11 Şubat 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

11 Şubat 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 Şubat 1939 CUMHURÎYET Tarihten C Eminönü Halkevinde muallimlerin içtimaları yapraklar c OLUM MAKiNASI J Türkler Rumeliye nasıl ve ne zaman geçtiler? Hun orduları, 405 yılmda Italyaya saldıran Islâv ve Cermenleri yere sermiş, Romayı kurtarmıştı Yazan: KADİRCAN KAFLl Büyük Türk milletinin anayurdu orta Asyadır. Bu milletin Avrupa topraklarıtıa ayak basması Marmaradan Rumeliye geçişle olmamıştır. Türkler ondan asırlarca evvel Rus steplerinden geçerek batı Avrupa yakınlarına kadar ilerlemişler, oralarda medeniyet eserleri bırakmışlardır. Daha (405) yılında Hun orduları, İtalyaya saldıran Slâv ve Cermenleri yere sermiş, Romayı kurtarmıştı. 437 de tahta jıkan büyük kumandan ve şef Attilâ (Atacık demektir) Çanakkaleye kadar bütün Balkanları, İtalya yanmadasını, Alp dağları etrafını, Ren kıyılarmı, orta Avrupayı kaphyan bir imparatorluk kurmuştu. Büyük Jüstinyanos bile Got'ların, Vandal'ların, İranhların hücumlrını kır dığı halde Hunların Bizans kapılarna kadar gelmelerine engel olamamştı. Atilâdan üç asır evvel de ayni soydan olan Alan'lar Makedonyada Roma ordularını bozmuşlardır. (562) de Tunanın şimalindeki ovalara yerleşen Avar'lar Bizans imparatorluğunu haraca kesecek kadar kudret göster mişlerdi. Sekizinci asırda Şarlman bunlarla çok uğraşmağa mecbur oldu. Onüçüncü asırda büyük (Türk Mogol) imparatorluğunun hükümranhk sa bası bir taraftan Alplara, diğer taraftan Tunaya ve Baltık kıyılarma uzayordu. Bu akmlar ve yerleşmeler hep Karadelizin şimalinden geçen yollarla yapılmışîır. Osmanlı tarihinin en mühim hâdiselerinden biri ise Türklerin Karadeniz ce îubundan ve Marmaradan Rumeliye yaaılan geçiştir. Pek çoğumuz bu vak'ayı şöyle biliriz: Sultan Orhan yeni alınmış olan Karesi rilâyetinin idaresini oğlu Süleyman Pajaya vermişti. Burası zengin ve eski ta ihlerde Misya diye meşhurdu. Bilhassa İCapudağ yarımadasındaki Sizik şehri ilk vt ortaçağlarda çok tanıniaış ve işlek bir icaret limanma sahibdi; Büyük İskender ^syaya geçtiği zaman zaptettiği ilk bü ?uk şehirdi. Roma İmparatoru Adriyen ?uraya o devrin en güzel ve büyük mabeJini yaptırmıştı. Bütün yıl yeşil ve çiçekli 3ir yüzle gülümserdi. 943 te bir zelzelede 3 muhteşem mabedler, saraylar ve şehir /eı\e bir oldu. Ondan sonra da ancak neraklılar yahud yolları her nasılsa o taafa düşenler uğruyorlardı. Süleyman Paşa buradan karşı kıyıları eyrederken oraları da Türk hakimiyetine ılmak arzusunu duydu. Yanında bulunan anınmış kumandanlara maksadını açtı. Dnlar da uygun buldular. Gazi Fazıl ve Ece Bey keşif için gittiler, bir esir getir Jiler; ondan malumat almdı. Süleyman Paşa, odunları, urgan gıbi kesilmiş derilerle bağladı, iki sal yaptırdı; adamlarını snlara bindirdi ve aylı bir gecede Rume'iye geçtiler. Oradaki bir kaleye baskmla girdiler. Yerli ahaliyi hoş tuttular. Onların kayıklarile, kısa bir zamanda üç bin kadar asker getirttiler; Gelibolu civarına yerleştiler. Mevlud müellifi (Süleyman Dede) nin babası Şeyh Mahmud, Süleyman Paşaya şu tebriki yazdı: dasını ellerinde bulunduruyorlardı. O sı rada (Hospitalier) şövalyeleri orayı zaptettiler. Aydınoğlu Mehmed Bey, geri almak için donanma ve ordu gönderdi. 1312 de Türkler yeniden Ege denizinde başkalarım gezdirmez oldular. 1332 de Aydm Beyi Mehmed Beyin oğlu Umur, otuz beş gemile denize açılmış, Sarohan Beyinin oğlu Timur Hanla birlikte Geliboluda karaya çıkmıştır. Umur Bey bu seferden büyük ganimetlerle dönmüş, daha sonra, hele babasının yerine Aydm ili hükümdarı olduktan sonra Rumeliye, hatta Yunanistan ve Mora yarımadasımn muhtelif yerlerine birçok seferler yapmıştır. Bunları saya rak bir düzineyi doldurmakta güçlük çekilmez. Umur Beyle Kantaküzen pek dosttular. O kadar ki Aydın hükümdarı, birkaç defa başka asilere veya mütecavizlere karşı olduğu gibi Arnavudlara karşı da 1337 de Bizans imparatoru namına har betmiş, isyanı muvaffakiyetle bastırmıştır. Umur Beyin gene Bizanslılara yardım için 1342 de Trakyaya yaptığı seferde 380 gemisi ve 29,000 kişilik bir ordusu vardı. «Tarihi tersine okumak daha meraklıdır» sözüne uyarak daha gerilere gidersek Umur Beyin de Rumeliye geçişte birinciliği kazanmak için en az yarım asır geç kaldığı görülür. 1307 de Bizansın yüksek rütbeli zabitlerinden biri bir rüya gördü: Üsküdar taraflan sayısız develer ve Türklerle dol du; sonra bunlar birdenbire ve büyük bir bulut halinde havalandılar; uçarak boğazı aştılar ve Avrupaya geçtiler. Bu rüya derhal heyecan uyandırdı. Tesadüfe bakın ki çok geçmeden Melik îshak kumandasındaki bir Türk kuvveti, Bizansın yanıbaşmda karaya çıktı. Bunlar Aydın Türkmenleriydi. Türkapol denilen ve Bizans hizmetinde olan Türk askerlerile (Alan) lar seyirci kalınca, bir rivayete göre (400) kişiden ibaret olan Aydm yiğitleri zaferi kazandılar. Daha gerilere gidelim: 1263 te Bizans tahtında Yuanis Lâskaris oturuyordu. Eski İmparator Mihail Palealogos ise Selçuk sarayına sığınmış bulunuyordu. Bir aralık Bizansa döndü ve Lâskaris'ın gözlenni oydurdu. Bu sırada Saltık Dede idaresinde on iki bin Türkmen Rumeliye geçtiler. Tunanın, ağzına yakın yaptığı kıvrıntmın altındaki Dobrıcaya giderek yerleştiler. Çok geçmeden Selçuk sultanının ricası üzerine Kıpçak hükümdarı Berke Han Besarabyadan cenuba sarktıî müthiş bir kış günü koca Tuna nehri buz tuttuğu sırada beriki yakaya geçti; Bizans yakınlarma kadar ilerledi. Dönüşte Dobrıçadaki Türkmenlerden mühim bir kısmmı Kırıma götürdü. Giyotinin tarihi Doktor, âlim, hatib ve ihtilâlci Giyotin, beynelmilel şöhretini 1789 teşrinievvelinde icad ettiği ölüm makinesine bordudur Geçenlerde Pariste ölen Fransanın meşhur cellâdı Deibler mesleğine âşık bir adam olarak tanınmıştır. Kadınlı erkekli dört yüz ıdam mahkumunun başını bizzat tekâmül ettirdiği Giyotinle kesen cellâd, hiç tanımadığı, kendisine hiçbir fenalık yapmamış olan insanları öldürmekle en ufak bir vıcdan azabı bile duymadığmı gazetecilere tekrar edermiş... Cellâd Deibler mesleğine karşı besledıği aşkı haklı göstermek için, mahkum ların ıstırab duymadan ölmelerini temin etmek üzere ve sırf insanî bir maksadla Giyotin kullandığını da iddia etmiştir. Deıbler'e göre, Giyotinle kafası kesi len bir mahkum, en ufak ıstırab dahi duyma^mış. Şimdiye kadar Giyotinin satırından kımse kurtulamadığına göre, bu iddianın doğruluğunu kimse tekeffül ede mez. Deıbler'in iddiasına göre, mütekâ mil bir hale getirdiği Giyotin idam mah kumları için hakikî bir nimettir. Fransız cellâdı «Güzelim» adile tesmiye ettiği Giyotinini müdafaa etmek için, bilhassa engizisyon devrinde idam mahkum'anna tatbik edilen işkenceleri üeri sürüp durmuş ve mahkumların acemi cellâdlar elinde çektikleri ıstırabları daima hatırlatmıştır. Fılhakıka, tarihte Deıbler'in bahsettiği şekilde birçok hâdiselere tesadüf edil mektedir. Hatta bu gıbi işkenceler karşısmda isyan eden hark, cellâdları da öldürmüştür. 1829 tarihinde Fransanın Di]on şehrınde cereyan eden bir hâdıse, bu nun en canlı misalini teşkil eder. Mutaassıb papazlar Helene Gıllet adında bir genc kızı dine aykırı harekâtta bulunmak suçile idama mahkum etmiş erdi. İdam hükmünü ınfaza memur olan cellâd, karısının ve iki yardımcısının muavenetlerine rağmen mahkumun kafasinı bir türlü vücudünden ayıramamıştır. Zavallı kızcağızın feryadlarına dayanamı yan haUk, cellâdın üzerjoe hüfuıjL ederfik onu sokak ortasında taşlarla, sopalarla öldurmüstür. Halk tarafından linç edilen kocasının intıkammı almak üzere ıdam mahkumunu boğmağa uğraşan cellâdın karısı da gene halk tarafından katledıl miştir. Bu gibi hâdiselerin tekerrürü üzerine,, idam hükümlerini tatbik edecek daha emin bir vasıta bulmak ihtiyacı hissedilrniştir. Deibler'in tekâmül ettirdiği Giyotin, işte bu ihtiyacın meyvasıdır. Giyotinin mucidi olan Jozef Giyotin, 28 mayıs 1738 tarihinde, yani takriben yüzbir sene evvel doğmuştur. Bir rivayete göre, Giyotin'in doğumu aşağıdaki esrarengiz şerait altında olmuştur. 28 mayıs 1738 de, Giyotin'in annesi Katerin bir gezintiden sonra evine dönerken, sokakta halkın toplandığını görmüştür. Merakhlara karışan Katerin, halkın kaldırıma uzanmış bir adama taş yağdırdığını ve bu adamın mahkumlara işkence yapan bir cellâd olduğunu öğrenmiştir. Hamıle bulunan Katerin mezkur sahne nm uyandirdığı heyecanın teessürile san cılar duymağa başlamış ve çocuğu dün yaya getirmiştir. Küçük Giyotin ilk tahsilini Cizvitlerîn Bordo'daki mektebinde yapmış ve 1756 da birincilıkle diploma alarak Akiten Kolejine girmiştir. Cizvitler, küçük Giyotini, papaz yapmağa uğraşmışlar, fakat ruhanilerden nefret eden Giyotin, Parise dönerek Tıb fakültesine girmiş ve 1 768 de doktor dıplomasını almağa muvaffak ol muştur. Giyotin, kısa bir müddet zarfında tıb âleminde büyük bir şöhret kazanmıştır. Bu sayede siyasî hayata atılan Giyotin 1 788 harekâtına karışmış ve liberallerle teşriki mesai ederek, 1 789 ihtilâlinin to humlarını saçmağa başlamıştır. Halkın teveccühünü kazanan Giyotin 1 789 «ta Paris namzedi olarak meb'us seçilmiş ve ıhtilâlde faal roller oynamıştır. Fakat, Giyotin adını tarihe maleden. hâdıse, yukanda zikredilen hizmetler değildir. Giyotin, beynelmilel şöhretini 10 teşrinievvel 1789 tarihinde icad ettiği ölüm makinesine medyundur. Doktor, âlim, hatib, ihtilâlci Giyotin, ıdam mahkumlarının ıstırablarını azaltmak gayesıle bugüne kadar adını taşıyan ve Deibler tarafından mütekâmil bir hale getirilen ölüm makinesini icad etmiştir. Giyotin'den çok daha evvel, başkalan da bugünkü Giyotine benziyen ölüm makineleri icad etmişler, fakat hepsi de iptidaî mahıyette olduğu için, «işkence aletı» hududunu aşamamışlardır. Jozef Giyotin'in icad ettiği makine il mî esaslara istinad ettiği cihetle bugüne kadar hayatını idame edebilmiş ve birkaç gün e\vel ölen Fransız cellâdı Deibleri'n iddiasına göre mahkumlar için hakikî bir nimet olmuştur. Dün öğleden sonra saat 16 da, Eminönü Halkevi salonlarmda edebiyat, tarih, yurdbilgisi ve yabancı dil muallimlerinin iştirakile toplantılar yapılmıştır. Maarif Şurasına bildirilecek dılekler üzerinde görüşülmüş, almacak kat'î netıcenin önümüzdeki pazartesi günü saat 17,3P da Galatasaray lisesi binasmda in'ıkad edecek olan müdürler içtimamda müzakere edilmesine karar verılmiştir. Yukarıdaki resimler, sırasile lisan, tarih ve edebiyat muallimlerinin toplantılarma aid intıbalardır. Yeni Yugoslav kabinesi ( Tramvay, otobüs çarpışmaian) yarın itimad istiyecek 2 (Bastarajı 1 ınct sahıjede) rarına yardım etmek maksadıle Almanya ile Yugoslavya arasındaki münasebatı derinleştirmek olacaktır. Yeni müşterek hududumuz, bizi tam ve mütekabil bir vuzuh ve samimiyetle hareket etmeğe icbar eylemektedır.» Yugoslavya Hariciye Nazırı, vazife sini ifada Alman hükumetinin ve Alman matbuatının kendisine yapmış oldukları yardımdan dolayı teşekkürlerini beyan etmiş ve şöyle demiştir: « Büyük komşumuz Alman mille tine Führer'inin idaresi altında çok daha büyük bir refah temenni ederim.» Daha evvel, meselâ Selçuk oğullarmm yükseliş zamanlarında, nihayet Eti Im paratorluğu devrinde de Rumeliye geçişKeramet gösterip halka suya seccade ler, pek uzak bir ihtimalle de olsa, belki salmışsın; olmuştur. Fakat tarihlerin yazdıkları bu Yakasın Rumelinin pençei himmetîe çeşid vaka'ların birincisi Dobrıcaya yapıalmışsın!.. lan göçtür. Halbuki lüzumundan fazla şişiri'miş bir şiir çerçevesi içinde anlatılan bu vakadan evvel de Süleyman Paşa Rumeliye Pangaltıda Elmadağı caddesinde Nögeçmiştir: Bizans İmparatoru Kanküzen miko apartımanında kapıcılık yapan 45 Sultan Orhana kızı Teodora'yı vermiş, böylelikle hem doğu hududlarını akmdan yaşlarında Mıgırdıçla anası 70 yaşlannkurtarmak, hem de batı hududlarındaki da Antaran, cumartesi günü gece odadüşmanlara karşı, müttefik kazanmak is larına çekilerek yatmışlardır. Ana oğ lun ertesi güne kadar gözükmemesi, atemişti. Yukanda anlattığımız vak'adan partıman kiracılarını endişeye sevket sekiz sene evvel yani 1349 da Sırblar Bi miştir. Nihayet bekçi vasıtasile polise zans topraklarına saldırıyorlardı. İmpa müracaat edilmiş, odaya girildiği za ratorun ricası üzerine Sultan Orhan oğlu man Mıgırdıçla annesinin yataklarında Süleyman Paşayı Rumeliye gönderdi. baygın bir halde yattıkları görülmüş Şehzade çabuk döndü ise de ordu diğer tür. İki hasta da Sürp Agob hastanesi birinin kumandasında olarak Makedon ne yatırılmıştır. Odada karyolanın alyanın şimal taraflarında bir zafer gezinti tmda yatan Mıgırdıcm keddsi ölü bu lunmuştur. si yaptı. Hastanede yaplan muayene nerticesinAnadolunun Türklüğü Osmanlılarla de bunların zehirlenmiş oldukları tes başlamaz. Bunun ömrü tarihle birdir. Bu pit edilmiştir. itibarla Osmanlı devleti henüz çekirdek Bu hâdiseden iki gün sonra Nömiko halinde bulunduğu sırada bile bu yerlerde apartımanınm karşısmdakı 9 numaralı kudretli Türk devletleri bulunuyordu. evde oturan eczacı Vahan Sirunyanm Bunların en büyüğü Aydınoğulları dev iki küçük kızı da zehirlenmişlerdir. [etidir. Rumeliye geçişlerin en mühimleri Bu suretle ölütm tehlikesi atlatan bu de bu devletin kumandan ve şefleri tara dört hastanm, havagazi tesisatından sıfmdan yapılmıştır. zan gazle zehirlendikleri anlaşılmıştır. (launa) nın (Kıbns tarihi) ne göre Tesisat tamir ed.lmiştir. Tahkikat ya1310 senesinden evvel Türkler Rados a pılmaktadır. 5I5Û Fotoğralla Atatttrk Her ev için ebedî hatıra olan büyük eser Havagazile zehirlenenler "FOTOĞRAFLA ATATÜRK,, CUMHURİYET İLE MÜESSESELERİNDE HAFTALARCA UĞRAŞILARAK İTÎNA HAZIRLANMIŞTIR anlı bir tarih hazinesi olan bu albümü karıştırır ken Ebedî Şefimizin ölmez hatıralarını yaşıyacaksınız. Muhalifler yeni Başvekile muzahir Belgrad 10 (a.a.) Belgradda toplanıraş olan muhalefet rüesası Sırb ve Hırvat muhaliflerin Hırvat meselelerinin hallini izhar için Tsvetkovitch hükumetine muzaheret etmeğe karar vermişlerdir. Tsetkovitch, SarayBosna idarî makamatına bir telgraf çekerek 111238 intihabatında Matchek listesine rey vermiş olduklarından dolayı azil veya tebdil edilmiş memurların derhal memuriyetleri nin iade edilmesini emretmiştir. S evgili Atamızın ekserisi hiçbir yerde çıkmamış kıymetli 300 den fazla fotoğrafı yuvanızm ebedî süsü olacaktır. Fotoğrafla Atatürk= HER YERRDE ARAYINIZ "]= Konya Umumî meclisi içtima etti Konya 10 (Hususî) Vali Nazif bugün bir nutukla Umumî Meclisi açtı. Ebedî Şef Atatürke hürmeten üç dakika ayakta sükuttan sonra riyaset divanile encümenler seçimi yapıldı. Hasara uğrıyan Fatih Şişli otobüsü 3097 plâka numaralı Fatıh Şışli otobusile Fatıh Harbiye hattmda çalışan 86 numaralı tramvay arabası dün, Fatıhte İbrahimpaşa caddesinde çarpış miştir. Musademe neticesinde iki araba da hasara uğramış, insanca zayiat olmamıştır. * Dün, Sirkecide Muradiye cadde s. sinden geçmekte olan 56 Çatalca plâkalı ve şoför Feyzinin idaresindeki kamyon, Taksim Fatih arasmda çalışan 166 numaralı tramvay arabasıle çarpışmış, hasara uğramıştır. Şoför yakalanmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: