8 Temmuz 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

8 Temmuz 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” “SON POSTA — — ——aramaan xx — — İömn ae “İncili çavuşun Mezarında .. Elektrikle — ğîncilı, Gül Şerbetini Çok Sevdiği İçin 15 Kü SD e e lesdin Mezarına Şerbet Dö kerlermış Hakkında Kari Mektuplar: Meşhur — telgraf mütehastısı | Markoni | Markoni, — dünya 9Rı ;, | gazetecilerinden | ";dh';l;..b" bir kısmını kabul eşeddüse | n K telsiz sa- Aazırlanıyor hasında, bir müd- detten beri elde edilen mucizeyi andırır muaffakiyetlerden bahset- miştir. Malümdurki Markoni, bu | tecrübelerini — « Elettra » — isimli | bususi — gemisinde yapmaktadır. Markoninin noktainazarına göre (50-60) santim uzunluğundaki kısa mevcelerin büyük mevcelere ziyadesile —falkiyeti vardır. M. Markoni, (bu konuşma esnasında, Ceneve körlezinde mühim bir tecrübe yapacağından da bahset- miştir. Birçok denizci ve fen ada- minin huüzürile icra edilecek olan bu tecrübede, kısa telsiz. mevce- lerile gemi iİdaresine teşebbüs olunacaktır. Bu tecrübeler Elettra gemisinden idare olunacak ve içinde tek bir tayfa dahi bulun- mayan bir gemi, en dar boğaz- lardan geçirilmek suretile telsizin tayyare ve gemi idare etmek hususundeki fenn! kabiliyeti ispat olunacaktır. * Amuikuııı Jale Üniversitesi profesörlerinden biri, son zamanda yanı- “aaşman” | Sökkat 'it tecrü. eye e bankası Bı.ıy zat, Şe"ı:ıp:uc cinsinden — maymunların — paraya karşı duyabilecekleri alâkayı tes- bit etmek Üzere bunlardan bir- kaçını almış, muhtelif işler gör- dürmüş, bu işlerin sonunda da, bu hayvanlara, mükâfat maka- mında muhtelif büyüklük ve renk- te fişler dağıtmıştır. Ayni profesör, bu şekilde ça- lıştırdığı şempanzelerden bir kıs- mına ise muz, şeker, fındık gibi yiyecekler vermiştir. Kısa zaman sonra şempanzelerin paraya karşı büyük bir meyil duymaya başla- dıkları görülmüştür. Şimdi, Jale Üniversitesi profesörü, — zamanla kendilerine para mefhumunu tel- kin ettiğini zanneylediği şempan- zeler için bir banka vücude ge- tirmiştir. Ve bu tecrübeyi başar- mıya uğraşmaktadır. * Mılum olduğu Üüzere büyük Fransız ihtilâli 1769 sene- sinde yapılmıştır. bahrigesinin | ŞÖ, a amerika yalluğa hükümeti — deniz servetler | kuyvetleri tesisine teşebbüs etmiş ve bir Bahriye nezareti ihdas eylemiştir. O ta- “rihten 1932 senesine kadar Ame- rikanın deniz kuvvetlerine tahsis | ettiği hernevi kıymetlerin yekünü (16,553,223,569) doları bulmuştur. Şurasına dikkat etmek lâzımdır ki bu kıymetin - içinde bahriye büt- çesinden hor sene ayrılan milyon- lara ait tek bir sent bile yoktur. Bu kıymet, Amerikan bahriyesine tahsis edilen erazi, eşya stoku, | techizat, temizlik masrafı Üssü- bahriler sarfiyatını ifade eder. - TAKVİM —— Gün PAZAR S1 8 Temmuz 934 — Arabi B Ruümi 25 Rebevel — (358 25 - Hazirı Amerikan Hızır || 64 Wakit | Ezanıt|Vasati Güneş B Sz Öğe (43 Vakl ız İX. Yatar 16 14 | İmsaka 201 |2 w07 0W 4 36| Akşam (14 ı Tktadi | B 35 | Bekir Çavuş İsminde Biri Bazı Kandillerde Lokma Yapar, Mezarı Başında Fakirlere Dağıtırmış!.. Türk içtimal hayatında şimdi- ye kadar birçok lâtifeci, nekregü, zeki, — hazırcevap, — lâtifeperdaz şahsiyetler doğmuştur. Bunların başında Nasrettin Hoca gelir. Nasrettin Hocanın İsmini duyan mutlaka güler, onun zaman ve mekân kabul etmiyen, her zaman için taze ve felsefi nükteleri, eşsiz bir kıymet taşır.. Nasrettin — Hocadan — sonra ikinci derecede iki tarihi nükte- danımız daha vardır ki, bunlardan birini, Bekri Mustafayı bundan bir müddet evvel yazmıştım.. Şimdi sıra İncili Çavuşta, * Her zaman yayan ve tram- vayla camii ve mezarı önün- den geçersiniz.. Dıvın) olu aşa- ğgısında küçük minaresi, yuvar- lak kubbesile, Firuzağa camii sizin yabancınız değildir. Bu camlün küçücek — avlusunda Fncill çaevuşun Kanunl zamanındaki konağı işte bu sokakta idi burmalı kavuğu, mermer mezarile, İncili Çavuş yatar.. Onun diğer bir ismi de Firuz Ağadır. Firuz Ağa, Kanuni Süleymanın — devrinde — yaşamış, Halk ve saray arasında mekik dokumuş, emsalsız. bir adamdı. Sırasında Kanuninin musahipliğine, nedimliğine geçmişti. O devirde Topkapı sarayı ile dışarısı ara- sında müthiş bir ayrılık vardı. Hiçbir fert, saraya giremezdi, Velev saray adamı olsun, uzun sorgular, gözden — geçirmeler olmadan içeri bir adım atamazdı, Fakat buna mukabil padişahla İncili Çavuş bunların arasında birer müstesna teşkil ederlerdi, İn- cili Çavuş elini kolunu sallıyarak içeri girer. biç kimse sesini çıka- ramazdı. İncili Çavuş Kanuninin neş'esiydi. Kanuni Sultan Süley- man hiddetlendiği, köpürdüğü zaman vüzera ve ekâbir, İnciliyi içeriye iterler padişahın fırtına- sından ancak — böylelikle kurtu- lurlardı. Tarih İncili Çavuşun tipini şöyle tespit ediyor: Köse bir adam.. koskocaman, Yüzü buru- | şuk, boyu kısa, ufak tefek bir şey.. Yüzünde olduğu gibi, ba- şında da bir tek kıl yok. Kırmızı yollu entarisi, atlas samur kürkü, | başındaki dilimli kavuğile İncilı Çavuş iki tarafa sallana sallana yürürdü. İncili Çavuş, o devirde şim- diki — Yerebatanın — bulunduğu semtte otururdu. Saraya en yakın yer burasıydı. Kanuninin köpürdüğü görüldüğü zaman, geceyarıları veya sabah erkenden İnciliye derhal haber | gönderilir, zavallı don gömlek dışarı fırlar, ateşi söndürmiye fırtınayı dindirme giderdi. Padişahla incili | arasında büyük bir rabıta vardı. İn- cili sanki padişehmn bi diğer parçası, neş'e tarafı idi. Bütün hiddeti, bütün kederi İncilinin çok ince ve çok hoş, gizli, aşikâr nükte- lerile silinip giderdi. Bu yüzden ölünceye kadar İncili Çavuş zengin ve müreffeh bir hayat yaşamıştı. Kanuni ona Yerebatanda bir konak vermiş, paradan da eksik —etmemişti. Firuzafa camiinin küçük av- dusundakl bir tek mezar: İInclli çavuşun mezarı İncilinin kay- meti şundan anlaşılır. ki, Kanuni Sul- tan Süleyman birçok müsa- hip ve nedim- ler değiştir- diği halde, İncili Çavuşu musahipliğinden hiç çıkarmamıştı. * İncilinin birçok fıkraları, tatlı sözleri halk arasına yayılmıştır. Bunlardan bir kısmı kötü bir müstehcenlik taşır.. Hattâ meclis- lerde söylenemiyecek kadar kötü- | Incili çavuşun ressamımız larafın- dan canlandırılan bir resmi dür. Buna mukabil güzel fıkraları vardır. Meselâ, İncili hayatında işlediği. en — büyük Kanuniye şöyle anlatır: — Efendim, bir gün Ayasof- yadan geçerken, bir deve katarı gördüm.. Başta bir eşek, eşeğin fzerinde de bir kavuklu gidiyor- du. Derken gökten koca bir kartal hızla inip adamın kavuğunu kaptı. Adam kavuğum gidecek diye iki ellerile kavuğa yapıştı, adam havalandı, eşek havalandı, havalandı. Son kabahati develer sra ile İncili çavaşun ken- di tamile yaptırdı- dı cami: Firazağa camli devede havala- nirken, kurtarmak için koştum, koy- ruğuna yapıştım. Bu sefer bende — havalandım.. Çıktık, çıktık, çıktık, — çıktık, yedi kat göge çıktık.. Bu wrada bir de — aşağıya bakınca ne göreyim.. İstanhul ortada yok.. Canım ağzıma gel- di. Deveciye seslendim: * Aman — kavuğunu — bırakma |.. dedim.. Fakat bu sırada deveci ellerini koyverdi. Kavuk kartalın pençesinde kaldı. Biz başladık aşağıya uçmuya.. Uçtuk, uçtuk, uçtuk.. Bu sırada padişah merakla sorar: — Ecee, sonra |.. — Sonra efendim, bir de gö- zümü Aaçtığım zaman kendimi yatakta buldum. Korkudan etrafı berbat etmişim |.. İncili Çavuşnn siyasi bir tuhaflı- ği da vardı: O zamanlar Istanbula prlantalar, elmaslar, içinde bir Nemse elçisi gelmişti. Bu elçinin inci ve pırlantalar içindeki — gru- runu kırmak için Incili sarayın 100 mumrasına — elmaslı, - incili, pırlantalı bir takunya koydurmuş ve elçiyi şaşırtmıştı, Elçi bunun bikmetini sorunca İncili şu ceva- bı vermişti: — Bizim hükümdarımız o ka- dar yüce ve zengindir ki, onun nazarında inci ve pırlanta adi şeylerdir. Onları hep aptesane- leri için kullanır. 4 » Şimdi — İncili Divanyolunda kendi asıl ismile yaptırdığı Firu- zağa camiinin avlusunda yatar, Mezar baştan nihayetine kadar mermerdir. Bir delik. bile açık bırakılmamıştır. Koca kavuğunun mermeri hafifçe sararmış, fakat mezar sapasağlam duruyor. Geçenlerde moezarın başında durup bakarken eli laştı ve şunu anlattı: — Vaktile bu civarda bir Be- kir Çavuş otururmuş. Bütün sene mübarek ölünün başına kandili yakan o imişi. Bazı kandillerde sopalı bir | ihtiyar, iki büklüm yanıma yak- | ! Köprüden hareket Bir Mütalea Akay idaresinin 28 hazirâf' dan itibaren mevkütatbika ki duğu sefer tarifesi biraz isab sizdir. Bu tarifede saat 18 eden vap doğru Büyükadaya oradan d Pendiğe, sonra da Kartala gi mektedir. Bu vapur Kartald tekrar Pendiğe gidip orada &! hyor. Vaparun Büyükadadan doğ ruca Kartala gitmesi daha münâ* siptir. O zaman hem Kartal yol cuları fazla zaman kaybetmiyecek hem de idare fuzuli kömür mas? rafından kurtulacaktır. Yakacık sakinlerinden Si Yanlış Muamele Mi? Ben Yenipostane karşısındakl 57T No.h dükkânda müstamel plâk satıyorum. Müstamel plâk satışı vergiye tâbi değildir. Hal buki Maliye memurları bend vergi istiyorlar, vermediğim içli 1200 plâğımı mühürlediler. Müstamel plâkçı: Kemal © Çeşmenin Suyunu Kesen Sak Zeyrek civarı Sinan Ağa ma“ hallesi Kilise camli karşışında bu” lunan çukur çeşme gündüzleri bol bol aktığı halde akşam Ilıııı-le!ı ansızın kesilmektedir. Bunun ge- celeri halkı susuz bırakarak gün- düz para kazanmak maksadile Hasan isminde bir saka tarafın" dan — yapıldığı — anlaşılmaktadır. Alâkadar makamın nazarı dikka- tinin celbedilmesini rica ederim. Mazhar — Adanada Belediye Hizmey İstiyen Köyler Adanaya iki sant mesafedeki — mecmuu 2000 evli Köprü sokaği Akkapı, Çandıroğlu, Mıdık, Mirza çelebi, Paşasokağı, Dağlıoğlu köy- leri halkından gönderilen 20 imzalı bir mektupta köyleri Belediye dahiline alındığı ve kendilerinden 4 senelik temizlik resmi İstenildie ği halde köylerinde Belediye hiz- metleri yapılmadığı, hâlâ köyka- nunu tatbik edilmekte olduğu, Belediye — zabıtasının köylerine uğramadığı, köylerinde mektep olmadığı yazılmakta ve Belediyo mükellefiyetlerine tabi tutulduk- — ları cihetle köylerinde de Belediye | hizmetlerinin ifa edilmesini, köy- lerinin temizlenmesi, kaldırımların yapılması velhasıl Belediye imara- tından istifade ettirilmesi isteni - mektedir. Pangaltıdan bir rüya hakkında P, T ©| işaretile, Burdurdan park hakında Zoys nelâbidın imzasile, liseler hakkında okuyucularınız işaretile, Çadırcılar es* nafi namina Sabri imzasile mektu; gönderen karilerimize : İmzasız ve adressiz veya bun-. lardan biri noksan olan mektup" lar nazarı dikkate alınmaz ve gevap verilmez efendim. ..... GSENAR ee SUNMELENAMEA SAA NENELENE SA SAkAAn A KSK lokııı yapar, mezarı başında f.ku fukaraya dağıtırmış!.. İncili Çavuş: — hayatta gül şerbetini çok sevdiği için Bekir çavuş, bayramlarda bir billar surahl dolusu şarabı meza- ra dökermiş!. Fakat Bekir çavuş öldükten sonra, İncilinin mezeri — kandilsiz, lokmasız, gül şerbetsik kalmış!. j İhtiyar yanımdan iki büklüm, ayaklarını — sürüyerek — ayrılırken — başını sallıyordu: — Hayfâki © yolun biz de yolcusuyuzl.. — 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: