Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
A g K < Zu Haa EiM — T L L e İ — a B A A q w'J. Nİ SON POSTA “Sayfa Ti 14 Şubat 'V İ N Bir. Ölünün Hatıra Defterinde[ı : [ HAİNLERİN İÇ YÜZÜ| :: Yüz Ellilikler Nasıl Gittiler, Ne Yaptılar YOBAZ EFENDİ BU ECNEBİ SEFARETHANESİNE Şarkın Yeni Peygamberi GANDİ KİMDİR? Büyük Muharebe Bittiği Zaman İngiliz- lerin Hintlilerden Bekliyecek Bir Şeyleri Kalmamıştı. Bunu Derhal Anlattılar ——— DARÜLEMAN İSMİNİ VERMİŞTİ î KACEİT LA Rıza Tavfik Terellman Rıza — Tevfik, — tercümanlığı deruhte etti ve suali şu şekilde türkçeye çevirdi! — Asaletlâ Sefir Hazretleri, selâm ediyorlar, hatırımızı soru- yorlar, Tam bir fikir teatisi için bütün arkadaşların burada hazır bulunmasına lüzum gösteriyorlar. Acaba eksiğimiz var mı? Kâtip, kısa bir sualin bu ka- dar uzun sürette tercüme edil- mesine hayret etmekle beraber ellerini pantalonuna sokarak ve- rilecek cevabı beklemiye koyuldu. Mülteciler (!) düşünüyorlardı. Vatan haysiyetini tanımıyanlar, vatan menfaatini takdir ve tebcil etmiyenler, yoldaş ve meslekdaş hukuku mu gözetebilirler?. Bina- enaleyh kimse geri kalmış bir arkadaş ve kendi zaamlarınca hayatı tehlikede bulunan yoldaş göremiyordu. — Nefislerini - emni- yette görmekten memnun idiler, artık istirahate ermiştiler. Başka insanları tahattur etmeyi bile ahımaklık sayıyorlardı. Hocanın Düşüncesi Yalnız Konyalı Zeynelâbidin Efendi öksürdü: — Bizim çocuklar var. Sefir Cenaplarından onların dahi mü- teciler listesine kaydolunmalarını ve buraya getirilmelerini vica ederim. Bir kül döken, dört kız, bir de bizim amca oğlu. Ceman altı nüfustur ! Koca yobaz, mültecilere yev- miye verilirse kendi hesabına çokça bir rakam temin etmek istiyordu. Âyni zamanda bekâr olarak hayata atılmayı — göze alamıyordu. Kadınsız hayat, onun için zerdesiz pilâv kadar tatsızdı! Arkadaşından Geri Kalmıyacak Mustafa Sabri, İnce düşüncesini sezinsediği için derhal ağzını açtı: —Ben de ailemin getirilmesini isterim, Milliciler, belki hınçlarını onlardan çıkarırlar! Riza Tevfik, bu iki büyük liderin dileklerini tercümeye ha- zırlanırken kısa boylu bir hoca ilerledi: — Ali Galip Bey var, dedi, uzakta oturduğu için kendisini haberdar edemedik. Galiba muh- tefidir de. Ben, münasip ise, gideyim. O fedakâr — arkadaşı bulup —bu beytülemane — geti- reyim! Bu hoca, Darülhikmetiülislâ- miye azasından meşhur Rasim Efendi idi. 31 Mart hâdisesinde bilfil Aasileri teşvik ettiği için idama mahküm olmuş ve bir yo- lmmu buülüp kurtulmuştu. Şöhret düşkünü bir adamdı. Her yerde ve her vesile ile kendisinden bahsolunmasını isterdi. Bu hırs yüzünden kırmadığı koz, ve kır- madığı pot kalmamıştı.. O dere- cede ki Kurandan ayet çıkarıl- dığını iddia ederek mensup ob - « e FEr a VP e g Hoca Mühim İşlerinde Mutlaka FBir Defa Fala Baktırmak İtiyadındaydı duğu hocalar zümresini bile aley- bine ayaklandırmıştı. Faia Bakalım Bu adam. “ beytüleman ,, na- mını verdiği şu ecnebi sefareta- neye girelidenberi ebleh bir dü- şünceye kapılmıştı. Hürriyet ve İtilâf Fırkasımın elebaşılarından bulunmasına ve bu itibarla nefsini vatana — karşı mücrim görerek haklı bir cezadan korkmasına rağmen şu iltica keyfiyetinde bir uğursuzluk — hissediyordu. O, fal açtırmadan ve remil attırmadan hiçbir iş görmezdi. Milli zaferin tahakkukundanberi çok sersemleş- tiği için iyi bir fal açtıramamıştı. Şimdi Ali Galıbi ileri sürerek oradan çıkmak, ta Eyüpte oturan bir falcıya gidip remil döktür- mek istiyordu. Eğer o falcı şu ilticanın hayır doğuracağını söy- lerse geri dönecekti, aksi takdir- de evine kapanacaktı. İşte bu emniye ile yalan söylemiş ve " hiçbir suretle sevmediği Ali Galip Beyi getirmek bahanesini ileri sürmüştü. Halbuki Riza Tevfik, o adamın, yani Ali Galibin itilâf- cılar namma vukubulan iltica teklifine karşı: ( Ben fail değil, münfeil vaziyetindeyim. Cürmüm kuvvede kalıp file çıkmamıştır | tarzında medrese ağzı bir cevap verdiğini ve bililtizam oraya gel- mediğini biliyordu. Binaenaleyh hoca Rasime cevap verdi: — Onu aramıya İüzum yok. Çünki gelmek istemiyor! Öbürü behemhal falcıya — git- mek istediği için ısrar etti: — Giderim ve büznillâh ge- tiririm! — (*) ( Arkası var) (*) Mi—îip;—;bak Kayaeri meb'usudur. Damat Ferit tarafından Harputa vali tayin olunmuş ve 4 eylül 335 te Sivasta İilkk milli kon- grenin aktolunması üzerine müsellâh bir kuvvetle Sıvasa gitmek ve kon- greyi dağıtmak emrini almıştı. Mer- kum, bu emri infaza hazırlanırken Gazi Hazretlerinin emirlerile takibata uğradı, Halebe kaçtı, oradan İstan- bula geldi. 2200 lira harcırah aldı. Bilâhare tevkif olunarak ve yüz elli- lik listeye ithal edilerek hudut ha- ricine atılmıştır. dostunun bu. | D'inya İşığını Görmi- yenler Arasında ( Baş tarafı İ inci sayfada ) getirmiştir. Bu mektep tam bir mükemmeliyeti haiz olmak şöyle dursun, o zamana göre bile çok — iptidai bir müessese idi. Terbiye — denilen lüzumlu işe burada hiç ehemmiyet verilmi- yordu. Yapılan iş sadece sağir ve dilsizlere parmak işaretlerile okuyup yazma — öğretilmekten ibaretti. Bu mektep ilk vaziyetile 927 senesine kadar devam etmiş, o zaman hükümet bu işin bu şekilde yürütülmesinin doğru ola- mıyacağını tesbit etmiş ve mek- tebi kapatarak mevcut talebesini İzmirdeki mektebe göndermiştir. Karşıyakadaki mektep (923) senesinde tesis edilmiştir. Tahsil müddeti ortamekteplere muadil olarak yedi senedir. Bu müddet zarfında mektepte bulunan sağır dilsizlerle körler tam bir orta mektep tahsili alır. Bütün umu- mi malümatı ve müspet ilimleri öğrenerek hayata tahsilli ve sıh- hatli bir vatandaş gibi atılır. Bu mektebe — devam bütün sakat — çocuklar, ışığını, renk - denilen miyen. ve görmiyen diğer sıhhatli okuyup — yazmıya mecburdur. Müessese — müdürü — doktar Necati Kemal Bey bana bu iza- hatı verdiği sırada son cümleyi eden dünya şeyi bil- yavrular, çocuklar — gibi ve söylemiye | “ — Evet, sakat çocuklar da tam uzuvlu çocuklar gibi oku- mıya, yazmıya mı:cburdur. » ( Yarın: İnsanlar niçin dilsiz olur ? ) Bir Hırsız Çetesı Yakalandı Baş tarafı 1 inci sayfada ) Çete, çaldığı hayvanları, Mer- kezefendinin ücra — köşelerinde bulduğu evlerin izbelerinde sak- hyor ve hergün birkaç tanesini keserek etlerini Şehremini, Top- kapı ve civarında satıyordu. Baş ve ayaklarını da Merkezefendide tedarik ettiği bir evin iki kuyu- suna atıyordu. Bu kuyular, bir- çok koyun, keçi, öküz ve inek baş ve ayaklarile dolu bulunmuş- tur. Deriler henüz bulunmamıştır. Satılamıyan etler pastırma ve su- cuk yapılmıştır. Bunların, aşırdık- ları bir takım merkep ve beygir- leri de halka Hıattıklan kuvvetle zannediliyor. Hayvanla ç rı ev!ereynkllndşkları riçıiîın'şjî- diye kadar ancak (15) koyun ve keçi bulunabilmiştir. Yakalanan keçiler arasında sabık hâkimler- den birinin iki keçisi de bulun- muştur. Bunlar dört tane imiş, fakat hırsızlar ikisini kesmişler. YeniNeşriyat Onar Misra Yaşar Nabi Beyin ekserisi gayrimünteşir 24 şiiri bu isimle bir kitap halinde çıkmıştır. Na- şiri Muallim Ahmet Halit ki- taphanesî, fiyatı 25 kuruştur. M SaBİRiRi Birçokları Hindu lisanını kül- landığım için beni tebrik ettiler: | — Hatırladığımıza göre böyle bir içtimada Hindu — lisanınn kullamlması ilk defa olarak va- kidir, dediler. Fakat Kral veki- linin hazır bulunduğu bir Mec- liste, memleketi alâkadar eden bir meselenin konuşulduğu sıra- da Hindu lisanının ilk defa ola- rak ve tesadüfen kullanılmış ol- duğunu öğrenişim izzeti nefsimi kırdı, kendikendime karşı küçük düştüğümü hissettim. Bu gibi küçük hâdiseler ile Hint milletinin ne sefil bir vazi- yette bulunduğunu artık daha ziyade anlıyordum. Bu itibarla konferansta söylediğim tek cüm- lenin benim için büyük bir kıy- meti oldu. Artık gerek konfe- rans, gerek orada müdafaa etti- ğim noktai nazarı unutmaklığı- man ihtimali yoktur. Konferans dağıldıktan sonra benim için yapılacak iki tane mühim iş vardı. Bunlardan birin- cisi Kıral vekiline bir mektup yazmaktı. Bu mektupta koönfe- ransa niçin iştirak ettiğimi, ne- den hükümete zahir olduğumu anlatâacak, ayni zamanda Müslü- man Hintliler tarafından ileri sürülen haklı talepler üzerinde duracaktım. Mektubu — yazdım. Fakat bu kâğıdın — gecik- mesinden — korkarak postaya vermek — istemiyordum. — Elden göndermeyi müreccah görüyordum Bu maksatla mutlak surette na- muslu ve dürüst bir adam bul- mak İlâzımdı. Andrenes ile Rudra bana pek yakından tanı- dıkları Cambridge heyeti azasın- dan muhterem — Mister — “ İre- land,, 1 tavsiye ettiler. Bu zat kendisine teklif edilen vazifeyi kabul etti. Fakat evvelemirde mektubu okumak, münderecatını beğenmek, fikirlerine — muvafık bulmak şartile. Bizce mahzur yoktu. Mektü- bu okuttuk. Beğendi ve vazifeyi ifapya amade olduğunu söyledi. Kendisine şimendifer için ikinci mevki bir bilet ücreti verdik, almadı, üçüncü mevki bilet Üüc- retini kâfi gördü ve yola çıktı. x Burada vazifemin ikinci kısmı gönüllü asker toplamaktı. Fakat bu kolay olmadı. Halk bize soruyordu: — Siz sulh ve sükün tarafta- rısınız, nasil olur da bizden silâha sarılmamızı istersiniz ? di- yordu ve ilâve ediyordu; — Hükümet bizden yardım istemek için bize ne gibi bir iyilik yapmıştır ? Memleket memleket dolaşıyor, yer yer içtimalar tertip ediyor- duk, Fakat her içtimada toplıya- bildiğimiz gönüllülerin adedi ni- hayet iki kişiyi geçmiyordu. x Bu şekilde çalışma sıhhatimi bozdu. Yatağa düştüm. Dizanteri başlamıştı. Dehşetli sancılar için- | de kıvranıyordum. İşte tam bu sıradadır ki Almanyanın mağlüp olduğunu işittim. Bu sırada kıral vekilinden de bir telgraf geldi: — Artık gönüllü cemine li- zum — kalmadığını — bildiriyordu. Hastalığım — iyileşmemişti, yavaş yavaş kendimden ümidimi kesi- yordum. Fakat bir gün doktor Tadwalker yanında Maharastra adını taşıyan bir gençle beni görmiye geldi, bu genç tıbbiyeyi bitirmişti, fakat henüz diploma- sını almamıştı. Buz ile hususi bir tedavi tarzı — keşfettiğini iddia ediyordu. Hayattan ümidimi o kadar kesmiştim ki üzerimde tecrübe yapmasına müsaade et- tim. Tecrübe muvaffak oldu, iyileş: miye başladım, bu sırada elime bir gazete geçti, bu gazetede Bingale eyaletinde bir karsaşalık çıktığı, bu kargaşalığın sebebi hakkında tahkikatta — bulunmıya — memur edilen Rowlat komitesinin çok şiddetli tedbirler tavsiye ettiği — yazılı idi. Bu tedbirler arasımda eşhasın — bilâmuhakeme — tevkif ve hapsi bile vardı. Derhal ar- kadaşlarımı topladım. Çiftlikte vaziyeti tetkik ettim ve bütün Hindistanda bir menfi mukave- met cereyanı uyandırmıya çalış- mayı kararlaştırdık. Hareketin ba- şına Banleer geçti. Fakat maalesef bu hareket fazla şiddetli oldu. Ülk defa olarak firenleri çek- miye mecbur kaldık. - Maamafih İngilizlerin daba dün kendisinden yardım beklediği bir millete, ken- disi için asker veren bir halka karşı reva gördüğü zulüm taham- mül edilir. şey değildi. Bu iti- barla firenleri çekmemize rağmen Hindistanda medenf isyanın to- humları atılmıştı. Bu hareket gittik çe büyüyecekti. Fakat bu noktada hayatımı anlatmıya nihayet ve- riyorum, çünki hâdisatın bundan sonrası son zamanlara aittir. Ve onları anlatmanın zamanı da gelmemiştir. SON Şayanı dikkat bir teklif Yalnız 75 kuruş gönderiniz. Mukabilinde Reisicümhur Hz. nin tabii büyüklükte, san'at- kârane bir büst portrelerini elde edeceksiniz. Türkiyenin bilümum Ricali Âliye portre- lerinin fiatleri dahi aynidir. Paosta mesarifi yukariki bedele dahildir.. FOTO — FRANS İlklâlcaddesi Na 128 Beyoğlu ııofoğmf Tahlili Kupo.vıu Tabiatinizi Öğrenmek İstiyorsımu fotoğrafımızı $ adet küpaon ile bir- Histe gönderiniz. Fotoğrafınız mrayı tabidit ve iade edilmez. İsim, meslek veya san'at - , Hangi suallerin cevabı ? Fotoğjraf imtişar edecik Mi? Fotoğrafın klişesi 3) kuruşluk pi (B mukabilinde gönderilebilr.