23 Ağustos 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

23 Ağustos 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CAKERN Birisi esneyince neden yanındakiler de esniyorlar ?... Esnemek ihtiyacının, gerinmenin, kol ve ayakları uzatmanın nereden doğduğunu araştıran bir âlim, bunun niye Bakabilir misiniz? Soldaki yapabildiği kadar açarak Herkes esnemenin sari olduğu- Bu bilir. Tramvayda, vapurda bi- ri enerse bakarsınız etraftakiler de birer birer esnemeğe başlamış- lar. Hattâ esnerken, terbiye icn bı, elinizi ağzınızın önüne götü yerek bu hareketinizi saklamak bile isteseniz, gene sirayetine mü- ni olamazsınız. Hele bu sirayet umumi bir mecliste, meselâ bir konferans esnasında veya bir va- ez veya hatip huzurunda vukun gelirse ne sıkıntılı bir şeydir. Hem esniyenler için hem de esnettim zanneden için. Fakat insanların hemen taklit etmek istiyecekleri hareket esne- mekten de iberat değildir. Birinin kollarını başından yukarı kaldıra- yak, yahut ayaklarını ileri doğru uzatarak ağır ağır gerilmesini yecek olursanız bunu da taklit et- mekten kendinizi zor tutarsınız. Zaten bu hareketler ekseriyetle esnemek ile beraber yapılır. Şu halde, başka birinin bu ha- veketlerini görünce birdenbire aynini kendimizde yapmak mec- buriyetini neden hissediyoruz? esniyen bir adamın resmi- ümüz vakit bile bu his yakamıza yapışıyor... İsterseniz bir kere tecrübe ediniz, Bu sabi fede gördü kat ile bir kaç saniye bakınız, kalım kendinizi esnemek arzusun- dan koruyabilecek misiniz? Bu esniyeh maymun, esniyen çocuk ve esniyen aslan resimleri hiç şüp- hesiz sizi de esnetecektir... Son gelen Amerika gazetelerin- de okuduğumuza göre esnemek ihtiyacının neden doğduğu ve bunun sariliği neden ileri geldiği hakkında yeni keşifler. yapılmış imiş. İngiliz alimlerinden Sir Tho- mas Lewis isminde bir doktor ba- zı kalp ağrı ve sızıları hakkında istkikat yaparken tetadüfi olam rak esnemenin de sırlarını bulmuş imiş. Bundan anlaşıldığına göre şim- diye kadar biz esnemeyi pek yan- hş telâkki ediyormuşuz. Yorucu bir ve z, bir ders, bir konferans veya yemekten sonra sofrada ve- rilen uzun bir nutuk, dinleyiciler arasında bir esneme havası gez- direbilir, fakat bunun aksinin de 5 <İnsanı esnetmesi varit imiş. Mese adaleleridir, diyor Bu üç fotografa esnemek hissini duymadan üç sa- esneyen Mandril cinsi bir maymun, ortada esneyen bir gocuk, sağdaki de aslandır sebebi ense resim. ağzı! Esnemek bir sıkıntı veya uyku alâmeti değilmiş; fakat vücudun yorgunlu- Şunu gidermek ve ense allel kar halinde öulandimak İn sarf olunan gayretten doğan zehirleri dağıtmak için yaptığı bir aksülümel imiş. Yemekten sonra uzun nutuklara başlayanlar veya vöizler, dinleyicilerine ara sıra bu resimde görüldüğü gibi Bedeni haraketler yapmalarına müsaade etse imişler kimse esnemiyecekmiş lâ tiyatroda veya sinemada çok heyecanlı bir sahneyi takip eder- ken insan bir adalesini değil, bir kılını bile kımıldatmadan bütün dikketini verdikten sonra ayni hissi duyuyormuş. Görülüyor ki hakikatte esnemek arkasında mü- im rol oynıyan şey dimağ del adalelerdir. Hayvanlara bakalım... Onlar bir şeyden bıktıkları ve yahut si- kıldıkları vakit esnemiyorlar. Z ten bir hayvanın her hangi bir şe- kilde canını sıkmak müşkül bir iş- tir. Çünkü hayvan etrafındakile- re karşı dikkat ve alâkası kesilir kesilmez müsterihane başını ayak- ları sına alır ve hemen uyuma- ya dalar. Hayvan esnerse her hal- de bu daha ziyade uyandığı va- kit yapacağı bir harekettir. Bu ci- hetle uzun bir konferansta veya bir nutuleta, dinleyiciler son dere- ce dikkat sarfettikleri veya sarfe- der gibi görünmek istedikleri için- dir ki esnemek ihtiyacı duyarlar. Dr. Lewisin tecrübeleri göste- riyor ki içi sıkılan adamın ense- sinde bir ağrı peyde oluyormuş ve eğer tabiat müdahale edip te onu esneyip geriltmeğe mecbur et- mese imiş bu ağrı tahammül edi lemez bir şekil alacak imiş. Bakı: Bız bu hadise nasıl meydana geli- yormuş. Bir derste, konferansta, veya nutuk söylenirken veya va- zedilirken dinleyicilerin gözleri, hep hatibin yüzüne dikilmiş, bu Tunur. çer hatibin sözleri çök alâka uyandıracak şekilde ise dinleyici- lerde hasıl olan heyecanın aksü- Iâmelile kalp şiddetle çalışır, kanı, vücudun en yüksek kısmı olan ba- şa doğru kuvvet ve şiddetle yol larmış. Bu halde boyundaki adale- ler tabii hallerini muhafaza eder- ler ve böylece hiç bir arıza vukua gelmezmiş. Fakat hatibin sözleri can sıkacak, bike tıracak, usandıracak şeyler olur- 42, hayvanlar bir şeyle al olmadıklar adar pasıl uyuyup gi: bizim asabi sistemiz lik vukua gelirmiş. Dinleyici aman uyumıyayım diye düşünürken kalp gittikçe yavaşlar ve ense ta- raflarında kanın cevelâmı daha az şiddetli olmaya başlarmış. Bunun neticesi olarak yorgunluktan do- Zan ve gerilen adalelerde peyda olan bazı toksinler vücutta zehir- lenme alâmetlerini peyda eder ve adalelerde sızılar hissedilirmi Bunun üzerine tabiat harekete ge- ir ve sızıların artmasına müâni ol- mak ve zehirlenmenin önüne geç- mek in insana şöyle güzel, fe yah bir esneme lüzumunu hatırlar tarmış. Bir şey daha var, kan sis- teminin cevelânı vazifesinin. bü- tün yükü, insan kımıldamadan oturduğu vakit, kalbe düşüyor. (Devamı ki-inci sahifede)iisi. Tetrika No, 8 Bu cenerallar çok tetkik ve az bir tecrübe ile elde edilen sanat- lerinde vukuf sahibi idiler. Fakat bu hususta cenerallar her hangi sıfat ve birfette yetişmiş üstat ların çok dununda idiler, Çünkü harpten evvelki tecrübeleri, beşe- riyetin bahti eseri olarak, pek mahdut idi, Bunlardan hiç biri asri şerait içinde bir harbe iştirak elmemiş- ler ve hattâ görmemişlerdi. Tec- rübeleri köhne şeyler olup elle- rine aldıkları iş için tatbik kal liyetinden mahrum idiler, Vatanperverlik, doğruluk, çalış- kanlık, tetebbi iraz tecrübe, yüksek mesuliyet altına giren ber adam için elzemdir. Fakat böyle muntazam teşebbüsleri başarma- ğa ve liderlik yapmağa bu evsaf kâfi gelmez. Böyle adamlarla iptidai, ahvale inhina kabiliyeti, © görüş, kud- reti, tecrübeden ders almak kabi- liyeti, hata vukuunda bunda ısrar teşebbüsü karşı etmek değil, bundan istifade et- mek maharet ve cesareti bulun- malıdır. Halbuki bu meşhur ve mühte- hiç dünya bu ce- Tem üç ceneralda bu evsaf yoktu, Bugün büti neralların © kabiliyetsizliklerinin. cezasını çekiyor. Uzun müddet Joferi gene azledemediler? Fransız devlet adamları, Jofe- yin iktidarsızlığını epeyce zaman- danberi anlıyorlardı. Fakat umu- mi haleti ruhiyeyi düşünerek teen- i gösteriyorlardı. Amma zamani vakit Fransız devlet adam- ları Joferi bilâtereddüt derhal kat etmekte tereddüt göstermedi- ler. Fransâ ihtilâli kebiri de bece- riksizlik gösteren cenefalların is- kat edilmesi sayesinde kurtulmuş” tu, Harbi ümumide garplı tefikler yapılan o muharebelerin onda dokuzunda mutlaka dayak yemişlerdir. Sebebi muktedir ol #mıyan ceneralların yerine piukte- dirlerini ve beceriksizlerin yerine kifayet sahibi olanları getirmek hususunda gösterilen çesaretsiz- Tiktir, Ceneral Joferin kendisi, büyük Yicattan sonra deruhde ettikleri mesuliyete lâyık ve ehil olmıyan cenerallara takım takım yol ve, mek suretile mükemmel bir ni mune göstermişti. Fakat bu cenerallar vazifele- rinden uzaklaştırıldıkları zaman halk arasında henüz şöhret bulma- mışlardı. Bunun için bunların is- katı kolay olmuştu. Halbuki ce- neral Joferin iskatı böyle kolay olmamıştır. İngiliz efkârı umumiyesi Tort Kiçnere karşı nasıl büyük itimat görlermişse, Fransız efkârı umu miyesi de ceneral Jofere bu ka- dar merbut idi. Jofer ile yakından temas ve muamelesi olanların ce- neralların — iktidarı | hakkında itimatları çoktan zail olduğu hi de halkın bu cenerala karşı it madı sarsılmamıştı, Jofe, kâr tavrü hareketi halka kuvvet ve kudret hissini ilham ediyordu. Bir felâket esnasında hırpalan- | mış milletler daima sevki tabii ile İsböyle adamlara, kapılırlar. 23 Ağustos 1934 LoydCorcun harphatıratı Umumi harbin esrarı Büyük ceneralların, diktatö rin, boks şampiyonlarının hepsi Bu çehre müzal at telkin eder, Bunun in Jofer halkın sevdiği bir sima Joferi neden uzun müddet işkat etmediler? Morne zaferi bu zatı en fahiş hatalarının akibetinden kurtarmıştır. Bu muzafferiyet Jo- feri cezalara çarpılmaktan kurtar miş ve en yüksek makama çıkar- mıştı. Fakat bundan sonra en mü. ellim muvaffakiyetsizlikler tevali edip durmuştu. Askeri vazettiği mihek ve mikyaslar- dan hangisine bakılacak olsa bu muvaffakiyetsizliklere kanlı be- bir şey denilemez. Vaziyet böyle olduğu halde niçin Joferin başkumandanlığı- na nihayet verilmemiş tari Joferin yerine geçecek büyük kabiliyet gösteren bir asker var Faıydı? Göze çarpan ceneralların başında Foch vardı. in bu ce- ın Artoisdan Somme muha- rebesine kadar ceneral Joferin uğradığı hezimetlerin cümlesinde iştiraki vardı. Binaenaleyh Foch, Joferin yerine münasip görünmür yordu. Bundan başka ceneral Foch, ceneral Castelman gibi sadık ve Acı hatıralar. dan doğan şüpheler mezhebi ima- ni yüksek kumandanlık için ade- iyet ve salâhiyet haline Faidesi olmayan mareşal asası .Ceneral Petain (çi ye nazırıdır), Mangin ile Franc- bet d'Espereyin muvaffakiyetler vardı. Lâkin bu cenerallardan hiç biri cihan harbinde büyük askeri liderlik yapabilecek parlak kabi- liyet alâmetini göstermemiş! Ceneral Jofer başkumandanlı- fı kaybedeceğini anladiği zaman harpteki Fransız ordusu kuman- danlığı için ceneral Nivelleyi tav- siye etmişti. Devlet adalarının bir prensi- bi vardı Vazifesini iktidarı dahilinde mamuskârane ifa eden bir memu- ru, yerini tutacak daha muktedir bir adam bulunmadıkça, müşkülât zamanında bec: lik göster“ di diye azletmezler. İşte Fransız politikacıları, göz- lüksüz gözlerine Joferden daha iyisi görünmediğinden bu zatı az- letmekte uzun müddet tereddüt diki harbi- göltermişlerdir. Bunun İçin cene Tal Jofer şerefi lekelenmiş ve da: ihilde ve hariçte nüfuzuna zâf gelmiş olduğu hâlde yü keri makamını uzun müddet mu- hafaza etmişti sek as Maahaza ceneral Jofere vaz. fesine nihayet verdiği zaman ha- tırını tatyip, reşalı asâsı veri asânın ceneralın Paris civarında» ki sayfiyesinin salonuna süs ola- rak asılmaktan başka bir faydasi yoktu. Eline mareşallık asâsi ve- den çıkarılan Jo- yerini ceneral Nivelle işgal rilerek mevki Feri (Arkası var) # 30 Ağustos tayyare bayramıdır Tayyare cemiyetine âza olunuz

Bu sayıdan diğer sayfalar: