18 Nisan 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

18 Nisan 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

©: engenier, gün.er: Herkes spor diye koşar, zıp zıp Me Siçrarken, böyle bir çağda üşenikli- Yi, uyuşukluğu konu yapıp ortaya koymak ne oluyor? Bunu sormak i- & çok düşünmeli sanır mısınız, ger çekten sporla uğraşanların sayısı o kadar çoktur. Onlar bir azlıktır. Bir çokları kanlarının kaynadığı çağlar- dü sporla uğraşırlar. Sonra çarça - Buk vaz geçerler. Birçoklarının spor Ta ilişikleri de uzaktan uzağadır. Bundan dolayıdır ki, içlerinde genç ler de bulunmak üzere yer yüzünde bir çok adamlar en ufak bir ekzer - sisle bile uğraşmazlar, Ya erdemleri Onları bütün gün yerlerinde oturtur; ya doğuşta üşengendirler, yerlerin- den ayrılmak, kımıldamak istemez- ler. Gözlerinde yaşamak, elden gel. * diği kadar az çebalamaktır. Bugün- kü öğütler, onlar içindir. Eskiden, bunlar uyuşuklukları - nr ve onlardan ileri gelen zararları X yaradışlarından sanırlardı. Beden - sel kültür rağbet bulduktan ve bu - nun beden üzerindek i anlaşıl- dıktan sonra üşengenliğin ve uyu - şukluğun zararları hep hareketsiz - İikten ileri geldiği ortaya çıktı. Ekzersis kişiden ayrılamaz. Hay- anlardan ayrılamadığı gibi.. Uzun uzadı çayırda veya ahırda bağlı ka- lan beygirler hasta olmasalar bile kötürüm gibidirler. Insan da böyle- dir. Bedenin etlerini işletmiyecek o- Yursa ilk önce kötürüm gibi olur, son ra hasta... mez öyle kurulmuş, öyle ya ılmıştır ki, ayrı ayrı takımları (cı- Bazları be Beraber bir uyumla (a- le ışmak gerektir. Etler ge #eği kadar işlemezlerse, bundan do- a Gide) barsaklar, aki rl ö ziyan görür,hep sinin düzeni bozulur. Bunun zararı- nı bütün bedenimizde duyarız. Günleri ee geçen kimse #emirir, şişmanlar, Ekzersisle uğr. mayanın, çok le Valle teğine göre yer. Bedenlerinde yedik lerini karşılıyacak masrafları; be - denlerinde çalışmakla yıpranmış ta mir edilecek yerleri olmadığı için ne yerlerse toplanır kalır. Başlıca yağ- lar ve albüminler birikir. Yağlar faydasız; albüminleri kullanacak yer yok... Bedenimiz bir transforma töre benzer, Yediklerimizi kalıptan kalıba, biçimden biçime sokar. Bu mr diğer hassalarından Sağlık düzeni istediğimiz gibi ol mak için bu hassa hak ein ir. Nitekim, o sayede albüminlerle be - “denimizin etleri yayılır.Etlerin yayıl ması, büyümesi için de onların işle - mesi lâzımdır. Tabiatçilerden, La- mark'ın töresi vardır: Bir uzvu işlet- mek yaratır, der... Et işlemedikten sonra istediğiniz kadar albümin bi- riktirin bir se et üste koyamazsı- denlerinde toplanıp kalan yedikleri şeylerdendir. yali Bedenimizin kırıp yıkamadığı engelleri devirmeğe çalışmaktan ge- ri durmaz. Bunu iyi kötü başa çıkar. Mağa savaşır. Bedende Sistem lâkü ner ve munzam nesç dediğimiz, az| çok, serbest yerler var. Başka yer - lerde birikmiş neler varsa tabiat hep ini a yerleştirir . uzuvlarımız arasında biri- o.Lımak ageçenier taka) vardır. Daha doğru bir ta - birle, uzuvları birleştiren bir bölüm. Uzuvların çevresindeki bu bölümler munzam nesçlerle dolmuştur. Bu munzam nesçler özörgüleri yerlerin. de tutar. Onları korur, içlerinde sak- lar, çerçeve içine alır. Bunlar özör- gülerin astarı gibidir. Sistem lâku - nerse her boyda, her biçimde boşluk lardır ki, munzam nesçler kısmen bunların duvarı gibidir. Bedendeki mayilerin büyük bir miktarı bu boş luklar içinde toplanır. Kaba bir benzetişle, bir süngeri andıran bu açık su takımı (cihazı) damarlardan ibaret olan kapalı su takımı ile bağlı olan sürekli bir mü- badele yeridir. Aralarındaki bağlı. damarların cüdarlarından mayilerin sızmasile olur. Bunlar hep birlikte kolayca genişliyebilen | bir okurum o labilir ki, başka yerlerde bulunma- ları muzir ve tehlikeli olan bir çok şeyler buralarda toplanırlar. Buralarda ilk önce yağlar topla - nır, Toplanan yağlar mühim uzuvları sarmışsa onların işlemesini güçleş - tirir, Ö yağları atmak lâzım. Mun - zam nescin ağları, yağları hapseder. İşte o vakit asıl şişmanlık başlar. Sağlık öğütlerine kulak asmıyı rak ulu orta gidilecek olursa, çe biriken yağları ağların gözleri maz. Vaziyet kötüleşir. Uzviyet di rilik uzuvlarını korumak için gücü | yettiği kadar uğraşır. Yağlar etlerin etrafında toplanır. Bir gün gelir, ka- raciğer, böbrekler ve yürek yağla - nır. İşte bu, şişmanlığın hastalı dönmesidir. O vakit sağlık tehlike- ye düşer; tehlike korkunç ve korku | sürekli olur . O sırada, bu tabii olmıyan şartlar içinde değişen alb: i olur; bunlar bede: ziyade tehlikelidir. iklerim, şişmanlığın göv biçimsizlik dolayısi yük takımlarının (cihaz- ları) yağlanmasını gözden geçirece- giz. Yukarıda söylemiştim. Yağ bağ liyan etler işliyemez; işleyince de büyüyemez. Yağ, etleri enikonu bo gar, Hele çocuklarda etlerin büyü - mek ve çok verimli olmak gereken bir çağda yağlanması çok önemli(e- hemmiyetli) dir. Koşup oynama - mak çocuk için tabii bir hal sayıl - maz. Ancak hastalık çocuğu oturak eder. Yahut çocuklarını pamuk için de büyütmek istiyen korkak ana, baba... Cansız kalan etlere gergi gi- bi güç verebilmek için sonra ço- cuğun neler çekeceğini bilmiş olsa - lar onlar da öyle yapmazlar.. Etlerini işletmiyen ergenlerin et - leri gittikçe gücünü, yumuşaklığını kaybeder. Bu kaybolmuş gücü yeni den kazanmak gerektiğini anladık - ları zaman kendilerini zorlasalar da bu çabalamak çok eziyetli olduğun- dan vaz geçerler. Ve gene eski uyu- şukluğa dalarlar. Uyuştukca yağlar artar, yağlar arttıkça uyuşukluk... Bü uğursuz çenber de böyle döner, gi- der. Bunun içinden ancak kırılmaz | bir istekle sıyrılıp çıkılabilirre bunu herkes beceremez . Hiç bir ekzersis yapmıyan yaşlı kimse, yapanlardan daha önce ihti- de Fedakâr Bölük a arşa çıkınız. zaman bir kadının usnda bil ne öciz mablâklar Eye ve Meliha ademi tenezzül ifade e- den vakur bir nazarla onlara baktı Araplar böyle bir vaziyet karşı: sında kalacaklarını hatırlarından bile geçirmemişlerdi. Melihanın bu tavrı hareketi on- ları çılgına döndürmüştü, türkçe söyliyen Arap Melihaya yaklaştı: — Sen bizden korkmuyor mu- sun? Meliha müstehzi bir kahkaha at- ti: — Eli ayağı bağlı bir kadına te- cavüz Giz küstahlığını gösteren alçak, iyetsiz insanlardan ben korkmam, diye bağırdı., ; Arap şaşırmıştı: >— Korkmuyorsun ha! dedi; bi- > izde olduğunu bilmiyor soğuk kanlılıkla : YAZAN: YILDIZ — Ne mi yaparız? — Evet, ne yapabilirsiniz? niha. | yet beni öldürürsü; işte o ka- dar. Arap genç kızın cesaretine ve ölümü ehemmiyetsiz bir şeyden bahseder gibi karşılamasına hayret etmişti, Birdenbire hiddetlendi: — Seni öldüreceğiz ve gözlerini oyacağız, anlıyor musun? Meliha soğuk kanlılıkla: — Ben Türk kızıyım, dedi; biz Türkler ölümden korkmayız.. Eğer beni ölümle korkutmak isiyorsanız beyhude zahmet etmeyi Ben sizden hayat dilenmiyorum; işte göğsüm.. Ne duruyorsunuz? Vuru- nuz, öldürünüz!. Genç kızın gözleri aleş saçıyordu. Arap Melihanın in | — Eğer hayatını kurtarmak isti- yorsan soracağımız suallere cevap nereye saklanmıştır? Eğer onun ve 1 Öz dilimizle |! Pamuk ipiiği.. Büyük savaşı başımıza çıkaran, politika yolundaki birleşmelerdi. Bir yanda Almanya, Avusturya, talya, bir yanda İngiltere, Rusya, Fransa vardı. Ve politika terazisi, sözde böylelikle denk gelmişti. Öte- ki küçük devletler, bu altı büyük devletten, gününe göre birine veya ötekine doğru yaklaşarak işlerini yürütmeğe çalışırlardı, Büyük savaş kopunca, bu birleş- melerden bir takımının pamuk ipli- ine bağlı oldukları görüldü. Italya, ipliği ilk koparanlardan biri idi, Ondan sonra nice birles- melerin çorap söküğü gibi bozuldu ğunu gördük. Bugün, yakın geçmişte bu kadar acı denemeler varken, Avrupa yi- ne birleşmelere doğru gidiyor. Her ine bir eş bularak, ayak. m tutunmağa çabalıyor. Yeni bir savaş daha kopacak o - larsa, bu birleşmelörden hangileri- nin pamuk ipliğine bağlı oldukları- nı görmekte geçikmiyeceğiz. Ko savaş kopmasın da bizim. bu- günkü bilgisizliğimiz sürüp gitsin. Çünkü bir takım şeyleri bilmemek, bilmekten iyidir. Salâhaddin GÖNGÖR Bugün kü proğram UL ral « Üniereitede, 48 m Piâk. — Duyumlar. 20, 20,50: Sözler. 21,15: Filkar- senfonik komser, Zi Sözler. MOSKOVA, la. 18,30: Koro 20,30: Edebiyat. 22 Fransızca yayım. manen yay İipanyoler 852 Kiz. MOSK O V A, (Stalin) 361 m. 22: Odu musökisi 21,15: (Alman askeri 1928 konsar 18,30: Asker program. 20 21: Doyumlar. 21,10: yayım, 22,20; Bast B BUDAPEŞTE,S80m. iyano - şan. 19,10: Bach hakkında ): Hnrpa öletile kanser. 20,15: a, 2246 1, 2133: Yaylı sazlar kunrteti, FRANKFURT, 3520. yarlar. Bizi alt etmek için pusu ku - ran paslar, onu kolayca sarar, ve yuvarlar. Uyuşukluk içinde bulun - masaydı, o tuzağa düşmezdi . Iç uzuvlarımızın da etleri var, o etler de sıkışır, gevşer ve öylece işler ama biz onların işlediklerini sezme- yiz. Yağlar bu etleri de bozar. Bun- dan dolayı türlü türlü dertler yüz | gösterir, Mide genişler, karın içinde ki uzuvlar düşer. Bağırsak kaynama ları, hiç bir ilâçla yenilemiyen inki- | bazlar hep ondadır. Tembel kadın çalışkan kadından zor doğurur. Gövdeleri yağlı olanların da beden lerinde kanın o dolaşması zorlukla olur, Kanın damarlarda, hele kara |. Yazan: Salâhaddin Güngör kan damar' rında dolaşması için et- Muharririmiz Salâhaddin Güngörün lerin 'şlemesi çok yardım eder. Bü'ği' dil hareketi başlamazdan önce; bir il Duyumlar, 20,30: Ul 740 Kb MÜN 20, ; Akşam konseri, Zi: Duyumlar, 21,10: Alman balk şarkıları, 21,30: Radyo or Duyumlar. 23,20: Pro, sa akil, Zi; Gece mu © Çıkan kitaplar: Öz dili ni ATATURK yapılmazsa kanın dolaşmazı engeli" kâlem denemesi olarak “Milliyet, © uğrar, ondan dolayı da iç uzuvlarip “Yözdiğı yazılar, çok beğenilen | yazı ör arasında idi. da kan toplanır. Eller, ayaklar dü. | ekleri mağ sr. Bacaklarda kara kan damarlar | a Ge ge | genişler, kabarır ve sonunda, birİmizle ATATURK,, adını verdiği küçük gün yürek te bundan zarar görür. * “| bir kitabı içinde toplamış ve bastırmış- Bir çok kimseler de vardır ki, ek: | ©. zersis yapmaktansa o rahatsızlıklar | özer ör pahalı de alanının ra katlanmayı göze aldırırlar. Ek » | 2: örneklerinin en temiz türkçe ile ya- zersis onlara daha zor gelir. zılmış olanları vardır. vi Sa vi bim Güzel ve öz yazmak istiyen mek, Böyle gitse, iyi. Gitmez. Bir gün teplilere, “Oz dilimizle | ATATURK,, gelecek, çektikleri artacak. Başka | ü büyük bir istekle tavsiye ederiz. uygunsuzluklar ortaya | çıkacaktır. XTANYın Birikmiş yağlar bir bir alevlenecek (iltihaplanacak) beden zehirlene - ! Küçük İlân Tarifesi Kuru cek asit ürik çökecek.Ve tembel; ay. w © yaşamak sürüp ziderse romatiz- | malar, nikris .edenin ötesini, beri - sini kıskaçlıyacaktır. Hele bu hasta- lıklar için gövdeleri yatkın olanların N ” Beş satılk bir ilân bir delen a i Er ası vay aline!, z 5 ELMA yn ve Z İşte bir si işkence ki, ufak bir (| Her tazla satır (8 kelime iti- $ barile) bir defası Pek yakında çıkncsk olan Türkiyenin larına yanlışlığın düzeltilmesile önü alına bilir: Etleri işletmek... Önce masajdan başlamalı. Sonra oda jimnastiği yapmalı. Daha son- ra asıl ekzersis: Yürümek. Elden gel diği kadar çok yürümeli... Dr. Rusçuklu Hakkı Üzel — Ben üçe kadar sayacağım ve askerlerinin bulunduğu yeri bize | ateş! deyince hep birden ateş ede - götterirsen sana bayalını bağışla - | ceğiz. Hedef; karşınızdaki ağaca rız, * bağlrolan bu kızdır! Genç kız asabiyetle ve şiddetle hazırlandılar.. bağırdı: Bu esnada Melihanın gözleri ö- — Asla!., nünde mazisi, çocukluk hayatı bir sinema şeridi gibi geçiyordu. Şim- di bunların hepsi bir hayal olacak - tı. Daha sonra hepsinden daha sü- rükleyici ve daha cazip bir hayal gözlerinin önünde canlandı: — Yüzbaşının hayali... Gözleri yaşarmıştı. Silâhlarile kendisine nişan almış olan düşmanları verilecek işareti bekliyorlardı. Arap kızmıştı:, — Söylemezsen seni öldürece - ğiz.. Genç kız metin: — Asla! Diye tekrarladı.. Vata- nıma hiyanet etmektense bin defa ölmeyi tercih ederim. Arap tekrar sordu: — Bir daha soruyorum, dedi, ce- vap verecek misin? Melihanın artık tahammülü kal- mamıştı Turan beş saattenberi mütema - Diye bağırdı; ben - | diyen yol alıyordu. Ormana girmiş den vatanımı anet etmemi bek. | ti.. Ormanda ilerlerken birdenbire silâh sesleri işitti. Sesin geldiği ta » rafa doğru atmı sürdü. Arada epey mesafe vardı: Silâh seslerinin gel- diği tarafa yaklaştığı zaman oldu- ğu yerde çivilenmiş gibi kaldı. Ö - nündeki manzara ona dehşet ver - mişti, Ağaca bağlı bir genç kıza üç lemeyiniz.. Ve siz o kadar âciz in « ki. öldürmekten sanlarsınız. Beni iz.. Ve şunu iyi biliniz ki, bir Türk kadını vatanı için güle güle canını feda eder.. ver dedi., Genç kız ses çıkarmadı; arap de vam etti: b İ rinizi hazırlayınız. Arap arkadaşlarıma döndü : arap silâhlarını tevcih etmiş, bekli — Hazır olunuz, dedi.. Tüfekle yorlardı. Araplar Turanı göreme - mişlerdi. Tur: ML ön ink Hill len Bü ii gep e EE ye Duyumlar. 23,10: | — Sözler. | ,İrindeki hedeften başka bir şey gör- onlarm arkasında | Birdenbire gözlerini açtı ve bağır- Eşya piyangosu SERGİSİ AÇILDI Kazanacağınız pek zengin hediyelerinizi gidip seyrediniz g P' g gidip seyi Buçün Bütün matinelerile suvaresinde vaffakiyet kazanmış olan RO filmi programa ilâveten DE VR Parmakkapı, Vi yon Tayyare gişesi karşısında SARAY sinemasında mmammmuza 2 film birden fevkalâde bir mu- BED gösterilecektir. Ayrıca LE M DUĞLAS FAİRBANKS tarafından temsil edilmiş emsalsiz ve cazip Fi izca sözlü büyük film Fransızca sözlü filmi Kalbi yanık apaş rolünde Fin'ixcı kız ro'ünde Oz Türkçe ile elerin öz türkçe mukabillerini bularak şel limizin boş kanelerine yerleştirerek kı Ve “Milliyet bilmece memurluğuna, i W hediyeler veriyorust Müddet: Bugün akşama kadardır. Yen; bilmecemiz 1234567891011 o ANUmREN Soldan sağa: xe (4) Bir wekilimizin soy adı (4). üi bir Türk medeniyeti (3) Bir ve- (5) kilimizin soy adı (5). 3 — İçkinin katığı (4) Yama (2). 4 — Arapça “azm, inim beş harfli türkçe karşılığının. harfi (2). Vahşi bı m keli son il Cet (3) Duvar (3). Genişlik (2). 7 — Amen (3). Bir meyva (3). Ola (2). 8 — Kayık (3). Köpek (2). m (4). Nota (2). e (2). Tevem, ayni batından (4). 11 — Ucret (3). Kuşun kolları (5). Yukarıdan aşağı 1 — Vapur (4) İatıran (5) 2 — Damen (4) Yama (2). 3 — İzafet samir edatı, cemi muhatap (3, içine gorba koy (3) © 4 — Güzellik kraliçesi (3). Tekdir (4) 8 — Geniş (4) 6 — Hayat arkadaşını doğuran (7) Ka pan (3) 7 — Kemer (2) Esp (3) $ — Gemiz (8) ayı yuvası (2) 8 —— Başıma bir harf getirince kaşı hatırlar İse (2) Sonuna bir harf koyarsanız bir kömes hayvamı olur (2) 10 — Erkek (2) Bir Yunmn adası (5) u kardeşim! diye bağıracaktı. Kendini tuttu. Çünkü vaziyet | çok nazikti. Turan yavaşça atından | indi; yerde sürünerek Arapların bu lunduğu yere kadar yaklaştı. Ta- bancası elinde idi, Yere diz çöktü ve nişan aldı. Tam bu sırada Arap soruyordu: — Hazır mısınız? Hay... Arap sözünü remedi. Bir si - lâh patladı; arkasından bir daha ve bir daha.. Üç kurşun arka arka- ya atılmış ve arapların üçü de yere yuvarlanmıştı. Turan seri bir hare . ketle kurşunları arapların sıkıvermişti. Bu hareket o kadar &- ni ve o kadar seri olmuştu ki, önle - meyen ve düşünmeyen ve hiç bir şeyden şüphelenmiyen araplar kı - mıldamaya bile vakit bulamamış » lardır. Arapların yere yuvarlandık » larını ve bir genç askerin kendisi « ne doğru geldiğini görünce Meliha bayılmıştı. Turan derhal onu ağa - ca bağlıyan ipleri kesti ve yere, ot- ların üzerine yatırdı. Yanında bazı eczalar vardı: Çantasından bir şi - şe çıkardı, genç kıza koklattı. Meli- ha yavaş yavaş kendine geliyordu. Bilmecemiz | Osmanlıca karşılıklarını yazdığımız. keli | Çift değil (3), Genişlik (2), Çabuk (3) | IPEK SINEMASINDA Bugün matinleerden itibaren Rejisör FRITZ LANG tarafından vücude getirilen AŞK ve KAN (LİLİOM) başlıyor. Oynıyanlar CHARLES BOYER FLOEELLE Dün asşam SÜMER Sinemisında İlk defa gösterilen VENEDİKDE BİR GECE güzel şarkılı ve musikili filmin- ie meşhur tenor ve altın sesli TİNOPATİERA mu nefis şarkılarını ve JO HANN STRAUSS'un musiki sini dinleyerek sonderece mem- nun kalmışlardır. Sizde bu hafta SUMER sine idiniz, dinleyiniz. Birinci Yenileme Bürosundan 4 Kânunuevvel 1933 tarihinden ev- vel Istanbul Asliye Mahkemesi İ nci Tie dairesinde Vays und ile Aram keşif in verilen be icaret Fraytag Kanali: iz e emil dosyasının yenilenmesi içi: ikametgâhı kâmına tevfikan yenilemenin gıyabın- da icra kılınacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur. (10901 : ssrin umdesi “MİLLİYET” ür ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç işin LK. LE Mi cacnal “yetimi kabul etmez — Meliha! dedi ve kardeşini kucakladı. Meliha, biraz evvelki tehlikeli dakikaların hatırasını tamamen u- nutmuş gibiydi. Birdenbire sordu: — Fakat, dedi, anlıyamıyorum; sen burada nasıl bulunuyorsun? Turan anlattı: — Altı aydanberi hastahanede i- dim. İki gün evvel hastahanede çıktım; ve bölüğümün bizim şatoya hareket ettiğini öğrendim . Meliha onun sözünü kesti: — Demek sen, yüzbaşı Cevdetin bölüğündesin? Turan başile tasdik etti: — Evet.. Bölüğün hareket ettiği- ni haber alınca derhal yola çıktım ve bu sabah vasıl oldum. Meliha sordu: — Şu halde şimdi orada bulun - man lâzım değil mi? — Evet, fakat & yüzbaşı bana mühim bir vazife verdi, Meliha heyecanla sordu: — Nasıl bir vazife ? Turan: — Birkaç güne kadar düşmanla çarpışacağız, diye devam etti.. Düş man bütün küvvetile bize hücum edecek.. Halbuki biz on dokuz ki- nim Ünkkip Eler» Uyierleli

Bu sayıdan diğer sayfalar: