PAKİSTAN/BENAZİR BUTTO İLE SÖYLEŞİ "“Ben, İslam'a bağlı bir kadınım” Pakistan'ın seçimle iktidara gelen ilk başbakanı Zülfikâr Ali Butto ülke- nin çehresini değiştirmişti. Sanayiyi ulusallaştırmış, köylülere toprak dağıt- mış, demokrasi yolunda birtakım adımlar atarak Pakistan'ı Batı'ya yak- laştırmıştı. Askeri bir darbeyle düşü- rülüp idam edilmesinden sonra, mü- cadeleyi kızı Benazir Butto devraldı: “Babam için politika bir tutkuydu. Benim içinse yerine getirilmesi gerekli bir görev. ” Babası tarafından çocuk- luğundan beri ülkeyi yönetmek için ye- tiştirilen Benazir Butto, seçimleri ka- zanıp başbakan olduktan sonra Batı basını tarafından Pakistan'ın modern- leşme sembolü haline getirildi. Epoca dergisi, İslam dünyasının ilk kadın başbakanı Benazir Butto ile görüştü. Soru: Tüm mitinglerinizde kadınlar dikenli tellerle çevrili bölümlerde dur- dular. Bu bir ayrımcılık mıydı yoksa bir koruma mı? Butto: Tanrı için erkekler ve kadın- lar bir tarağın dişleri gibi eşittir. Ama yine de dinimizin kuralları vardır. Soru: Pakistan'ın bir kadın tarafın- dan yönetilmesinin istenmemesi de yi- ne Kuran'ın bir kuralı mıdır? Butto: Hayır. Bunu benim karşıtla- rım ileri sürdüler. Ama devlet başka- nımız bu insanlara Kuran'ı iyice oku- yup anlamaları gerektiğini salık vere- rek onlara cevap verdi. Soru: Pakistan'da daha az İslamcı- lık yapılamaz mı? Butto: Hayır. İslamcılık, ulusu bir bütün halinde tutan tek çimento. Din- siz kalırsak ulusal kimliğimizi kaybe- deriz. Bence İslamcılık tüm Pakistan- lılar için sosyal ve ekonomik eşitlik de- mek. Ziya ül Hak için ise şeriat kanun- ları ve daha çok baskı uygulamak de- mekti. Soru: Nasıl bir eğitim gördünüz? Butto: Tam anlamıyla Anglo- sakson bir eğitim. Kardeşlerim de ay- nı eğitimi gördüler. Babam seyahatle- rinden döndüğünde kocaman İngiliz çikolataları ve Amerika'dan alınmış bir sürü elbise getirirdi. Ben bir İngi- liz devlet adamının masasında yemek yemeyi de küçük yaşta öğrendim. İr- landalı rahibeler tarafından idare edi- len bir ilkokulda okudum. Fakat Müs- lüman öğrenciler çoğunlukta olduğu için Hıristiyanlığı öğretmeye ağırlık vermiyorlardı. Soru: Radcliffe'de master yaptıktan sonra bir de Oxford tecrübeniz var. Hatta Oxford öğrenci birliğinde baş- kanlık yapmak gibi önemli bir dene- yiminiz var. O zamanlar oturduğunuz o koltuktan birçok ünlü insan geçti. Örneğin 1913'te Harold Mc Millan bu yer için“Batı medeniyetinin siperi”” de- miş. Siz belki de bu yere gelen ilk ka- dınsınız. Aynı zamanda ilk Asyalı kadın... Butto: Evet. Halk önünde konuş- mayı öğrenmek, tartışmalara katılmak çok değerli tecrübeler. Bir keresinde İngiliz parlamenterler de tartışmalara katılmıştı. Ben onlara karşıt görüşler savunmuştum. Bu olay babamın çok hoşuna gitmişti. Soru: MG spor arabalarını, kokteyl- leri sevdiğiniz biliniyor. Bir Batı'lı gi- bi. Fakat Salman Rushdie, ““Shame'' adlı kitabında bekâret kemerini atmayı reddeden bir bakireden söz ediyor. Bu- nun da siz olduğunuz iddia ediliyor... Butto: Ben İslam'a bağlı bir kadı- nım ve bu tür konuları komuoyu önünde konuşmam. Bazıları da dan- sa çok meraklı olduğumu söylüyor. Oysa kimse beni dans ederken görme- di. Yalnızca annem Begüm Nusret'in Gerald Ford ile Beyaz Saray'da bir da- vette çekilmiş resimleri var. Beni ba- tıllaşmayla suçlamak için bu resim- leri kullanıyorlar ve Müslümanlığa sa- dakatsizlik yaptığımı anlatıyorlar. Soru: Babanızı ne zamanlar görü- yordunuz? Butto: Babam beni bazı seyahatle- re birlikte götürürdü. Bunlar benim iyi yetişmem için ayarlanırdı. Yaşadığım bazı olaylar hep zihnimde kalacak her- halde. 1971 Ekimiydi. Pakistan ordu- su Hint saldırılarına karşi direniyordu. Ateşkesin bir an önce imzalanması ge- rekiyordu. Aksi takdirde Pakistan her şeyini kaybedecekti. Hindistan kabul etmek istemiyordu. Babam o zaman- NOKTA 8 OCAK 1989 âİ