20 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

20 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kk | Sahife 8 AKŞAM Gürültünün yaptığı tesirler hakkındaki yeni keşifler Kadınlar erkeklerden daha ei imiş; gürültüden | rültülü dershane- hoşlananlar varmış ve bazı talebe gi lerde daha iyi çalışırlarmış, gür İtünün kalbe ve “mideye .yaptığı -tesirler ak ll ilin gürültüsünü ölçmek ve bunu ayar etmek için bir alet icadet- mişler. Bununla tecrübe yapı yorlar. Yandaki resimde gürültü- nün mideye yaptığı tesirleri öl gen profesör Laird tecrübeler yapıyor. İstanbul sokaklarının. gürül sile mücadele için belediyenin bı 21 tedbirler aldığı şu sıralarda, son posta ile gelen Amerika gaze- telerinden birinde gördüğümüz ş€- hir rine sit bir makaleyi “büyük bir alâka ile okuduk. Ame- rikalı arkadaşımızın . verdiği he berlere göre birçok üniversite pro- fesörleri son zamanlarda gör lü şehirlerde yaşıyanlar üzerinde bu seslerin yaptığı tesirleri tetkike başlamışlar ve çok garip birçok ye- ni keşiflerle karşılaşmışl Üniversiteler ve lâboratuvarlar haricinde yapılan tetkiklerden de ok şeyler öğrenilmiş. Meselâ gürültüsü çok bir ticarethanede iş adamları iyi çalışamıyorlarmış. Çök gürültü yapan bir değirmen- deki amelenin işinden az istifade ediliyormuş... Hele sinir doktorları hastalarından birçoğunun gürül Aesirile'. hastalandıklarını . iddia ediyorlar. Bazı büyük şehirlerin . sıhhiye komisyonları, toz, duman, pislik kadar bir şehrin gürültüsünün de halkın sıhhati üzerinde fena tesir. ler yaptığı kanaatına varmışlar ve gürültü ile büyük bir mücadele aç- maşlar. Gürültüni üzerinde yaptığı te: araştı. Tan pisikeloklar görmüşler ki ka- dınlar erkeklerden daha a2 gürül tüden müteessir oluyorlar ve va- ati olarak kadınlar erkekler den daha ziyade gürülteüdürler. Çocuklar da gürültüyü sever ve gürültü yapar. Âlimler bunun baş- hıca iki sebepten ileri geldiğini id- dia ediyorlar. Biri çocuğun, yüklerden daha iptidai olması, di- ğeri de büyüklerden daha ziyade arfı mecburiyetini hisset meselâ alınız vahşi, ip- İsi kavimleri, bunlar davul, düm- belek, tef çalmak, iki tahta parça- sanı biribirine vurarak ses çıkar. mak ve avazlari çıktığı kadar ba- Zırıp çağırmaktan pek hoşlanır. ar... Bu da bu basit insanların bünyelerindeki kudreti daha iyi bir şekilde sarfetmesini bilmeme- lerinden ileri gelirmiş... Fakat tecrübeler bazı garip ne- #iceleri de ortaya çıkarmış. Mese- Bazı mektep talebeleri gürül- tülü bir dershanede derslerini en iyi bir şekilde hazırlıyabiliyor ve #65 sada olmıyan bir yerden daha iyi neticeler elde ediyorlarmış. Yalnız şu farkla ki bunlar süküt iinde çalışanlardan daha çok ve daha çabuk yoruluyorlarmış. Hele bazı şehirlerde yaşamıya alışmış kimseler var ki bunlar sa- kin bir yere gittikleri vakit rahat edemiyorlar. Tramvay, otomobil gürültüleri ve komşuların radyo patırtıları içinde rahat rahat uyu- maya alışmış olan bir şebirliyi kal dırır da sessiz sadasız dağ başın. da bir köye göl uykusu kaçıyor ve şel gürültü- süne dönmedikçe gözlerine uyku girmiyormuş. Görülüyor ki itiy din bu hususta Çünkü şehirden alınarak “irilen kimse, bir kaç gece üstüste uykusuz kaldıktan sonra nihayet köyün sükünetine alışıyormuş. Bununla beraber köylerin de büsbütün sessiz yerler olduğu zan- medilmemeli, Âlimler bunu da ara- mışlar, acaba dünyan neresi en az gürültülü yerdir diye tecrübe yapmışlar ve görmüşler ki hakiki sükün ve süküta kavuşmak için bir balona binerek hava içinde hiç olmazsa 1500-1600 metreye kadar yükselmeli. Bu tecrübeyi yapanlar kendilerini o kadar de- rin bir sükün içinde bulmuşlar ki kendi kalplerinin, boş bir fıçıya su boşaltan bir su yolunun sesine benziyen gürültüsünü duyabilmiş- ler, v rer çekilmişler. kayı orlada gördüğünüz kadın ka Kadınlar erkekler- den daha az gürül tüden müteessir olur- lar. Hep birden ko- uşur ve birbirlerinin dediklerini pek iyi anlarlarmış. Bu re simde hiç durmadan lâkırdı etmek müsa- bakasına giren ka- dınlardan dör. dünü görüyo- raz. Bu müsa- Bakadaki İ kekler birerbi Nihayet müsaba- zanmış. Bu kadın tam 79 saat durmadan lâkırdı eden mis Betty Wilsondur. Fakat insanların çoğu gürültü den hoşlanır. Hele çocuklar... Dik- kat ederseniz, bütün oyunlarının olduğunu farkeder- ında hep birden bağırır, çağırır, oraya buraya vu- Tur, ses çıkarırlar. Bir mektep bahçesinde çocukların teneffüs zamanlarındaki gürültülerini üç dört sokak uzaktan farketmek mümkün olur. Bazı büyük adamlar da varmış ki adeta çocuklar gibi gürültüden rmış. Hele kadınlarda ha kuvvetli imiş. Üç * kadın bir araya geldikleri va- kit, hep birden ağızlarını. açar, bağıra bağıra konuşurlar ve şurası i anlar, yekdiğerlerinin öu- allerine cevaplar, sözlerine itiraz- lar yağdırırlar ve hiç durmadan lemelerine devam ederler. miş. Yalnız kadınların neden er. keklerden ziyade gürültüden hoş- andıklarını henüz psikoloklar keş fedememişler. Bu pek meraklı bir şey olarak kalmıştır. Halbuki umumiyetle erkekler, gürültüden hoşlanmıyorlar. Erkek toplantılarında ekseriyetle içlerin- den yalnız biri söyler, diğerleri dinlermiş. Âlimler bunu erkek ile kadın arasında mevcut ve mahi- yeti henüz bilinmiyen bir farka at- ediyorlar. Kadınların hiç durma» dan lâkırdı söyliyebilmekteki ma- rifetleri geçenlerde Nev Yorkta yapılan bir müsabakada meydana çıkmış. Bu müsabakaya kadın er- kek birçok kişi iştirak etmiş. Bu müsabakada hiç durmadan kim en uzun müddet lâkırdı ederse ona 1000 dolar mükâ Müsabakanin birinci saatinde er- keklerden çoğu çekilmiş, ikinci sa- | atinde bir iki kadın ile bir kaç er- | kek susmiya mecbur olmuşlar... | | Nihayet on iki kadar kadınla yal. | at verilecekmiş. Tefrika No. 62 Bu kararlar ilk defa İngiltere, Almanyanın müstemlekât impa- ratorluğu ile Türk topraklarından. kuvvetleri tarafından zapt, gal olunan yerlerin İng bizlerin elinde kalmasını sulhün bir şartı olarak talep ve bunda 15- rar edeceğini ilân etmiştir. Şimdiye kadar İngiltere hükü- i bu yolda bir talep derme- yan etmemişti. Alman müstemle- kelerinin İngilizlerin elinde kak i şartının tayin edilmesi, do- ronlerin mümessillerinin 1s- rarından ileri gelmiştir. Bunlar dominiyonlar tarafından harpte Almanyadan zaptolunan müstem- lekelerin kendisine iade edilmesi- i katiyen tasmim etmediklerini ciddiyet ve ehemmiyetle anlat- muşlardır. Ingiltere Irakı da istiyor Tâli komitelerdeki İngiltere hü- 'kümeti âzaları dahi Irak ile Al- manyanın şarki Afrika müsterm- lekesi hakkında ayni fikirde bu- lunduklarını beyan etmişlerdir. Bu kararların sulh konferansına iştirak edecek, İngiliz murahhas larına birer rehber olarak telâkki edilmesi ve garplı müttefikin ara- zisi merkezi devletlerin işgali al- tında olduğu halde sulh müzake- relerini yapmağa mecburiyet hasıl olduğu takdirde bu yerlerin yani Irak ile Alman müstemlekelerinin garplı müttefiklerin işgal altında- ki yerlerle mübadele edilebilece- #i hakkında komitelerde anlaş ma husule gelmiştir. İngiliz imparatorluğu harp ka- binesi arazi komitesi raporunu, hiç bir halde terk ve ferağat edi- lemiyecek kati talimat olmaktan ziyade sulh konferansında İngiliz. murahhasları tarafından istihsali- ne çalışılacak nisbi ehemmiyeti haiz birer gaye olarak kabul ederken İngiliz imparatorluğunun taleplerinin sulh o konferansında müttefikin devletlerinin taleple- ri ile mütekabil münasebeti bulu- nacağını kaydetmiştir. Amele fırkası Türk ve Alman yerlerini istemiyor Yalnız harp kabinesinde emele fırkası mümessili mister Hender- | son Türk ve Alman yerlerinin İn- gilizlerin elinde kalmasına ait ka- suretlerine iştirak etmekten imtina etmiş ve harbi umumiden İngilizlerin elinde kalmasma ve İngiliz imparatorluğuna | ilhek edilmesine arfele fırkasının riza ve muvafakat gösteremiyeceğini beyan eylemiştir. Lori Milnerin riyaseti altındaki komitenin raporunda terki tesli- hat, Cemiyeti akvam, tazminat, nız bir erkek kalmış., Nihayet jüri heyeti: «Yeter artık!...» dedikle- yi vakit ortada Miss Betty Wilson isminde bir kadın kalmış... Bu ka- dın tamam 79 saattenberi fasila- sız lâkırdı etmiş, ağzını bir saniye kapamamış. Mükâfatı kazan- Bu muvaffakıyetin mış, Miss Wilsonun bağıra bağıra ko- nuşmamasında buluyorla, Bazı profesöler de ani husule gelen gürültüleri banca sesinin yahut bir otomobil meselâ bir ta- lâsti sanları çok rahatsız ettiğini sö Tüyorlar. Nev Yorkun Cornell tıp kolleji profesörlerinden Kennedy böyle ani gürültülerin | patlamasının şehirlerde Foster sonra her hangi ecnebi arazisinin | 20 Eylül 1934 Loyd Corcun harphatıratı Umumi harbin esrarı harpten sonraki ticari mukveleler gibi daha şümullü meseleler mev- zuu bahsedilmiştir. Bu rapor İn giliz imparatorluğu harp kabine- sinde sırasile iki celsesinde dikka- te şayan münakaşalara sebep ol. muştur, ; Bu münakaşalar, İngiliz impa- ratorluğu devlet adamlı ki teslihata ve Cemiyeti tesisine ait teklifleri daha ilk de- fa müçtemian tetkik ederken bü- tün dünya sulhperestlerinin yüke sek gayesini müshharen akim bi- rakan ameli müşkülâtı evvelden nasıl keşfettiklerini pek güzel iş- bat etmiştir. Teslihatın tahdidi mevzuu bah- solduğu zamian bu maks tihsaline başlıen #âni silahları tahdit için bir mikyas bulmaktaki müşkülât olduğuna işaret edilmi tr. İngilterenin böl bulunan deniz küvvet min deni vaziyette Amerika- kuvveti ile birleşerek sulhün atisi için en mükemmel teminat olacağı şüphesizdi. Fa- kat her hangi beynelmilel bir he- yelin böyle bir şeyi ilk nazarda reddedeceği muhakkak bulundu- Zundan bu noktadan ferağat « mek zarureti hasıl olmuştur. Sonradan silâhların cebir ve kuvvetle tahdit etmekliğin müş- külâtı nazarı itibara alınmıştır. Büyük Napolyonun Prusya ordu- sunun adedi mevcudunu tahdit tmeğe kallkışmış olması sonradan in dünyayı tehdit eden Prur- ya askeri olmasına doğrudan doğruya sebep, olmuştu. Bundan başka teslihat sayılı- cak ve sayılmıyacak şeyler aza” sında bir hudut çizmek gayri mümkün görülmüştür. Meselâ Al manyanın senelerce bütün dünya- ya teslihat kuvvetile karşı koyabil- mevcut silâhlarında ziya de hakiki sanayi teşkilâtının kud- retine medyundur. Halbuki Almanyanın sanayi teş- Jâte sf harp maksadile vücuda irilmiş değildi. Gerek Alman- yada, gerek garplı müttefiklerin memleketlerinde mevcut sanayi tesisat ve tertibatı muahharen, as- keri maksatlara uydurulmuştur. Binaenaleyh Almanyanın sa- mayii, bu devletin her zaman as- keri kuvvet ve kudretinin €sas kısmı olarak kalacaktır. Son müşkülât da şudur: Silâh kuvveğile harisane amölini istih- sale bir defa karar yermiş olan ük devletlerin beynelmilel itilâflar ile kararlaştirıtacek her hangi tahdidi teslihat projesini can ve yürekten ve istikamet Te kabul ve tatbik etmeğe yanaş- panyacaklarıdır.. Arkan var). teminin yaratılmış. kalpleri zayıf olanları öldürek ceğini iddia ediyor. Bir diğer âlim profesör Laird de ani husule ge- len gürültülerin mideyi yerinden oynatlığını ve hazımsızlığa sebep | olduğunu söylüyor ve bunu birçok tecrübelerle isbat ediyor. « Profe- sör Dockeray de şehrin gürültüle- rini bir kokteyle benzetiyor ve bu- nun sinirlerimizi germek ve bizi faaliyete getirmek suretile bir ak- sülâmel yapmak gibi faydaları ol. duğundan bahsediyor. Her haldı şurası muhakkak ki gürültül herkes üzerindeki tesiri bir değil, bundan hoşlanmıyanlar olduğu gi bi hoşlananlar da var. Tıpkı kok- teylden herkesin hoşlanışı bir ol- madığı gibi A. Nezih i GE a GİMMENMİMMNNE EEE

Bu sayıdan diğer sayfalar: