Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Zülfikâr Ali Butto, Benazir'i küçük yaştan itibaren ülkeyi yönetmek üzere yetiştirdi lar başbakandı. New York'a, Bir- leşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'- ne gitti. Beni de yanında götürdü. Washington Post daha sonra But- to konsey toplantısını tiyatroya çe- virdi diye yazdı. Gerçekten de ba- bam o gün kâh ağlayarak, kâh ba- ğırarak çocuklarına bırakabileceği bir toprak parçasının olması gerek- tiğini, Pakistan'ın silinemeyeceğini” anlatmıştı. O muhteşem söylev ül- keyi kurtardı diyebilirim. Soru: Babanızdan çok şey öğren- diğinizi kabul ediyor musunuz? Butto: Evet. Ondan masum ro- lü sanatını da öğrendim. Bu politi- kada işe yarayabilir. Babamın New-York'ta bir dairesi vardı. Ben o zamanlar küçük bir kızdım. Sov- yet, Çin ve Amerikan elçileri sıra ile gelip gittiler. Benim görevim ko- nuşmalar sırasında içeri girip baba- ma x veya y isimli önemli şahısla- rın kendisini aradıklarını söylemek- ti. Bu, misafirleri etkileme ve Pa- kistan'ın yalnız olmadığını hisset- tirmek için geliştirilmiş bir oyundu. Soru: Silahlı kuvvetler, Butto'- yu hapse attıktan sonra 31 Mart 1979'da ölüme mahküm etti. Baba- nızın infazını nasıl öğrendiniz? Butto: Son dakikaya kadar an- nem de ben de bu kadar ileri gidi- leceğine inanmadık. Ziya'nın But- toculuk'tan ne kadar korktuğunu hesaplayamadık. Babamın uluslar- arası etkinliğine, kitle desteğine gü- veniyorduk. Son günlerde aklımız başımıza geldi. Her türlü yola baş- 42 NOKTA 8 OCAK 1989 vurduk. Bu arada onü görmemize izin verdiler. Ölüm hücresine ka- patmışlardı. Soru: Ölüm hücresi nedir? Butto: Üçe iki genişliğinde bir oda. Hiçbir penceresi yok. Işık yal- nızca demir kapının altından sızar. Yere çakılmış bir yatak, bir de ih- tiyaçlar için yerde bir delik. Sinek- ler, böcekler... Odanın ısısı 45 de- receden fazladır. Odaya girdiğim- de onu tanınmaz halde buldum. Bana yirmi dakika boyunca sakin bir sesle Pakistan'ın ne kadar ka- * rışık bir ülke olduğunu ve ülkeyi bekleyen politik krizi anlattı. Soru: Sizin de hapishanelerde ya- şadığınız dönemler oldu. Hücrele- re atıldınız. Hayatınızı kaybedece- ğginizden korktuğunuz oldu mu? Butto: Tutukluluğumun bir dö- neminde bana yanlış bir rahim kan- seri teşhisi kondu. Sağlığım çok kö- tü bir noktaya geldiği sırada dışarı çıkıp tedavi görmeme izin verdiler. Bu sırada bende sol kulak sağırlı- ğı, kısmi yüz felci ve bunlara bağlı denge kaybı vardı. Soru: Bir hapishaneden ötekine yollanırken, bir yandan da Pakis- tan Halk Partisi'ni düzen içinde tutmayı başardınız ve demokrasi hareketlerini yönettiniz. Sonra Londra'da sürgün hükümeti kur- mayı başardınız. Butto: Ziya beni yok etmek için arka arkaya tutuklattı. Fakat ben Afganlı mülteciler sorunuyla ulus- lararası platforma çıkınca benimle T uğraşmaktan kısmen vazgeçti. Londra'ya gitmeme politikayı bıra- kırım düşüncesiyle göz yumdu sa- nırım, Soru: Bir yıl sonra tutuklanma- yı göze alarak neden geri döndü- nüz? Butto: Londra'da hiçbir işe ya- ramadan oturacağıma Pakistan'da, hapishanede olmayı tercih ettim. Ülkemde bulunmak Pakistan Halk . Partisi'ne daha yararlı olacaktı. Soru: Ziya ül Hak'ın ölümü hak- kında ne düşünüyorsunuz? Butto: Ölüm ve yaşam Allah'ın elinde olan bir şey. İntikamın Müs- lüman ahlakına uygun olduğunu sanmıyorum. Birçok kişi benim in- tikam peşinde koşacağımı sanıyor. Oysa ben böyle bir işe kalkışmaya- cağım. Ziya'nın öldüğü uçak kaza- sına gelince, Allah'ın eninde sonun- da her şeyi dengelediğine inanıyo- rum. Soru: Birçok kez Pakistan'ın çağdaşlaşmasından söz ettiniz. Oy- sa Asif Zaderi ile evlendiğiniz gün, “Dini ve ailevi sorumluluklarımı biliyorum. Annemin uygun gördü- ğü bu evliliği memnuniyetle kabul ediyorum””' demiştiniz. Bu, çağdaş- laşmayla çelişkili değil mi? Butto: Benim evliliğim İslami ku- rallara uygun bir şekilde gerçekleş- miştir. Bir erkekle tanışmak, buluş- mak benim için imkânsızdır. Batılı kadınlar gibi olamayız. Böyle bir ilişkiye girmem karşıtlarımın eline verilecek en büyük kozdur. Hisle- - re gelince, annem sevginin daha sonra geldiğini söylüyor. Asif ile evliliğim bir dayanışma ve bir ah- laki zorunluluktu. Bu, aşk evliliğin- den daha sağlam temellere dayanır. Soru: Pakistan'ın yapısını, feo- dal mal varlığı, büyük aile sistemi gibi meseleleri nasıl bir düzene sok- - mayı düşünüyorsunuz? Butto: Butto hanedanı Pakistan oligarşisinin bir bölümünü oluştur- maktadır. Fakat ben hanedanlık politikasına inanmıyorum. Ben so- mut politikalara ve prensiplere da- yanmak istiyorum. Butto'ların ar- tık bu sistemle yapacak bir şeyleri kalmadığına inanıyorum. Örneğin, bir köylü borç alıp geri veremezse ceza olarak karısıyla birlikte yolda çıplak olarak yürütüyorlar. Buna feodalizm deniyor. Ben hiçbir köy- lünün toprak ağaları tarafından bu duruma düşürülmesine göz yum- mayacağım. Halkımın haklarını so- nuna kadar savunacağım e