»— Ayni zamanda İtalyadır. Küçük itilâf, — Avrupa ile daha mütesanit bir siyaset üİk t ';;F-’i';——:#sîâfâ——ü—ı ee MT bi _,;_=_._: K— -_———-—î——'d— _%-——_ı.'_- a A wT a T FT UN Ü e TÇ SON POSTA — Nisan AĞ UKL Ş T Hergün Belgrad konuşmaları Yazan: Muhittin Birgen B elgrad, Şarki ve Merkezi Avru- pa için, birçok beynelmilel yo- lun düğüm noktasıdır. Son günlerde de birçok beynelmilel konuşmaların top- lantı yeri, Kont Ciano (Çiyano) nun mühim ziyaretini küçük itilâfın periyo dik toplantısı takip etti. Onu takiben de bir kaç gün sonra Türkiye Başve- kili ile Hariciye Nazırı Belgradda bu- lunacaklardır. Kont Ciano'nun yaptığı seyahatin vâsıl olduğu netice malümdur. Türkiye Başvekilinin yapacağı ziyaretin de el- bet bir mânası ve sebebi vardır. Bunu “da yakında anlayacağız. Küçük İtilâ- fın Belgradda yaptığı toplantıya gelin- ce, bu, itilâfa mensup devletler arasın- da yapılması öteden beri malüm ve mu- tad olan içtimalardan biridir. Ancak, bu defaki içtima, hem mutaddan biraz fazla sürdü, hem de bu münasebetle neşredilen tebliğ de emsaline nazaran daha uzun oldu. | Acaba bunun sebebi nedir? | Bunun sebeplerini neşredilen tebliğ- den anlamaya çalışmak hayli müşkül bir iştir. Adet olduğu gibi, bu gibi teb- liğler, ne kadar uzun olursa olsun, bir çok şeyler söyleyip te gene hiç birşey söylememek için neşredilir. Bunun için, sade tebliği okumak kifayet “et- mez; belki de bu içtimaa âit bütün de- di koduları, matbuat neşriyatını takip |. etmek icap eyler. Bütün bunlari okuyucularım hesabhı- na yaptıktan sonra iki kanaate vâsil o- luyorum: Bunlardan birincisi şudur: Merkezi Avrupada henüz taayyün et miş hiç bir kat'i inkişaf istikameti yok- tur. Siyasi kaynaşmalar, cihan harbi- nin ertesi gününden beri ne halde ise bugün de ayni vaziyettedir. Herkes, sulh istiyor ve sulh içinde, kendi emel- lerinin tahakkuku veyahut emniyet ve selâmetinin temini endişesile meşgul- dür. Bunun için, gayet ince bir ip üs- tünde yürüyen câambazlar gibi, devlet- -ler, daimi bir müvazene muhafaza et- mek uğurunda, mütemadi sürette sa- ğa ve sola sallanmakta, birtakım. ha- reketler yapmaktadırlar. Kâh bir tara- fa meyletmek, kâh öbür tarâfı tutmak suretile muhafazasına çalışılan bu mü- Vazene içinde, merkezi Avrupa, hattâ bütün Avrupa, «yeni gün, yeni ekmek» siyaseti ile yürüyüp gidiyor. Bu ba- kımdan, Belgrad toplantisı yeni bir şey ihtiva etmiyor, Vâsıl olduğum ikinci kanaat te şu- * dur: Uzun bir tebliğ ile hülâsa edilen Belgrad - konuşmalarında hâkim olan rüh, eskisine nisbetle bir hayli farklı- dır. Evvelce küçük itilâf, bütün siya- set ilhamlarını Fransadan alır ve bü- tün müvazene hesaplarını Fransa üze- rine kurardı. Fransanın Sovyetlerle yaptığı ittifaktan ve Almanyanın bü- yük Avrupa meselelerinde almış oldu” ğu yeni vaziyetten sonra itilâf ta şim- di, sade Fransa üzerinde durmıyan bir mMmüvazene yolu arayor, Bu müvazene- nin bir tarafı Balkan Paktıdır, Öbür tarafı da Macaristarla Avusturya ve şimdi, daha müstakil, merkezi ve şarki yapmak istiyor. Onu böyle bir siyaset aramaya sevkeden sebep ve kuvvet te, zannedersek Balkan Paktıdır. Balkan Paktı Balkanlılara bir nevi müstakil si yaset yapma imkânlarını verdi. Bel- Egrad - Roma anlaşması da Sirbistanı daha müstakil, Balkan Paktını da bu mânada daha sağlam bir vaziyete sok- tu. Romanya ile Yugoslavva zaten bu pakta dahil olduklarından, şimdi, Çek- oslovakyanın da iştirakile, bu, evvelki- ne nisbetle daha müstakil ölan Balkan siyasetinin hududunu Orta Avrupaya doğru genişletmek arzusu vardır. Görülüyor ki Belgrad toplantıları pek te basit birşey değildir. Bu top- lantı, Orta ve Şarki Avrupada yeni tarzda bir gruplaşma yolunda bir mer- baledir. Bu yeni gruplasşma hareketi içinde, yavaş yavaş Macaristan ve A- vusturyanın da faal bir rol oynadıkla- || rını göreceğiz. Resimli Makale W İnsanın manevi hayatı.. B f Eski bir atalar sözümüzdür, iştiha riz. Muvaffakiyet te öyledir. İnsan bir işte muvaffak oldumu doymaz, peşindedir,. üçüncüsüne sarılır, onları da başarmak ister. Son nefe- sinin yaklaştığı dakikada bile hayali yeni bir proje yedikçe artar, de - bir defa muayyen bir ikincisine, bir hayatının işletici Bazıları yetmiş yaşına geldiği halde bile elân çalış - makta olan -bir ihtiyardan bahsedildiğini işittikleri za - man onu tâyip etmiye kalkarlar. İhtiyarlık hırsıdır, der- ler, düşünceleri tamamen yanlıştır: Hırs insanın manevi kuvvetidir. Hırs sönünce insanın ma- nevi hayatı da söner. VermğyinİCe mabut Neylesin Mahmut? N tralında çalışan fakir bir kıza milli mişti. Kız fevkalâde sevindi, heyeca- nından iki gün dili tutuldu. Fakat tam ikramiyesini almak için biletini aradığı zaman bir de baktı ki biletini kaybet- miş. Sevinci tabif ye'se münkalib oldu ve kızcağız, bağıra bağıra giden mil - yonun arkasından uzun üzün ağladı. Aradan epey geçti ve kız günün bi- rinde biletini tesadüfen buldu, gene aynı heyecan ve sevinçle ikramiyesini almak için tediye kişelerine müracaat ettiği zaman şu cevabla karsılaştı: — Altı ay aranmıyan ikramiyeler hazineye irad kaydolunur. İkramiyenin çıktığı tarihten o gü- ne kadar tam altı ay bir gün geçmişti. Kız bü sefer, bangır bangır bağırarak elinden giden servetin hüngür hüngür ağladı. Amerikada 6 dakikada evleniyorlar “Amerikada Reno şehrinde boşanma arkasından eRP. bu yüzden bu küçük kasabanın şimdi mamur bir yer olduğunu yazmıştık. Reno'nun eski belediye reisi bu münasebetle şöyle bir fikir edinmiş: «Nikâhlar çabuk feshediliyor, hal- buki evlenmeler büyük merasime ta- bi. Böyle giderse nikâhlar boşanmala- ra yetişemiyecekleri için, Reno müşte- risiz kalacak, buna çare olmak üzere başka bir şehirde de nikâhları mera- simsiz ve sür'atle intaç etmek İâzım.» Bu parlak fikri Arigona eyaleti da- hilinde Finin şehri muvafık görmüş ve bizim sabiıle belediye reisini, kendileri- ne Şarbay yapmışlar. Bu zat tren is- Pariste Monparnasta telefon san - piyangoda bir milyon frank isabet et- davalarının sür'atle görüldüğünü ve| TARA GON BAA FIKAA Çok yaşamanın sırrı Bir gün Zaro ağaya sormuşlardı: — Sen, yüz otuz beş yaşına geldin. Bu yaşa gelebilmenin sırrı nedir?. İhtiyar Zaro cevab vermişti: — Benim dünyaya geldiğim zaman çok eskidir. Daha o vakitler bu mikrob denilen, iİnsanın içine girince öldüren hayvanlar icad edilmemişti. Bu yüz « | den tabii hiç biri bara musallat olama- Almayınız dılar. K” Beynelmilel Bir askerlik 16 ncı asırda yaşamış olan İr « landalı bir asker, Cemiyeti Akva - min teşkil etmek istediği beynel - milel — ordunun şayanı — hürmet bir atasi olarak telâkki edilmek - tedir. Bu İrlan - dalı askerin ismi Arthur'dur. He - men hemen dün- yanın bütün or - dularında aylık - l1 askerlik etmiştir. İngiliz ordusunda yüzbaşı, Holan - da ordusunda binbaşı, Fransız ordu - sunda binbaşı, Avusturya ordusunda miralay, Venedik ordularında general- lik etmiştir. Arthur Hindistanda Ra - c:alık payesine bile erişmiştir. İçki yasağı olan memlekete İİZ gemi içki taşınıyor Amerikada alkol yasağı hükümfer- ma iken, bu memlekete alkollü içkiler nakleden, sureti hususiyede inşa edil- miş 332 tane gemi varmiş. Bu gemile- rin içinde on tanesinin milliyeti belli değilmiş, dört tanesi Fransız, on tane- si Norveç ve 37 tanesi de B»İ__r_ı__gjlizmiş. BÜY OÜS y aminanının tasyonuna bir, tayyare istasyonuna da bir nikâh dairesi tesis etmiş. Oraya ge- len kimseler azami 6 dakikada evleni- yorlarmış. Nikâh dairelerinde hazır ve aylıklı şahitler varmış. Çinde tırnak ticareti yapan bir mü- essese vardır. Bu müessese Foutcheu'- dadır. Ve hizmetinde yalnız tırnak u- zatmakla mükellef olan yüzlerce in - san çalıştırıgaktadır. Bü insanlar tır - naklarını birer santim uzatınca kes - mekte ve müessese de tırnakları ecza- nelere satmakta imiş. Eczanelerde de tırnaklar toz haline kalbedilmekte, ba- zı kimyevi maddelerle karıştırılarak, boğaz ağrılarına karşı şafi bir mer - hem yapılmakta imiş. -Haberi veren Fransız gazetesi: (Bu ilâcı kullanan- lara Allah şifa değil akıl versin) de - mektedir. Bir âdabı muaşeret dersi Filadelfiya senfoni orkestrası şefi Leopold Stokovski geçen senenin son si vermek istemiş: | Konser saat dokuzda başlayacak- mış: Fakat konserin başlaması icap e- den saatte ancak iki gna'atkâr bulunu- yormuş. Bunlar çalınması icap eden parçayı çalmağa başlamışlar, bir müd- det sonra, diğer san'atkârlar, teker te- ker, ve fasılalarla iskemleleri devire - rek musiki âletlerinden acayip sesler çıkararak yerlerine oturmuşlar. Orkes- tra yarım saat zarfında ancak tamam- lanabilmiş ve bir müddet böyle mun- tazam çalmışlar, sonra nihayete doğru gene, teker teker, musiki âletlerini bı- rakarak gayri muntazam bir vaziyette konseri bitirmişler. Bu sene yeni sezon açıldığı zaman halk bu dersten mütenebbih olarak vaktinde salona giriyor, ve vaktinde çıkıyormuş. turan bir dostumuz anlattı: lik bir kadıncağız göründü. Elinde ka tuyordu. Etrafına bir göz gezdirdikt ; ” L Pa Pa Akşam saat ona doğru büyük gozinonun kapısı bir taraka ile açıldı, eşiğin üzerinde ak saçlı seksen - bil oynanan masalara doğru ilerledi ve bastonunu kal- dırdığı gibi sağa sola, aşağı yukarı indirmeye İSTER İNAN İSTER İNANMA! İstanbula yakın büyücek şehirlerimizden birinde o- liın bir baston tu- en sonra iskam - başladı. Kaçan kaçana, bir dakika içinde koca gazino boşalı - vermişti, Hâdisenin sebebini sonra anladık: | | Bu kadıncağızın 40 yaşında bir oğlu vardır, iskam - bil meraklısidır, yemek vaktini de unutarak gazinonun yeşil çuhası önünde vakit geçirir. Bu vaziyet annesinin canına tak etmiş ve nihayet bastonunu kap- tığı gibi soluğu gazinoda almıştır. İSTER İNAN İSTER İNANMA! a ihtiyar konserinde halka âdabı muaşeret der-| İyilik et, denize atl, A E. Talu biri idi. ha fırladı: nın da bu kadar münasebetsizi yapıl* birliğile paylandı. temiz ve güleç simasile yaşasaydı!. *. h h * teessüre nadiren şahit olmuşumdurd Yazıhanesinden yorgun çıktığı ve di* mağı bin bir endişe ile meşgul bulun« duğu vakitlerde bile, —dudaklarındarn; herkesi taltif eden sevimli tebessilm eksilmez, dostlarından her birinini eder, elinden gelen yardımı esirgemez; fukaraya el uzatır, büyükle büyük, kü- çükle küçük olurdu. dua edenlere, ölünce de rastgeldim. Ve beşeri İsözünü hatırladım: Hâlik bilir!.» | Ne fayda?. Fethi gibi temiz bir in“ san gittikten sonralı' v i ı ; A Biliyoru musunuz ? HEREE | — İlirya neresidir, bugünkü ismi ne « dir? : 2 — İlk telsiz telgraf Amerikaya hangl yılda, kimin elile gönderilmiştir? 3 — Konser ilk defa hangi memlekette, hangi tarihte verilmiştir? (Cevabları yarın) * (Dünkü suallerin cevabları) | — X şuamnı Rontgen 1895 yılında bul< muştur. 2 — Mısırlı Mehmed Ali paşanın oğlu İbrahim paşa 59 yaşında ölmüştür. 3 — Osmanlı tarihinde padişah ol_arıî 4 «Mustafan gelmiştir. Birinci - Mustafa 1617 de tahta gelmiş; 'bir sene sonra taht« tan indirilmiştir. 2 nci Mustafa 1695 den 1703 e kadarsaltanat sürmüştür. 3 üncü Mustafâ 1757 de:tahta çıkarak 17 yıl hü« kümran olmuştur. 4 üncü Mustafa 1807 de tahta çıkarak ancak bir sene hükümdarlık yapmış ve mahpeste ölmüştür. Karton camın yerini tutar mı ? Çinlilerin pencerelerinde cam ye“ rinde mukavva vardır. Çinliler bundan fevkalâde mem” nundurlar. Cam Çinlilere çok pahalıya mal oluyormuş. Onlar da mukavvala- rı yağlıyorlarmış. Diğer taraftan Çin- li doktorların sözlerine inanmak lâzım gelirse bu yağlı mukavvalar fevkalâde MAT ziyaları olmak üzere bütün nafi şua- çirmiyormuş. Yeni sanatoryomlarda bile cam ye“ rine karton kullanıyorlarmış. Dünyanın en garip binası Ville'de tuhaf bir bina vardır. Bunun turanların çeşidindedir. kat ise dans salonudur. hiş Te Sözün Kısası İ|l nkarada bir kaza kurşununâ | kurban gidei. dostum « Ft!thi;i Yaman » in vurulduğu gün nisanilt Ben bu karâ haberi otelde aldımı Yanımda bir kaç kişi vardı: Hepsinin de ağızlarından aşağı yukarı ayni say* W — Bu bir nisan şakası ama, şakar maz! | Ve bize bu haberi veren adam, ağız | Keşki şaka olsaydı! ve keşki Fethş'rî bugün gene aramızda, iyilik aksettiren — Facia, öğleye doğru maalesef tahak":î kuk edince bir kara bulut gibi her taras | fa yayıldı. Ben, bu kadar umümi bir. | Zira Fethi gerçekten iyi adamdı, Sorü derece çalışkan, tuttuğunu koparır v& | başarıcı bir cumhuriyet yurtdaşı idle î w | | t | deşdi ile alâkadar olur, hepsini tatyip li Onun içindir ki, hastanede yatar * — ken, her tarafta onun kurtulması için | arkasından — hüngür hüngür göz yaşı dükenlere- mazhariyetlerin bu en — büyüğü karşısında ataların meşhur bit - *« İyilik et, denize at.. balık bilmezse; sıhhi imiş. Güneşin başta ültra viyole larını geçiriyor, ve muzırlarını da ge — Hagüs ee İVÜ 1 aa 5 giz Amerikada Ohio eyaletinde Nelson ü tuhaflığı yapılışından ziyade içinde 0 — : Bu yapının zemin katı bir dükkân* ,; dır, ilk katında bir bar vardır. İkıncl b kat bir protestan kilisesidir. Üçüncü  Ü. . '