1 Aralık 1987 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 37

1 Aralık 1987 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 37
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bir deyişle, katı bir bıçiımde ve (müm- kün olabildiğince) hatasız bir tarzda sürekli aynı görevi yerine getirirler (repetitiv) ve bunu birbiri ardı sıra ge- len küçük adımlaria yaparlar (segu- ential). Bellekleri ise ““adrese yöne- lik”'tir. Bir şeyin nerede depolanmış olduğu bilinmelidir, aksi takdirde o şeyi bulmak mümkün değildir. Bütün bunlar kendine özgü asgari düzeyde bir zekâ ya da en azından kendi kendini organize etme yetisi ile gerçekleşmektedir. Programcı her şe- 'yi önceden planlamak zorundadır; il- ke olarak her işlemin en küçük ayrın- tısına değin dikte ettirilme zorunlu- luğu vardır. Program olmadığı tak- dirde günümüzün bilgisayarı tam an- lamıyla çaresizdir. İnsan beyni bu bağlamda bütünüy- le farklı çalışmaktadır. Burada sayı- sız bilgiler aynı anda işlenirler. Bey- nin “sinir hücresi ağları” denilen kı- sırnları paralel ve (hemen hemen) programsız bir tarzda çalışırlar. Bun- lar kendi kendilerini organize ederler ve kendi yapılarını oluşturabildikle- ri gibi bu yapıları yeniden değiştire- bilirler de. Bir başka deyişle, öğren- me yetisine sahiptirler ve aynı zaman- da da unutabilirler. Bunların bellek- leri ise “çağrışımsal”'dır (assoziativ). Burada, aranılan şeyin ne olduğu bi- linmek zorundadır. O şey bilindiği takdirde bulunur da. Bir şeyin nere- 38 de depolanmış olduğu hiçbir önem taşımaz. Elektronik veri işleme ünitelerinin ortaya çıkmalarından bu yana, araş- tırmacılar Neumann'ın tasarımını aş- maya ve bizim “düşünme”' olarak adlandırdığımız edime daha uygun düşen organizasyon tarzlarına ulaş- maya çalışmaktadırlar. Bugün, çalış- ma yeteneğine sahip ilk sistemler or- taya çıkmış gibi görünüyor. Gerçek paralel-işlemli ilk bilgisayarlardan bi- ri “Cosmic Cube”' idi. 64 işlemciler (ilke olarak mükemmel kişisel bilgi- sayarlar) uygun bir biçimde program- landıklarında birlikte çalışıyorlardı. Diğer bilgisayarların temelinde de bu paralel devre ilkesi yatmaktadır. Hat- ta bunlardan birine “Von Neumann'- dan. Değil”” anlamına gelen ““Non Von” adı verilmişti. Ama sadece bu kadarıyla da ne elektronik ne de baş- ka herhangi bir beyin oluşturmak mümkün olabiliyor. ; Bilgisayarlarımızın bizim düşünme "organımızdan böylesine köklü bir bi- çimde farklılık göstermelerinin ikin- ci nedenine gelince, bunu çalışma ye- teneğine sahip öğelerin sayısında ara- mak gerekir. Modern bir tümleşik çip (kompakt, kendi içinde örülmüş bir işlev birimi) mantıksal geçitler, top- layıcılar, saatler, sayaçlar... vb. ol- mak üzere yaklaşık 100.000 bileşen içermektedir. Bir “Bağlantı Makinesi”” 64 000 İşlemciyi Bağlantılandırmak Zorundadır. Şu anda normal tasarım yetisini aşan rakamlar alanına girdiğimizden, üs'lü yazım tarzını kullanmakta ya- rar var. Örneğin 100.000 sayısı 5 adet sıfır içerdiğinden 105 olarak yazılır. İnsan beyni yaklaşık 1010 — 10 milyar sinir hücresine (nöron) sahiptir. Bu hücrelerden her biri ise diğer hücre- lerin yüzbinlercesiyle bağlantıya gire- bilmektedir. İnsan beyninin bir sinir hücresi o denli karmaşık bir yapı gösterir ki, bilgisayar alanında bu hücreyi daha çok bir işlemciyle karşılaştırabiliriz. İşlemci, çoğunlukla bir çip üzerine oturtulan ve işlev yeteneğine sahip bir birimdir. Paralel işlemli yeni bilgisayarlar- dan biri olan ““Bağlantı Makinesi”” bu tür işlemcilerden 64 000 adedini bir- birleriyle bağlantılandırmakla yü- kümlüdür. Ama bu arada her işlem- ci ancak az sayıda diğer işlemciyle bağlantıya girebilmektedir. Böyle 01- makla birlikte, bu bağlantılar esnek- lik göstermekte ve gerektiğinde kuru- lup yeniden çözülebilmektedirler. Öbür bilgisayarlar bu tür işlemci- lerden 35 milyona kadar ulaşabilen bir miktarı içermek zorundadırlar. Bunu insan beyniyle karşılaştıracak olursak, yaklaşık 107 elektronik sinir hücresine -gene de 1000 çarpanlı da- ha az bir sayı- tekabül eder bu. Peki, ““10 milyar” sayısı bu kadar önemli midir acaba? Kendine özgü bir kuram geliştirmiş olan Fizikçi Pe- ter Russell, bu soruya “evet” yanıtı- nı veriyor. O'nun gözünde 10 milyar, bir çeşit büyüsel rakamdır. 10 milyar öğe yeni bir yapı ortaya koymakta- dır. Atomlardan ya da moleküllerden itibaren başlar bu yenilik. 10 milyar atom madeninin yeni bir organizas- yon tarzını, yani bu durumda yalnız insana özgü bir hücreyi meydana ge- tirir. Öte yandan, 10 milyar sinir hüc- resi ise canlı maddenin yeni bir orga- nizasyon tarzını, yani bilinci meyda- na çıkarır. Russell “Uyanan Yeryüzü” adlı ki- - tabında cesur bir hipotez ortaya atar. İnsanların sayısı da gelecek yüzyılda aynı büyülü rakama, 10 milyara yak- laşacaktır. Russell'e göre, bu durum- da bizi çevresel felâketlerden kurta- racak bir çeşit “süper bilinç”” oluşa- caktır. Ama bunun konumuzla doğ- rudan ilgisi olmadığından daha faz- la üstünde durmayalım. Bilgisayarlara dönecek olursak, modern araştırmacılar insan beyninin

Bu sayıdan diğer sayfalar: