29 Ekim 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 14

29 Ekim 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dolu vasıtasiyle“ tanıdıkları için, bü- tün avrupa kemanlarin “Kemançei Iu- i , dediler. O asırlarda 'Vürkiş haylı ile de ni ki şöhreti zamanında di d-vam etmiştir; hana 1867 nelmilel meşherinde dan sazlar da teşhir olunmuştu, (| Binnetic, türk çalgı ustaları, garpten relen © damour ,, 'arı örnek tutarak yerlilerini meydana getirmek- te küçlük çekmediler. Yalnız, bu yerli Ee her zaman hakiki grbabının ) vardı patis bev türk mamulatın viole ları, ve ekeni, şeklen o Avrupa mamulı- tündan haylı ayal hilar. Nitekim, To- derini ( sinekeman) hakkında sadece “ Avrupa'da Viole d'Amour denilen benzer, devip, aynılır, de- memiştir (1700). Villotoda Misir daki tetkikleri neticesinde, “Kemançei Rumi, di or, az zaman evel Fransa ve İtalyada tanınan alete benzer. Bu Vilole bize acaba rumlardan mı gelmiştir? Muhtelif hacımla da Kemançei Ru- miler (gördü ireri o bizimkilere yüyük, bazıları ise daha nispeten küçük ve kalınlığı az olanları da vardı. Bir takımları i-e; şeklen eski veya bilakis yeni tarzla Fakat o başka taşı ! amk gibi vörün zora: Heşka isimler o taşıyıp e de, - aynı hacım arda bulunma “ik- ları zamn - akorlarında Ya bulü- nup bulunmadığını anlayama ık; iyal azon'arı ğunu valnız, arasında fark o gibi olduk. seçer 1) “Türk irinin eksik elihetleri, kakma işçiliği ve diğer rezvinat İhesusunde Hindistan gül ve abanos 4 ıkır ve gümüş Ç Tokat |, : amakov madenlerinden gelir; b sedef ve fildişi £ Mısır dan, ( Yemen 7 den ve © Hicaz dan gelir; a boynuzu ( Gelibolu ile I ten getirtilir. Müslüman işçi makine li basit aletler tornalar, çe- 1 dan katiyen mahrum olup, mesela destereler, burgular, i ile iküfa eder, #luğu O dahilinde T senevi takriben fıranga yükselebilip bunun 52.000 yalmız zil ihracatını temsil eder, , | Oscar Comettanı; “La musiguç, les musiciens &t les instiraments de musiguc ,, deg sayle 573 - 184 si 9) Yüiller frangı Paris 291 - 202. .P aris I HAYATIM Kemanı bugüne kadar cümle, bililtizam bikaç boyda sine- kemanlar kullanılmış olması zannını uyandırmaktadır; yeni, sinekemanlar, çok telli ve boyları uzun olup, rk diyapazonlarının. ( new) gibi yüksek akorda ihtiyaç gös- terenlerine (tahammül edemiyecekle rinden, akordlar boylu nevilerinin meydana getirilmiş olması ihtimal dahiline girer (1). Türke mamulân kemanlardan yalnız bir tanesi zamanımıza kıdar gelmiş olup, bir müddet Belçika'lı musiki alimi Fet kaldıktan az mü- "arihi neşret- tiği sırada, “Bu aletin imal tarzı, de- miştir, Avrupa “47 san'anı ile mukayese edilirse, kabadır , (2 Fakar, ne de olsa, | ürk san "atkdırlığının keman amilliği tarihinde bukadarcık olsun bir tutması memnuniyeti mucip bir vakadır. mansur J VE gergin için, kısaca müzesinde el konservatuvarı Fetis, * Musiki * eserinde bir resim ve tarilini isin lu sonra Brük geçti saz yesine imali yer Kemanin birinci teli akordunu ilk değiştirüp “re , yapan zatın da Yorgi olduğunu sanabiliriz; çünki, esas itiba- riyle rübap çaldığını, ve elinin * teline göre alışıklığı lâzım geldiğini görmüştür. Fakat avrupalılar, bu deği- şikliğin maksat ve nevini anlayamadılar; bidayette meselâ, Blenvil, *Türk- 17 Esas türk diyapazonlarının 7 olduğu malumdur; Pesten ol ahenk, müstah- sen, davut, mansur / “la , normal Fetis, “ Histoire Gönârale de Ja Mu- ii) clir İs, idi signe S e ir geçirdiği baslıca istihaleler lerin vilonları, diyor, şekil ve kullan- ma tarzı itibarile bizimkinin fakar, yalnız şanterel için almak ü re, bağırsak tel yerine bükülmüş ipek- ten tel kullanırlar, ve tonunu da daha yüksek çekerler: Türk kemanlarının bizimkinden daha tiz ve daha keskin bir ses çıkarması lâzım gelmektedir. , (1 | avnıdır; neticede İse, Sözün sırası gelmişken sövleyelim ki, keman nevileri ile birlikte, bittabi, violonsel ve kontrbas revileride Bey- oğlu sefarethanelerinde görülmüş, ve anlaşıldığına göre, rürk çalgı ustaları,1770 bunlardan mülhem ce bir rübap icat etmişlerdi. bu sarı senelerinde, tarana kaeni ile yapılmış güzel ve yegüne bir res- mi, Labord'un “ Eski ve yeni Musi- ki., | 1780 | kitabının birinci cildinde görülür. Müellifin, röbap hacmını te cahul yüzünden hatalı bir şekil çizdi- ği sa ayılmamalıdır; çünkü rübabın rifnide aynca bildirip, ire bir hindistan cevizi olduğunu söylemiştir. - mukabil, resmini yaptığı sazın gövdesi davul kadardır. Umum yüksekliği adan boyundadır. iki teli ve sapında perde bav'arı var- Ir, s sahasının deriden olmadı ğı fark ediliyor, Çalan sanatkâr sek bir yere oturup sızın ayağını yere nl tutup Cc bir türk san'atkârının teknesinin Buna dayar, ve aynen violnsel çalar. Toderi'nin, rübap, sinekeman haricinde bise dür (1) de Ba due, , İTE. ille, * Histoire de ia Mus

Bu sayıdan diğer sayfalar: