18 Mart 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

18 Mart 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM Otobüs münakaşası Mahkeme dün de bazı - şahidleri dinledi Muhakeme, diğer şahidlerin celbi için gelecek haftaya bırakıldı Otobüs münakaşası davalarına dün de, asliye birine! ceza mahkemesinde devam edildi, Dünkü celsede Recai Nüjbet Baban gelmemiş, Ankaradan gönderdiği. bir. telgrafla, Ankarada hastalandığı için muhakemeye gele- miyeceğini. bildirerek: muhakemenin - başka güle birakılmasını istemişti. Biraz sonra da Ankaradan gönderdiği raporla İstidası okundu. Mahkeme, kendisinin evvelce sor- gusu yapılmış olduğu cihetle, muha- kemenin gıyaben devamına karar verdi. Bundan sonra hazırlık tahkikatın- da isimleri geçen şabidlerin dinlen- mesine geçildi. Şahidlerden Hüsameddin, vakti- Je Avni, Bayerin muayenehanesinde bir yangın çıktığını ve yangından mü- tİeyellid zarar ve ziyanın tesbiti için kendisinin de ehli hibre sıfatile tedki- kat yaparak 438 buçuk lira zarar tes- bit edip rapor verdiğini, otobüs ye bin lira meseleleri hakkında bir bilgisi ol- madığını söyledi. Avni Bayer bu şahidin karşı: — Benim evimde yangın olmadı. Sadece yangın başlangıcı oldu. O za- | man sigorta şirketi beni mahkemeye | vermişti. Fakat muhakeme neticesin- | de beraet ettim, Bu hâdisenin, bu- | günkü dava İle alâkası yoktur. Dedi. Diğer şahid Akşam gazetesi muhar- rirlerinden Vâlâ Nüreddin,: Ahmed Emin Yalmanla Sabur Samiyi tanıdı- ğını, Avni Bayerin, bu hâdise müna- sebetile resmini gördüğünü ve Recal || Nüzhet Babanı hiç tanımadığını söy- Yiyerek dedi ki: — Bir aksam üzeri gazetemiz mu- harrirlerinden Mustafa Rağıp matba- aya geldi, Avni Bayerin Ahmed Emin Yalmana bin lira verdiğini iddia ede- rek bir protesto çektiğini söyledi. Bu meseleyi gazetecilik noktasından mü- him gördük ve tahkikat yapmak iste- dik. Mustafa Ragıp telefon rehberin- den Avni Bayerin telefon numarasını | bularak kendisile konuştu. Telefon benim masama çok yakın olduğu için Mustafa Ragıpla Avni Bayerin müki- Jemelerini dikatle dinledim, Avni Ba- yerin söylediklerinin. birçoğunu da duydum. Avni Bayer telefonda Mus- tafa Ragıbın suailerine karşı, bin lira» Yı otobüs ruhsatiyesi almak üzere Tan matbaasında Ahmed Emin Yalmana verdiğini söyledi. Mukabilinde mak- buz alıp almadığı sualine karşi da ev- velâ parayı iki şahid huzurunda ver- diğini söyledi, sonra da şahidlerinin dör: kişi olduğunu ilâte elti. Bu'şahid- ifadesine Guy de Maupassant — Cuma gü Eldecek misiniz? Ben gideceğim. Kadın tereddüd etti: — Hayır. Ben biraz rahatsızım. Ev- den çıkmıyacağım. — Nasıl istersen, Seni zorlayan yok. > Ve şapkasını giydi, gene sokağa çık- Çoktandır. karısı gözlüyor, takib ediyordu. Nihayet beklediği seat gel- mişti, «Gelmiyeceğim, diyişinden an- Yamıştı. Bir kaç gün karısına karşı sevimli davrandı, hattâ keyifli bile göründü. Kadın; — Eskisi gibi dın, di- i olmağa başladın, d Cuma günü Jorj erkenden giyindi. patronuna gitmeden önce yerler vardı, Dolaştı, altıya doğru tek- Tar geldi, karısını öptü, Note - dam - dö Loret meydanında bir araba tut- mağa gitti. Arabacıya: — Fonten sokağında 17 numaranın karşısında duracaksınız. Oradan La- fayet sokağında Kok - Fezan lokan- tasına gideceğiz. Araba yollandı, Dü Roy perdeleri indirdi. Evinin karşısına gelince, lerin isimlerini sorunca, Avni Bayer, bunları kendisi söyliyemiyeceğini ve bu hususta izahat almak üzere avu- katı Yusuf Kenana müracaat edilme- sini bildirdi, Avukat Yusuf Kenan benim tanı- dığım olduğu için ben telefonla ken- disini aradım ve'bu meseleyi sordum. Yusuf Kenan bin lira verildiğinden, protestodan ve şahidlerden haberdar olmadığını ve ancak Ayni Bayerin umumi vekâletini haiz bulunduğu için bu davayı da takib ettiğini söyledi. Akşam üzeri Mustafa Ragıp, matba- anın kapıcısını beraber alarak Avni Bayerin evine gitti. Orada Avni Ba- yer kendisine bir resmini vermiş ve ka- pıcı matbaaya getirmişti. Avni Ba- yerle yapılan, delelon ,mükâlemesini ve İotoğrafını ertesi gün Akşam ga- zetesinde neşrettik. Avni Bayer bu ifadeye de itiraz ederek dedi ki; — Bu ifadelerin hiçbirinin aslı yok- tur, Bunların hepsi Akşam gazetesin- İ de çalışıyorlar Ahmed Emin Yalma- nın akrabasıdırlar, Ben bunların hiç- | birisile telefonda ve musyenehanem- de konuşmadım, resim de vermedim. Rels — Mustafa Regp ta Ahmed Emin Yalmanın akrabası mı? Avni Bayer — Hayır. fakat söyle- dikleri uydurmadır. Akşam gazetesi- nin muharrirleri bu mesele etrafında benimle konuşmuşlar da başka gaze- telerden niçin kimse görüşüp sorma- miğ? Mustafa Ragıp benimle konuşu- yor gibi yaparak telefonda başka bir numara açmış ve, ben söylüyormuşum gibi uydurduğu şeyleri yazmış ola bilir. Şahid, Haber ve Kurun gazeteleri mubhaırirlerinden Yektada şunları anlattı: — Bir gün Belediyede bulunduğum sırada Avni Bayerin Ahmed Emin Yalmana bin lira verdiğini ve bir de ptotesta çektiğini haber aldım, Der- hal Avni Bayere telefon ederek mese- leyi sormak istedim. Telefonda karşı- ma çıkan bir kadın, Avni Bayerin oto- mobile gezmeğe gittiğini söyledi. Ay- ni gün-akşam üzeri Avni Bayerin mu- Ayenehanesine gittim, Kendisile gö- rüştüm, Bana: «Protestomda yazılı olduğu şekilde otobüs Tuhsatiyesi al- mak üzere Ahmed Emin Yalmana bin lira verdim, şahidlerim de var» dedi. Şahidlerinin kim olduğunu sordum. Bunları söylemedi. Bana bir de res- mini verdi. Ertesi gün bu mülâkat ve resim hem Haber gazetesinde, hem de Kurun gazetesinde intişar etti. Ayni Bayer şimdiye kadâr dinlenen ka sonra Madölen çıktı, Jorj araba- cıya seslendi: — Haydi çek. Lokantada yemeğini yedi. Sonra polis komiserinin evine gitti, komise- Te: — Karım dostu ile beraber Martir sokağındaki bir evde buluştu, dedi, Komiser: — Emrinize âmadeyim. Dört kişi ikinci katta durdular, Dü Roy kulağını kapıya dayadı, sonra anahtar deliğinden baktı, ZU çaldı. Cevap yok. Gene çaldı. Bir kaç dakika sonra bir ayak sesi duyuldu ve bir ses, bir kadın sesi sördu: — Kim 0? Komiser: «Kanun namına açınız» dedi, Ses tekrar sordu: — Kimsiniz? — Polis komiseriyim. Açınız yoksa kapıyı zorlarım. : Ses gene sordu: — Ne istiyorsunuz? Dü Roy: — Benim dedi, nafile saklanamaz- sın. Ayak sesi, çıplak ayak gesleri uzak- | gözlerini kapıdan ayırmadı, On daki- | İ Jaştı, biraz sonra tekrar yaklaştı, Jorj: Kubilây günü 20 martta Menemende büyük ihtifal yapılacak İzmir 16 (Akşam) — 20 Mart pazar günü Menemeride Kubilây öbidesi önünde . büyük ihtifal yapılacaktır. İnkılâb şehidi Kubilây ile arkadaşla- TI İçin yapılacak bu ihtifale İzmir ve Karşıyaka münevverleri iki hususi trenle, Manisa münevverleri de Mani- sadan Mencmene gidecek bir trenle iştirak edeceklerdir, İzmir Cümhuri- yet Halk Partisi başkanlığı tarafından Kubilây ihtifali için zengin bir prog- ram hazırlanmıştır. Civar: vilâyet, kazâ ve köylerden Menemene gidecek heyetler de ihtifale iştirak eyliyecek- lerdir. Sevdiğinin kocasını öldüren genç Mahkeme 30 yıl hapsine karar verdi İzmir (Akşam) — Menemen kaza- sının Çavuş köyünde Romanya göç- menlerinden ihtiyar Necibi, karısı Ze- liha ile evlenmek için taammüden öldüren Hasan Çetin ile onu bu cina- yete teşvik etmekle mazmun Necibin karısı Zelihanın İzmir ağırcöza mah- kemesinde cereyan etmekte olan mu- hâkemeleri sona ermiştir. Hasan Çe- tinin, Zelihayı sevdiği ve kadına ma- lik olmak için ihti: Necib ile Musa- bey köyüne giderkön sopa ile Necibi öldürdüğü sabit olduğundan idamına hükmolunmuş, fakat kadıni sevdiği ve onunla evlenmek için bu cinayeti iş lediği anlaşıldığından Türk ceza ka- nununun 59 uncu maddesi mucibin- ce bu hal, cezasını hafifletici sebeb sayılarak idama bedel otüz yıl ağır hapsine karar verilmiştir. Zelikanın; Hasan Çetini bu cinaye- te teşvik ettiğine dair hiç bir delil el- konuştuğunu kabul etti ve dedi ki: — Yekta Ragıp benim ön iki sene- lik arkdaşımdır. Her zaman muayene- haneme gelir. Fakat o zaman gelişin- de bana para meselesini sormadı, Sa- dece protestomun mahiyetini sordu. Bende bin lira verdiğimi söyledim. Fakat bu parayı ruhsatiye almak üze- Te verdim demedim. Yektaya bir de fo- toğrafımı verdim. Raşka kimseye ver- medim. Şahidlerden Vedadın Boluya gitmiş olduğu bildirilmişti, Mahkeme, Ve- dadın oradan İstinabe yolile ifadesi alınıp gönderilmek üzere Bolu ceza mahkemesine talimat yazılmasına ve Celâl, Cavid adlarındaki diğer iki şa- hidin celblerine, Recai Nüzhet Babana yeniden tebliğat yapılmasına karar vererek muhakemeyi gelecek perşem- beye bıraktı. * * , — Açmıyacak olursanız zorla aça- cağız, dedi. ! Cevap çıkmayınca kapıya öyle bir yükleniş yüklendi ki kilid kırıldı, ka- pi açıldı, Jorj Madölenle burun buru- na geldi. Kadın yarı çıplaktı, saçı başı karmakarışıktı, elinde bir şamdan vardı. Jorj: — Yakalandılar dedi. Ve koşarak apartımana daldı, bir odaya girdi. Kadınla komiser onu ta- kib ettiler. Masalardan birinin üstün- de bir erkek şapkası duruyordu. Komiser Madölene sordu: — Siz gazeteci bay Dü Royun ni- kâhlı karısı Madülen Dü Roysunuz değil mi? — Evet, — Burada ne işiniz var? Cevap vermedi. Komiser devam etti, — Burada ne işiniz var? Sizi bu ki- Talık dairede, yarı çıplak buluyorum. Buraya neye geldiniz? Kadın gene cevap vermeyince komi- ser: — Mademki söylemiyorsunuz, bu- raya neye geldiğinizi araştırıp anla- mâk mecburiyetinde kalacağım. Yatakta yatar bir vücud farkedili- 18 Mari 1038 Lord Halifaks diyor ki... Londra 17 (A.A.) — Lordlar kama- rasında Avusturya hâdiselerini anla- tan Hariciye Nazırı lord Halifaks, demiştir ki: «Berlindeki konuşmalarımda, ileri sürdüğüm tez münhasıran şu olmuş- tur: Avrupa statükosunu ilelebed bu- günkü şeklinde muhafazasını istiyen İngilterede hiç kimse yoktur. İngilte- renin istediği neticeleri kestirilemiye- cek şiddet ve cebir harekellerile hiç- birşey yapılmamasıdır. Dünya efkârı umumiyesini heyeca- cana getiren keyfiyet şu çok çirkin ha- yekettir: Her hangi bir siyasetin ta- kibinde ne muahedelerin metnine, ne de entermasyonal hukuka asla riayet edilmiyor. Bunların hiç;tesiri kalma- muşlır. Bu sahada yegâne sözünü ge- çiren kuvvet yalnız vuvvettir. Tarihte emsali görülmemiş bir em- ri vaki ile karşılaşmış bulunuyoruz. Vakıa Milletler Cemiyeti bu mesele le alâkadar olmakta tamamile haklı- dır. Fakat bugün için Almanyayı tut- tuğu yoldan çevirecek hiçbir şeyi yap- mak iktidamda değildir, Bunun için- dir ki İngiltere hükümeti Avusturya devletinin bütün ortadan kalkmiş ol- duğunu ve Alman devleti tarafından tamamile temessül edilmek üzere bu- Junduğunu tanımak mecburiyetinde- dir, Plebisitin yapıldığı şartlara baki- lırsa, neticesi hakkında şüpheye düş- Tnekte mana yöktür. Avüstüryadaki ekalliyetlere yapılâ- cak muamelelerde itidal gösterilmesi için Berlindeki İngiliz büyük elçisi teşebbüslerde bulnmuştur. Çekoslovakyaya gelince, Berlin hü- kümeti tarafından oÇekoslovakyaya bazı teminat verildiği doğrudur. Eğer Almanya Avrupada sulhun idamesini istiyorsa - ki bunu samimiyetle iste- diğini zannediyoruz - kati olarak ve mükerrer defalar verdiği teminata bittabi riayet edecektir. Bütün mese- Jeler hakkında Büyük Britanya hükü- maeti Fransa İle sıkı temas halindedir, Her şeyin üstüne çıkan bir şey var- a o da esasen büyük olmıyan enter- nasyonal Itimadın büsbütün sarsılmış olmasıdır, Gerek burada, gerek hariç- te sulh için pek çok çalışanlar oldu. Hiç kimse beslenen ümidlerin son hâ- diseler yüzünden ciddi surette sarsıl- dığını inkâr edemez. Binaenaleyh böy- le bir vaziyet karşısında Büyük Bri- tanya hükümetinin vazifesi ne oldu- ğunu herkes sormakta “haklıdır. Bu vazifenin objektif olduğuna kimsenin şüphe etmemesi lâzımdır. Evvelâ şunü söğliyeyim ki, bugün- nı dönmüş, başını yastıkların altına saklamıştı. z Komiser omuzuna dokundu: — Beni şiddete icbar etmeyiniz, de- Vücud gene kımıldamadı.. Uzun mühakaşadan sonra nihayet kalktı. Komiser sordu: — Şimdi kim olduğunuzu söyleyi- niz, Cevap vermedi, Komiser: — Sizi tevkif etmek mecburiyetin- deyim. — izi sürmeyiniz. Bana el sü- rülmez, Dü Roy atıldı: — Cürmümeşhud yaptık, Eğer ben istersem sizi tevkif ettirebilirim, Cür- mümeşhud var. Sonra çınlıyan bir sesle: — Bu adam harleiye nazırı Laroş - Matiödür dedi, Komiser şaşaladı, geriledi: — Lütfen kim olduğunuzu söyler misiniz? — Bu adam söyledi. Adım Laroş - Matiödür, Nazırım. Elini Dü Roya doğru uzattı, yaka Mliğini gösterdi: — Bu keratada benim verdiğim Lejyon - donör nişanını taşıyor, dedi, “İngiltere, Avusturyanın ortadan | kalktığını tanımak mecburiyetindedir , “Bugün için Almanyayı tuttuğu i yoldan çevirmek kabil değildir,, kü vaziyet karşısında gerek Büyük Britanya, yerek dominyonlar halkının tasvib edeceği bir siyaset takib eyle mek lüzumu vardır. ö Sonra, enternasyonal müşküyerin her hangi bir vasıtadan ziyade müza- kere yolu ile halledilmesi, bunun Milk Jetler Cemiyeti delâletile ve paktın #p8 hâtları mucibince yapılması için bü tün kuvvetlerin tarsini yolunda eli- mizden geleni ifada sebat göstermeli: yiz. Nihayet Büyük Britahya bu hedef- lere erişmek için maddeten hazır bu lunmalıdır. Binaenaleyh “silâhlanma programımızın tatbiki fevkalâde tesri olunacaktır. İngiliz - İrlanda konuşması devam ediyor Düblen 17 (A.A) — Sanayi ve ticar © ret müsteşarı B. Leon Leydon, Londra” ya hareket etmiştir. Mumaileyhin bu seyyahati, İngilte- re ile Irlanda arasında ticari bir itilâf akdi için müsald. bir nişane olarak tefsir edilmektedir. Diğer taraftan B. dö Valera'nın Tİ" yaseti altındaki bir meclis İngiltere 118 Irlanda arasındaki müzakerelerin vâr giyeti hakkında tedkikat yapacaktır. Rayştag bugün 20 de toplanıyor Berlin 17 (A.A.) — Resmen bildiril diğine göre B. Göring, Rayştagı İ8 martta saat 20'de toplanmağa davet etmiştir. İcra mütehassısı geldi İcra teşkilâtı- nın islahı için Adiiye Vekâleti tarafından cel- bedilen Zürih ül- niversitesi profe- Sörlerinden Hans Lecman şebri- mize gelmiştir. Cuma günü An- karaya gidecek ve Adliye Vekâ- letile temas ede- cektir. Profesör, Ad- liye Vekâletile temas eltikten #0 ra yapılacak ıslahat kati bir şekle recektir, .“ -- İşte benin gibi bir herifin verdi” gi nişanın akıbeti dedi; Döğüşeceklerdi. Komiser arsys Er” di. Nazır; — Vazifenizi yapınız diye emretti. < Bir saat sonra Dü Roy gâzetöde” di. Valter onu görünce: — Neye yemeğe gelmedin dedi, © Dü Roy hâdiseyi anlattı ve: . — Kabineyi yiyeceğim dedi. dis yazacağım. Ancak yazmak lâzım. Nazır için büyük PİT darbe olacak. Herifi boğacağız. kurtulamaz. Esasen gazetenin de 0 ihtiyacı kalmadı... Valter biraz müteredaid göründü nihayet karar verdi: — Yaz dedi; böyle işlere karışan” ra oh olsun! ii e imi Üç ay geçti, Dü Roy karısından — men ayrıldı. Karısı Forestie ismİDİ dı, Valter 15 temmuzda Truvile cekleri için, ayrılmadan önce Krl” da bir eğlenti tertib ettiler. ö Bir perşembe günü, sabah saat e kuzda, dört atlı altı kişilik BÜYÜK araba İle yola çıktılar, Sen - derme gidecekler, yemeği orada yiyecekl© Jorj kendinden başka erkek vi mişti, Mari dö Gözolun yüzün gi meğe tahammül edemiyordu. Latur - İvölen geldi, / , i A

Bu sayıdan diğer sayfalar: