Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ilişkin gerekçeler kendini tatmin ederse bu ilkeden küçük ödün ve- rebileceğini söylüyordu. Ayla Ak- bal ise önseçim yapmama olasılığı- na ihtimal veremediğini belirtiyor, genel başkanımız “Bize bölgelerden soruyorlar, seçim yöntemi konu- sunda ne diyeceğiz?”” sorumuzu iki kez ““Tabii ki önseçim””' diye yanıt- ladı diyerek İnönü'nün fikrini açı- ğa vuruyordu. Parti meclisinin genel merkeze yakın üyelerinden Fikret Ünlü, Uğur Batmaz, Ali Dinçer, Aytekin Kotil, genel sekreter yardımcıları Tufan Doğu ve Adnan Keskin ise önseçim temel ilkesine bağlı olduk- larını ancak bazı bölgelerdeki özel nedenlerin merkez yoklamasını ge- rektirebileceğini bildiriyor, bunun ““ilkeden sapma”''yı yansıtmayaca- ğını savunuyorlardı. Nerelerde erken seçim? Genel merkez, denetmenlerin raporlarını bekleyedursun Nokta ,merkez yok- laması yapılacak illerden ikisini be- lirliyordu. Bunlardan biri bölgeden gelen istek doğrultusunda Siirt'ti. Diğeri de “çok sorunlu” olduğu belirtilen Diyarbakır'dı. İsminin açıklanmasını istemeyen bir genel sekreter yardımcısına göre Diyarba- kır açısından konu, “misak-ı milli sınırlarını korumak” derecesinde önemliydi. İçel ve Bursa da sorunlu idi ama buralarda uzlaşma sağlanması ümit ediliyordu. Erzurum, Kars ve Ma- latya illeri de merkez yoklaması ya- pılacak iller arasında isimleri geçen yerlerdi. - Araştırma, keyifleri kaçırıyor. Öte yandan SHP genel sekreteri Baykal'ın direktifleri ile yapılan bir araştırma, seçim sonuçlarını yakla- şık olarak belirliyordu. Nokta'nın ele geçirdiği bu raporda, 1987 seçim sonuçları 1988 referandum sonuç- ları ile katıştırılarak bölgenin etnik, ekonomik ve coğrafi yapıları da ir- deleniyor, SHP'nin birinci parti olabilmesi için diğer partilerden katması gerektiği oy miktarları be- lirtiliyordu. ANAP, DYP ve SHP”'- nin kesin olarak seçim alacağı ille- rin yanı sıra, kiritik olan ve SHP”'nin de gayret gösterirse kaza- nabileceği 25 il ortaya çıkıyordu. Bunlar arasında örneğin Van, Kars, Niğde ve Sakarya'da SHP'nin du- rumunu daha çok DSP”'nin oy ora- nı belirleyecekti. Bu durum da ba- zılarının uykusunu kaçırıyordu. Müşerref SEÇKİN 14 NOKTA 8 OCAK 1989 SÖYLEŞİ / BÜLENT ECEVİT Biraz açıklık lütfen... İnönü'nün bazı yerlerde SHP'- nin seçimlere katılmayabileceğini söylemesi ve ardından Deniz Bay- kal'ın “İşbirliği yapılabilir”” şeklin- deki “yeşil ışığı''ndan ve SHP sol kanadından yükselen tepkilerle bir- likte gözler yine Bülent Ecevit'e çevrildi. Ecevit, Ahmet Taner Kış- lalı'nın sorularını yanıtladı. Kışlalı: Sayın Baykal'ın “seçim işbirliği”” sözlerini nasıl karşılıyor- sunuz? Ecevit: Benim aldığım izlenim bu vesileyle DSP'yi eritme çabasının yeniden gündeme geldiğidir. Bunun için de benim asla ciddiye almadı- ğım bir kamuoyu yoklamasından güç alınmak isteniyor. “DSP'nin şansı azalıyor, onun için gelin bize destek olun” demeye getiriliyor. Oysa kamuoyu yoklamaları DSP'- ye daima çok küçük şans tanımış- tır. Ama DSP, daima bunun iki-üç katı fazla oy almıştır. Üstelik DSP'nin örgütlenmesi çok daha yaygınlaşmıştır. SHP, ““DSP'nin şansı kalmamıştır, bize mahküm- dur” yaklaşımı içinde olunca cid- diye alınamaz. Kışlalı: Sayın Abdullah Baştürk'- ün son çıkışını ve size yaptığı Çağ- rıyı nasıl yorumluyorsunuz? Ecevit: Sayın Baştürk'ün SHP'deki durumdan — duyduğu büyük huzursuzluğu yansıtıyor. İz- lenimim odur ki, sanki DSP'nin SHP'ye katılması durumunda bu huzursuzluğun sona ereceğini düşü- nüyor. Oysa SHP çok karmaşık ya- pılı bir parti. Buna bir unsur daha eklenince karmaşıklık ortadan kalkmaz, daha da artar. Milliyet gazetesi, benim yanıtımı, sanki SHP içinde itilip kakılmaya başla- nan radikal sola çağrı çıkarmışım gibi gösterdi.Kesinlikle doğru değil. Eskiden daha solda bulundukları halde, içtenlikle sosyaldemokrat çizgiye gelmiş olanlara elbetteki ka- pımız açıktır. Arkalarına ırk veya