24 Şubat 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M e T l i. h TEMMUZ 1914 Nakleden: H, R. — Kızım Doktor: Semi Ekreme — “Felâket Gelıyor, Ayaklarımızın Ucun-| z ÜĞ — Umumi Harp Nasıl Patladı ? Yazan: Emil Ladvig dadır. Bundan Biz Mes ul De iliz.,, Brüksel karşı duramadı. So- kaklar on binlerce — adamın ayak sesi ile inliyor, Joresin Sulh — temenniyatımı izhar et- tiği halkın nefesi ve vaveylası henüz aksini — kaybetmemiştir. komite federal daha cumartesin- den itibaren kadın erkek bütün halkı müthiş tezahurata — dayvet ediyor. Fakat pazar günü bu davet geri — bırakıldı. makta idi. Sirin de halkı idare eden Vanderveld — birçok defa nazarete — gitti, büyük fırkası namına Almanlara karşı muka- vemeti taahhüt ve hattâ Vükelâ Meclisine girmeyi kabul etti ve ertesi gün her tarafta neşredile- cek olan beyannameyi kaleme aldı : — Sosyalistler mes'ul değik dir! Felâket geliyor, ayakları- mızin ucundadır. Bu fartı şeamet içinde, üzerimizde tek bir fikir hâkimdir: Ka Meml—.ketımlı pek yakın bir zamanda kendisini bir istilâ- ya karşı müdafaa — zaruretinde kalacaktır. O zaman yapılacak vah- şete karşı kendi memleketimizin hayatını müdafaa sadedinde en büyük bir hamasetle döğüşece- ğiz, Fakat bu korkunç vaziyette bile bizim ancak Enternasiyonale mal bulunduğumuzu unutmıyacak ve topraklarımızla — telifi kabil olduğu nispette ve iyilik ve kar- deşlik hislerinize sadık kalacak- Bınız. , Diyordu. Dü Ertesi gün fırkanın gazetesi karilerini gönüllü yazılmıya davet ediyor ve insanlık uğrunda ölmek Hünlerin ve Vandalların ka- nunlarına itaata mecbur ikalmak- evlâdır , cümlelerini yazı- yordu. * Pariste karar halka tâbidi. Alman taraftarı fırka en bi- yüktü, — fakat kırk sene evvel olduğu gibi hükümetle — taban tabana zıt olduğundan umumi grev ilânı harp ile dahili harp- ten birini ihtiyara — kalıyordu. Fransada — mütteadit — sosyalist hükümetler gelip geçmişti: Viyiani, meclis reisi; Malvi, genç — dahiliye — nazırı;... bur- juva olmakla beraber daha dün sosyalist idiler. Gerçi Humaniti- nin adamlarile çetin bir müca- dele halinde idiler, fakat mah- Felleri tedahül ediyordu; şahsen yekdiğerine düşman değillerdi. Cemiyette, orduda, zadegân ara- sında kalpleri onların kitapların- dan alınmış heyecanlarla çarpan radikal reisler dolu idi. Bunların harsları biribirine nüfuz ediyor; kabul edildikleri de yoktur, red- dedildikleri de yoktur. - Bu vakıadan şu — netice çıktı ki, Pariste, bu gürlerde ğ Belçikanın talii | | hayret verici bir sür'atle karar- 202784 SKT T İki hücum arabası arasında müthiş bir karşılaşma ellerini sakitane sıktılar. Şimal fırkaların reisleri sıkı bir temasa girdiler; büyük şehirlerde fırka- lar arasındaki uçurum ne kadar genişse —alâkadarları bir birile o nisbette daha ziyade yakın ya- şadıklarından bu sırada yalnız çok ileri fırkaların adamları itilâf haricinde kaldılar. Renodel ile Klemanso: İntikam ile dostluk... Reisler Paristen uzatka idiler. Puvankare nihayet Fransa sahille- rini gördü ve hususi trenine atlı- yarak bir saat evvel Parise koştu. Parise perşembe akşamı öğleyin girdi. Garda muzaffer bir jeneral geliyormuş gibi bir istikbal vardi, zabitler, — amiraller, — meb'uslar, Akademi azaları, şairler... Fakat, bu mesti içinde reisin nazarları, İzvolskinin ve İngiltere sefirinin nazarlarını aradı. Bunlar gelip garının —etrafını halk sarmıştı. Çiçekler, bayraklar, bağrışmalar, şarkılar... yordu. Bir amiral arabasından bu çılğın halka bağırdı: — “İtidall... Zaman olur ki süküt herşeyi ifade eder! Kadere hüküm edemeyiz, fakat dakikası gelince Fransanın hazır buluna- cağına kaniizl,, Ertesi gün öğleyin, yine ayni gara Jores geliyordu. Ayni heyecan görüldü: O, Çarın yanından gel- miyordu. O, kardeşliğe sadakate ahtü peyman eden kavimlerin ya- nından geliyordu. Onun da tıpkı Puvankare gibi Parise biran ev- vel girebilmek için sabır ve ta- kati kalmamıştır. ( Arkası var ) Mısır Kredi Fonsiyesi 15 şubatta çekilen 1886 se- nesi tahvil!e-inin (595) inci keşi- desinde (128624) numaralı tahvil (50) bin frank kazanmıştır. Aşa- ğgıdaki (25) tahvil de (1000) er frank amorti alacaklardır. 120 59842 — 64019 100514 111711 — 122357 137103 140822 181004 217064 216048 256991 263389 298292 314627 97319 124276 194586 238124 28321 356842 244830 295414 36316 1903 Tahvilleri 1903 senesi tahvillerinden ( 585790 ) numaralısı (50) bin frank kazanmıştır. Aşağıda nu- maraları yazılı (25) tahvil de (1000)er frank amorti alacaktır. 409291 414206 416251 421369 434282 434336 461474 478530 499370 511253 520326 591220 610439 627773 631058 637917 645774 652862 663562 694726 698547 728922 730073 7571249 ; Kaçakçılar IMısırdan Çıkarılıyor — — e | Kahire, (Hususi) — Hükümet ecnebi tebaasından — bazılarının yerli — kaçakçılarla — birleşerek Mısıra kokain, esrar ve afyon soktuklarını tesbit etmiştir. Hü- kümet bu kaçakçı ecnebilerin hudut haricine çıkarılmaları için mensup oldukları kousoloshane- lere müracaat ederek muvafakat- lerini almıştır. İlk parti olarak üç ecnebi hudut hmci edilmiştir. — a | 768045 1911 Tahvilleri 1911 senesi — tahvillerinden (344753) numaralı tahvil (50) bin lira kazanmıştır. Aşağıdaki (25) tahvil (1000) er frank amorti ala- caklardır. 12619 92197 133754 172776 278867 306940 390388 88382 129872 172659 212633 305851 368866 43317 104724 144800 202826 299102 326484 26576 92413 134944 185166 287357 314001 Her tarafı dolduru- | nlxâvn Bu Sütunda Hergün Muharriri: Grace Stone Coates — Tercüme eden: Behire Sedat Yabani Erikler Evvelki — Hikâyelerin Hulâsası Muharririn ailesi, “ Slump » - minde bir aile ila dosttur. Bir sabah, “ Slump » lar, koruda yabani erik toplamıya gide- ceklerdir. ve muharririn aile- sini de bu gezintiye çağır- mışlardır. Fakat iki aile ara- sında, belki de rekabet yüzünden, bir soğukluk mevcut olduğu için, muharririn annesi bu gezin- tiye gitmek istemez, çocuğunu elinden yakalar, kıyafeti mü- sait olmadığını bahane ederek Özür diler. Si ç Şt Mrs.Slump hiç istifini boz- madan: Â. o güzel elbiseyi çıka- rana kadar bekliyebiliriz, diyordu. Fakat annem kızararak başile olmaz işareti veriyordu. Mrs. Slump dizginleri çekiyor, atlara bağırıyordu. Son Ben sana söylemiştim, gürültülü vedalar ve arabının takırdısı arasında kay- bolmuştu. Ânnem eve yürürken hâlâ elimi tutuyordu. Eve girer gir- mez bana dönerek: O insanlarla sahiden gidecek miydin? Diye sordu. Ben: Bütün gece açıkta uyu- yacaklar, dedim, Ânnem titredi: gider miydin? Ben annemin bütün düşünüp söylediklerini hissederek kendimi müdafaaye çalışıyordum. Amma Mrs. Guare de onlarla beraberdi. Sahi gidecek miydin? Evet, Ânnem uzun zaman pencere- den çayırın ufuklarını seyrettik- ten sonra merakla yüzüme baktı. Belki daha iyi olurdu, dedi ve dönerek kahvaltı masasını top- lamıya başladı. Ertesi gün sokakta oynadım . Ekseri öğle üstleri vaktimi mür- ver ağaçları altında veya aletler duran barakanın arkasında, Üüs- tünde at sinekleri ve açık mai pervaneler dönen hendekte geçi- rirdim. Fakat o gün hep yolday- dım. Annem beni bir kere çağı- rarak mısiır koçanı taşıttı, bir kere de öğle vakti yumurta top- lattı. Üçüncü defa çağırınca en- dişeliydi. — Eğer Slumplar geçerse sakın onlardan erik isteme, dedi. Annem istiyeceğimi biliyordu. Eğer vermek isterlerse sakın alma. — Ne diyeyim | — Bizim onları yemediğimizi söylersin, —Ya almıya mecbur ederlerse! — Kabul etmezsin, Slumplar göründüğü zaman atlar yürüyorlardı. Niniscan, on beş mil ötede olduğu için yo- rulmuşlardı. —Araba — geçerken çocuklarla konuşacağımı zannet- miştim, fakat araba tam bana yaklaşınca Mrs. Slump bir söğüt dalı ile atlara iki kere vurdu. Sahi onlarla | Atlar koşuştular ve araba yola geçti. En arka sıradaki çocuklar bana doğru bakıyorlardı. Gülerek ellerini salladılar. Clubly arkaya eğilerek bir avuç erik aldı. Araba her halde yarıya kadar erikle doluydu. Clubly elindekileri bana attıktan sonra bir avuç daha aldı. Erikler tutmama vakit kal- madan kalın tozun içine gömü- lüp dağıldılar. Erikler ufak ve kırmızıydıler. Parmaklarımla tuttuğum zaman sıcak sıcaktılar. Elbisemin eteğile onları temizledikten sonra önlü- ğgüme doldurdum. Kalbim çarpa- rak anneme koşup keşfettiğimi anlatmadan evvel bir taneyi gizli merasimle yemeği bekliyordum. Annem bunu yapmama vakit bırakmadan: — Onları toplarken gördüler mi? Dedi, Kendimi Clubiy Slump gibi ağrı açık hareketsiz duruyor dü- şündüm., Önlüğümden iki erik düşene kadar güldüm. Evet top- rağa düşer düşmez topladım. Arkalarından, “teşekkür ederim,, diye bağırdım. Annem hâlâ memnun değildi. At onları, dedi. Har halde so- kakta sana atılmış şeyleri yemek istemezsin! Konuşmak - güçtü. Anneme yaklaşarak kulağına fısıldadım: Ne olur onları atmıyayıml! ÂAnnem odayı terketti. Geri gelene kadar epey vakit geçmiş gibiydi. Beni kucaklıyarak: Haydi onları götür tulumbada güzelce yıka, dedi. Yerken yavaş yemiye dikkat et ve derilerini yeme. Pek çok — yiyemiyeceksin, Çünki acı ve yenecek şeyler olmadığını göreceksinl Sessizce dışarı çıktım. İçimden onlarn ağzıma yabani balın acayip| çaşnisini verdiğini, güneşin okşadığı kumlar kadar temasa sıcak olduklarını ve onlar da eğik dallar altında akan suyun sihrini bulduğumu bildiğim halde bunu anneme bir türlü söyliye- miyeceğimi biliyordum. Çünki sokakta bir tanesini zaten tatmıştım. SON Konserli Konferans İtalyada Bologna Konserva- tuvarından gelip birkaç gün şeh- rimizde kalacak olan İtalyan pi- yanistlerinden Prof. Cesare Va- labrega, önümüzdeki Pazartesi akşamaı Beyoğlunda Kasa d'ltal- ya salonlarında konserli bir kon- ferans verilecektir. Duhuliye her- kes için serbest ve ücretsizdir. Selim Sırrı Beyin Konferansı Yarın akşam saat sekiz bu- çukta radyoda Selim Sırrı Beyin vereceği- konferansın — mevzuu “Babalar ve evlâtlarla hasbühal,, dir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: