29 Ekim 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 22

29 Ekim 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAYAT, 22. Türk filimi: Ankara vostası (| Ankara postası, Darülbedayi san'atkârları tara- Umumif”harpten sonra Fransız ar- tistlerinden Madam Rejan'ın en mühim rolünü oynadığı “Alsace Laaursine.. isimli bir filimi seyretmiştim. Alman- larla Fransızların arasında uzun bir mücadeleye sebebiyer veren Alsace Lauraine “ meselesinde hangi milletin haklı olduğunu, bu davanın doğma- sına müsebbip kimin bulundüğunu düşünmek bile istemed n derhal Fran- Tabii Almanların yaptığı sızlara hak vermiştim. aynı mevzu ttralında bir filimde mevcuttur. Eğer onu seyretmiş olsaydım belkide onlara hak verirdim. Şu bir kaç satıra inkilap ve mem- İleket işlerinde sinema ve tiyatronun oynadığı mühim rolü bir dela daha kaydetmek istedim. Şuna bütün dünya kani oOolmuştur ki, tiyaro, sinema telkin vasıtasının en kuvvetlisidir Aylardanberi kulağımızı o dolduran bir isim var Ankara postası. B», İstanbulda yapılan bir Türk filimidir, fakat birinci filim değildir. Çünkü bundan evel Nur baba, Leblebici. Binnaz, Bican efendiye ait bazı filim- ler görmüştük. Netekim bunların için- den Nur baba da çok muvaffak olun- muş sahneler mevcuttu. Ankara pus- tasının bunlardan fazla herkesi gul etmesi, milli mücadeleye ai: sah- Meş- neleri yaşaımasıdır. Ankara “pöstasını tertip edenler milli mücadelenin baba, anne, çocuk, kız, kelin, damar, genç ve ihtiyar, herkesin ayri kuvvette his ettiği heye- can Ve neticesi gösterdiği feragat muyaflakiyet ve zafer verdiğini can- landırmak. istemişlerdir. Buna da mu- fından çevrilmiş vatani bir filimdir. Bu iilim, göze çarpan bir çok kusurları ile beraber, Türk filimleri içinde, bazı meziyetleri görünen ilk eserdir.| vaffak oldular. Yalnız hiç bir tesir altnda (o kalmıyarak filim hatalarını kayd:delim, Ben İstanbul matbuatıuın yazmış olduğu renkitleri nazarı itibara almadan, doğrudan doğruya mevzua itiraz edeceğim, Ankara postasının mevzuu Reşat Nuri Beyin bir adapte eser. olan ( Bir Milli yazılacak bir eserin gece faciası; ndan alınmıştır. mücadele için adapt- olması en büyük bir hara değil midir? “Gece Faciası, nın temsil esna sında da münekkitler bu noktayı işa- rer etmemişler miydi? Ertosrul Muhsin Bey gibi memle ketimizde senelerce sahne hayatında voğrulan ve Asrupaım en mühim sinema kumpatyalarinda çalışan bir artist ve rejisör bu mevzuu intihap etmenin hatalı oldu unu keşfetmeli vi, Ertoğrul Muhsin Bey, milli mü- cadelede bulunmuşlırdan bir kaçını dinlemiş olsaydı, Ankara mevzu teşkil postasına edecek bir çok Melek hanımların, Kudret ve Osmanın m ey- cut olduğunu öğrenir ve güzel bir filim meydana getirirdi. “Tarzı temsi- line gelince, bu filim bize yüksek ve şimdiye kadar hepimizin meçhulü bulunan bir türk kadın san'atkikını tanıttırmış oldu. muvalf- Nafia gösterdiği Bence ne kuvvetli ve en fakiyetli bir şekilde rolünü Hanım yapmıştır. Onun heyeçan, B E hakikatten hiç de uzak değildi. Melek Hanım rolü pek büyük bir muvaffakiyete temsil edil- miştir. Muhsin, kendisinden beklenen Kudreti, Kudrette (gösterdi. Nevire Neyir Han'm mütekebbir, küstah, va- tansız sultan tipini tam manasiyls canlandırdı. Büyük Behzat sütbabada, küçük Hehzar Osmanda çok eyi idiler, İmamla, muhtar ve Dalyan Ahmet pek nefisti. İrticar, cehaleti, ahlaksızlı- gi nefsinde cem etmiş olan imam ancak Galip kadar kuvvetli ca landı- rılabilirdi. Küçük kemal muhtarda, Emin Beliğ muallim Celâl'de büyük muvaffakıy»t gösterdiler. i Filmin arasında çok zel cümle- ler kullanılmıştı. Mesela imam için düşmanların adamı, irticaan timsali deniliyordu. Sonra Osman binbir felaketten kur tulup, ölüme teslim olacağı bir ande, vazifesini yapıyor. Mühim olan mek tuhu uzatarak: Zır: biraz kirlendi. Af edersi- NİZ Bu cümle diyor... milli mü- cadelede en mühim işlerin ne büyük bir tevazu içinde görüldüğünü, Türk ruhunda şarlatanlığın katiyen mevki edinmemiş olduğunu ne güzel canlan dıriyor. Bütün bu güzellikler sezilebilecek kadar kurban gitmemelidi. 'nüz ilk defa sahneye göze batân hatalara çıkan İsmet Sırrı Hanıma Ayşe gibi mühim bir rol verilmemeliydi. Dört kişnin eski çiflikte boguşturu o mü- him sahnede, herkes heyecan göstere- meyen Ayş e kızıyor, bir an için onun yerinde olup Osmana yardım etmek arzusunu duyuyordu. Filmin sonu, hakikaten çok güzel tertip edilmiştir. milli mücadele zafe- rinden sonra, bir şükrün borcu olarak yükselen Dumlapunar abidesi, filmin s0) Öten vok Sm

Bu sayıdan diğer sayfalar: