16 Mart 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

16 Mart 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünya Garibeleri AÂnnesile Beraber,| 12 Kadın Kesen Azılı Bir Katil Viyana, (Hususi) — Şimdiye kadar 12 kadın öldüren Yank isminde bir cani yakalanmıştır. Karısının ihbarı üzerine yakala- nan Yank, bütün cürümlerini so- guk kanlılıkla itiraf etmekte, bu cinayetler silsilesine ilk - evvelâ annesini Ööldürmekle başladığını söylemektedir. . Bu azılı katıl vahşi kılıklı bir adamdır. Yaptığı alçakça cina- yetlerin hesabını yakında mahke- me huzurunda verecektir. Müthiş Bir Kadın ! Londra (Hususi) — Taynton- daki bir Fransız manastırında Marya- Morta-Betti isminde bir rahibe 93 yaşında vefat etmiştir. Bu rahibe 16 yaşında saçlarını tıraş ettirerek manastıra girmiş ve hayatının B3 senesini manas- tırın kaliın duvarları — arasında harici hayattan tamamile alâka- sım keserek geçirmiştir. Bu ka- dın şimendifer, otomobil, radyo ve telefonun ne olduğunu bilme- mektedir. Rabibeye manastıra duhulünün 75 inci senel devriye- sinde hariçten gelenlerle görüş- mesine müsaade edilmiştir. Rahi- beyi ziyaret etmek Üzere gelem ler gazetecilerdi. Vapur Havaya Uçmuş Afrikanın şarkında Madagas- kar adasının yanı başında Re- ünyon isminde bir ada vardır. Birkaç gün evvel burada müthiş bir tayfun zuhur etmiş, kısa bir müddet içinde ortalık altüst ol muştur. Tayfun müthiş bir rüz- gâr şeklinde — başlamiş, biraz sonra tahammül edilmiyecek bir şekil almıştır. O kadar ki tayfu- nun tesirinden iri taş parçaları havaya uçmuş, hatta limandaki vapurların |güvertesi taş (yağmu- runa maruz kalmıştır. Bir aralık bir çamur yağmuru da yağmış, çamur parçalarının arasında yum- ruk büyüklüğünde taşlar çıkmış- tır. Birçok kişiler ağı. surette yaralanmıştır. Bundan başka havanın boğucu tazyikı yüzünden nefes alamayıp ölenler bile kaydedilmiştir. Ka- sırganin şiddeti esnasmda küçük gemilerden birkaç tanesi |batmış, hatta büyük bir gemi ile on beş tane kadar sandal limandan rıh- fımın Özerine fırlamıştır, Hâdise- ye şahit olan bir Fransız kaptanı gemi ile sandalların nasıl olup ta karaya fırladığını bir türlü kim- senin anlıyamadığını söylemekte- dir. Türk Tababeti Akliye Ve Asahiye Cemiyeti Türk tababeti Akliye ve asa- biye cemiyeti: Beyoğlunda Saka Flmızındı toplanmıştır. Doktor bsan Şükrü Bey dimağ iltihap- larında mayüi dimagi şevki yolun- dan bahsetmiş ve projeksiyonla müstahzarları göstermiştir. Doktor Ahmet Şükrü Bey Veronol tesemmümüne ait mü- şahedelerini — anlatmıştır. — Bilâ- hare yeni sene heyeti berveçhi ati zevattan intibap edilmiştir. Reis Mazhar Osman, ikinci reis Hüseyin Kenan, Umumi kâtip İhsan Şührü, veznedar Cevat Zekai, Aza Ahmet Şükrü ve İsmail Ziya Beyler. SON POSTA A Kap_al!_ Çarşı Asırdide Kapalı Çarşı, İstanbulun 1 Göbeğinde Müstakil Bir Şehir Gibidir Geceleri Dükkânların kîıitlenmediğî, Milyonlar Kıymetinde| Mücevherlerin Açık, Saçık Bırakıldığı Yegâne Yer Orasıdır Muhafazu teşkilâtı, kubbeleri üzerinde iş gören Kapalı çarşının kuş bakışı resmi Kapalıçarşıyı hepimiz biliriz. Karışık dehlizlerinde hergün on binlerce kişinin hay ve huyu du- yulan bu altı kapılı muazzım ker- vansarayın yosun tutmuş kubbe- leri altında hiç yoksa birkaç mil- onluk servet saklı olduğunu da iliriz. Bilmediğimiz, yabut pek azı- mızın bildiği şey, çarşının nasıl ve kimler lınıı'îndan muhafaza edildiğidir. Şehrin zabıta kuvveti, çarşının yalnız dahili inzibatile gündüzleri meşğul olur. Akşam muayyen sa- at gelipte kapılar hep birden kapanınca buraya hariçten kuş bile uçmaz. Koca çarşı, bu andan itiba- ren 26 bekçinin malı hükmüne geçer. Memleketin en — yüksek amiri dahi gelse, içeri ahnmaz. Yirmi altı bekçiden ikisi kolbaşı, bir tanesi de Umuml kontrol vazifesini görürle. Kolbaşıların — biri, gece ya- rısına kadar — çalışır.. Ötekinin vazifesi gece yarsından başlayıp sabaha kadar sürer. Kontrol, bütün bekçilerin harekâtını tef- tişe memurdur. Kapılar kapanmadan bir saat evvel, istirohat halinde bulunan sekiz bekçiden maadası hemen harekete geçip nöbet yerlerini tutarlar, Ziller, ötmiye başlayınca, bütün kapılar saniyesi saniyesine kapanır. Çarşı bekçilerinden bir kısmı, içerde, bir kısmı da kubbelerin üzerinde dolaşır. Bunları, kubbeden — kubbeye yalnız kendilerinin — bildiği bir yol- dan geçerler. Yağışlı havalar- da, barınmak için kubbelerin üs- tünde birkaç kulübe vardır. Dev- rini bitiren bekçi, bu kulübeler- den birine girerek — düdükle, diğer — arkadaşlarını — haberdar eder. Hırsız, yahut yangın tehlikesi halinde Kalpakçılarbaşında, eski bekçibaşılık zamanımdan kalma tahtaya büyük bir sopa ile üç darbe indirilir. Bu, tehlike işaretidir. Sopanın sesi, loş kubbelerde derin uğul- tolar halinde aksettiği için bütün bekçiler, gürültüyü işitip koşarlar, Bekçiler, ayni zamanda çarşı- nın itfaiyecileridir. Yangın zubu- runda hortumları cmuzlayıp - gi- | derler. Ateşi, her taraftan ihata Çarşı Bekçisi Mustafa Ağa ederek — ortalığı suya — boğar- lar. Çarşıda — şimdiye — kadar ancak dört yangın çıkmış, dördü de kolaylıkla ve sirayete meydan verilmeden söndürülmüştür. Çarşı esnafının, bekçilerine karşı sonsuz bir emniyeti vardır. çokları, dükkânımı kapamayı bile ihmal eder. Bekçiler, böyle açık kalan dükkânların önünden sa- baha kadar ayrılmazlar. Çarşı açıldıktan sonra da mal sahibi gelinciye kadar, orada beklerler. Bekçiler de bu emniyete lâ- yıktırlar ha... Çarşı içinde şim- diye kadar, kimsenin bir çöpü bile zıyaa uğramamıştır. Bu fakir fakat çok namuslu adamların aldığı maaş da hiç bükmündedir. Kolbaşılarının ay- lığı 20-25 lirayı geçmez. Beı- çiler ise ayda 10- 15 liraya ka- naat ederler. Maamafih Çarşı içinde hamallık hakkı kendilerin- de olduğu için, taşıdıkları öteberi eşya için ayrıca bahşiş alırlar. Kapalıçarşı bekçileri, biribirle- rine müteselsil kefaletle bağlıdır- lar. Bekçilik, birçoklarına ecdat- tan kalmadır. Bir bekçi, ihtiyar- layıp işe yaramaz hale gelince memleketinden itimat ettiği yakm akrabasını yanına getirtir, — işi öğrettikten —sonra onu yerine bırakıp kasabasına veya köyüne döner. Bekçi başılıkla idare olun- duğu zamanlar çarşıda ufak tefek hırsızlık vak'aları olurmuş. Çarşı Umran Cemiyeti, faaliyete geç- tikten sonra bunlardan eser kal- mamış. Kapalıçarşının” en — kidemli bekçilerinden — kolbaşı Mustafa Ağa, geceleri nasıl çalıştıklarımı şöyle anlatıyor: I ı — Efendim, biz akşam olunca, daha çarşı kapanmadan işimizi alırız. Herkesin bekliyeceği yer evvelden ayrılmıştır. Çatıda bek- liyecekler, kubbeye çıkar, içerde dolaşacaklar, kapıların — önünü keıeâ." şı kapandı. ibi, kubbe- deki bekçi, ıI”lıırıngî( glı:ıızn üstün- den doğru alır Kalpakçılar başı- şına... Oradan, Nuruosmaniye der, dayanır... Nuruosmaniyeden ge- çer Mahmut paşaya.. Mahmut paşadan aynacıları, kuyumcuları dolaşarak yine Kalpakçılara dö- ner, Bir bekçi de bu yoldan gi- derken, öteki bekçi de Parmak kapıdan kalkar, Bodrum hanı üs- tünden — Kalpakcılara — yürür, oradan Örücüleri, Köselecileri, Sahafları geçer, bedestanın köşe- sinden, — Zennecilerden — dayanır dua — meydanıma... Oradan, tek- rar yola düzlüp Bitpazarından Yor- gancılara çıkar, İşimiz çok zordur Beyim !.. san, çarşının etrafını bir kere dolaşmakla yorulur. Ya, bizim gibi sabaha kadar, durmadan dinlenmeden dolaşsa hali neye yarırdı ? Elli yaşına gelmeden çöküyo- luk... Allah sizi inandırsın, hafta- larca gözüme uyku girmediği oluyor. Bunca malı, bize emanet edip giderler. Mücevherci, altın kösteklerini meydanda bırakır, Halıcı, halısımı dışarda — unutür. Allaha şükür, 'daha bir vukuatı- mız yok! Bundan böyle de olmaz inşallah.. Asıl zorlu iş, cevahircileri beklemektir. Buranın bekçileri, sabaha kadar vazilelerinden ay- rılmazlar.. Malüm ya, hırsızların dakikasına Tunuruz. Mustafa ağaya sorduk : — Kaç senedir bekçilik edi- yorsun ? — Eh. On beş sene oldu gibi.. Bu iş, bana dededen kalmadır. Büyük babam rahmetli yaman adammış, Sultan Azize az kalsın ki bir güzel sopa çeki- yormuş. Ben tanımam, amma, bir zamanlar çarşı içinde bekçi- başı “Deli Bekir, — dedin mi korkmıyan yokmuş, Bir gece, Sultan Aziz, tebdili vazife başında bu- ruz. Sebebi de hep bu uykusuz- | K ea P L S *'—! Kari Mektuplari ı İ Üç İhtira Münasebetile Efendim; 13-3- 932 tarihli nüshanızda Üç makine ihtira eden Rifat Beyin muvaffakıyetini okudum. Kendisini çok eskiden tanıdığım için bu gençte nasıl bir azim ve sebat olduğunu bilirim. Yak- luklar içinde vücuda getirdiği bu makinelerden bilhassa para- şüt makinesi üzerinde tevakkuf edilmelidir. Üç, dört senedenberi uğraştığı bu makinenin derecci tatbikinı — tayyarecimiz — Vecihi Beyden öğrenmek isteriz. Daha birçok ihtiralarıma şa- hit olacak olduğumuz bu cevher- li genç parasızlıktan çok müşkü- lât çekmektedir. Para kazanmak istiyen sermayedarların bu gence teşebbüslerinde zahir olmalarını temenmi ederim efendim. CEMALETTIN Cevaplarımız Kozluda Taşbacada Efendi: Mevzubahs — ettiğiniz hâdise hususi — mahiyette — olduğundan neşretmekte mazuruz efendim. Yakup * Çıfıt Burğaz köyünde bakkal Safa Efendiye: Hakkınızı aramak için mah- kemeye —müracaat etmeniz 1â- zımdır. -— ——— —* kıyafet ederek Nuruosmaniye ka- pısına gelimiş. Kapıyı adamlarına küt küt vurdurmuş. Niyeti de, “Bakalım, çarşı bekçileri, dairesinde iş görüyorlar Bunu anlıyacak... Dedem deli Bekir, hemen ka- pıyı açıp karşısına dikilmiş — Ne istersin be adam! diye bağırmış. Sultan Aziz, başlamış yalvar- mıya .. “Beni içeri alırsan seni ihya ederim! demiş. Dedem, so- payı kapıp üstüne yürüdüğü gibi: — Dur, ben padişahım.. Seni tecrübe etmiye gelmiştim. Aferin işte böyle olmalı!.. demiş. Ertesi günü, saraydan dedeme, koca bir mühür kazdırıp göndemiş. Bekçi başılık mühürü imiş bu... Ayrıca bir torba altın da yollamış anma, dedim “Bu koca ç 1 padişah mühürile bana tes ettikten sonra, ben parayı ney- lerim?,, deyip — altın geri göndermiş... Dedem öldükten sonra bekçi başılık babama, babanıdan am- namus mı?, kesesini da var. gözü hep buradadır. İşimizde bir | dakika bile gecikmeyiz. Dakikası | cama geçti. Amcam öldüklen sonra da vazifeyi ben aldım. On beş senedir, buradayım ve lâkin her vücut bu işe dayanmaz beyim... Yazın ne ise ama, bunun kışt Çoğumuz, genç romatizmaya — tutulup — kölürüm oluyoruz. Geçende bir ari mız vardı. Hüseyin Ça bet beklerken düştü, öldü. lerden cuma olduğu için Çarşı kapalı idi. Bir doktor buldurup getirttik. Muayene et de şunu gömdürelim dedik. Doktor, her | tarafı açık saçık görünce şaşırdı: — Bunca mal, hep size ema- net ha !.. Aşkolsun, babayişğitler.. diye arkamızı okşadı ! Mustafa Ağanın verdiği iza- hatı, dinledikten sonra Kapalır çarşı Yeniçerilerinin İstanbulun en emniyetli adamları olduğuna inanmamak ve hele bu adamlar- daki seciye kuvvetine — hıyret etmemek mümkün olmıyor. * *

Bu sayıdan diğer sayfalar: