October 29, 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 21

October 29, 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

arif vek- nat cak iha- apı- 1S - Gazete için makaleler halar verdi. istedi... Fakat bu gayretler uzun sür- medi buğün ne o marif kumseri, ne o Reisi C Havar, var! mhur.ne © mektepler ne Komiser otomobili her sabah erken den o sade, bir az da, hatta bir çok ta kirli olan otelimizden al vor. Batum civarının © güzel, hayat ve hüsün dolu sayfiyyelerinde, tasili kıyı ve kö- şelerinde dolaşıyordu. Bu gezintiler akşamın onunu kadar sürerdi. Cok zaman yemeği de bu lokantadı bera- ber yemedikten sönra dönüledü. Ge- celeri ondan sonra sokaklarda gezmek yasaktı. Hususi müsaade olmadan ge- zenlerin cezaları derece derece idama kadar varırdı. Reisi Cümhurun verdiği bir ziya» letten döndüğümüz gece saat bire liyordu. Kendi otomobili, kendi adam- ları ve maarif komiseri ile döndüği müz halde bile yanımıza gizli teşki- lâta mensup bir ii katmağa da lüzum görmüşlerdi. Ermeni Kadını gel çiktr. Biz böyle dört tarafı gezip | görmekte iken yanımızdaki bi Baküya çarelerini araştırıyordu. Kitapları gö'nrük ve aç nak © Baküya transit sureti ile gi: divor, ora gümrüründe açılır!, diye ısrar ediyordu. Maarif komiseri ve Reisi Cüm- arızasız m eğirebilek eyorlar, O ua; hurun tavassıtları ile gümrükten kurtarabildik. Fakat yeni bir en- Azerbaylı iken İstanbul'da tahsil görerek kalmış olan arkadaşımız Abdül- cabbar, vaktiyle kendi Darül- muallimin arkad şini burada Re si cümbhur olduğunu görünce niy ti dizim aslen kurmuştu. Azarbaycanla o mukavelesini bozup acarada Kalacak pundunu bulup ii komiseri olacaktı. Bu fikri sı mümes Azerbaycan Maarif li ile aralarında ciddi olduğu kadar gülünç muhavereler geçiyordu. He: verdiği Kararın iki gün, hatta bazen iki saat bile ömrü olmadığını bildiğiniz bu arkadaşın ateşli, iman'ı sözleri bizi kahkahalarla güldür- mekten öteye gidemiyordu. Bir akşam mutadından ge dönen arkadaşımız Abdülcebbar citdi bir çehre ile Kapıdan girerek yanımıza yaklaşı, Bir müddet ağzını burnunu oynata- rak düşünüp dolaştıktan sonra, zihnind * dolaşan birden bire süy- lemek istemiyormuş gibi bir ba- hepimizi süzdü. Durdu ve son bir karar ile © Arkadaşlar! bende beraber kışla ayrı ayri sizinle geliyorum! Hiç ben sizden ayrılırmıyım! Bütü i lediklerim bir şakadan ibarettil, dedi. Biz dostumuz n bu yeni kararı da yeni bir sebep oldu- Bunu tahmin ediyorduk. (Oda bizi uzun müddet e Kendine mahsus bir zeki liği ile: * Benim barik hocalığım. o Acaradaki Oo maarif komiserliğinden çok eyim;i dedi yavaş yavaş ilşaar baş “Çeka, denilen gizli polis adamlarından mışti: Musevi Kadını © Püf! böyle komiserliği! Bir hoca maaşının yarısı kadar da maaşı yok!, diye mırıldanıyordu. ağzı yarı Api ümitsiz sallayordu. Gözleri dalgın, ümitsiz başını Bu yükek yürekli arkadaşımız da Baküyâ gi Ee karar verdikten sonra hazırlık baş gösterdi: Biz; mi ve çocuklarla bera- br önden gidecektik. AbdülCabbar ile, Azerbayconlı Yusuf bey bir kaç gün daha Batumda Kalarak eşva ve kitapların omuamelelerini bitirip gün- e ecekler sonrada kendileri geleceks rdl Baâküya doğtu.. Güneş henüz doğmuştu. Bir akşam evel verdiğimiz karar üzre yola çis kacaktık. Bizi Baküya götürecek olan tre in Kapısı önüne o toplanmiştik Karma karışık bir kalabalık biri, birini ite kaka ilerliyor, bir az; sonra kal- kacak olan trenn kapılarından içeri doluyordu. Ağlaşan çocuklar, haykı- rişan hammallar, koşuşan kadın erkekler arasında bizde bekleşiyorduk. Bilatlarimizi almağa giden adam daha gelmemişti. Kadinlar çocuklarının el- lerinden tütmüş biraz heyecan biraz merak içinde bakişiyorlar, bizde Ba- küya gidince yapaçağimiz işleri bir (Devamı sayla 23 )

Bu sayıdan diğer sayfalar: