11 Şubat 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

11 Şubat 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 11 Şubat 1939 CÜMHURİYET MÖDERN TERBİYE SİSTEMLERİ Garib bîr hasf^ k Karada uyuyamıyan bîr adamcağız mütemadiyen denizde seyahat ediyor Geceli, gündüzlü hiç göz kapıyamı yan insanlar vardır. Avrupada, Amerikada şu ve bu kimsenin kaç zamandır uykusuz yaşadığı arasıra gazetelere akseder. Bunlardan biri de Cak Smit'tir. Bu adamm hususiyeti sadece karada uyuyamaması, denizde ise mışıl mışıl uyuyabilmesidır. Cak Smit, bu sebeble uyku ihtiyacını su üzerinde gidermekte, boyuna deniz seyahatlerine çtkmaktadır. Geçende bir Amerikan gemisile Plimut'a gelen bu adam, Okyanu^u şimdiye kadar tam 111 defa geçmiştir. Deniz seyahatinin uza ması için en yavaş giden gemileri seçer. Kendısi, Pansılvanya'lıdır. Evvelâ ancak bir, iki saat uyuyabilen Cak Smit, zamanla artık hiç uyuyamaz olmuş, yatak, kendisi için lüzumsuz ev eşyası sırasına girmiştir. Bir kere, deniz yolile bir yere gitmiş, gemide derin bir uykuya dalmış, uykusuzluğunun acısını çıkardıktan sonra uyanınca, düşünmüş ve uyu manm çaresini bulduğunu anlamıştır. Bu kesfinden sonra da on ikişer saatlik uykularla vücudünü ve dimağını dinlendırmiştir. JKaraya ayak basınca hekimlere danışmış, onlar da kendisine mümkün ol duğu kadar sürekli olmak üzere deniz seyahatleri yapmasının yerinde olduğunu söylemişlerdir. En sürekli seyahatin Okyanusun dalgaları arasında olabileceğini hesablıyan Cak Smit, şimdi bu sıhhî sebeble, Okyanusta en çok seyahat rökoru kırmağa kuvvetli bir namzeddir; tabiî kaptanlarla tayfalar hesaba katılmamak şartıle! Masrafh seyahatleri göze aldırabile cek derecede zengin olması, Cak Smit için şüphesiz bir mazhariyettir. Aksi takdirde uykusuz yaşamak zorunda kala caktı. Çünkü, durgun su üzerinde, gölde ve havuzda kayık içerisinde uyutnak denemeleri, istediği neticeyi vermemiştir. Uyuyabilmesi için, geminin boyuna hareket halinde bulunması ve dalgalar arasında salıntıya uğraması zarureti de kendisini göstermiştir. Umumiyetle görülmiyen rahatsızlıklardan birinin tezahürüne ve tedavi çaresine de, işte bu Cak Smit'in vaziyeti bir misal! MISIR MEKTUBLARI \ Ingilterede maarif Yazan: Prof. SALÎH MURAD Dünya işlen fier bakımdan sür'atle değişiyor. Mekteb programlan ve tedris sistemleri de tabiî olarak bu değişjkliğe tempo tutuyor. tngiltcre gibi her nevi değişmelere karşı fazla atalet gösteren ce miyetlerde bile bir takım değişikliklere şahid oluyoruz. En canlı misallerinden biri Kembriç ve Oksford gibi azçok mu hafazakâr olan Üniversitelerin hukuk fakülteleri programlanna (fen bilgisi) namı altında yeni bir dersin ilâve edilmesidir. İlmin ve bilhassa fennin sür'atle terakki ettiği bu devride hâkim veya avu katların da fennin anahtarlannı bilmeleri zarurî değil midir? 1934 senesi birindteşrin ayında Lon drada toplanmış olan fizik kongresine iştirak etmiştim. Muhterem elçimiz Fethi Okyarın delâletile Londra liselerinden bir ikisini gezmiş, Maarif Nezareti orta tedrisat müdürile görüşmüştüm. Bu görüşme esnasında müdür bana İngıltere orta tedrisat programlannda yakında değişiklik yapılacağını söylemişti. Nıhayet meydana gelen bu değişikliğin ana hatları Maarif Nezaretinin Speus raporu namile neşrettiği bir raporda görülüyor. Kembriç Üniversitesinin Corpus Christi kolejinin dekanı olan Sir Will Speus'ün riyaseti altında toplanan kuvvetli bir istişare heyetinin uzun süren mesailerine dayanan bu rapor pek enteresandır. Memleketimizde maarif sisteminde bir değişiklik yapılmak üzere belki de yapılması zarurî olduğu §u sırada Ingilterede yapılan inkılâbcu hareketi bilmek faydalı olur. Speus komitesi raporunun anahatlarmı buraya naklederken bizi yakından alâkadar eden noktalar üzerinde kendi tecrübelerimi söyliyeceğim. Bu itibarla bu makaleler mukayeseli mahiyette ola caktır. Maksadı iyi anlatabilmek için Ingilterenin tedris sistemini kısaca gözden geçirelim: Nezaretinin listesine giren orta mekteb adedi (1500) e yakın olup bunlarda yanm milyona yakm talebe var. Bu halde memleketin ortamekteb çağında bulunan çocuklardan ancak yüzde 12 si ortamektebe devam ediyor demektir. Raporu hazırlıyan komite terbiyeden gaye malumat toplamak ve hakikatleri yutmaktan ziyade talebeyi faaliyet ve tecrübe sahibi kılmak diye tavsif edilmektedir. Bu heyet 1935 senesi başlarında işe başlamış ve birçok müesseselerde ferdlerin reylerine miiracaat edilmiştir. Bunlar arasında maarif müdürleri, ilim cemiyetleri, muallim cemiyetleri, mekteb müfettişleri, terbiye profesörleri, lise müdürleri ve birçok profesörler vardır. Raporun en karakteristik noktalarından biri ortamekteb organizasyon ve tasnifindeki inkılâbcu değişikhktir, ki buna aşağıda temas edeceğiz. Bu rapora göre İngiltere orta tedrisat organizmi inkılâb derecesinde büyük bir değişiklik geçire cektir. Bunun sebebi de bugünkü zihni yetlere göre ortamektebden beklenen başlıca gayenin (çocuklara kol ve bilek kuvvetinden ziyade kafa ile çahşmak imkânını vermesi) olmasıdır. Rapora göre, bugün demokrasi tehdid ediliyor. Bu halde hakikî demokrasiden beklenilen başlıca vazife ferdleri okutmak, onlara azamî kabiliyetlerinden istifade etmek üzere düşünme kabiliyetini vermektir. Daha küçük yaştan mücerred mefhumlar üzerinde düşünmeğe alıştınlan çocuklann meslek mekteblerinde muvaffak oldukları anlaşılıyor. Ayni zamanda bu çocuklar arasında kabiliyetli olanların modern mekteb terbiye sisteminden de hakkile istifade ettikleri görülmektedir. Arabîık âîeminde yeni hareket ve heyecanlar Londra konferansından evvel yapılan siyasî temaslar Ali Mahir Paşa neden Ingiltereye gitti? Prens Abdülnaim: Filistin Kralı... Kahire, 4 şubat Arabhk âîeminde büyük bir hareket ve heyecan var. Bu hareket ve heyecan, hatta, 918 i müteakıb, Arablığın umumî mukadderatı bahis mevzuu olduğu sıralarda bile bu dereceyi bulmamıştı. Burada toplanan bütün Arabhk mümessilleri günlerce konuştular. Bu konuşmalar arasında bunlardan bazıları, Londraya hareket etmeden evvel bir takım seyahatler ve bir takım konuşmalar daha yaptılar. Meseîâ, Emın El Said Paşa tayyareye atlayıp Beyruta gitti geldi ve Başmüfti ile konuştu. Arkasından eski Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşanın oğlu Emir Abdülmün'ım bir tayyareye atlayıp Beyruta gitti, orada bir taraftan babasile ve bir taraftan da gene Başmüfti ile görüştü. Nihayet, İmam Yahyanm oğlu Seyfülislâm Hüseyin de bir îtalyan tayyaresine atlıyarak San'aya uçtu ve orada bir gün kaldıktan sonra tekrar Kahireye döndü. Hatta yolda bir de kaza geçirerek yere inmeğe mecbur kaldı. îkinci bir îtalyan tayyaresi koşup prensi aldı, Kahireye getirdi. Burada iki gün kaldı ve iki defa Melik Farukla konuştuktan sonra bir İngiliz tayyaresine binerek Roma, Marsilya üzerinden, bu defa anzasız bir seyahatle, Londraya vardı. Şimdi, bütün Arabistanın en yüksek mümessilleri Londrada toplanmış bulu nuyorlar. Evvelâ, Irak Başvekilinin bizzat Londraya gitmekten vazgeçtiği ve Kahiredeki konuşmalan bitirdıkten sonra, yerini Tevfik Bey Suveydiye terkedip müstacel devlet işlerile meşgul olmak üzere Bağdada döneceği söylenildi. Fakat, sonradan o da Londra yolunu tuttu. Bunun gibi, önceden, Mısır heyetine de Prens Abdülmün'imin riyaset edeceği söylenıldıği halde bilâhare bu işe, bu günkü Mısırın en mühkn siyasî şahsıyeti olan Ali Mahir Paşanın getirildiği gö D UYDUNUZMU t Altın madeni Lehistan köyle rinden birinde, ekip biçerek kıtkanaat yaşamağa çalışan fakir ahalinin kulağında, bir sabah, bomba gibi bir haber patlamış: Köyün altı, ıltın madeni dolu! Haberi çıkaran, köyün kanalizasyon borularını yerleştirmek üzere gönderilip, muhtelif yerlerde sondajlar yapan bir mübendis. Toprağı kazdırırken bir ka yaya rasgelmiş ki, üstü, altın zerreleri ve altın pullarile kaph. Vaziyeti hükumete haber vermiş ve haber etrafa yayılmış. Köylü durur mu? Kazmaya yapısan, kendi avlusunu, kendi bahçesini var kuvvetile kazmağa başlamış. «Eh! Tahh bu; belli olmaz. Belki de, toprak tut, altın olsun duası almışızdır» ümidi herkesin yüreğinde, çalakazma işe gırişmişler. Fakat, temellerin göçmesine kıl kala hükumet, bereket versin müdahale etmiş, akılları başlara devşirtmiş. Şimdi, köylüde surat bir karış: Bizde talih ne gezer? diyorlarmış, altın tuttuk, toprak oldu! Londrada Arab ve Yahudi delegasyonları şerefine verilen bir ziyafette Seyfülislâm Mısınn Londra sefirile görüşüyor kabilse Suriye ile birleştirmek ve bu su retle büyüyen Filistin devletinin yanıbaşmda bir Yahudi muhtariyeti vücude getirmek fikrinde bulunuyor. 3 Prens Abdülmün'im Hilmiye Filistin Krallığmm tacını teslim etmek fikri de çok ilerlemiştır. Londra konfe ransının böyle bir karara vâsıl olması çok muhtemeldir. Son günlerde bu tacın, Hicaz prensi Faysala verileceğinden çok bahsedildiği halde şimdi birdenbire gözler Prens Abdülmün'im üzerine döndü. Bu tebeddül neden? Belli değil. Vur abalıya '•'!.. İ Bu noktalar gözönünde tutulursa ilkmektebde okuyan çocuklardan 11 yaşını geçenlerin terbiye meselesi ciddiyet kes betmiş oluyor. Raporu hazırlıyan heyet muhtelif otoriteler tarafmdan idare edilen Ingilterede altı tedris devresi var! mektebler arasında mühim farklar bulun1 Mektebden evvelki devre: Bu duğunu meydana çıkarmıştır. Filhakika devrede 2,5 yaşmdaki çocuklar Kinder Ingilterede muhtelif otoriteler tarafmdan Garten veya (ana mektebi) denilen mekidare edilen muhtelif mektebler yapı, muteblere devam eder. allim maaşları, sınıf mevcudları, lâbora 2 İlkmekteb: 51J yaşındaki ço • tuar ve tearîs vesaiti ve saire itibarile bircuklar bu mekteblere devam eder. Bu birinden çok farklıdır. Husust ortamekdevrede talebe iki seçim imtihanı geçira tebler arasında müdürlerinin senelık rek iyi, orta ve fena derecelere ayrılır. maaşı üç bin Ingiliz lirasını bulanlar var 3 Ortamekteb: 1116 yaşmdaki dır. Üniversite profesörlerinin azamî maçocuklann devam ettiği bu mektebler az aşlan bunun üçte ikisi kadardır. Raporu çok elâstiktir. hazırlıyan heyet bu farkları ortadan kal4 Yiiksek devre: 161819 yaşın dırıp orta tedrisat müesseselerini her hu daki gendere mahsus olup yüksek meslek susta ayni seviyede bulundurmak lüzu mektebleri bu devreye girer. munu tavsiye ediyor. 5 Üniversite: 1921 (22) yaşm En mühim noktalardan biri sınıf mevdaki gencler üniversitenin muhtelif fakül cudlerinin otuzu (ve Maarif Nezaretinin telerine devam eder. müsaadesile otuz beşi) geçmemesinde ıs6 Üniversitenin fevkinde post graduate sınıfları denilen bu sınıflarda talebe röşerj işlerini yapar, staj görür. Ilk devrede birinci ve ikinci seçim imtihanlarında (fena) dereceyi alanlar orta ve yüksek tedris devresine giremezlcr. Iskartaya çıkanlan bu çocuklann bir kısmı fabrikalara ve gece san'at mekteblerine devam ederler. Bu rapor «yaşını bitiren çocuklann takib edecekleri programlara aiddir. Bu meyanda 16 yaşından sonra mektebde kalmıyacak olan çocuklann vaziyetleri de gözönünde tutulmuştur. Ortamekteblere devam eden talebelerden pek azının üniversitelere girebildikleri düşünülürse orta tedrisat programlannda tadilât yapmak zarureti kendini gösterir. Bugün Ingiltere ve Gal'de Maarif Dahiliye Vekilinin bir tamimi iBatîajaH 1 tnct sahiıede\ Ekmek yapıcılarının heyeti umumiye içtimaı J nun meydana getirdıği inkılâbları idame etmek ve daima ileri gidıp asla geri dönmemek niyetile vazifeyi üzerine almıştır. Bu sebeble bızden inkılâb hamlelerınde gevşc'.:lik bekliyenler, bilmelidırler ki biz hiçbir ric'î harekete taraftar ve müstaıd değiliz. Daıma ileri gitmek emelimizdir. Milletimizi lâyık olduğu terakkiye eriştırrar edilmesidir. İkinci mühim nokta da mek için inkılâb prensiplerini sadakatle orta tedrisatın meccanî kılınmasıdır. Şimve fakat tam bir temizlıkle tatbik edecedilik buna imkân görülmüyorsa da memğiz. Bu hareketimizin şahsî arzu ve ihtileketin malî vaziyeti müsaade ettiği takraslara alet ve vasıta olmasına asla mü dirde bu hedefe varmak ümidi izhar edi saade etmiyeceğiz. Prensipler arasında liyor. ahlâkın, faziletin iltizamı ve korunması en Şükredelim ki ikinci nokta memleketimühim mevkii tutuyor .Genclikteki fazilet mizde tahakkuk etmektedir. Hususî bir aşkmı vatan ve vazife uğrunda feragat ve kaç lise istisna edilirse Türk çocuğu orta fedakârlık duygularını her vesile ile teş e yüksek dereceden tahsilini parasız yapa \ vik ve takviye etmek ve bunlardaki yükbilmektedir. Fakat birinci noktaya biz esek zevki ona daha iyi tanıtmak borcuhemmiyet vermeliyiz. Ingilterede sınıf muzdur. Lâıklik asla ihmal etmiyeceğimevcudlarile bir • sınıftaki talebelerin yaş miz bir esastır. Memleketin idaresinde farkları meselesine pek ehemmiyet verilir. ancak hakikî ihtiyac ve icabların emirleriBızde, maalesef, bu iki nokta ihmal ediline bağlıyız. Fakat kimsenin vicdanına yor. Bu ihmal yüzünden hergün büyük müdahaleyi tasavvur bile etmeyiz. İleri derdler karşısmda kalıyoruz. Bunlann hamlelerimizde milletimizin kuvvetlerini zararlanm pek hissetmiyorsak da bir gün düşüncesiz hareketlerle israf ve heder etbu zararlann kendini göstereceği tabiidir. meğe asla taraftar değiliz. Salâhiyetlerimizi kullanırken, millî kuvvetlerirnizin en küçük bir cüzünü sarfederken bunun mukabilini tam olarak elde etmek hiçbir zaman ihmal etmiyeceğimiz bir esastır. Son zamanlarda bazı hâdiselere karşı hükumetin aldığı tedbirler ve yaptığı takibler, ancak suçlar karşısmda alınan tedbirlerden ve yapılan takiblerden ibarettir. Bun!ara bazı kimselerin izafe etmek istedik'sri hususiyet bizim hat'rımzdan geçmiyor. Kendüerıne tevdı edilmiş olan vazıfe'eri ifa ederken bütün arkadaşlarımın bu ifadelerimdeki manalan hatırlanndan uzak tutmamalarını ehernmiyetle dilerim.» 4 îngiltere bütün bunları yaparken hilâfet meselesini de halletmek arzusundadır. Mısır hükümdarını Nahas Paşanın demokratik hareketine karşı manen daha kuvvetlendirmek bakımından mü him bir tesiri ümid edilen halife unvanı nın Melık Faruka verilmesi fikrine en fazla muhalefet Yetnen ve Hicaz tarafmdan geldıği söyleniyordu. Şimdi Hi cazın muhaleferi ikinci dereceye inmiş olBir müsabaka duğu zannedilmektedir. Sırf bu mesele rüldü. budapeşte de öır hakkında babasıle konuşmak üzere San'aEmin El Said P «15*11111 Bcyıut scy<ıhati, Londra konferansma mutedil Filis ya gidip gelmiş olan Seyfülislâm Hüsey müsabaka açılmış. Nikbinlik müsabakatin zümrelerini temsilen Neşaşibi ailesi nin oradan ne getirdiği meçhuldür. sı. Dünya, bedbmlık mümessillerinin de iştırakine Başmüftmin * * * cereyanlan ortasında muvafakatini istihsal içindi. Prens Ab Görülüyor kı hareket ve faaliyet müdülmün'imin seyahati Filistin tacı mese him ve bunun arkasında göze çarpan si öyle yuvarlanryor kı, lesile ve Seyfülislâm Hüseynin seyahati yaset plânı çok geniştır. İngiltere, bütün bu müsabaka, neticede hilâfet işlerile alâkadar olduğu ısrarla Arabistan işlerini kendi hâkim elile ye siz kalsa bile, gene söylenilmekle beraber bütün bu hareket niden tanzim etmeğe karar vermiş görü en hayırlı teşebbüslerin ve konuşmalann etrafında derin bir nüyor. Kum çöllerinin altında geniş bir lerden biri o^caktır. ketumiyet muhafazasına itina edildi. Bu p«trol denizi yatmak ve şarkî Akdenizde Müsabakada birinna rağmen, Emin El Said Paşanın seya Hindistan icin geniş bir müdafaa sahası ci gelmek ıçın, nıkşaheserini hatini müteakıb Neşaşibi mütnessillerinin arzetmek itibarile büyük bir ehemmiyeti binliğin bulmak şart. Müsade Londraya hareket ettiklerine göre ri bulunan bu noktada, İngiliz hükumeti, vayetlerin bu tarafı doğrudur. Digerleri kendi manevî hakimiyetinin daha kuv bakayı tertib eden heyet, birinci gelen nin de ne dereceye kadar doğru olduğu vetle yerleşmesinı istiyor. Bu maksadla nikbinin nasıl bir şaheser yaratması lâzım geldiğini iyice anlatmak için bir de nu yakında göreceğiz. bir takım menfaatleri telif etmek, herkesi nümune zikretmiş, bu nümuneye göre, * * * bir suretle memnun eylemek ve dostlarını büyük ikramiyeye hak kazanacak kimse, Şimdi herkes Londrada bulunuyor ve takviye, düşmanlannı da zâfa uğratmak nikbinliği, meselâ, bir şise saç ilâcı satın orada da büyük bir hareket göze çarpı esasları üstünde çalışıyor. Bütün bu plân, alan dızlak başlının, daha bunu başına yor. Herkesten evvel Londraya vâsıl olan artık gün gibi açıktır. İngilterenin plânsürmeden, derhal bir dükkâna girip bir Ali Mahir Paşa, oraya varır varmaz lanna çapariz çıkaracak olan yegâne tarak alması nevinden, azamî dereceye derhal büyük Ingiliz ricalıle konuşmala noktalar sunlardır: Suriye ve Yemen. »ötürmek mecburiyetindedir. ra girişti. Lord Halifaks ve M. Mac Suriyede Fransanın, Yemende de JaPeşteliler, en nikbin adamı beyhude Donald'la uzun uzadıya konuştuklan ponya ve îtalyanın mukavemetlerine çar aramasınlar. Onu burada biz buldul görüldü. Ayni suretle Prens Abdül pıyor. Fransanın mukavemetini daha ko Ressam arkadaşımız, birkaç çizgi ile mün'im Hilminin de ayni nazırlarla uzun laylıkla yenmek kabildir. Fakat, Japon müsabakayı kazanıverdi. Başı bu'.utları uzun mülâkatlarda bulunduğuna dair ya ile îtalyanın Yemende îngiliz plânla aşan şu adamdan daha nikbini can sağhaberler geldi. rını bozmak üzere sarfettikleri gayretleri h5ı! Bütün bu hareket ve heyecanlı siyaset ıfna etmenin müşkül olacağı karıaati, bufaaliyetinin hedefi nedır? Mısırın en mürada ahvale vâkıf olanlar arasında umuFransız Yugoslav ticaret him siyaset kocnbinezoncusu ve Ingiliz siı midir. yasetini Mısırda en kuvvetle temsil et anlaşması Her ne hal ise, Londrada konferansın mekte olan Ali Mahir Paşa neden dolaParis 10 (a.a.) Yeni Fransız yı Londraya gitti ve böyle mühim ko içtımalara başlamasmdan evrel, gızli Yugoölav ticaret anlaşması bugün imza nuşmalar yaptı? Bütün bu işler, acaba konusmalar büyük bir hararetle devam edilmiştir. Fransız parlamentosunun tashep Fıhstın davasının halli meselesi mı ediyor. Uç dört gün sonra Filistin kon dikına muaüâk bulunan bu anlaşma iki dir? Yoksa, bu dava vesılesile Londra feransı da başlıyacak ve en çok ihtimalie memleket arasında mübadelenın geniş da Arablığı alâkadar eden daha mühim iki haftadan fazla sürmıyecektir. Bütün mikyasta tekrar baslamasına imkân vemeseleler mi konuşulacak ve bu mesele bu büyük he'abh siyaset pîânının netice recek ve Fransız malı alacaklannın, ezlere daha umumî mahiyette bir hal şeklı lerini öğrenmekte gecikmiyeceğiz. cümle düyunu urrumiye kuponlanmn, M. TEKFR Yugoslavyaya transferini kolaylaştıracakmi hazırlanıyor? Bu suallere bugün için Kahirede kat'î olarak hiçbir cevab verildığı yoktur. Fakat, bütün dedıkoduiarı bir araya toplıyarak bunlann doğru veya yanhş olanlarını ayırmağa çalışanlar şu neticelere İstanbul Vilâyeti varıyorlar: idare heyeti azasm1 İngiltere, Filistin meselesinin dan Sabrinin Dahihalh için Londrada bir konferans top liye Vekâleti müslamış, fakat bu mesele ile birlıkte bir tateşar muavinliğine tayini Mıllî îradeye kım Arab me&elelennin hallini de hesaiktiran etmis, emir ba koymuştur. îngiltere, Hindistanla ana kendisine tebliğ ovatan arasında Arabistanın haız olduğu lunmuştur Sabri, ehemmiyeti hesaba alarak orada kendisiMülk ye mezunu one emin bir dostluk âlemi yaratmak istilup ciddî, müstakim yor ve bu maksadla da bir takım kuvvetve liyakatli bir idaleri bir araya toplamak istiyor. Yeni Dahiliye Ve re âmiridir. Müte 2 İngiltere Filistin Arablarını kâleti müstesar mwaddid kaymakam avini Sabri lıklarda. Mülkiye memnun etmeğe karar vermiştir. Ancak Yahudileri de büsbütün gayrimemnun müfettişliklerinde ve idare heyeti azaetmemek için çareler anyor. Bu çarelerin lıklarında bulunmuştur. Kendisini tebbaşında Filistini Maveüşşeria ve hatta rik eder ve muvaffakivet düeriz. hr. Arjantin'li bîr âlim, zelzelenin sebebini, daha doğrusu bu sebebin hangi tesirler altında faaliyete geçtiğini keşfetmiş. Ayın cazibesi, yeryüzü kabuğunda, ilim dilile kışn arzda zelzele dediğimiz korkunc kımıldanma istidadlan uyandırıyormuş. Hele bazı büyük sarsmtıların sebebi, ayla güneşin, bir araya gelen cazibelerinden müteaellidmiş. Bir zamandır âdet oldu. Harb mı var? Sebebi malum, güneşteki lekeler. Kıtlık mı oldu? Uzun düşünmeğe ne hacet! Sebebi aydaki karartılar. Salgın hastalık mı? Elbette olur. Nedir o güneşteki gayntabıî hal! Sıcak dalgası mı? Güneşten. Soğuk dalgası mı? O da güneşten. Vur abalıya dersem haksız mıyım? 1 Dahiliye Müsteşar muavini Kıskanclık yüzünden.. Beşiktaş Dıkilıtaşta 289 numaralı evde aturan sebzeci Talha oğlu Kenanla ayni mahalde ve sokakta 6 numarada oturan seyyar satıcı Fehmi oğlu Abıdin, bir kadın meselesi yüzünden kavgaya tutuşmuslardır. Kavga netices^nde A bidin. Kenanı sille tokatla yüzünden ve burrmndan varalarnı^tır. Brüksel elçiliğimizdeki ziyafet Brüksel 10 (a.a.) Bugün istifa eden Başvekil Spaak, refikasile beraber elçiliğimizde şerefine tertib edilmiş olan akşam yemeğine gelmiştir. Bu ziyafette Brüksel Şehremini Mösyö Maks ile Danimarka, Sovyet, Yunan, Bulgar, Yugoslav elçileri ve diğer zevat refikalarile iştirak etmişlerdir. Esnaf cemiyetleri heyeti umumiyelerinin yapılmasına devam ediliyor. Dün cemiyetler merkezinde öğleden evvel ekmek yapıcılar, öğleden »onra leblebiciler cemiyetinin heyeti umumiyeleri yapılmıştır. Almanyada bir idam Ekmek yapıcılar cemiyetinin idare heyetinin nizamname muciBerlin 10 (a.a.) V a t a n î hiyanetinhince çekilen yarı azası yerine yeniden Ali Tamer, İsmail Ekin, Mu den dolayı idam cezasma mahkum edil harr^m Tokçael seçilmişlerdir. miş olan Rheiphile Dzierzavva, bu sabah R^sm'miz, bu toplantıdan bir intıbâdır. idam edilmiştir. Okaziyon güzel bir yatak odası İtina ile yaptırılmış çok güzel bir yatak odası okaziyon olarak satılıktır. Beyoğlu, İstiklâl caddesi 353 numaralı mağazaya müracaat edilmesi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: