29 Ekim 1929 Tarihli Hayat Dergisi Sayfa 15

29 Ekim 1929 tarihli Hayat Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

düncü bir nevi aletten başka bir lı saz, şüphesiz ki şey değildir: © vaklı keman: diğer bir nevi Kenandir kı kontrbas gibi lnir. (07 “Trabzon yere dayanarak ça- havalisinie o kullanılan ( kemançe ) ler ile bu günki armut şekilli İstanbul ( kema çe ) lerine g lince: bunlar, Akdeniz sahilleri Ay- rüpa me rleket erinden, pek eski asir- larda Yunanlılara; rumlar vasıtası ile de geçen asırda türklere geçmiştir. Kurunu vusta Avrupa'sına ait olup garp müzelerinde saklı duran keman nevileri arasında benzerleri vardır. Gerek adalar ve gerek Tıabzon rum- Sira ) derler ki buda geldiğine ları kemançeye ( mezkur sazların garptan delildir. 13 üncü latince o Kitaplara kabartmalarında, armut kemançelerimiz eklinde yali saz resimleri görülmektedir. Villutoy gbi Kurt Saks da, bu sazın 1000 w- rihlerinde * org , ve * olifan birlikte o rumüardan garba » de ge'diğ ni düşünmekte isede, biz, aksi kanaatta 17: çünki, eski Yunanistan ve Bizans'ta lı saz kullanılmıdığı mılum o'duk başka, garpte kurunu vustadan tan mada olan bu nevi Lyra adının sazlara Yunanca takılma ı da o devrin, ( hümanizm 7 zihniyetlerinin bir neti cesidir — garpte bir çok sazlara bu .sim verilmişti. Binaenaleyh, Lyra'lar, ehli saliplerle birlikte Balkanlara ve Yuranistan'a gedi (94 tüklerce umumiyetle kemançe kücük 1. La lettaratura Türchese, Venise pi Yekta Bevin, 1315 senesi kdüu- Tnderininin musiki bahısl, yazdığı mekalcleri birş eski teliflerde bahs verek ortada bıraktığı “bu suretle Oortüdan a, Kiclde mukim Prof. #ip Kurt Sachs'in iktibas ık i an araplara air ke- inlayama- meli ti 1 başka siri de hükümden dü lexikon der Musi iŞ bir şey olmayacağı, urt Sachs. - nstrumente, 1918. 2 ; Kemançelerimiz şekillerinin. tezyin şekilleri, ve gotik zevki ile benzerliği dikkata şayandır, keman |, araplar nezdinde ise * ke mançei rumi ,, adını aldı. Rum ve türk ke ançeleri, bir kaç türlü akortta ol mak üzere daima 3 telli 6, Felis, “Trabzon o kemençelerinin araplarva kullanılan bir 4 teli benzerini bildir- miştir. Bu kemarçelerin tarihi kiymet leri büyüktür. Sadede gelelim * Sinekeman , lar, HI üncü Sultan Selim devirlerinin o meşhur ağır başlı esaslı o mevki erini fasıllarındakı müstekilen oOke: mana bırakarak ragbetten düştüler. Vaktiy'e, İtalya'da Conserto kemanı ve orkestra kemanı olarak iki türlü Meşhur san'atkâr Paganini keman (o yapılıp, birinciye, “insan sesi ,, ( Voce umana ), digerine ise ©“ günüş ses, ( Vöce argentino ) de- niliyordu. İşte, birinci nevi kemanlar alaturka tavra olan muvafakatları du- tercihen bütün m layısi j türkiyede yayıldılar. Fakat garpteki keman ça ma usul, tutuş ve metot'arına hiç biri alısmaı, Rübap çalış tavurlarına ay- nen devam olundu, Ayni yay dalgaları ve serbestileri, avnı glissandolu nağ- meler. aynı ölgün ve sayıl ses e * tavır, meselesi ise, çok dinlemek ile elde Öğrenilmesi zamana mühtaç ediliyordu. “Kahili tahsil olan, üstat olur üstattan,.. Eski makbul keman tavırları bugün tamamen kaybolmuştur. Türkler garp keman edebiyatı ile uğraşmığa 1830,dan itibaren başla- HAYAT, Ib. ki mabeyn orkest ası için ge ürilen italyan hocalar - ki talebeleri dılar, E arasında Dalyan ciye anılırlardı!- or- kestra partil rini okumağa kadir 'ale- beler yetiştirmek ile işe başladılır. Mabevn mektebinin en son eyi tale- besi Zeki Bey olduki Sultan Ha tarafından Paris konservatuvar na gön- derilib (per Prise ) slan beyin talebesidir Vondra Umumi harbın bitmesi ile de Av- rupada tahsil gören Türk kemanilerin tedris faaliyeti başlar, ve tekemmüle doğru ilerler, Bilhassa harptenberi İs- tanbul en büyük garplı virtüozların - kolak terbiyesinde amil - konserlerini dinlediği ve garbe talabeler gönderil- diği için, 10-15 sene zarfında, garp- tan gelen bu yeni m alimlerin eserleri görülecek, mühim neticeler doğacaktır. Yetişmek heveslis gençler mezkür muallimlerin alfabe sırası ile bir Jiste- sini bildiriyoraz; Çünki bir aç notta- dan buna Ali Se Karl Fleş mektebin- zaruret görüvörü sai ( Berlinde, dnjEkrem Besim (Kampf Post), Cevat Memduh ( Leipziğ'de ), İsinail Bedri (Pıag'da), İzzet Nezih (Herlinde, Kampi Post.), M. Ragıp (Belinde |. Barmas, Paris'de Eugöne Borrel tala- besi) Seyfeddin o Asaf Roze nezdinde). Leipzikde Nerder, Paris'de Ekrem Zek mektedirler... (Viyana'da, beyler Oy tiş- Bu suretle en sağlam ve en yeni tedris yolları topraklarımıza girip ilerlemeğe başlanmış deme tir. Bir muallimin bazan kendinin pek çok üstünde tlabeler yet ştirebildiği mütearifesi ise, istikbal namına ayrıca ümitleri takviye ediyor. İşte, kemanın bizdeki mazisi ve hali budur. İkinci kısımda, keman edebiyatı ile kemanın nasıl öğrenile- bileceği hakkındaki esas fikirleri ver- meğe çalışacağız. ( İktibas hakkı mahfuzdur ) Kösemihalzade Mahmut Ragıp

Bu sayıdan diğer sayfalar: