Ca el 'yan ö eli ' K 1 D VA 1 aa Y SEE Son arzu İdam mahkümu- Nu sehpanın altına getirdiler; Ve Son arzun ne- dir? Söyle! Dediler. Son ar - Zusunu söyledi : — Bu sehpayı, ,llıngi marangoza Üzüntü Çocuğun doğdu - ğu gündü. Eve her gelen bir oyuncak getirmiş . Çocuk üzüldü; babası me- ra ketti: — Masrkf oldu, diye mi üzülüyor - sun? — Hayır baba Yyaptırdınız. Ağaç - bu kadar çok-o - ları çok muntazam yuncağı kırmak i - Tendelememiş — de çin çok uğraşmak adını öğrenmek is - — Her gün muhakkak bir yalan söylersin... M Iâzım da ona üzü - terim. — Ben günü gününe uymıyan seciyesiz bir kadın değilim. zülüyorum. ur ESİ O dakde — —— & İ — Gene kaç defa kaldırımları öp- müşsündür? — Kaldırımları da mı kıskandın karıcığım... Tekemmül Köylü söyledi: — Şu öküzlerin yerine motör kul- İanmak hiç fena değil amma, motörler biraz tekâmül etse, ğ — Yani nasıl? — Gübreyi de temin edebilseler , &$4 * Soramadım Serseriler arasında: — Kordonun çok güzel. — Saate de bak. — O da güzel. kaça maloldu? — Fiatını soramadım. Kuyumcu dükkânında uyuyordu. ; k ** * Doktora gitti: — Dün gece hiç uyuyamadım. Daktor ilâç verdi: — Ertesi ğün gene gitti. — Dün gece nasıl uyuyabildiniz mi? ğ — Gene hayır. — — Sebebi ne olmalı? — Dün söylemeyi unutmuştum. Tahtakuruları. Kü r Çıkar çıkmaz Seni bir gören olur, Sokağa çıkar çıkmaz., Elbet sana vurulur; Sokağa çıkar çıkmaz.. Ne de çok bekliyen var, Hepsi de seni arar; Peşinden koşacaklar; Sokağa çıkar çıkmaz.. Sokağa çık gene, Gez alabildiğine; Çabuk dönme evine, Sokağa çıkar çıkmaz.. Bil ki ben bir acarım, Gözümü dört açarım; Seni alıp kaçarım, Sokağa çıkar çıkmaz.. : *ok — Sen, benim her dediğime evet deseydin. — Budalalığımı dünyaya ilân et - miş olurdum, — Neclânın kocasının pantalonla- rı tıpkı boru gibi. — Soba fabrikası belli desene, Adres Polis, sarhoşu çevirdi: — Nerede oturuyorsun? — Düur düşüneyim; buldum. Bul- dum. Altıncı katta.. ama apartımanın altıncı katında.. apartıman hangi s0- kakta artık onları bulup söyleyemem. * ** £ İsınmak içlı Artist rolünü bitirmiş, kulise girmiş- ti.Tiyatro alkıştan inledi: — Beni alkışlıyorlar. — Rejisör güldü: — Salon soğuk, ısınmak için fırsat- tan istifade ediyorlar. * * * Trende Kontrolör bilete baktı: — Sizin biletiniz sür'at katari için değil; halbuki bu sür'at katarı. — Zarar yok. Acele etmiyorum. Tren yavaş Eü'iîl sahibi olduğu * * Zencinin hatıraları — Romanınız güzel amma insanın içini karartıyor. . — Hangi romanımı okudunuz? — « Bir zencinin hatıraları» nıl — Ben, ticarete başladığım zaman tebimde beş param bile yoktu. — Ya ben, ticarete başladığım za- man pantalonumda cebim bile yoktu ya... Neredeydi Evlenmişlerdi. Evlendiklerinin haf- tasına kavga ettiler. Kadın kızmıştı. — Seninle evlenmeye tazı olduğum zaman kafam nerede idi bilmiyorum? Erkek güldü: — Ben biliyorum,dedi. Omuzum - daydı, İ | n ll l ŞV-W“! — Benim bir pırlantadan ne farkım var? — Bir farkın var, Emniyet San - dığına rehin edilemiyorsun! — Senin karın olacağıma, keşki başkasının hizmetçisi olsaydım. — Muhakkak üç günde kovardı. Gene gelir, benim karım olur - " g a CA Sayfa 11 SA C yrecilik % Bahisleri Hangi devletin ne kadar tayyare ve tayyarecisi var? (Baştarafı 8 inci sayfada) tayyarelerdir. Yalnız Fransız bombar - dıman tâyyarelerinin miktarı (240) dan ibarettir ki bu miktar Almanya - nınkinden üç defa azdır. Maamafih Fransız meclisi meb'usa- nı daha yakınlarda alelümum teslihatı arttırmak için 16 milyar frank tahsisat | kabul ettiğinden bu paranın mühim bir kısmı da tayyareciliğe hasroluna - caktır. Bu suretle Fransa da bu sene - nin sonunda ve gelecek senenin orta - larına doğru tayyare kuvveti itibarile pek mühim bir mevki tutacaktır. — * iltere: İngilterede tayyarecilik, İtalyan - Habeş harbine kadar biraz ihmal edil- mişti. 1935 senesine kadar Almanya tayyare yapmaktan memnu olduğu, İtalya da henüz Habeş harbine başla - madığı, tayyare kuyvetlerinin haki- ki mahiyeti meçhul bulunduğu için İn- gilizler Avrupada kendilerimni emniyet altında görmekte idiler. Yalnız Mısır, Irak, Hindistan ya doğrudan doğruya idareleri altında ve yahut himayeleri altında bulunan Mmemleketlerde, yerli ahalinin her hangi bir kıyam emeline mâni olmak için kuvvetli tayyareler ve çok değerli tayyareciler bulunduruyor- lardı. Pilotlarının binnisbe adetlerinin fazla olması da bu uzak memleketler- deki hava kuvvetlerini hakkile idare edebilmek ihtiyaç ve mecburiyetinden ileri gelmektedir. İtalya - Habeş harbi esnasında ise İtalyanların İngilizleri hava kuvvetle- rile mütemadiyen tehdit ettikleri ma- lâümdur. Hattâ bazı İtalyan gazeteleri- nin, İtalyan tayyarelerinin İngiliz ana vatan filosünu, Akdenize gelir gelmez bir kaç saatte imha edeceğini söyle - meğe kadar ileri vardıkları da elân u - nutulmamış olsa gerektir. Ayni zaman- da Almanların (Versay) muahedesinin hava kuvvetleri ahkâmını feshederek teslihata başlamış olmaları da İngiliz- leri nihayet ikaz eylediğinden şimdi, İngiltere hükümeti, her gün gazete - lerde okuduğumuz veçhile, filosile be- Taber hava kuvvetlerini fevkalâde tez- yit ve takviyeye karar vermiş bulunu- yor. Bu itibarla İngiliz hava kuvvetle- rinin 1938 senesi içinde Avrupanın bi- rinci kuvvetleri derecesini geçmesi çok muhtemeldir. Esasen gaye de büudur. Yani İngiliz donanması nasıl dünya do- nanmalarının fevkinde ise İngiliz ha - va ordularını da, dünya hava ordüula - rından üstün bir mevklde çıkarmak ihti- yacını duymuşlardır. Esasen İngilterede tayyarecilik sa - nayii de pek kuvvetlidir ve bugün İn-| giliz hâva ordularında saatte (500) ki- lometre giden ve hava kruvazörü tes - Mmiye olunan müthiş avcı tayyareleri de vardır. İtalya: İtalyanın hava kuvvetleri de bundan on iki sene evveline kadar hayli müh- mel idi. Fakat Musolini mevkii iktidâra geldikten sonra bilhassa onun sevk ve idaresi ve teşviklerile İtalyada tayya - Tecilik fevkalâde ilerlemiştir. Esasen Musolini kendisi de tayyare meraklısı- dır. Senelerdenberi tayyarecilik yapar, daha geçenlerde resmen askeri pilot dip lomasını almıştır. İki oğlu ve damadı da tayyarecidir. Tayyarecilikte bir de Ma- reşal (Balbo) gibi yardımcısı vardır. İtalyada sanayi umumiyetle müterakki olduğu gibi otömobil ve tayyare ima- lâtı da çok tekâmül etmiştir. Başta hü - kümet reisinin bu kadar tayyare me - raklısı olması, tabit İtalyan milleti ve gençliği arasında tayyareciliğe Avrupanın en hatırı sayılır ve hattâ en korkulur kuvvetlerinden biri olmuştur, İtalyan tayyareciliğinin diğer devlet - lere bir faikiyeti de vardır, ki o da tay- yarecilerin bilfiil harp yaparak idman | ve talimlerini çok arttırmış olmaları - dır. Vâkiâ Habeş harbinde İtalyan tay- yareleri karşılarında düşman tayyaresi bulmadılar, fakat Habeşlilerin yerden tüfek ve topla müdafâalarına rağmen çok fedakârane çalıştılar ve hiç şüp - hesiz Habeşistanın bu kadar çabuk zapt ve istilâsında başlıca âmil oldu - lar. Bu itibarla İtalyan tayyarecileri tecrübelidirler, tayyarelerinden — bir harpte nasıl istifade edilebileceğini, tayyarelerinin harp kuvvet ve kabili - : yetini iyi öğrenmişlerdir, ki işte bu da karşı | | meyil ve hevesi çok artmıştır. Bu iti - barlarla bugün İtalyan hava kuvvetleri | kendilerine diğer Avrupa tayyareciles — rine nisbetle bir hayli üstünlük temiz — etmektedir. Rusya: Maamafih Avrupanın, hiç olmazsa tayyare adedi itibarile, devleti Rusyadır. Hattâ Rusya, tayyarelerinin kesra « tinden dolayı Âmerikaya bile faik bil mevki sahibidir. Bugün Rusyada meve 1 cut tayyarelerin miktarı 5000 i geç « mekte, hattâ altı bine yaklaşmaktadır. Yalnız bu tayyarelerin bir kısmi 1928 ile 1932 senesi arasında yapılmış oldukları cihetle eskidirler. Kısmen tas en kuvvetli — dil ve ıslah edilmekte olan bu eski tay« yareler çıkarıldığı takdirde bugün Ruş — ordusundaki tayyarenin miktarı 3,300 adedini bulmaktadır, ki Avrupanın em çok tayyareye malik memleketine nis « betle iki misli fazla demektir. : (Damukles) in kılıcı — * Hülâsa bugün medeniyetin en kıy & metli ve cazip ihtira addedilen tayyarg ayni zamanda beşeriyet için en büyülf bir âfet vasıtası mahiyetini de almıştır, o kadar, ki şimdi artık tayyare demekk — her milletin başına her an düşmesi — muhtemel bir (Damukles'in kılıcıf — demektir. Silivride Bir facia x (Baştarafı 1 inci sayfada) —- - — Ben beygirleri sattım, yerine dğ gene bir çift beygir aldım, Elimde pâs: *W ra kalmadı, köy sandığına bir lira bote — cum olsun, demiş. Fakat ihtiyar heyes — ti buna razı olmamış, para verilme &ğ Par - için eşyaya haciz koymak istemiş, Muü — tafa da gidip komşularından bulup iğ tenilen bir Jirayı vermiştir. Fakat köy kâtibi bu sefer bir lira daha istemiİş — Mustafa istenilen bu ikinci lirayı ve « remeyince köy kâtibi de evdeki baltâı — yı haczederek ahp heyetle beraber ev- — den ayrılmıştır. Mustafanın annesi arkadan yetişe « — rek kâtibin elindeki baltayı almak İğe temiş, kâtib de kadıni dövmeğe başlıır — mıştır. Mustafa buna kızmış, bıçağıitiğ — çekerek köy heyetini kovalamış ve lll , yetiştiği kâtib Aliyi iki yerinden, âzü — Mehmedi bir yerinden yaralamış, mulis — tarın peşine düşmüş, fakat köylülerii — yardımile muhtar feci bir âkibettefi — kurtarılmıştır. Aza ve kâtib hastaneyg — kaldırılmış, edilmiştir. 24 saatlik zabıta vak'aları Sön-24 saat içinde şehir dahilinde 8 hırsızlık, 4 darp ve bir cam kırmakğ vak'ası olmuştur. b Hırsızlık yapan amele Mustafa adliyeye teslim Üg p - YA Şirketi Hayriye müfettişi Necib, ikin — ci şube müdüriyetine müracaatle fabı — rikada çalışan Kasımpaşalı Necmeddk — nin bir senedenberi fabrikada teraküüm eden hurda demirleri çaldığını söyle - 5 miş bunun üzerine Necmeddin tâkil edilerek 6G parça demir satarken cür « mü meşhud halinde yakalanmıştır. Resimli zabıta hikâyesinin hal şekli numaralı resimde müfettişin sigarasına bakınız. 4 ve 5 numaralı resimlerde bu sigaranın ne hale gelmiş olduğuna dik- kat ediniz, Sonra müfettişin evinden çıkarken 2 numaralı resimdeki panto- lonuna ve bu pantolonun dairesine vardığı zaman 5 numaralı resimde n& hale geldiğine de bir göz atınız! Bay Bel karısının evden saat 7,30 da çıktığını iddia etmişti. Köşk polis ka « rakoluna bir mil mesafede olduğu için yağmura tutulan muhitteydi. Eğer Ba- yan Bel yağmur yağarken sokağa çık- dak boyasından pembeleşen kısmı müs- | tesna olmak üzere olarak gördük. Müfettiş bu hususiyete bakarak sigaranın yağmurdan sonra a- tıldığı kanaatine vardı, bundan da Bay Bel'in yalan söylediği ve meselenin bir cinayet olacağı neticesini çıkardı. - ü sigarayı bembeyaz | : LE : Saat 7,47 de yağmur yağıyordu. $ — saydı, sigarası ıslanacaktı. Halbuki du- P —