21 Ocak 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

21 Ocak 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 —- 1 me ; | i 21 Kânunusani 1938 — AKŞAM aaa. Harlemde herkes kara... Sanki bir el bütün çehreleri boyamış! Zenci dansöz Rakanın iddiası: Kadınların siyahı, iğ Bir gün Nevyorkta yanlış yereliş İrenine binmişim. Yer Üstüne çıkınca hayretten donakaldım. Koskoca cad» delerde nazarlık gibi beyaz insan olâ- Yak bir ben vardım. Sanki esrarengis ik bir el Nevyorkun bu köşesindeki bü- | tün çehreleri siyaha boyamıştı. Dük- —* kâncısından, kundura boyacısından tutun da kiliseden çıkan papaza ka“ dar burada herkes Zenci idi. O zaman anladım ki Nevyorkun dünyaca meşhur Zenci mahallelerine, *Harlem» e çikmiştım, «Her yol Ro- maya çıkar» diye eski birsöz vardır. Nevyorkta da. bindiğiniz her yanlış yeraltı treni insanı - Harleme çıkarı- yor. Ama nereden binerseniz. binini, mereye gitmek İstiyorsanız isteyiniz İreniniz yanlış mı?.. Bir de yerin al- tından, yerin üstüne çıkıyorsunuz ki &trafınız kapkara... Harlemdesiniz, Fğ- kat bizde Zenci denince ekseriya bir dudağı yerde, bir dudağı gökte, “yar hakları çizgi çizgi korkunç insanlar aklımıza gelir değil mi?., Böyle düşü- nenler gelsinler de Harlemdeki Zenei- eri görsünler, Hele o arablaşmış, son derece şık, Harlemin kibar sınıfına mensub ka- dınları görünüz. Evet bugün Harlem- de Zencilerin bir de kibar sınıfı var. Bunlar için yeni gratsiyeller yapılmış. En lüks apartımanlarda oturuyorlar. Ayrıca hükümet te 7000 Zenci ailesi- mİ alacak derecede büyük sekiz tane #partıman yaptırmış. Bu asri apartı Manlar yalnız Zencilere mahsus. Bir dâltesini gezdik. Duvara gömme buz dolabları, yere gömme camdan yapıl- mış banyolar... Fevkalâde lüks apar- tımanlar, Zenci kadınların şıklığı Zencilerin kibar sınıfına mensub © Harlemde bir sokak ve iki Zenci bayan lence mıntakası haline sokmuş. En pahalı gece klübleri, en pahalı barlar Harlemde... Çünkü : Harlem siyah fakat güzel kadınlarla dolu bir yer... Mübalâğasız diyebilirim ki Harlemde apartıman merdivenlerini silen hizmetçi kız bile Jozefin Bakerden çok daha güzel... Fakat bu güzel olan yeni Zenci nesli. Bunlardan bir evvelki nesil, derecesi yar mıdır?.. Kapkara, pır | Yeni bugünkü güzel karaların anala- Pırıl ların ense tarafına ge- | mı Pabaları korkunç mü korkunç... yanan saçların g Si > Jen kisınıları - zaten kendilerinden de | Wb.. Bügünkü genç kara nesil de kıvrık ya - ondüleli.. Siyah renkteki asriliğin bütün tempolarına ayak uy- kadınlar için hususi bir pudra satıyor. | duruyor. Üniversiteler genç Zenci kız- lar. Bu pudra Zenci cildi üzerinde o | Jarile, Zenci delikanlıları ile dolu... kadar çiy durmuyor. Zenci kadınları- Bir kaldırımdan öteki kaldırıma ge- hin kepsi bundan sürmüşler. Dudak- | çerken bir de bakıyorsunuz önünüze İar koyu kırmızı boyalı. Zaten uzun | gayet lüks bir otomobil çıkıyor, direk- Ve kıvrık olan kirpiklerini rimel ile siyonun başında şık tuvaleti ile, süz- büsbütün uzatmışlar. Bu uzun kıvrık | gün gözlü genç bir Zenci kadını. kirpiklerin arasında kömür gibi kap- Genç Zenci kadınlarının otomobil kara baygın gözler... Bütün bunlara | kullanmağa öyle de merakları var ki... kar gibi bembeyaz, gayet düzgün diş- | (o Yalnız buradaki Zencilerin asrilik leri de ilâve ediniz ve bu genç, güzel | olsun diye yaptıkları bir şey tuhafı- kadınlara son derece biçimli, beyazla- | ma gitti: Asri Zenci kadınların, asri- Tin çoğunda bulunmıyacak kadar mev»| lik olsun diye sigaraların birin! sön- zun vücudler veriniz. Ve kendilerini | dürmeden ötekini yakmeları... Asri €n son modaya göre gayet şık, zarif | Zenci kadını, asri beyaz kadına bekı- Biydiriniz yor, onun ne kadar çok sigara içtiği- İşte Harlemdeki Zenci kadınları... İ ni görünce kendisi de siyah parmakla- Zaten Harlemdeki Zenci neslinin son | rile sigara paketine yapışıyor. Hani derece güzelleşmesi ve zarifleşmesi | «üzüm üzüme baka baka kararır» di- Harlemi dünyanın en büyük eğlence | ye bir söz vardır. Burada da akaralar merkezi olan Nevyorkun, en çılgın eğ- | beyazlara bakarak kararıyor»... erkeklerin beyazı güzeldir ! Zenci barlari Harlemde gece hayatı gündüzden bükbütün başka... Elektrikle üstlerin- de isimleri yazılı gece klüblerine bir bakınız...» Daha bunların isimlerin- den tuhaflık başlıyor.. «1001 çılgınlık klübü, «Deliler klübü, «Çılgınlık , sDelicesine eğlence klübün. l hep böyle deliliğe ve çılgınlı- dn att.. Bunlardan bir tanesine şöyle bir girdiniz mi?.. Hakikaten isimlerini bi- İe hafif buluyorsunuz... Burada Airi- | ka vahşilerinin çaldığı Tamtamlar- dan tutunuz da, önündeki 50 muhte- Mf boyda boş şişeyi iki sopa İle hari- 'kulâde bir musiki âleti gibi çalan Zen- ciye kadar ne garib musikişinaşlar ve “ne garib musiki âletleri var, Ortada elli zenci kızı, kısacık mayo- lar içinde vücudlerinin her tarafını » sanki acaib bir hastalığa tutulmuş- lar gibi - tirtir titreterek ve nâralar atarak dans ediyor. Niralarıda uzun bir; — Vanaaayt!.. Bazan bütün bir bar halkı coşuyor, herkes masaların ortasındaki dans yerine fırlıyor. Mayolu ârab kızlarile beraber vücudlerini titrete titrete kar- gılıklı zıpzıp sıçrıyorlar. Hem de bu gece klüblerinde danslar ekseriya çift çift değil de tek tek... Erkeklerle kadınlar teker teker titriye titriye kar- gılıklı zıplıyorlar... Hattâ burada şar- kın meşhur «göbek atma» hareketi de pek rağbette... Zenci kızları öyle göbek atıyorlar ki görmeyiniz... Burada Raka adında bir Zenci dan- sözü Hârlemin eğlence mubhitini kırıp geçiriyor. Herkesin ağzında Raka... Raka da son derece güzel ve vücudü- nü sanki kemiksizmiş gibi tirtir titre- terek dans eden bir kadın... Peşinde kendisinden imzah bir resim kopar- mak İçin yüzlerce perestişkâr koşu- yor. Kapkara yıldızla görüşmek istedim. zımmış. . Kâtibesine müracaat ettik. Ertesi günü için bir randevu aldım. Gece klübünde. etrafıma bakıyo- rum. Yandaki masada son derece gü- zel sarışın, beyaz bir seyyah kadın mi. ni mini ellerini, iri yarı bir zenci deli kanlısının birer kara papucu andıran avuçlarının içine bırakmış... Zenci de- Hkanlısının gözlerine gözlerini dik- miş... Genç kadın tam bir kara seyda İçinde... Arkamızdaki masada ise gü- gellik ilâhı Apollon kadar yakışıklı bir delikanlı, uzun ağızlığında sigara içen fettan bir Zenci yosmasının biryan- tinli, parıl parıl yanan kapkara saçla- | rını okşuyor... Dans başlayınca sarı- gın kadınlar başlarını, kapkara ka- valyelerinin kapkara kafalarına dayıyarak kendilerinden geçmişler, gözler süzgün dans ediyorlar. Hikmet Feridun Es (Devamı $ inci sahifede Nevyorkta zenciler mahallesi | | Ni yüz atlıdan mürekkeb olan taraf. © ESRARENGİZ KERVAN Kaşgar uzaktan göründü, Güldost evime gitmeğe karar verdi Uç-Turfanda yaşıyan ve artık inti- ii kam hislerile iyice taşkın bir hale ge: ©” miş olan Ma-şao-vu generalin azledi. *— lemediğini haber alır almaz derhal ; Urumçide umumi valiye müracaat et- © miş, kendisine vâsi salâhiyet verilecek 4; olursa ihtiyar generali yerinden koya (© Cağını bildirmişti. Umumi vali de der- hal ve memnuniyetle bu salâhiyeti kendisine verdi. Bunun üzerine Ma-şao-vu Türk ve © müslüman Çinli atlılarından mürek- | ©“ keb bir kuvvet topladı ve ayrıca bir de piyade taburu teşkil etti. Ma-şao-vu- nun harb pllinı şu idi: is Piyade kuvveti mutad yürüyüşle | Kaşgara doğru ilerilerken kendisi al- | tarlarile süratle çölden geçip âni bir (5 | surette Kaşgar önünde zuhur edive- & © recekti Bu kuvvetlerin Kaşgar üzerine yü» rüdüğünü haber alan Ti-tay (1) ya- yaş yavaş tedafüi tertibat almağa baş- Jadı, Kısmı azamı esrarkeş olan asker- lerini düşman yaklaşır yaklaşmaz ona karşı sevketmeğe karar verdi. 'Bu aralık Ma-şao-vu şehrin kale du- varlarına yaklaştı. Ertesi sabah erken» den şehir kapısının açılmasını bekledi ve kapı açılır açılmaz içeriye hücum etti. Ti-tay, Manın muhafızlarını uy- kuda öldürdü ve kumandanlık sara» yından içeriye girdi. Ma derhal ken- disini müdafaaya başladı, fakat bu ganlar tarafından günlerce taşlandı. Bu işten muzaffer çıkan Ma-şao-vu, general Manın bütün servetini Sap- tetti ve bu servetin bir kısmını vergi olarak Urumçideki umumi valiye gön- âermesine mukabil Kaşgaristan vali- Miğine tayin olundu. Ma-şao-vu derhal valiliğbele aldı ve sert olduğu kadar Adilâne de bir idare tesis etti. Fakat, onun böyle yüksek bir mevki kazanması umumi valinin hoşuna gitmiyordu. Çünkü yeniden hir general Ma ile karşılaşmak niye- tinde değildi. Onun için maiyetini ya- nından uzaklaştırdı. Yeni bir kuiman- dan tayin ederek Ma-şao-vunun kuy- vetlerini onun idaresine verdi. Bu su- Tetle biribirine rakib iki kuvvet yarat mış oldu. Kuvvetin biri vaziyete hâ- kim olduğu halde askeri yoktu, diğe- ri ise askeri vardı, fakat vaziyete hâ- kim değildi. Bununla beraber, Ma-şa0- vu rakibi general ile anlaştı, araların- daki -itimadsızlığı ortadan kaldırdı, resmi vesikaları ikisinin de imzalama- mı temin ederek general ile dost ol- mağa bile muvaffak oldu. Ma-şao-vu sert bir adam olduğu ka- dar ecnebi entrikalarına karşı da gld- detle hareket eden bir vali idi. Kaş- garda ne İngiliz konsolosu, ne de Sov- yet konsolosu ona söz geçirmeğe mu- vaffak olamazlardı. Hattâ son zaman lardâ gene bir İngiliz casüsunu hapse tıktırdığı gibi Sovyet konsoloshanesi- ni sıkı bir tarassud altında bulundu- ruyor ve oraya girip çıkanları birer birer takib ettiriyordu. Güldostun Ah-Singden aldığı tavsiye mektubu vali Ma-şso-vuya hitaben yazılıydı. Malüâm olduğu veçhile Güldost, bu tavsiye mektubunu valiye vererek İ mevkuf İngiliz casusunu sorguya çek- Evvelâ hususi kâtibesine gitmem 1â- | tirtecekti, Cenubda dünyanın en yüksek dağ silsilesi olan Karakurumun son uç tepeleri, garbda Alaydağ ile beraber Pamir dağları, şimalde Gök dağları mânasına gelen Tiyenşan dağları ta- rafından"kuşatılan ve şarkda ise Tak- lâ - Makan çölile Çinden ayrılan Kaş- garm ticari münasebetlerini diğer Türkistan şehirlerine bağlıyan yalnız iki yol vardir. Bunlardan birisi Tiyen- şanın cenub ayağından ve Tarım neh- rinin şimalinden geçip Urumçiye gi- den büyük yol, diğeri ise Tibet yay- lasından ve Karakurumdan itibaren şimale doğru akan su yollarını taki- ben inkişaf edip muhtelif şehirleri ve şehircikleri biribirine bağlıyan küçük yoldur. Bu şehirlerin en mühimleri Yarkent, Hotan ve Keriyadır. Bütün bu şehirler, bağlar, bahçelerle çevrili- | (0) Kumandali, general demektir. Kaşgar valisi Ma-Şao-Vu dir, Bu bahçelerin genişliği ve büyük- Tüğü mevcud süyun miktarına göre niz. Kilometrelerce uzanıp giden ve civar köyleri Kaşgara bağlıyan bu ye- gi damlı caddelerin gölgesi ve serin- Miği altında yol yürümenin ne kadar hoş olduğunu Türkistanın yakıcı gü- neşinin şiddetini bilenler takdir eder- ler, Hele sicakfan kaynıyan çölleri, stepleri aşıp Kaşgara yaklaşan ker- vanların, yeşilliklerle örtülü olan bu caddelere geldikten sonra duydukları keyfe payan yoktur. Geniş kavun, karpuz bahçeleri ve ekinleri biçilmiş olan çıplak arpa tar- Jaları arasından geçip Kaşgara giden yol üzerinde öğle sıcağı bütün şiddeti- le hüküm sürüyordu. Yolun sağ tara- fında büyük dut bahçeleri ve bu bah- çelerin yeşillikleri arasından küçük köy evleri görünüyordu. Üzeri kavak dallarile örülü olan bu yolun serinliğinde Güldostun küçük kervanı Kaşgara doğru yavaş yavaş ilerliyordu. Kız, hayvanlarına acimı- yarak son süratle Kaşgar yolünu ka- tetmişti. Artık şehre yaklaşıyordu. Hayvanları pek bitik bir halde oldu- ai kervan çok yavas gidebiliyor- bu. Kervanın önülden Andrey ile Vas- slli ardından da Güldost, gidiyorlardı. Kız, artık seyahatin sonuna ermesin- den dolayı memnundu. Çünkü atla katedilen uzun mesafeler, uykusuz- Tuk, geceleri bile serinliğe meydan bırakmıyan iç Sikici sıcaklık meşak- katlere ve sıkıntılara alışık olan Gül- dostu bile yıldırmıştı. Bununla bers- ber, Hasan bey Hotan civarındaki dağı ların eteklerine varmadan evvel Kaş- gara yeliştiğinden dolayı Güldosi çok seviniyordu. Yeşil bahçeler arâsına gizlenmiş gi- bi görünen küçük bir köyün arkasın- da yol bir kavis yapınca uzaktan eski Kaşgar şehrinin evleri göründü. Gül- dost kervanımı durdurdu. Çünkü gü- pegündüz şehre girerek dikkat nazatı celbetmek istemiyordu. Cadde zeten kervanlar artiyor, uzun ve geniş yel âdirmeli ve yüzleri peçeli köylü kadın- ları, boş küfelerle yüklü merkebleri- ni önlerinde sürerek ve arkalarına bağlı olan çocuklarını avutarak köy- lerine avdet ediyorlardı. Güldost ker- yanını yol kenarında bir çalılığa doğ« ru çektirdi. Kaşgardan geçen nehir üzerinde kurulu köprüye yakın bir yerde Gül dostun oldukça geniş bahçeli ve #hır. h birevi vardı. Haftalarca, aylarca süren uzun, yorucu seyahatlerinden İ dinlenmek istediği zaman bu evine | Biderdi: (Arkas ıvar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: