönül. daşına yardımını esirğemedi. Gü- zel sesini, ince nağmelerini iyi idare etti, Çok acılar çeken, tarlalarda di- r için acı bir ümit | ile çalışan bu | dinen (Gülsüm ana) rolünü ala (Kadriye) hanım, tam bir köylü! kadını gibi idi. Çalışmaların, yolee. sullukların, mahrumiyetlerin izler Ti, alnının derin çizgilerinde gö- Tünüyordu.. Dalgın gözlerine ka-' a günlerin gölgesi bir gece gibi! gökmüştü. Kadriye hanımda ger: çekten bir köylü kadınını gördük, hani kurtuluş savaşında omuzla rında gülle taşıyan, top mermisi ıslanmasın diye çocuğunun üstün- den yorganını alıp mermiye örten, yurt ve millet sevgisini eşsiz bir şafkatle yetiştirdiği çocuğundan tün tutan köylü Türk kadınının! gördük... Süleyman Ferit beyin (Veli rolünde (Himmet ağanın İstan»: | bula hukuk tahsiline giden oğlu)! çok samimi idi, Uygunsuz ari daşlara katılan, £ borçlanan derslerini ikmal eden (Veli) yi. tam gösterdi. Mütereddit, şaşır. mış, derdini hissettiren, lâkin aç-| mağa cesaret edemiyen bir köylü Parlak iskarpinleri çısi karıp eski çarıkları giydikten, has) yata atılarak kazandıktan sonra da Velinin azmini, ruhi işkence den kurtulduğunu Süleyman bey yüzünde muvaffakiyetle göster di. Koroda da vazifesini başardı.! (Fethi) beyin rolü, (Muammer beyin (Köy imamı) rolü, (Ekrem beyin (Hasan) rolü, (Bedri) ber! yin tefeci rolü bir ametörden 2i- yade bir sanatçi gibi yerinde oyu mandı. Korodaki kızlar, çocuklar da iyi tesirler yaptılar. Sahne ışığı, dekorlar, müzik heyeti temsile kuvvet verecek derecede id” Elbet daha güzel eserler yapı labil nin mevzuunu düşünüyorum biz-' dendir. Oynananları gö triyorum bizdendir. Musikisi ge-' ne bizdendir. Her şeyi Türkün elinden, Türkün zekâsından çık- mıştır, Sonra tersil edenlerin bi-' rinden başkası amatör gençler ve çocuklardan ibarettir. Bu yola gi- reli çok zaman olmadığı halde bu derece inkişaf ancak Türk mille-- İ tinin yüksek kabiliyeti eseridir. | ileride çok şeyler göreceğimizin, bu gibi eserler de birer müjdeci- si olduğuna şüphe yoktur. | Eser sade görülebilir; fakat Türk hayatından bir parçadır. Onun içindir ki halk eseri tuttu; değer için ölçü bence budur... Ufak tefek hatalar olsa, yapılsa bile bu gibi eserlerin sık sık oynanmı halk terbiyesi için faydalı görmekteyim. Eseri ve oynıyanları kutlularım. İzzet Ulvi TAKSİM Belediye Bahçesi AÇILDI Her Gün Müzik ve Gaz Gayet ucuz her nevi meşrubat (1757) Yepobaçı — Lelediyo — İnanbul Belediyesi a iliki Ti LüküS HAYAT Cemal Reşit 5 Hava yağmurlu clduğu takilir iler kışlık sahnede verilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: