15 Mart 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

15 Mart 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 Mart 1938 Yüz AKŞAM bin kişi alan aaa maa tiyatro! Sahife 9 Bu garip tiyatronun sahne müdürü meşhur sinema yıldızı Meri Pikford'dur Yıldızlara gönderilen mektuplar, zarfın üzerine adres yerine Hollivut, Şubat İstanbula göndereceğim mektupla- rumi vermek için Hollivut postanesi- Me gitmiştim. Diyebilirim ki dünya- dın hiçbir memleketinin opostanesi burası kadar garip bir yer değildir. Hollivut'ta o kadar çok gazeteci var- dir ki postanenin yarısı gazete mu- harrirlerine, dünyanın her tarafından gelmiş muhabirlere tahsis edilmiştir. Evvelâ. gazetecilerin salonuna girdim. Yazı makinelerinin tıkırtılarından“bâ- Busanız işitilmiyecek,.. Japon gazete“ tilerinden, Arjantinli, Urugvaylı, Mek» Sikalı gazetecilerden tutun da Avus- İralyadan gelmiş gazete muharrirle- Tine kadar burada her milletten mes- lektaşa raslamak kabil... Birçokları da kadın... Zaten Hollivut'ta o kadar Çok gazeteci vardır ki Milletler Meclisi toplantılarında zannetmem ki Cenev- Tede bu kadar çok gazete mubarriri bulunsun... * Amerikan (gazetecileri ollivut'tan bahsederlerken: «G; İecisi en çok olan yer... Her yıl her sinema artistine bir gazeteci dü- Şüyor...> derler, Bazi mühim Avrupa Büzeteleri buraya ikişer muharrir gön- dermişler. Bunlardan biri yalnız si- Mema haberleri topluyor, öteki de mü- lâkatlar yapıyor, Hollivut'a dair gö- Tüğlerini: yazıyor. Kâdın gazetecilerin hepsi - sanki Rollivut'ayıdız olmak için gelmişler Bibi - son derece güzel, süslü, şıktır-. lar. HolMvut posta rnüdürü Filip Gray Sik sık gazetecilerin salonuna gelerek tuhaf tuhaf hikâyöler anlatır, Garib bir ilân O günü Hollivut postanesinin du- Yarlarına, grip bir ilâr asılmıştı. Bu İlânda deniliyordu ki: «Zarflarının Üzerinde adres yerine bir takım re- Simler bulunan mektuplâr Kabul olun- Maz.> “Tuhaf bir ilân değil mi?.. İşi Posta müdüründen sorduk. Holivut | Posta müdürü gazetecilerin Salonuna gelerek bize şunları anlattı; — Yeryüzündeki en müşkül işler- den biri de hiç şüphesiz Hollivul'ta Posta müdürü olmaktır. Size, gördü- Zünüz «Zarflarının üzerlerinde adres Yerinde bir takım resimler bulunan Mektuplar kâbül olunmaz» lâvhaları- Bın hikâyesini anlatayım; Bundarı epeyce evvel Hollivut pos- ine bir mektup geldi. Üzerinde Yazı namına bir Hollivut kelimesi var» di. Adres yerine bir mölon şapka, bir kıvrık baston, iki de kocaman, Yırtık pabuç resmi... Hepimiz şaşır- Muşlık... Acaba bu, zarfında yazı ye- YİNE resimler bulunan mektup kime aiddi? Mölon şapka... İnce kıvrık bas- 5. İki kundura... Düşündük, ta- Şındık. Nihayet postanemizde 25 sene- çalışan yaşlı, akılllı bir me- Mur vardır, O; >> Buldum!... dedi, bu mektup Meşhur komik Şarlo'ya gidiyor... baston, gözlük, bıy 79 ii , R d rn | Biz, bu buluşundan dolayı ihtiyar |100 bin kişi alan tiyatrodan bir görünüş; memurumuzu tebrik ettik, Mektubu ŞarlonunReverly Hils'teki evine gön- derdik. Sanatkâr mektubu açmış. Ha» kikaten kendisine gönderiliyormuş... Meğer Şalo'nun kendisine gelen mek- tuplara cevap vermesi âdet değilmiş. Fakat mektubun zarfındaki garip ad- res sanatkârın pek hoşuna gitmiş, ken- disine bu nükteli mektubu gönderen genç kadma kendi elile cevap yazmış, Bu garip mektubu ve Şarlo'nun ver- diği cevabı o zaman hemen bütün dünya gazeteleri yazdılar; Bunun Üze- rine, dünyanın her tarafından-Şarlo- ya ayni şekilde mektuplar yağmağa başladı. Bu mektupların üzerinde yal. nız birHollivut kelimesi vardı. Üst ta- İ rafı kâmilen resim... Mölon şapka, in- | ce baston, İki yırtık ayakkabı... Gazeteciler, burada posta müdürü- nün sözünü kesip sordular: — Peki böyle mektupları postaneler nasıl alıyorlar?... — Bunları gönderenler kendi elleri- le mektuplarına pulları yapışlırıyor- | lar ve posta kutularına atıyorlar... | Postaneler de Hollivut kelimesini gö- İ rür görmez mektubu bize gönderiyor- lar. Onlar için mesele yok... Mektu- bun Hollivut'a gönderilmesi kâfi... Müşkül vaziyette kalan biziz. Bereket ki, artık alışmıştık, zariların üs tünde mölon şapka, baston ve kundu- ra resimlerini görür görmez, mektu- bu derhal Şarlo'ya götürüyorduk. Gözlük, bıyık resimleri! Paket sinema meraklıları sonra işi anıttılar, Bir gün bir de baktık, bir mektup üzerinde gene yalnız Holli- vut yazıyor vebirde gözlük res- mi var.. Bu seferde oturduk, dü- şünmeğe başladık. Acaba bu mektup kime?.. Nihayet karar verdik. Olsa ol- sa bu mektup meşhur komik Lwi'nin» Dünyanın en büyük . tiyatrosu beş iken dir. Üzerinde gözlük-resmi bulunan İ mektubu aldık. Lui'ye götürdük, Ya- nılmamıştık. Mektup Lul'ye gidiyor- ! du. Bunu da gazeteler yazdı. | Aradan bir müddet: geçti. Hollivut | postanesine, zarfınm üstünde. adres yerine-sadece-bir takım resimler bü- Tunan: mektuplar yağmağa , başladı. Meselâ iki çekik Çinli gözü... Uzun uzun'düşündükten şonra bunun meş- hur Çinli artisi; AnnaMay Vong'a . rinde bıyık resmi olan “bir “mektup geldi. Gene bizi bir düşünce aldı. Bu, tistleri.şöyle bir gözümüzün önüne ge- İ tirdik. Adolf Menju,.. Duglas... Ro- nald Kolman... Acaba bu. mektup hangisine idi?... Memurlarımızdan bi- ri zarfın üstündeki bıyıklara dikkatle baktı: — Bıyıkların uçları yukarıya doğru kıvrık... Bu, Adolf Menju'ya ald olsa gerek... dedi. Mektubu Adolf Menju'ya götür- dük, Meğer kendisine aid değilmiş. Mektup Ronald Kolman'a imiş... Mek- tubun zarfına bıyık resmini yapan adam ber halde pek acemi bir ressam» mış ki bıyıkları Ronald Kolman'ın bi- yıklarına. benzetememiş. Gazeteler bundan da bahsettikten sonra artık postanemize zarflarında biyık resimleri yapılmış yüzlerce mek» tup yağmağa başladı. Posta memur- ları bakıyorlardı, bıyıklar yukarı doğ- ru kıvrıksa Menju'ya, kıvrık değilse Duglas'a, kısaca ise Ronald Kolman'a götürüyorlardı, Fakat tabil bıyık re- simleri, yazı ile yazılan aderesler ka- dar sarih olmadıkları için mektüp- lar karışıyordu. Hele son zamanlarda zarfının üzerinde yalnız resim bulu- nân binlerce mektup gelmeğe başla- yınca şaşırdık kaldık. Memurlarımız Adetâ bilmece halleden birer mektep çocuğu, mektuplar, inçinden çıkılmaz birer bilmece haline girmişti. Baktık ki bu işin içinden çıkmanın imkânı yok; merkezden aldığımız müsaade üzerine bu Jâvhaları asmağa mecbur olduk. Torba torba mektup! Gazeteciler, Hollivut posta müdürü- ne hangi artiste en fazla mektup gel- diğimi soruyorlar. Fâkat posta mü. dürü: — Bu bir sırdır. Katiyen söyliye- mem... diye kesip atıyor. Holivut opostanesinin en garip saati öğleden sonra 3 İle 4 arasıdır. Bu esnada bütün yıldızların husus! posta memurları buraya gelirler. Amerika- da zenginlerin, sinema yıldızlarının hususi detektifleri, husus! posta mü- | vezzileri vardır. Bu memurlar tıpkı devletin posta memurlarının bütün imtiyazlarına sahiptirler. Nakil vası- talarına bedava binerler, Resmi üni- forma giyerler, Yalnız maaşlarını yıl- dızlardan alırlar. Meşhur artistlere gelen mektuplar pek çok olduğu için saat $ ile 4 arasın- da postanenin memurları son dere- ce meşguldür. Yıldızların mektupla» rını ayırırlar. Bunları büyük torbala- ra doldururlar. Bundan sonra yanya- na oturup torbaları bekliyen yıldızla rın hususi pöstacılarına seslenirler: — Manene Ditrih!.. Bukisim çağırılır çağırılmaz, hususi posta memurları arasında ihtiyar, çar- pik bacaklı, kocaman burunlu bir adam: — Buradayımı!... Diye cevap verir, Bü çarpık bacaklı ihtiyar, Marlene Ditrih'in Hollivut'ta pek meşhur olan postacısıdır. Posta» nede onu «Marlene Ditrih» ismile ça” gırırlar. Zaten yıldızların hususi pos- tacıları katiyen kendi isimlerile çağı- rılmazlar. Greta Garbo, Janet Mak Donald, Klark Gabi, Danyel Daşyö vesaire diye yıldızların kendi isimle- rile çağırılırlar. Meselâ içeriden pos- tane şefi seslenir; — Greta Garbo... Şaşı bir adam buna cevap verir; — Buradayım!... Greta Garbo'nun poslacısı şaşıdır. Mae Vest'in postacısı 20-22 yaşların- da son derece yakışıklı bir delikanlı- dır. Yıldızların postacıları gayet mühim insanlardır. Birçokları bunları yollar- da çevirerek: — Ne olur?... Janet Mak Dönald'a AA a ddnni Dünyanın en garib postanesi: ık resimleri yapılıyor! şu resmi imzalafır mısınız?,.. diye Tİ- ca ederler, kendilerine bahşişler ve- rirler.., En büyük tiyatro Hollivut postanesinden çıktıktan sonra burada dest olduğum gazeteci bir arkadaşa rasgeldim:. — Ne duruyorsun, dedi, - Hollivut Rovl'da buğün büyük bir temsil var. Size Hollivut Rov)'dari hiç bühset- medim, değil mi? Hollivut Rol yeryü- zünün en büyük tiyatrosudur. Holli- yut Rovl bir dağın iki yamacın işgal den bir açık hava tiyatrosudur. Otu- Tulacak yerler dağ yamacında olduğu için burası tabii bir samfiteatr» şek- lindedir. Hollivut Rovl'da yalnız dağın bir yamacında numaralanmış tamam 50,000 yer vardır. Sahnenin önünde yani dağın öteki yamacında gene bir sahne ve gene cturacak 20,000 yer var- dır. Tabii numaralı yerlerden başka ayakta duranlar, dağın ötesine beri- sine oturup uzaktaki sahneyi dürbün- lerile seyredenleri de hesap ederseniz bu açık hava tiyatrosunda 100,000 e yakın seyirci olduğunu anlarsınız. Tiyatro bir takım bölmelere ayni- mıştır. Her bölme büyük bir tiyatro- nun iki misli seyircisini alacak kadar geniştir. Halbuki Hollivut Rovi'da böy- le tamam 30 bölme vardır. Sıra sıra Tocalar da caba... Hollivut'un eğlence zamanı, festi- vali olduğu için bu muazzam tiyatro- da kaç günğenberi sıra ile temsiller veriliyor. Bugün meşhur Mâryon Da- yis ile Al Canson bir piyeste oyrüya- caklar: . Bizim'biletlerimizin numara- sı 39782 - 39784 tö.'Tâ arkalarda bir yere oturdük. Tabii bu açık tiyatro: da birçok yıldızlar var amma nasi gö- receksiniz?.. Herkes dürbünlerie viri- birini tedkik etmekle meşgul... Bitaz sonra temsil başladı. Biz da- ğın yamacinın ortasında oturduğumuz halde gayet uzakta olan büyük sah- nedeki artislerin nefes alışlarını bile işitiyoruz. Bu, dünyanın en muazzam tiyatrosunda ses büyütme tertibatı o derece mükemmel yapılmış”. * Yalnız uzaktan dürbünsüz sahneyi görmeğe imkân yek Dürbünsüz sah- nedekiler karınca gibi görünüyor. Fakat gece, renkli projektörlerle Hol- livut Rori'da verilen temsiller hakika- ten nefis oluyor. İnsan geceleri bura» ya kadın tuvaleti seyretmek için gel meli,.. Sinema artistleri en güzel. tu- valetlerini geçe, Hollivut Rovi'daki 100,000 kişilik kalabölhğe göstermek. için giyerler... O günkü temsilden sonra bu dünya- nın en büyük tiyatrosunun sabnesini gezdik. Sahnede «zelzele» göstermek için muhtelif yerlerden ayrılan de- korlara kadar neler yok ki... Artisi- lerin odaları sahnenin altında... Ki- mi de yerin altında... Sahne müdürü Meri Pikford... Hikmet Feridun Es ii Hollivut posta binası

Bu sayıdan diğer sayfalar: