1 Aralık 1987 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 30

1 Aralık 1987 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ama çocuklar ve gençler bu yolla saldırganlık güdülerini boşaltmak da istiyorlar. ““Fakat video oyununun bunu sağlayacağını düşünmek bir ya- nılgıdır. Oyun sırasında serinkanlı ol- mak, duyguları açığa vurmamak ve bedene hakim olmak gerekmektedir. Çünkü aksi takdirde oyunun başarı- ya ulaşması için gerekli koşullar ye- rine getirilmemiş olur. Bütün bu bi- leşenler sonuçta çocukların ve genç- lerin oyundan sonra gevşemelerine değil, tam tersine gerginleşmelerine yol açmakta ve oyunun kendilerine yüklemiş olduğu stres dolayısıyla on- larda gizli (latent) bir saldırganlık bi- rikimine neden olmaktadır. Bu sal- dırganlık oyunun içeriğinin savaş ol- masından değil, videonun bir iletişim aracı olarak kendine özgü yapısından kaynaklanır.”” Bremen'li kitle iletişim araçarı pe- dagogu Profesör Heinz Hengst de tehlikenin oyunların içeriklerinden gelme olasılığının azlığına işaret et- mektedir: “Savaş oyunları karmaşık olduklarından, duyuları daha güçlü bir tarzda seferber ettiklerinden ve pek .çok etkileşim imkânı sundukla- rından dolayı büyüleyici oluyorlar. Ama içerikleri başka olup da benzer karmaşıklıkta oyunlar piyasaya sü- rülmüş olsaydı, savaş oyunları da bir problem olmaktan çıkmış olurlardı.”” Thilo Geisler ise bunun aksini id- dia ederek, gençler tarafından rağbet gören oyunlarda içeriklerin de belir- leyicilik taşıdıklarını vurgulamakta- dır. Onun görüşüne göre, gençler ek- randa savaş olgusuna alışmak tehli- kesine maruz bırakılmaktadırlar. Şimdi Joystick'lerini kullanan çocuk- lar on yıl sonra belki de gerçek bir sa- vaşta benzer düğmelere basacaklar ve aradaki farkın bilincinde bile olma- yacaklardır. Çünkü savaşın yol açtı- ğı sefaleti o zaman da göremeyecek- lerdir. " Video oyuncusunun becerikliliğin- den askeri bakımdan da yararlanıla- bileceğini Ametika Devlet Başkanı Ronald Reagan da anlamıştır. Daha 1983 yılında Florida eyaletinin Orlan- dı kentinde öğrencilere yapmış oldu- ğu bir konuşmasında -şunları söyle- miştir: “Geçenlerde video oyunları hakkında ilginç şeyler duydum. Pek çok genç bu oyunlarda el, göz ve bey- nin birlikte çalışması konusunda ina- nılmaz bir beceri geliştirmiş. Hava Kuvvetlerimiz bu çocuklardan, eğer günün birinde jetlerimizi kullanacak ÖŞ T HS | olurlarsa, olağanüstü pilotlar çıkaca- ğını düşünüyor.” Yanılsamalara »Yer Yok Sözkonusu oyunların yasak listeye alınmalarının etkisi konusunda, ya- saklama önerisinde bulunan “'genç- lik koruyucuları” fazla hayale kapıl- miyorlar. Onlar bu yasaklarla önce- likle bu tür oyunların yapımcılarını ve satıcılarını hedef alıyorlar. Yasak- lanan bir oyun için artık reklam ya- pılmasına izin verilmediğinden, Thi- lo Geisler bu yolun çok etkileyici ol- duğu görüşünü savunuyor. Profesör Jürgen Fritz ise; yasakla- maya ilişkin bu uygulamayı pedago- jik açıdan işe yaramaz olarak nitelen- diriyor: ““Yasaklama uygulaması, et- kilerini henüz tam anlayamadığımız bir kitle iletişim aracının gelişimini durdurmaya yönelik zavallı bir giri- şimdir. Çocukları korumaya çalış- maktadır, ama uygun bir yöntem ol- duğu söylenemez.'” Yasaklamayı destekleyenler de bu- nun elverişli bir pedagojik yöntem ol- madığını kabul ediyorlar aslında. Sıkı bir yasaktansa, ana-babaların kendi çocuklarıyla savaş oyunları sırasında ekranda olup bitenler üstüne konuş- Commodore malarının daha iyi olduğunu düşünü- yorlar. Jürgen Fritz şöyle diyor: “Kendini bilgisayar oyununa çok fazla kaptıran bir çocuk ya da genç, bu tutumuyla asıl kendisi hakkında bir şeyleri açığa vurmaktadır, örne- ğin hemen hiç oyun arkadaşı olma- dığını, kendi konumundan memnun- luk düymadığını imâ etmektedir. Bu durumda, onlara kitle iletişim araç- ları dışında da bir gerçeklikle yüz yü- ze gelebilecekleri alternatif boş za- man etkinlikleri sunulmalıdır.”” Barış araştırıcısı Christian Büttner, bu toplumun sorunlarının politikacı- lar tarafından pedagogların omuzlâ- rına yüklenmesi konusunda pedagog- ları uyarıyor. Büttner şöyle diyor: “Politika sık sık bizzat çözmek zo- runda olduğu sorunları pedagojiye yüklüyor. Bizler gerçek tanrıklardan ve savunma stratejilerinden vazgeçmedi- ğimiz sürece, pedagojiden bu kor- kunç silahların artık olmayacağı bir gelecek perspektifinde kişileri eğitme- sini bekleyemeyiz. Diğer yandan, pe- dagoglar da, birkaç on yıldır ulusla- rarası silahsızlanma görüşmelerinde elde edilememiş olan şeyleri eğitim yoluyla gerçekleştirebileceklerine inanmamalıdırlar.”” e

Bu sayıdan diğer sayfalar: