8 Ocak 1989 Tarihli Nokta Dergisi Sayfa 17

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nil Shultz, Hazine kontrolorüne Burak Sağman'ın ismini verdiği sı- ralarda İzmir Emniyet Müdürlüğ”* de Nil Shultz'un ifadelerini gözden geçirip öteki sanıklarınkiyle karşı- laştırıyordu. Burada Nil Shultz'un para transferini gerçekleştirdiğini söylediği ““Hacı'”'” isimli kişinin de artık kimliği belirlenmişti. Polis ön- ce bu Hacı'nın Berber namıyla ta- nınan Yaşar Aktürk'ün adamı Hacı Hikmet Çaycı olduğunu düşünmüş, cak mısınız?”” diye sordu. Abla- sından yün bir şeyler istedi. Bir ara da ablasıyla özel görüştüler, ben onları yalnız bıraktım. Nokta: Görüşmeden nasıl bir izlenim edindiniz? Ergüven: Benim müşahedem, Turan işin farkında bile değildi. Belki alışmış burada... Üzüntü içinde bir adam görmedim orada. Olağan bir şeyle karşılaşmış gibiy- di. Benim orada duyduğum, Me- tin Koray'ın, onu bu hale soktu- Bu. Namlı bir adammış bu. Nokta: İkinci ziyaretiniz nasıl geçti? Ergüven: İkincisinde avukat yoktu. Ablasıyla gittik. Ablası ona kazak, çorap filan götürdü. O gün Metin'in şarkıcı Yunanlı sevgilisi de görüşe gelmişti. Pek bir şey konuşulmadı. Sonra ben Türkiye'ye döndüm, ablası orada kaldı. Ben bir nevi mihmandarlık yaptım yani, ablasının Yunan avukatla temasına yardımcı ol- dum. | Turan Çevik Yunan hapishanesinde H “'gün sayıyor” ancak daha sonra Ertan Sert'in ifa- desiyle de karşılaştırarak bu Hacı'- nın Hacı Muhammed Gonzari ol- duğu kanısına varmıştı. Hacı Mu- hammed Gonzari hakkında, Turan Çevik'in en önemli “indirici”” ada- mı olarak arama emri de çıkmıştı. İzmir Emniyet Müdürlüğü yetkili- leri, hayali ihracat davalarında Gül- lük, Marmaris, Kaş, Kalkan gibi kapılardan yapılan ihracatlara iliş- kin yeni soruşturmalar olduğunu ve önemsiz gibi görünen bazı şahısla- rın sorgularından önemli ipuçları elde edildiğini söylüyor ve Nil Shultz'un isteğini makul görüp Londra'ya gidecek olan Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkilileri- nin incelemelerinin yararlı olacağını vurguluyorlardı. Çevik'in kaderi. Turan Çevik ise, bu arada Koriladis Hapishanesi'n- de, bol bol nasıl olup da Türkiye'- ye iade edilmesini engelleyebilece- ği üzerinde kafa patlatıyor olmalıy- dı. Nitekim bir süre önce Yunan polisine siyasi sığınma talebinde bu- lunmuş pek de ciddiye alınmamış- tı. Nokta'nın Yunanistan muhabi- ri Mihail Vasiliadis'in bildirdiğine göre Çevik, aynı talebini bir ikinci kez de ifade vermek için karşısına çıktığı sorgu yargıcına yinelemişti: *““Hakkımda Türkiye'de açılan so- ruşturma siyasi sebeplerle açılmış- tır. Bu nedenle ülkenizden siyasi sı- ğınma hakkı istiyorum...”” Çevik'in bu talebi de gayri ciddi bulunmuştu çünkü siyasi sığınma hakkı için en azından Türkiye'de si- yasi nedenlerle arandığını ya da hakkında bu doğrultuda açılmış bir “Belgeler Maliye Bakanlığı'nda” Niül Shultz'un Londra'da mal- larını depolamak için kiraladığı dükkânın sahibi Şahin Civelek gerek mallar gerekse evraklar konusunda Shultz'un söyledik- lerine şaşırmış görünüyor. Cive- lek Nezih Tavlaş'ın sorusu kar- şısında şunları söyledi: 66 enim Nil Shultz'un sözü- nü ettiği büroyla bir il- gim yok. O benim depoyu haf- tada 200 pounda kiraladı. An- cak parayı ödemediler ve 56 bin pound borçları birikti. Depoda- ki taş-toprak da öylece duruyor, bir kamyona doldurup Türki- ye'ye göndereceğim herhalde. Onun sözünü ettiği belgeleri Maliye Bakanlığı zaten topla- mıştı yani belgeler Maliye Ba- kanlığı'nda. Bunların Oxford Street'te ve birkaç yerde daha büroları var herhaldeoradan al- dılar belgeleri. Aslında siz bun- ları muhasebecileri Şevki'ye so- run bir de Zeki Kirli bilir bu işleri. Ben de onları dava ettim,ala- cağım için mahkemenin sonucu- nu bekliyorum.””' dava bulunduğunu belgelemek zo- rundaydı. Belki Turan Çevik'e si- yasi sığınma hakkı hiç verilmeye- cekti, ama olayın kendisi giderek si- yasi bir çekişme noktasına gelebi- lecekti. Çünkü Yunan makamları Türkiye'nin iade istemine şimdilik cevap vermemeyi ve işi sürünceme- de bırakmayı düşünür bir havaday- dılar. Yasaları, bu havayı tam 18 ay sürdürmelerine izin veriyordu. Ni- tekim Yunan dışişlerinden bir yet- kilinin sözleri oldukça ilginçti: “Çevik, serbest bırakılsa bile yar- gılaması tutuksuz da olsa devam edecektir. Davası bitmeden iadesi söz konusu olamaz. İade konusu, dava bitince gündeme gelecektir.”” Evet görünen oydu ki davanın de- ğil ama olayın siyasi bir hüviyeti ufukta görünmüştü ve belki de işin içine Davos ruhunun karışması ka- çınılmaz olacaktı © NOKTA 8 OCAK 1989 İ7

Bu sayıdan diğer sayfalar: