8 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

8 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AERE ee G aein Bay Dardarla, Bay « Carcar iyi arkadaş - HİHL ftılar. Birbirlerinden biç — ayrılmazlardı. İçleri güçleri yok, paraları çoktu. Her İkisi de bahis tutuş - maktan hoşlanırlare dı. Meselâ bir trams vay durağında tram- HiKÂYE Carcarla Dardarın başına gelenler | İ vay bekliyorlar değil mi; ikisinden biri |nihayet sahili buldu. Bay Carcar Bay hemen: — Tramvay birinci gelecek, derdi. Ö- teki derhal aksinl söylerdi: — İkinci gelecek. — Bahse tutuşalım. — Nesine? — Beş lirasına! — Kabul mü? — Kabul! Bahse tutuşurlar. İkisinden biri kay - beder; paraları sayard.. Amma büu her zaman böyle idi. Kısa günde en aşağı on kere bahse girişmeseler içleri rahat et - mexd Bir gün ikisi birlikte bir nehir kena - rına gitmişlerdi. TTam tahile geldikleri zanan — Boğuluyorum, imdat! Diye bir ses duydular, Tkisi birden se- baklılar. Bir adam su- an içinde çırpımıp duruyordu. Buyun © noktasında akıntı fazla idi. Ve derinlik iki adam boyunu geçendi Bay Carcar; — Bu adam kurtulacak! Dedi, öteki derhal aksini söyledi: — Kurtulmıyacak, büğulacak! — Görürsün, nasıl kendi kendine yü- züp sahile çıkscak? — Görürsün, nasil suyun akıntısında kaybolup gideeek. — Bahse çıkarım yüz liürasına. — Kabul! Denindeki adam çırpındı, çırpındı. Ve —— Yeni Bilmecemiz KUMBARASI Besme dzikın kukt bir sâhnesi var... Kukla öovmuyor; — bir davuviru da — davul çalıyor, İki çocuk ta zevkie kukla oyunu- nu seyrediyonlar. Resim güzel, fakat renk'i değil, halbell genkli olsa çok güzel Börünecek.. — Bunu | Yapmak ta gizin eli- nizde Resmi kesin, Büzelce ayrı reriklerle ayrı boyayın, Ve bizr gönderin. En güzel boyamış olana bir İş Bankası kum- barası; ondan başka (| yüz kişiye de ayrı ayrı, Füzel güzel he diyeler vereceğiz. Şunu bir kere ha « sak isteriz, Bi- inderdiğiniz bil- 1 dü- bilmecenin gazetede çıktığı tarihi yarmağı unutmayınız dlmaz mı? Dardara baktı: — Nasıl bahsi kaybettin mi? — Ettim. — Ver yüz lirayı! —AI Bay Dardar yüz lirayı, Bay Carcara ö- dedi, Akşam olmuştu. Bay Carcar ebir işim var», deyip gitmişti. Bay Dardar yalnız kalmıştı, Bir çalgılı bahçede biraz oturup hava &lmak, hem de çalgı dinlemek istemişti. Çalgılı bahçeye girdiği zaman Bay Curs çarı orada gördü. Bir masada oturmuştu. Karşısında oturan adam bugün nehre düşğmüş olan adamdı, Bay Dardar derhal içi anladı. Onlara görünmedi; kendi ken- dine: — Anlaşıldı, dedi, bu adam kazaen neh- re düşmemiş olacak, Bay Carcar, onu ta- nıyor. Evvelden kararlamışlar. Biz ge - lirken nehre düşüyor. İyi yüzdüğüne, kurtulacağına emin olan Bay Carcar be- nimle böyle bir bahse girişiyor ve para- ları alıyor. Ben de bunun acısını ondan Kendini onlara göstermeden çalgılı bahçeden çıktı. Ertesi günü gene buluş- tular, Gene ayni nehrin kenarına indiler. Nehir kenarında bir balıkçı balık tutu - yordu. Bay Dardar, Bay Carcara: — Bu adam tam on dakıkada beş tane İş Bankası Veriyoruz. baktı: /| ça, başbaşa, yumruk yumruğta geldiler. || Ve her ikisi birden nehre yuvarlandılar. |Fakat o “kadar hiddetlenmişlerdi h.-ı | Yanyana yataklara yatırdilar. Ertesi gün RIZDR AŞ I [îlorahlı ve Faydalı | l | Dünya lisanları Dünyada en çok konuşulan dil hangi dildir, bilir misiniz?.. Fransızca, diye dü- şüneceksiniz; hayır, İngilizce; ona da ha- yar, En çok konuşulan dil; hiç tahmin et- mMezsiniz amma çincedir. 400 milyon in - san bugün bu dille konuşur. Çinceden sonra İngilizce gelir. 200 milyon insan da ingilizce konuşur. Bunlardan — sonra gelenler sıra ile Rusça, Almanca, Hintçe, Fransızca ve İspanyolcadır, *i v İmtihan na İmtihan.., — Ne o? Mu dediniz? Ne olduğunu bilmiyor musunuz. Öyleyse &ize bilmece sormu- şum; siz de soruyorsunuz; — Yenir mi, yenmez mi? Ben de cevap veriyorum: — Yenmez, hattâ yutulmaz bile. | Gene mi soruyorsunuz, ne soruyorsu - Britiş müzesinin vuz bakâğımi ei 5 — Canlı mı, cansız mı? kütüphanesi Dünyanın en büyük kütüphanesi Bri- tiş müzesindedir. Burada beş milyon cildden fazla eser vardır. Her gün 3000 kişi kitap okumiya, kitap görmiye gelir- ler. Bu beş milyon kitap o tarzda tasnif edilmiştir ki; istenilen kıtab beş dakika içinde bulunabilir. Canlı mı, cansız miı orasını - bilmem amma insanın eanını çıkarıyormuş. Korktunuz mu; yok canım o kadar kor- kulatak bir gşey değil, amına da korkak - mışsınız... Mademki sizi korkutmak kolay, durun biraz daha korkutayım.. Hani o imtihan yek mu, o imtihan, koskocaman, ey ka- KÜ dar büyük bir şey.. Hele bir: Çarkı tam ortasında -l olan vapur Deyişi var, ödünüz patlar. Şöyle bir düşğnün bakayım.. O benim *â yanıma şuracığa gelivermiş, Size düğ- ru dönmüş.. Ban onun yanında fil ya » nındaki karınca gibi kalıyorum. Size ko- caman pençelerini gösleriyor. Ne oldunuz gene, yök o kadar sararma- yın, o kadar ürkmeyin, şaka şöyledim, şaka.. Siz şaka hilmez misiniz? Noyse, yüzünüze biraz kan geldi. Hele bayanlar.. Yapmayın, yapmayın, beni söylediğime, söyliyeceğime pişman ede- ceksiniz, dedim, ya, şakş idi. Hem hiç Eyle korkunç olur mu, görseniz ne sevim- “|li şey. Size şimdi dosdoğru tarif edeyim: Mektepte bir oda, her zaman sınıf olan odanın adı değişiveriyor.. İmlihan oda- Bu geminin adı «Genini» idi. İskoçy da işlerdi. Gemi birbirinden tamamile ayrı iki kısımdan yapılmıştı. İki kısmın arasında büyük bir çark vardı. Vapurun önünden arka tarafına geçmek için bir köprü yapılmıştı. — Bahse girişirim. — Kabul! sı oluyor. İmtihan edası oldu mu, bizim — İki yüz lirasına, de vaziyetimiz döğişiyor, Her zaman bi- — Kabul! ze tatlı dilli, ğüler yüzlü görünen öğ- Bahse giriştiler. Beklediler, adam on retmenimiz gene tatlı dül güler yüzlü dakikada tam beş tane balık tuttu. Bay amma, bize öyle görünmüyor. Ne bile - Carcar da iki yüz lirayı çekarıp Bay Dar-| Yİm O da mümeyyiz diye gelenlere ben- dara di. Oradan pek az uzaklaşmış » #iyor. Biz hepimiz imtihan odasının ka - Snir Bay. yar pısında bekliyoruz. İçeriden: T — Gel! mnına dönmek istedi. Öteki ne kadar ra » za olmak istemediyse de Bay Carcar ar- Şeki duyullü B baytk el rasEkin yanıbaşında bir de dalgıç gör gıcın elinde bir kaç tane balık vardı, Bay, Carcar, Bay Dardara hiddetli biddetli |latayım. Baza sordular: — 129 Necdet Piyar sen misin? — Evet benim. Mi zler birbirlerine. öğret- — Apladım, dedi, bana oynadığın oyu- KD lerine. sonra Öğret nu anladım. Bu sayılmaz. Bay Dardar da kızdı: tolup olmadığımı z yuyruk ctmişlerdi: — Sen bana dün oyun oynamışlın ya, — — Seni şimdi imtihan edeceğiz. bu onun cevabı. — Peki — Sen hilekârsın! — Yaz bakalım, tahtaya, — Hilekârlığı evvelâ sen yaptın! Tahtanın karşısına geçtim. Söylesin » — Sen yaptın! ler de yazayım; diye bekliyordum. Ni — Sen yaptın! Mfw Ağız kavgası derken iş ikazıştı, saç sa- Nehre düştükleri halde gene düvüştüler. Sular sikisini birden sürüklemiye başla » dı Boğulmak üzere idiler. Ne ise yeti - şip kurtaranlar oldu. Epey su yutmuşlar- dı. "Tedavileri için hastaneye götürdüler. ancak kendilerine gelebilmişlerdi. Bay Carcar, Bay Dardara: — Bir daha bahse tutuşmıyacağım. Dedi, Bay (Dardar: — Tutuşursun! Ceyabını verdi. Bin lirayı vermemek için her halde bah- ge tutuşmiyacaktı. Ve bu yüzden iki ar- kadaş ta bu kötü âdetlerinden waz geç - miş alacaklarıdk. -Ölüm tehlikesi nihayet enların akıllarını başlarıma getirmişti. sayfasına koya - cuğız. Zeybek oynıyan MONOLOĞ Ş L — eee0 i ÇOCUK PORTRELERİ | tazaman — çocuk | Bürhaniye — Halkevi kardeşler sıl şeydir? Hi Yazdım; — Oku. Okudum. — 8564 — Bu takamdan <166,764. rakamını Çır kar, Bunu söyliyen: bay; mümeyyizdi. Bir mümeyyize baktım.. Bir bizim öğretme - ne baktım. — Haydi yazıp çıkarsana, Mademki öyle istiyorla g dinliye - yim, dedim, 166164 rakamını ötekinin altına yaz * | dım, durdum. — Ne duruyorsun? Dilimin ucuna kadar geldi: Durmayım da neyapayım. Bu kos - kocş rakamı, öteki küçük rakamdan çı- | karabilirseniz siz gelin çıkarın. Diyecektim amma.. Ne yapayım. Sonra |bunu söylediğim için ya beni sınıfta bi- rakırlarsa, — Hadi yap! — Bizim öğretmenden imdat bekliyor - dum. O da pralı değildi. Neyse mümey” | yizlerden o zamana kadar hiç bir şey söylememiş olanı; — Bu polmaz değil mi oğlym! demeşin Fakat öteki bay mümeyyiz yazdırdı.. Ben . saü Ki n ; » E kadaşını âdeta sürükliyerek götürdü. Ba- | Öğretmen tanıyor amma, nedense tanı -|de şimdiye kağar bir çey söylerşedim. lkçıya yaklaştıkları zsman balıkçının ' TMazlığa geliyor. Bakın bir gene he -| Kepdimi tuttüm. Neyge sizin sayanizde LNİ düler. Dal- *“P İMtihanına girmiştim. Size onu an-| cesaret buldum. abit çıkmaz ya. Hof halde giz öteki bay mümevyize de bü * yük rakanın küçük rakamdan çıkmıya » I cağını öğretin. | Öteki mümeyyiz, öğgetmen kahkahay” l Meyc baktılar.. Bakışları tahaftı, bilmi -|da gülmeğe başladılar. Meğer o da bilir Yorum amma, acaba benim Nocdet Pınar | yormuş ta benim, bilip bilmediğimi A9” | lamak yiçin böyle şöylüyanmuş. | İmtihat bitti. Ben çıktım. Sonra da iyİ mumaca almış olduğumu öğrendim. İşte imtihan böyle şeyler, korkunç de“ ğil amma, biraz garip. Niye mi hatırım!f geldi. Gelmez olur mu? Yaz yaklaşti 'Tam imtikan mevsimindeyiz. ** müsameresinde Bursadan küçük Fuat ne Sedat Yaman

Bu sayıdan diğer sayfalar: