5 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kari Mektupları T Tramvayda Müşkülâata Uğruyoruz Efendim Tramvayda ekseriyetle müş- külâta uğradığımız bir mesele vardır. Bu mühim mesele para bozdurmak meselesidir. Birçok defalar kendim ve bazı yolcular bu sebepten işlerinden geri kal- mak gibi elim -bir mecburiyetle karşılaşmışlardır. Meselâ — dün sabah — Taksimden — bindiğim tramvayda — biletçiye bir lira verdim ve — Bayazıda — kadar bir bilet kesmesini istedim. Biletçi | lira bozamıyacağını söyliyerek beni tramvaydan indirmek istedi. Tabit aramızda bir hayli müna- | kaşa oldu ve İlüzumsuz yere sinirlendim. Lüzumsuz yere di- yorum. Çünki biletçilerin ya- nında her zaman bozuk para bulunması veya bulundurulması kolaylıkla ve her zaman müm- kündür. İşin şu şekilde kolay tarafı dururken onlar halkı müşkülâta sokacak bir usul tatbik ediyorlaş, Tramvay Şirketi bu meseleyi hallederse hem kendisi için, hem de yolcular için çok hayırlı olur. Lüâtfi İhsan Millet Vekillerinden Bir Rica Bir kısım san'at ve meslekle- rin yalnız Türk vatandaşlarına tahsisi hakkında bir lâyiha hazır- . Tanmıştı. Gazetelerde okuduğu- muza göre lâyiha henüz Millet Meclisi kencümenlerinde — tetkik edilmektedir. Millet vekillerinden çok rica ediyoruz. Bu lâyiha mümkün olduğu ka- dar çabuk müzakere ölunmak suretile bizim buhranlı vaziyeti- mize bir nihayet verilmelidir. Bu- gün birçok JTokanta ve gazino- larda ecnebi garsonlar ve ecnebi çalgıcılar Türk vatandaşının ek- meğini elinden almaktadir. M.D. Ekmeklerin Çeşnisi Muhterem “Son Posta,, şehir ve memleket işlerile çok yakın- dan iştigal ettiği için ben de mü- him gördüğüm bir meseleden bahsetmek cesaretine kapıldım. Belediye (ekmek meselesile öte- denberi uğraşmaktadır. bir komisyon ekmek çeşnisini tesbit ettiği gibi her haftada toplanarak fiat meselesile meşgul oluyor, Ancak İstanbulun — muhtelif semtlerindeki fırınların muhtelif çeşnide ekmek pişirdiklerini söy- lersem hiç hayret etmeyiniz. Me- | selâ Beşiktaş tarafındaki fırınlar- da satılan kar gibi beyaz ve piş- kin ekmekleri şehrin başka semt- lerinde müşkülâtla bulabilirsiniz, Öteki fırınların ekmekleri çok es- merdir. Acaba bu fark neden ileri geliyor? Eğer bir mukayese yapılacak olursa çok faydalı ne- ticeler alınacağına kani bulunu- yorum. Diğer bir mesele de su ihti- yacıdır. Şehirde sakaların Hami- diye suyu namı altında sattikları suların şöyle ansızın tahlili neti- cesini de merak ediyorum. Aksaray: Halim Hususi Dnya SON POSTA İşleri Papelçiliği İcat Eden Kimdir Bilir Misiniz? Bugünlerde polisin — dikkati sayesinde azaldı, fakat hayatını- zın bir gününde belki siz de gör- gelmiştir. — Papelcilik — derler. acaba bu kelime ve bu oyun İs- M tanbula nereden ve ne vakit Wi Bilmiyoruz. son posta ile gelen | gazetelerinde gördük ki dolan- £ Fakat | Yalnız ÂAvrupa | | Bir Fransız Muharriri Tetkikat Yapmış Şu Cevabı Veriyor: “Tarık Bin Zeyyat,, n Arkadasları.. müşsünüzdür.Ek- | dırıcılığın bu şekli Fransada da . seriyetle zabita- | mevcuttur. Ve tıpkı (bizde oldu- |ba Fransaya nereden geldi. Fran-| şunu söylüyor: tın gözündenka- | ğu gibi sokak ortasında şemsiye İsız gazetecilerinden biri bu nok—l — “Le Bonn çan bir serseri | üzerinde oynandığı gibi şimendi- İtayı merak etmiş, tetkike girişmiş' etör adımı taşı- bir şemsiye açar, yan — papelciler açık olarak kal- dırımın. —üzerine diker, sonra ce- binden üç iskam- bil kâğıdı çıka- rır, bunlardan bi- risi papaz, birisi kız, diğeri lâ- alettayin bir is- kambil — kâğıdı. Bu bir kumar- dır ve bağırmıya başlar: — Kâğıtları gözünüzün önün- de karıştıraca- ğım, şemsiyenin üzerine bıraka- cağım, — papazı bulana beş İira var! Fakat oyuna kapılan safdil- lerin papaz bulmalarına imkân yoktur. Çönki el çabukluğu ara- sında yeri değiştirilmiştir. Bu oyuna bizim zabıta ıstı- lahında: fer vagonlarında da oynanmak- tadır. O derece müteammimdir. Bu nokta hayretimizi mucip olmadı. — Papelcilik bize Fransadan gelmiş olacak. Dedik. Fakat aca- Fransanın en es- ki bir dolandırı- cı sınıfını - teşkil ederler. Filhaki- ka oynadıkları oyun Fransaya Endülüslerin beş asır evvel Cenu- bi Fransayi isti- lâ ettikleri za- man (Tarık bin Ziyad)ın arka- daşları — tarafın- dan getirilmiştir., Fransız mu- harririnin bu id- diasını neye isti- nat — ettirdiğini bil miyoruz, fa- kat — papelciler hak kında yver- diği hüküm de şudur: — Bu adamların - hayatını karıştırırsanız mutlaka bir cina- yetle veya cinayet derecesinde mühim bir vak'a ile karşılaşır- sınız. Gözleri o derece pek insan- lardır ve bu oyunu iki cinayet ara- sında vakit geçirmek için onyarlar. Komünistler Alman Reisicümhuru Hindenburgu Bağırttılar: Birkaç gün evvel Berlinde hem gülünç, hem de aklın almı- yacağı kadar hayret verici bir vak'a oldu: Almanyada reisicümhurun müd- deti dolmuştu, yeni intihap yapı- lacaktı, bu münasebetle lâhik cümhur reisinin radyo ile bütün Almanya: Hitaben bir beyanna- me okuması düşünüldü. Saraya bir mikrofon getirildi ve bu mik- rofon telefon teli vasıtasile telsiz istasyonuna bağlandı, en nihayet Mareşal Hindenburg ta mikro- fonun başına geçerek söylemiye başladı. Almanları harici tehlike- lere karşı müttehit bulunmıya davet ediyordu: — Çoşgunluktan içtinap edi- niz, muzır fikirlerden çekininiz, diyordu. Fakat o gece telsiz makinele- rinin başında Cümhur — reisinin nutkunu dinlemiye — bazırlanan Almanlar şayanı dikkat bir hâ- diseye şahit oldular. Mareşal Hindenburg nasihatla başlıyan her cümlesinin sonunda verdiği nasihata muhalif olarak, — Yaşasın proletarya | — Yaşasın koömünislik ! diye bağırıyordu. Dinliyenler hayret ettiler. Bir cümhur Treisi, alel- husus hayatı ve mazisi dolayısile kömünistlikten müteneffir olması lâzımgelen — bir cümhur reisi nasıl olur da: — Yaşasın komünistlik, diye bağırabilirdi. Mutlaka bunda gay- ritabit bir şey vardı. Hakikat ertesi gün anlaşıldı : Yaşaşın Proletarya, Yaşasın Komünislik! Meğer gözü pek bir komünist sarayın telefon hattıni stüdyoya ' bağlıyan — direklerden — birisinin üzerine çıkmış hatta portatif bir mikrofon bağlamış ve cümhur risinin nutkunu karıştırmıya baş- lamış ve cümlesinin sonunda : — Yaşasın komünistlik ! diye bağırmış. * Zabıta bu fuzuli müdahaleciyi aradı. Kanunen hakkında ne ya- pılabilirdi; belli değil, Fakat kim olduğunu öğrenmek istedi, amma bulamadı. Yalnız son posta ile Dünya Garibeleri Berberler Saklamıya Mecbur Mudur? Paris — Bir berber, kendisine tevdi olunan bir sırrı başkasına ifşa edebilir mi? Bu sual vehle- ten garip görünür. Çünki kendi- lerine tevdi edilen sırdan dolayı mes'ul — tutulanlar — umumiyetle avukatlar, doktorlar. noterler ve daha ziyade meslekleri — icabı efradın — sır — addolunabilecek dertlerini gidermek — vazifesini üzerine Aalanlardır. Fakat bir berberin de bu yüzden ka- nun — tatbikine uğrıyabileceğini burada açılan oldukça tuhaf bir dava münasebetile öğreniyoruz. Vak'a şudur: Zengin ve yaşlı bir zat, bir kadınla evlenmiye talip olmuş, Fakat bu zatın başında tek bir saç yokmuş. Evlenmek istediği kadının saçsızlığından dolayı ken- sinden yüz çevirmesi ihtimalini düşünerek üç tane gayet meha- retle yapılmış peruka yaptırmış. Bu perukalarda saç miktarı de- rece, derecedir. Kadının karşı- Bına çıktiği zeman her hafta bir — tanesini giyer bu su- retle saçının — uzayıp — kısal- dığı hissini verirmiş. Bu peru- kaları da evinde saklamaz, ber- berinin dükkânında bırakırmış. Fakat aksilik olacak ya hanımın hizmetçisi de bu berberde tıraş olurmuş, perukaları görmüş ve alâkadar — olmuş. — Berber de müşterisinin merakını gidermek için bunların kime ait oldu- ğunu ifşa etmiş, hizmetçi ise yemeyip içmeden ge'mş, hâdise- yi hanımına haber vermiş. Vaziyeti kolayca — tasavvur edebilirsiniz.. Hanım, kahkaha atarak gülmekten kırılmış ve adamla evlenmekten vazgeçmiş, Zengin adam, berberinin ge- vezeliği yüzünden uğradığı bu nikbetten dolayı çok müteessir olmuş, hemen mahkemeye müra- caat ederek berber aleyhine, kendisine tevdi edilen bir sırrın ifşasından dolayı cezai takibat icrasını istemiş. Fransız Ceza kanunu bu gibi ahvalde bir aydan altı aya kadar ceza verilmesini âmirdir. Mah- keme, bir berberin, bir avukat veya bir dotor gibi mesleğinin ifası münasebetile muttali olduğu sırları ifşa edip edemiyeceği gibi şimdi bir kaziyye kurmak mev- kiindedir. gelen Alman gazetelerinden öğ- reniyoruz ki: Bir zat reisicümhu- rüun nutkunu gramofona koymak istemiş. Radyonun karşısına ya- zıcı makineyi koymuş ve bütün sesleri zaptetmiş. Bu seslerin içinde mütemadiyen : — Yaşasın komünistlik! Diye bağıran yabancı seste vardır. Bu zat polis Müdüriyetine bir mektup göndererek elinde bulu- nan plâkı muvakkaten verebile- ceğini bildirmiş: — Bakınız, dinleyiniz, bu sesi tanıyarak sahibini bulabilir misi- niz? Demiştir. Şimdi Alman Polis Müdüriye- ti bu plâk sayesinde fuzuli mü- dahalecinin kim olduğunu anlı- yacağı ümidindedir. |

Bu sayıdan diğer sayfalar: