11 Temmuz 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A;iı-j. İı.,r Ca .,.: e akl Son POSTA lli -T7 - 934 Nakili: A. Rı ;ğ Denizden BU Sesler .. 5 “ Küçük Behçet, Günün Bırınde Meçhul Bir Adamdan Bana Selâm Getirdi w 93 Uzun kara çehreli, dik ve kır — biyikli bir adamın, pencerelere C dikilmiş — gözlerile — karşılaştım. — Temizce bir sandalın içinde re- — havetkârane kürekleri oynatan :'” bu adam, alabildiğine bağırıyor; — merhamet dilenen yılışık bir âşık — tayrile adeta pencerelere doğru — yalvarıyordu.. Boş bulunup per- - deyi açıverdiğime pişman oldum. — Hemen kapadım. Kendimi odanın i “ortasına attım. Bu hâdise, hiç hoşuma gitme- — miş.. Hattâ içime bir korku ver- - mişti. ÂAra sıra pencerenin önünde — oturduğuma ne büyük hata et- — tiğimin farkına vardım. Bana O karşı civıdığı aşikâr olan bu — adamın daha büyük bir cıvık- z — lıiğına meydan vermemek için C artık pencerenin önüne de git- memeyi kararlaştırdım. Ve 8 Ağustos — Bugün, teyze hanımın toronu '»'-_f.-Bohçet bir kedi gibi usullacık — odama sokuldu. Bu da, teyze — hanımın bütün huylarına tevarüs — etmiş saf bir çocuktu. Onu gö- rünce sordum: - — Ne haber, Behçet?. — — Söyle bakalım.. Bugün cici — annenden kaç para aldın. — Yim para aldım. — Eh, oyim para İle ne aldın. 1 — Leblebi aldım. - — Hadi yim para da ben ve- — reyim de, anunla da şeker al. — Olur. — Behçet, her gün yim parayı Oalır almaz, yine kedi gibi sakin ve sessiz odadan çıkardı. Fakat — buügün çıkmadı. Sanki çivilerini /— sayıyormuş gibi bir müddet tavana — baktı. Ve sonra aramızda çu muhavere başladı: Te — Teyzel — Ne o, Behçet — Yaver — amcam, söyledi — Kime selâm söyledi selâm Beh- 'len Lab!ıye, Çatalçeşme sokağı, 25 İ İSTANBUL Gazetemizde — çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize aittir. — ABONE FiATLARI 1 6 3 1 Senel Ay | Ay | Ay Kr. | Kr. | Kr. | Kr 1400 | 750| 400 | 150 2340 (1220|/ 710 | 270 270011400 | 800 1300 ——— ——— | | Abone bedeli peşindir. Adres p — değiştirmek 25 kurüştur. — Gelen evrak geri verilmez. | ilânlardan mes'uliyet alınmaz. e 4 Cevap için mektuplara 10 kuruşluk < SART pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutusu: 741 İstanbul Telgraf :Sonposta " Telefon :20203 çet?.. — Sana söyledi. — Yaver amcan kim?.. — Hani canım, hergün bura- dan sandalla geçiyor ya.. Hani bağıra bağıra türkü söyliyor ya.. Birdenbire beynim karınca- lanır gibi oldu. Tekrar sordum: — Ehh başka ne dedi?. — Bu akşam gelsin de, bera- ber gezelim, dedi. — Ayıp deği mi Behçet, sen böyle erkeklerden kadınlara ha- ber getiriyorsun. Aman, ne fena şey... — Ben getirmiyecektim teyze.. Amma bana mahallebi - yedirdi. Eğer, cevap getirirsen, yarın da dondurma yediririm; dedi. Derhal kaşlarımı çattım. Onun önünde — çömelerek — parmağımı tehditkâr bir vaziyette kaldırdım: — Senin, kulaklarını koparı- rım Behçet, eğer bir daha böyle şeyler söylersen. Canın mahallebi, dondurma isterse bana söylersin, ben alırım. Sakın bir daha böyle fena şeyler yapma.. Hem bir da- ha da o yaver amcanın yanına sokulma, , Diye bağgırdım. Büyümek istidadım gösteren bu meselenin önüne geçmek için | derhal pencerenin kafeslerini in- dirdim. Odamı değiştirerek, de- niz tarafındaki bu odadan, kar- şıdakl sokağa nazır odaya geçtim. * Üst kata çıkmak âdeti olmı- yan teyzehanım, yemekte sordu: — Sokak üstüne niçin geçtin | | kızım?. O oda pek sıcak - olur. Sesim biraz pürüzlenerek ce- vap verdim: — Hakikaten öyle teyzeha- nım., Fakat biraz fazlaca tahta- kurusu var da. * Gece odama çıktığım zaman, içimi yiyen kurt dişlerini biraz daha sivriltmiş, keskinleştirmiş- ti. Kalbimdeki yarayı daha de- rinden kemiriyor; gittikçe artan bir ıstırap veriyordu. Yatağımın — örtüsünü — bile kaldırmadan, uzanmıştım. Lâm- ba yakmamıştım. Olgun | mehtabın parlak ziyası, sımsıkı kapadığım patiska perdelerden süzüle süzüle odaya yayılıyor.. uzaktan gelen kurbağa ve cırcır böceklerinin sesleri, bu sakin yaz gecesinin derinliği içinde huzün veren akisler yapıyordu... Gece, her halde epeyce ilerlemişti. El ayak çekilmiş, ses seda kesil- mişti. Bu derin sükünet içinde, kalbime de bir şifa ve sükün arı- yordum. Evin önünde, evvelâ ha- fif ayak sesleri ve sonra bir mırıltı işittim. Bu mırıltıyı iki alaycı kahkaha ve sonra sürekli bir süküt takip etti. Yavaş yavaş kımıldandım. Ayağa kalkmaktan korkarak bir yılan gibi uyulgana uyulgana pen- çereye doğru yaklaştım. Perdeyi usulcacık aralık ederek dışarıya baktım. Biri beyaz caketli, öteki sadece gömlekli iki adam duru- yor, biribirlerinin kulaklarına bir şeyler fısıldaşıyordu. Bunlardan hırı, dikkatle pençereye baktı. . ( Arkası var ) , Merak Bu Ya İ Kazaya uğrıyan — | Çarpış- mada sağlam kalan otomobilin sahibine)| oh, affedersiniz, bu dayanıklı otomobilinizin marka- sını ıöyler miııımz? ALRARTŞ HUŞA LAŞA | Gi OĞ b v AA SA LA | ea A llli v Frübeetlli Dünya İktisat Haberleri | tularından evvel, Cihan Yün Iİstihsalâtı Haberleri Sidneyden bildiriliyor: Avus- turalyanın 1934-1935 senesi yün kırkımı hakkında yapılan ilk tah- minler çok iyidir. Buna nazaran önümüzdeki mevsim için Avus- turalyanın yün rekoltesi (3.146.000) balya olacaktır. Avusturalyanın yün yetiştiricileri ve yük komis- yoncuları arasında bir toplanti yapılmıştır, Bu —toplantı da satış mevsiminin bu sene Sid- neyde 27 ağustosta açılmasına karar verilmiştir. Diğer şehirlerde daha geç açılacaktır. Noel yor- geçen seneden devrolunan. stoklar da dahil olmak Üzere, en fazla 1.600.000 balye- nin satışa arzolunması kararlaş- tırılmıştır. * Liverpulden bildiriliyor: Bu senenin dördüncü yün müzaye- desi yapılmıştır. Satış miktarı 8535 balyadır. Yünün 5975 bal- yası giltere — sanayii — için satın alınmıştır. Fiatlar geçen Üçüncü müzayedede elde edilen- lere bakarak yüzde beş daha aşağıdır, * Romadan bildiriliyor: Ça- lışmaya başladığını bildirilen bey- nelmilel yün konferansını işlerini bitirmek Üzredir. Fransız, İtalyan ve İgiliz murahhasları Japonların bilhassa Avrupa harici pazar- larda yünlü mensucat üzerine de büyük (Çrekabete — başladıklarını söylemişler ve bu hususta bir karar alınmasını — istemişlerdir. İngiltere murahhası M. Josef Kley Japonyanın geçen sene 1931 yılına bakarak on misli ihracat yaptıgma işaret etmiş kongrenın bir an evvel bu hususta bir karar almasını istemiştir. Bu hararetli celseden sonra henüz bir karar verilmiş değildir. * Bir Yunan gazetesinin verdiği Yunanistan- | malümata — naza- ran, mayıs ayının da gümrük ilk on gününde varidatı Atina gümrükle- rinin varidatı 1,310,839 drahmi tutmuş, bu suretle geçen senenin ayni günlerine nazaran 720,315 drahmi bir fazlalık göstermiştir. Ayni glünler zarfında Pire gümrükleri —41,932,393 — drahmi varidat getirmiştir. Bu varidat Pire gümrüklerinin geçen sene ayni günler zarfındaki varidatına nazaran 10,599,277 drahmi nok- sandır. Selânik gümrükleri mayıs ayı- nın ikinci on günü zarfında 11,838,810 drahmi varidat ver- miştir. Bu varidat yeni gümrük- lerin geçen sene ayni zaman için- de getirdiği varidattan 2,027,301 drahmi noksandır. ' dogdugum gün hıkılıın yırın ne HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Almancadan tercüme eden: Hatlce Hatip MİKİMAVS' - | Küçük Hrav Luyı tamımak ar- tık mütkün değil. Güzel sarı saçları bir çalıya dönmüş, kar- | ma karışıktı, Her zaman tatlı ve yumuşak bakan gözleri hiddet- ten bir yıldırım kaynağına çevril- miş ve küçük yumuşak dudakları hiddetini anlatacak kadar kelime- bulamamaktan titriyordu. Tabii surette hemen telefonla aranmış olan arkadaşı Anni onu teskin etmek için elinden geleni yapı- yordul — Fakat Lu birdenbire her şeyi izam etme; belki yanılıyorsun! Lu bağırıyordul — Hayır.. hayır elimde kâğıt var., elimde isbat var. Kocam be- ni aldatıyor. ÂAnni buna bir türlü inanamı- yordu: — Halbuki son defa bizde ol- duğu zaman sana karşı nasıl muhabbetli idi. Sana nasıl sevgi ile bakıyordu?. —Hayır.. hayır mümkün değil. Lu hep hiddetli : — Öyleya! Asıl alçaklık ta burada ya, diyordu. Bana bari itiraf etse idi. O bir başkasını, bir Mikimavus'ı seviyor... ÂAnni onun sözünü kesti: — Fakat Lu Mikimavs sensin. — Mikimavs bendim. Fakat artık ben değilim şimdi bir baş- kasına bu ismimi veriyor. Elimde isbatım var, — Bu ispatın ne bana söyler misin ? — Evet. Fakat ondan evvel bütün hikâyemi dinle sırasile. Beni aldatmıya aylardanberi başladı. Fakat ben kör karı, bütün şahit olduğum — şeyleri — hakikatlerile göremedim. Hiç eskiden yapma- dığı şeyleri yapıyordu. ları olduğunu söyliyerek saatlerce dışarda kalıyordu. Artık bir de iktısat ki sorma gitsin. Yaptığı hediyelerde bayağı hasis olmuştu. Şimdi anlayorum: Tabit ötekine iyi hediyeler yapabilmek için ben- den kısması lâzımdı. Biliyorsun. Son isim günüm için kürkten bir kıravat istiyordum. Bana bunu almalı değil miydi, — Halbuki reddetti ” — Biliyorsun — vakitler fena, dedi. Bir az sabretmekliğin lâzım. Şimdi onu da hatırlayorum. Hatta isim günümde birkaç saatte bir yerlere gitti. Fakat şimdi bütün bu anlaşılmaz — şeylerin anahtarı elde şimdi ısbat burada bu sabah evde muhtıra defterini unutmuş, bak oküyorum içinde neler yazılı: 15 mart (İsim günü) Mikimavs için 150 şilin, biliyor mısın o gün bana ne hediye etti h Bir kutu şeker, ve bir tek şişe parföm.. Bak dinle daha 15 şu- bat (aylığını aldığı gün Mikimavs için 180 şilin.. Daha okumaya ne hacet bütün defter böyle. Anni hayret içerisinde idi: “Ne olursa olsun; bu, inaniıl- mayacak birşey! diyordu. Kocan gibi bir koca?l!. Sen ne yapmak niyetindesin? Bu anda o burnunu podrala- makla meşgüuldü: — Ne mi yapacağım? Bir kavga.. Amma nasil bir kavga; o ömründe böylesini görmemiştir. Ya o Mikimavstan yahutta ben- den vazgeçsin, alçak, sefil eğer onu bu kadar sevmiş olmasaydım. Kavgada etmez, yüzüne bir daha bakmaz, çıkar giderim. Fa- kat işte yapamıyorum... Yarın olduğunu | lamamıştı. Taplantı- | — barakalar sonunu geçirmek için yapılmış bir — koloni idi. Şehirde çalışıp sayfi- | sarsıla ağlayordu. Peter ona eğile — İıı yapacak?. Ne hediye edecek? onun için yarına kadar da sabre* deceğim, Ona birşey söylemiye- ceğim. * Bu gece Lu için uykusuz geç*'_' miş bir gece idi. Bu kadar fenâ ve yüklü bir vicdanla Peterin ya- nında bu kadar rahat uyumasi onu sinirlendiriyordu. Nihayet sabah olmuştu. Lu — hemen uyku taklit etti. Ve Peter - doğduğu günlerde olduğu gıbl onüu öperek uyandırdı: — Sana uzun ömür ve büyük saadetler temenni ederim benim mini mini Mikimavs'ım, haydi kalk çabuk hazırlan. Şimdi Greifens- tein'e gidiyoruz, senin doğduğun günün yıldönümünü orada tes'it edeceğiz; olur mu? Nasıl olmaz? Diyebilirdi. On- lar biribirlerini orada bulmuşlar, hayatlarının en tatlı saatlerini orada geçirmişlerdi. Neden Peter ona yaptığı: bu hiyanetten sonra- oraya — gitmesini Hem de hiç bir hediye hazır- Yalnız birkaç kır- mızı gül hepisi bul.. Başka bir şey yoktu ve o masum yüzle karı- o sının yanında dolaşıp duruyordu. — Motosikletin arkasına oturan Lu daha gsesini çıkarmadan Greifenstein'e doğru gidiyorlardı. — Güneş vardı. Eğer kocası onu sevmiş olsa idi dünya ne kadar güzel olacaktı, Lu gözünden sızan bir. damla yaşı gizli, kuruttu. Greifenstein'e gelmişlerdi. Mo- , V indiler ve Peter, * tosikletlerden karısını daima yezmesini ıavdıil sokağa saptırdı. Burada Tuna sahilinde çiçokll küçük bahçeleri içinde mini mini vardı. | Burası hafta yeye gitmeye muvaffak olamayan: lar hafta sonunda, yani cumartesi öğleden sonra buraya gelirler — 've pazartesi sabahına kadar bu barakada yaşarlar, eğlenirlerdi. Lü çiçekli bahçelerinde oturan mes'ut insanlara baktıkça kalbis nin daha sıkıldığını hissediyordu. — O, çok sevdiği bu evlerin hepi- sini tanırdı ve birden bunların içinde yepyeni bir tane gördü. — Çiçeklerin —arasında — görünen kapısının üstünde mavi harflerle — (Mikimavs| yazılı idi, Kocası: — Lu dedi. yormusun? Gayet küskün duran kadın: — Ne bileyim. Ben? Diye cevap verdi. kocası onun omuzuna sarılarak: — Mikimavs yıl | dönümü hediyemdir. gül ve sevin bakayım... Ne olu: yorsun, yavrum?. Gülüp sevineceği yerda ıı-'." vallı Lu hınçkırıklarla — sarsıla, Onu okşuyor ve hayretle: Ne mişti. endişe ile soruyordu. Lu: Se- vincindeni f Diye — kekeledi. Ve gonra kocasının boynuna sarılarak onü öptü. Öptü.. fakat Peter, karısı" — nın göz yaşlarının hakikt sebe- I:ııııi hiç bır zaman öireuemodi. F çi '“.ınühı-nı..r_rı GÜ ö düşünmüştü. — gizli — Bu küçük bara- — kanın ismi neden Mikimavs bili- — genç w O zaman bu ev ismini — | senden almıştır. Bu sana benim — Haydi — oluyorsun?. — Neden — ağlayorsun? diye muhabbetle ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: