15 Ağustos 1934 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

15 Ağustos 1934 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Ağti'tde 15 Başı N Yaplı'? Aşk ve macera romamnı — 72— Sonra elbise de onlardan. Ne güzel, ne parlak çizmeler, ne güzel kilot pantalanlar.. Görmüyor musun, ortada dilenip dolaşan genç çocuklar bile azaldı.. Millet, iş buldum diye nasyonal sosyalist Üniforması giyindi. İş te kolay. Hem de afisi, cakası, fiyakası çok... Mütemadiyen — nümayiş yapıyorlar. Tabur, tabur dizi- lip ellerinde bayrakları, tram- petleri şarkı söyliye — söyliye, vatanı kurtaracağız diye, çizme- lerini asfaltlarda sürüklüyorlar, İmre: — Oldukça da- güzel bir delikanlıyım, — diye şaka etti. Üniforma bana pek yakışırdı. — Yakışır elbette kocaman Aslanım ben. — Buyurunuz matmazel, lütfen | piyanonun yanına yaklaşınız. Fafanın her zaman solgun olan yüzü heyecanından şimdi kıpkırmızı — olmuştu. — Yerinden kalkmış titreyen adımlarla piya- nonun yanına yaklaşıyordu. Beyaz kesik bıyıklı, zayıf adam oturduğu iskemlede döndü. Parmaklarını piyanonun Üzerinde gexzdirerek. — Rica ederim, şu gam'ı yap- mak lütfünde bulununuz. Dedi. Fafa bu ince parmakların al- tındaki tuşlardan çıkan sesi tek- rarladı : — Oo.. Oo.. Mini mini Mat- mazelin harikulâde güzel bir sesi yar. Genliş bir salonda idiler. Kö- şedeki büyük kuyruklu piyanonun önünde bulunuyorlardı. Piyano- nun Özerinde Bethoven'in büyük bir büstü vardı. Karşıda duvar- da Vagner'in büyük bir portresi, ilerde bir kocaman kanape, geniş iki koltuk ve bir yuvarlak masa vardı. Koltukların .— birinde " Küçük Fatoş âdeta kaybolmuş gibi idi. Kanapenin üzerinde iki kişi oturuyordu. Bunlardan biri, uzun boylu ve beyaz gür saçları ar- kaya doğru taranmış olan ve uzun oldukları için siyah elbise- sinin ustüne kadar dökülen ihti- yarlığına rağmen çökmemiş bir vücudü olan ihtiyar bir insandı. Diğeri de pembe krepdö- şinden dik yakalı bir blüz ve lücivert bir etek, pembe hasır bir şapka giyen bir kadındı. Bu kadın 50-60 yaşları arasında olmalidi. Yüzü çok buruşuktu. Ve ön dişleri çıkık ağzile uzun burnunun bütün hututu bir İngi- lizi hatırlatıyordu. Diğer koltukta oturan kırk ile P — Gazetenin esar gazısile bir sütunun iki satırı bir (santim) sayılır. 2— Sayfasına göre Bir santi. min ilân fietı şanlardır: santimde 3—Bir (8) kelime — vardır. 4—Ince ve kalın yazılar tulacakları yere — göre senlimle ölçülür. vasati Si Yazan Suat Süzan elli yaş arasında fevkalâde bir itina ile giyinmiş olan güzel fakat güzelliğine fazla mağrur olduğu her tavrundan belli olan bir er- kekti. Yaşına nisbeten saçları inanılmiyacak kadar — ağarmıştı. Bu saçları arkaya doğru sımsıkı taramıştı. Piyanonun — önündeki — zayıf adam çizgili bir pantalon ve siyah bir caket giyiyordu. İşte bu adam Berlinin en meş- hur - konservatuvarlarından — biri olan ( ... ) konservatuvarı dizek- | törü idi. Saçları arkaya doğru taranmış olan şık erkek Almanyanın en güzel sesli tenorlarından biri idi. Ismi Yasef Braun du. Alman kadınları — arasında — harikulâde süksesi olan Herr Bramun bugün tesadüfen konservatuvaran eski hocasını gömiye gelmişti. Penbe blüzlu dişlek kadın matmazel Fernanda Pieri idi. Bu kadm bundan on sene evveline kadar opera mugamniligi ederdi. Değil yalnız Almanyanın bütün Avrupanın en meşhur. mugamni- yelerinden idi. Annesi Ingiliz ve babası İtal- yan olan bu çirkin yüzlü fakat bulunmıyacak kadar - güzel sesli kadin bir zamanlar bütün dünya operalarının biribirinden kapmak istediği ve binlerce hayranı olan çok sevilen çok beğenilen bir yıldız. olmuştu. Fakat o sahne muvaffakiyet- lerinin en parlak olduğu bu de- virde birdenbire sahneye veda etmiş çekilmişti, Sara Bernar ve Sevil Sorel ve diğer bazı kadın san'atkârlar — gibi — ihtiyarlığının fecaatını sahnede göstermemek için fazla istical etmişti. O zamandanberi Avrupanın en meşhur ve sayılı konservatu- varlarından biri olan ... konser- vatuvarında ses hocası İdi. Onun yanında oturan vö onun ellerini ikide birde —hürmetle öperek konuşan beyaz saçlı ve tatlı yüzlü, siyah elhlıe" kocaman 15 - 8 - 934 ihtiyar musikl profesörü meşhur Anton Sehmitti. Konservatuvarın ruhu sayılan bu adam konservaturar müldürlü, profesör Pierl ve kendisini ziya- rete gelmiş eski talebesi Josef Bromn ile birlikte konservatuvara girecek olan bu küçük kızların seslerini: «Şayanı kabul müdür? Değil midir..» Diye tecrübe edi- yorlardı. Fafa da, Fatoş da pürheye- candılar Josef — Broun, Pierl ve diğer profesör Sehmitt ve direktör gibi beynelmilel musiki âleminin üstatları karşısında böyle bir imtihan geçirmek pek te kolay bir şey değildi. Kuyruklu piyanoda bizzat ça- lan direktör: — Haydi çocuğum, diyordu. Şimdi de şunları yıpııu bılııyım. — Arpejler, gamlar, — Oh güzel... Çok güıel Hem pek çok güzel bir ses. Matmazel Fernanda Pieri bu sese adeta hayran olmuştu. — Harikulâde bir şey diyordu. Mükemmel bir Mezzo- Soprano. Bu ara piyanoda tevakkuf eden direktör ilâve etti: — Mezzo - Soprano teatral. Matmazel Fernanda Pieri ile direktör genç kızların da anlaya- bilmesi için aralarında Fransızca konuşuyorlardı. Bunun için söy- lenilen sözleri anlamış olan Fafa- nin kalbi sevinçle çırpınıyordu : — Oturunuz, yerinize yavrum. Fafa direktör Fatoşa dönmüştü. Fatoş artık çok cesaretli idi. Çünkü o kendi sesinin Fafanın sesinden çok daha güzel ve çok daha talimli olduğundan emindi. Onun sesi beğenildikten sonra kendi sesininin emesine — ve AAA z (Arkası var) Tepebaşı Belediye Bahçesinde 16-8-934 Perşembe günü akşamı 21 de OPERET KOKTEYL Yazan — ( Ekrem Heşit Bestaliyen: Cemal Reşit İst inbul, Bebek, Şişli yoleuları için tramvay temin M Zaro Agamn Dışılen Anası 106 Yaşmda Kızı Da Seksen Dördünü Bitirmiş Bu resimde solda Fransanın en ihtiyar kadınımı görüyorsunuz. Ismi Madam Kuvanyo'dur. 1828 senesinde doğduğuna göre bugün tamam 1.6 yaşındadır. Yanındaki de kızıdır ve 84 yaşındadır. Bunlara bizim merhum Zaro Ağanın dişileri, diyebiliriz. Cam Fabril_:ası Gelecek Mayısta İşliyecektir Dünkü temel atmıya Bir Başka bakış ( Baştarafı 1 inel sayfada ) fabrikzsı sol köşeye kurulacaktır. Temelini atacağımız daire, me- vaddı iptidaiye dairesidir.,, Ismet Paşa, plânı görmek istedi, bunun üzerine Hâmit B. plâm açarak izahatına devam eti : “— Fabrikada altı otomatik makine bulunacaktır. Şu kısımda kömür depoları, beride gazojen dairesi, yarım ve bütün firınlar.. birinel kısım yevmiye (20-25) bin şişe yapacaktir. Diğer yarım otomatik makineler ise günde (15) bin kadar yapabilecektir.., Bu izahattan sonra Ismet Paşa şunları söledi : “— Cam fabrikasının koru-: masını milli bir müecssese olarak Iş bankası deruhte etmiş bulu- nuyor. Memlekette şimdiye kas dar bu şekilde fabrika kurmak hususunda — tecrübeler — yapıldı. Fakat muhtelif sebepler bu te- şebbüsleri fena surette neticelen: dirdi. Şimdiye kadar — tuttuğu sına müvaffakıyet temenni eder, kendilerini tebrik ederim.., Bu sözlerden — sonra temel atılacak mahalle ilerlendi. Büyük bir temel taşı oyulan — mahalle yerleştirilmiş bulunuyordu. İsmet Paşa, malayı ellerine aldılar. Ve: «— Fabrikanın temelini at- yordum. Mayısta işlemeğe başp hep beraber Diyerek hırçlı bu taşın etra- fını sivadılar. Daha sonra iktisat vekili Celâl Bey de ayni şekilde taşın diğer mahallerini sıvadı. Bu suretle temel atma merasimi ya- pılmiş oluyordu. Celâl Bey. *— Sümar bank, Istediği zaman istediği kadar hisse ile buraya iştirak etmek hakkını muhafaza ediyor Paşam.,, dedi. Büfede yapılan ikramdan sonra Ismet Paşa, eski bir P: olan Ahmet Efendi ile hasbihalde bulundu. Ahmet Efendi, Hamdul- lah Suphi Beyin kayın pederi ok suğunu, Paşebahçenin yerlilerinden say'ldığını söyliyerek, vaktile bu- rada kurulmuş bulunan çeşmi billür 'fabrikası hakkındaki bik diklerini anlattı. Fabrikanın Trab- lus muharebesi sırasında kapan- dığını, iptidat maddenin dae- hilden tedarik edildiğini söyledi. İskeleye — dönüleceği — sırada, Paşabahçe ilkmektebi talebesin- den Niket isminde küçük bir hanım kız İsmet Paşaya yaklaşa- rak fabrikanın kurulması dolayı- sile duyduğu hislerini anlatmış, ada BÜ RE ĞAi — ü fabrika düdüklerile uyanmanın vereceği zevkin sonsuz olduğunu söylemiştir. Niket Hamım sözlerini: *“Kudretli bir yaratıcı olan siz aziz kahramanların önünde hürmetle eğilirim.,, cümlesile bi- tirmiş ve şiddetle alkışlanmıştır. Daha sonra, Paşabahçe mu- allimlerinden Satm Bey de heye- canla dolu bir hitabe 'söylemiş: “*— Paşabahçe halkı da, te- mel atma merasimini yapan Baş- vekil Paşaya ve Celâl Beye sonsua minnetlerini benim değersiz. ağ- zımla — kaydediyorlar. — Dilerim Ulu Tanrıdan ömrümün yarısını bu adama versin!,, — Diyerek Başvekilin elini öpmüştür. Davetliler buradan — tekrar cıkta zingal tesisatını ekler- ör Heyet öalalmn Dnnatiki * Paşabahçede cam ve şişe fab- rikasında her türlü içki ve kolon- şişeleri, Aatriyat flakonları, Tâmba şişeleri, bardak, kadeh, surahi, reçel tabakları ve salre imal olunacaktır. Fabrika, hergün vasati (20 - 25) bin şişe yapabilecek kabiliyet tedir. Altı tane otomatik makine bulunacaktır. (935) senesi Hazi- İzmitteki KOğıt Fabri- kasının Temel Atma Merasimi İzmit, 14 ( Hususi ) — Izmit dün bayram gününü yaşadı. Her taraf — bayraklarla — donanmıştı. Başvekil Paşayı, Iktısat Vekili Celâl Beyi ve diğer zevatı taşıyan Ertuğrul yatı saat 9 da gelmiş, bir heyet tarafından karşılanmışe tır. Otomobillerle doğruca İzmit dışındaki kâğıt fabrikasının ku- rulacağı mahalle hareket edik miştir. Orada plânlar üzerinde izahat verilmiş, İzmit belediye reisi Ke- ve Kocaeli Mebusu — Sırri mal Beyler tarafından — birer nutuk söylenmiştir. Burada Başvekli Paşa çok şayamı dikkat bir m- tuk irat etmiştir. İsmot Paşanın nutukları “— Arkadaşlarım, bugün mi- him bir “Tabrikanıni temsl taşını koyın:zıı; Bu münasebetle İktır sat Vi arkadaşım Celâl Beyle bize gösterilen — iyi ve kıymetli kabule teşekkür ederiz. (Devamı 9 uncu sayfada )

Bu sayıdan diğer sayfalar: