25 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

25 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Ağusles. Tarihten Sayfalar: Büyük ve mert bir vezir: Gedik Ahmet Paşa Padişahın ziyafetinde bütün vezirlere sırmalı, kürklü hil'atlar giydi- rildi. Yalnız birisine ölüm alâmeti olarak kara ketenden bir kaftan verildi. Bu adam Osmanlı impara torluğuna Kırımı, Otrantoyu ve daha birçok yerleri kazandıran, Beyazıdın imparatorluk tahtına yer- İeşmesine sebeb olan Gedik Ahmet Paşa idi. Nankör padişah eski bir sözün intikamını alıyordu. Yazanı Patihin büyük ordusu Akkoyunlu hü « darı uzun Hasanın ordusile karşı - aştı. İstanbulda bir imparatorluğu yı - Ve Tuna boylarına kadar zafer bay- aklarını dalgalandıran Fatih Anadolu- uh Şarkında büyük bir devlet kuran rs- kibini bir türlü affedemiyordu. zun Hasanın ordusu "Tercan yakinin- » Otlukbeli tepelerinde saf kurmuştu. > Şehzadelerinden biri olan Beya « ke, Si cenaha kumanda ediyordu. As Pi © kadar fena tertip etti ki Gedik Ah- "İt Paşa müdahale etmiye mecbur ol - Beyazıt onun müdahalesini hoş gör de Gedik Ahmet kızdı ve tenkidinde “Van ederek takbih etti. Şehizmle Beyazıt; e Ben nice dilersem öyle olur; Başın “m ağır mı gelür de düşürtmek diler - Diyerek çıkıştı, Paket Gedik Ahmet böyle sözlere © » inmiyet verenlerden değildi. O büyük diya edi ve askerler arasında büyü - Mİ gibi harplerde pişmişti. Şehzade azıda şu cevabı verdi: Me Bana ne edebilürsün? Babam tuhu- İu emin olsun ki bir gün tahta nail o- San hizmetin için kılıç kuşanmazam!.. tarihin «Velis namını vererek pek sn- hi, Ssterdiği Beyazıdın kalbinde müthiş kin beslemek kabiliyeti vardı. Bab- m bu çok değerli vezirine derhal bir k,, faPamadı. Fakat bir gün öç almıya ar verdi, pr senesi mayısın üçünde Fatih Sul Taş Mehmet öldü. Beyant İstanbula ge- Si tahta çıktı. Şehzade Cem de padi - 5“ iddiasile Anadoluda para bastıra- rügyutbe okutarak Bursa üzerine yü - İ: İki şehzadenin orduları Yenişehir #emda karşılaştı. Gedik Ahmet Paşa Yada bulunuyordu.”Bu yarımadanın Bubu şarkisindeki Otranto şehrini zayi işti. İstanbula davet edildi. 4 ik Ahmet Paşa Yenişehir ovasın- day aşalım huzurunâ çıktı, Onü yakın- tanıyanlar her haline dikkatl: bak- & ve Gedik Ahmedin Otlukbelindeki bey İ unutmadığını gördüler. Çünkü ki: â 1 herzamanki gibi kendi belina de- » âtmın eğer kayışına bağlamıştı. mu Beyazıt ta dehşetle gördü. Fakat Ceylin tuttu. Çünkü henüz kardeşi Si le “olan düvası — bitmemişti. Harp üm, deki ustahığile tanınmış olan; ba- en im zamanında sadrâzamlık bile e - bu büyük vezire şiddetle ihtiyaç var- tay yanıt ona mümkün olduğu kadar aşan sesile şunları söyledi: Üstadım, pek eski şeyleri hatırlar - Mu, ençliğtiri zamanındaki hataları u - Sin; kılıcını kuşanasın ve dilşman - 9 aleyhinde kullansın! Yazit sanki kinini unutmuştu. ik Ahmet'derin bir samimiyetle ye- ayi şaba bağlandı. İmparatorluğun San i bozulmaktan kurtarmak için or- hi, başına geçti, Şehzade Cemi kova- Bad kaçırdı. Askerin kumandasını şeh- önay, Abdullaha bırakarak İstanbula Beyazıt onu her halde yok et - NU ağustos 1473 çarşamba günüydü. Turan Can mek istiyordu, saraya geldiği zaman tevkif ettirerek kapıcılar odasında hap- setti. Bu oda, ötedenberi, idam edilecek 0 - anların son sâatlerini mahsustu ve oraya girenler ancak öl; için dışarı çıkarlardı. Gedik Ahmet Paşa, İshak Paşanın da- madıydı. İshak Paşa ile Hersek oğlu Ah- met Paşa padişaha rica ettiler. Onun vü- cudunun devlete lâzım olduğunu ileri sürdüler ve padişahı kandırdılar. Gedik Ahmet Paşa gene kurtulmuştu. Beyazıdın' onu — büsbütün affettiğine met bunları mağlübi yetten mağlübiydte sürükledi. Zaferle İstanbula döndü. Kubbe altmdeki toplantılarda devlete âit işlerde pek açık ve hattâ sert konu- şuyor; yanlışlıklara bir türlü göz yu - mamıyordu. Beyazıt Venediklilerle sulh yapmış - tı. Gedik Ahmet bunu doğru bulmadı, Hele Rodos şövalyelerine kaçan şehzade Cemi muhafaza etmeleri mukabilinde onlara senevi bir vergi verilmesin! İletin vakar ve haysiyetine uygun gi medi. Bunu açıkça söyledi. 18 kânunuevvel 1482 de Edirnede (Ye- ni Saray) da büyük bir ziyafet verdi. Bu- nu padişah veriyordu ve bütün vezirleri. hi çağırmıştı. Ziyafet pek güzel geçti. Dünyanır. en güzel yemeklerini yiyen vezirler artık saraydan ayrılacaklardı. Padişah on frın hepsine sırmalı, kürklü hil'atlar giydirdi. Bu: — Sizin hizmetinizden hoşlanıyorum; Sağ olun ve yerlerinizde kalın! Demekti, Fakat yalnız birisine kara ketenden bir kaftan verdi. Bu adam Osmanlı imparatorluğuna Kırımı, Otrantoyu ve daha bir çok yer. leri kazandıran, Beyazıdın imparatorluk tahtında yerleşmesine sebep olan Gedik Ahmet Paşaydı. Bir adama bu kaftanın verilmesi, onun en kısa zamanda öleceğini anlatmaktı, Gedik Ahmet dimdik duruyordu. Bir en padişaha baktı, hakaretle süzdü ve eli - belindeki hahçerine gider gibi - kı- mıldadı. Padişah onun ardında duran iriyarı bir dilsize işaret etti. Dilsiz yalın hançer hücum etti ve yere serdi. Salonda tıs yoktu. Biraz sonra o büyük ve mert vezirin ölüsü nankör efendisinin gözleri önünde Sürüklenip - götürülüyordu. Turan Can Askeri Liseler arasında 26 ağustos perşembe günü Kuleli lise- şinde askeri liseler arasında su topu mü- sabakaları yapılacaktır. Sporun her sahasında büyük bir var- ık ve o nisbette büyük bir hareket ya- pan askeri mekteblerimiz arasında ya- pılacak su sporları için zengin bir prog- ram. hazıtlanmıştir. -İlar. Bu hel, Avrupa kıPasi e N Futbolda büyük bir inkılâp Tac atmak esa- sı kalkıyor Londra 23 (A. A.) — Futbol ni- zam ve hükümle- rinin kik ve ic; dil edilmesi kında uzun mandanberi Yapı- lan muhtelif tek- İifler üzerine, bu bususta (o yegüne #alâhiyettar merci olan İnternational Board futbol ni- zamlarının heyeti umumiyesini fet. kik etmesi için bir komisyon (teşkil etmiştir. 60 yılı müteca- viz bir zamandan- beri mer'i olan futbol hükümleri- hin, esasında Sa- de, sarih ve anla- Şılabilecek bir şe- Zzâ“ İkilde oluşları do- Tayısile umumiyet itibarile ptatik bir mahiyeti haiz ol- dukları muhakkaktır. Ancak oyunun ce- reyanını mümkün mertebe bozmamak için, futbol sporunun inkişafı bazı hü- kümlerin değiştirilmesini icab ettirmek- tedir. İşte, bu mülâhazalar dolayısiledir ki, İngilizler «tacı atmak esasını değiş tirmek teklifinde bulunmuşlardır. İngiliz teklifinde deniliyor ki: «Hethângi bir tehlikeli vaziyeti 'atlat- mak maksadile, oyuncular topu çök &ik olarak tac hattından dışarı atmaktadır. futbolunda olduğu gibi İngiliz adasında da çarpmaktadır. Herhalde -İopun (kasden taca atılması ile evvelâ gyun ink'taa uğ- ratılmaktadır. Saniyen g#portmence - ol- mayan bu hareketle faydalanmak gaye- si görülmektedir. Oyunculara merke etmek imkânı ve- rildiği için, «tac» atmak birçok hallerde zararsız olan bir harekettir, Ancak bazı stâc» mütehassısları bu işi fevkalâde bir meharet haline getirdiklerinden topu tac hattından $*â& sahanın ortasına kadar fır- latmaktadırlar. Tac atılması ise hem can sıkıcı ve hem de maçı inkıtsa uğratıcı mahiyettedir. Nitekim İngilteredeki ku- pa maçlarının birinde 90 dakika içinde 144 defa tac atıldığı tesbit edilmiştir. Yeni teklifte, taç atmak yerine serbest vuruş yapılması ve bu suretle de topu taca atmış olan taraf aleyhine bir ceza tertip edilmesi istenilmektedir, Çok radikal olan bu tekli? kabul edil- diği takdirde, futbolda büyük bir inkılâb yapılmış olacaktır. Evvelâ, «serbest vuruş vaziyeti baş- tan aşağı değiştirmekte ve hatti köşe vuruşundan daha tehlikeli bir şekil al maktadır. Tac atmakla güdülen gaye, topu tek- rar sahaya iade etmek olduğu halde, #er- best vuruşun bir ceza mahiyetini haiz oluşu daha ziyade dikkatli davranmayı Zaruri kılacaktır. Bü teklifin kabul edil- mesine muhakkak nazarile bâkılmak- tadır. Pire muhteliti ile ilk maç Cumartesi yapılacak Festival münasebetile “şehrimize * gele- cek olan Pire muhtelit takımile ilk maçı cumartesi günü Galatasaray - Beşiktaş mubhteliti yapacaklır. İkinci müsabakâ- da pazar günü Fener - Güneş muhte ile yapılacaktır. Spor teşkilâtının yeni şekli dalayisile mıntaka reisi olan Vali Muhittin Üstün- dağ dün maçlar hakkında Galatasaray, Fener, Beşiktaş ve Güneş takımları mu- rahhaslarile görüşmüş, bazı kararla” a- unmıştır. Yabancı dille satış yapmak yasak Yabancı dille satış yapan seyyar sa- tıcıların cezalandırılmaları kararlaştı- rılmış ve evvelki günden itibaren ya - bancı dillerle bağıran satıcıların yaka- lanarak para cezasile cezalandırılma « larına başlanmıştır. göze |” Saçın rengi ile sıhhat ve karakter arasında var mıdır? münasebet Vaktile bir Hind şhiri kadını, er - kekleri susuzluktan kurtaran bir göle, saçlarını da mukaddes bahçelerde yeti- şen çiçeklere benzetiyordu. Kadın saç- ları sayısız şairlere yüz yıllarca bir il- ham memba oldu. Şimdi de âlimler 0. nu mikroskop altında tetkik ederek kadının sıhhat ve karakterile saçları - nın rengi arasında bir münasebet arı - yorlar. İlk defa Londra hastanelerinden bi- rinde Dr. Jenner adında bir mütehas - sis genç kızlar arasında bazı sâri has - talıklara, bilhassa romatizma nevinden rahatsızlıklara tutulanların daha ziya. sarışınlar arasında olduğunu far - Bunun üzerine kadın saçının ile bazı ar arasında bir fikrin! ortaya Doktor (Bankeroft) adında bir İn - giliz âlimi de bu çok enteresan mevzuu daha ziyade derinleştirmiş ve kadınlar arasında bu yolda bir çok (etüd) ler yapmıştır. Aldığı neticeleri şöyle hü - Jâsa etmektedir: «Kadınlar, saçlarının veya tenleri - nin renklerini sun'i olarak istedikleri kadar değiştirmeye çalışsınlar. Tabiat saç ve ten renklerile onları sarışın ve esmer olarak — birbirinden tamamile ayrı iki cinse ayırmıştır. Bu iki cins a. rasındaki adale, sinir hattâ zihniyet ve karakter farkları bir Çinli ile bir Avru- palı arasındaki fark kadar büyüktür. Sarışın ve esmer kadınlarda sıhhat farkı Ten rengine dair Amerikalı bir ka- dın üstünde hususi bir âletle yapılan tecrübeler, kadın cildinde umumiyet - le Şu renklerin bülündüğünu güster - miştir: Beyaz, yeşil, mor, #üavi, bifaz. sarı ve bol kırmızı. Sarışında mavi, .sa- rı, mor renkler; esmerden daha ziyade- dir. Saçlara gelince; Sarı saçlıların ba - şında vasati olarak yüz elli bin, es - merlerin yüz yirmi bin, kızılların ise ancak elli bin tel vardır. Görünüşte ehemmiyetsiz sanılan bu farklar kadınları gerek fizik vegerek ruhi bakımdan birbirinden tamamile a yırır. Meselâ: Sarışın bir kadınla esmer bir kadın birlikte güneş banyosu yap- sınlar. Esmer bronz renginde . yanar. sarışın ya hiç yanmaz, yahut ta kızı. lımsı bir renk alır. Bu kızıllık onun kan cereyanındaki bir bozukluğa bir alâmet sayılabilir. Bunun gibi bir çok tecrü - belerden anlaşılmıştır ki esmer kadm daha canlı ve daha (o mukavemetlidir. .Cildinde harici tesirlere karşı koruyan unsurlara sahiptir. Sarışın kadın mik- roplara, bilhassa teneffüs cihazı hasta- Jıklarına karşı esmerden daha zayıf - tır. Kızıllar da bu zümreye dahildir. Maamafih esmer kadınlarda çocukluk. larında bazı rahatsızlıklara, sarışın kız çocuklarından. daha müstaiddirler, Sarışın ve esmer kadınlarda karakter farkları Sarışın kadınlarla esmer kadınlar # rasında karakter farklarına gelince; bu cihet pek mühimdir. Geçmiş büyük i vak'alar tetkik edilirse göze hep şu nok- ta çarpar: Sarışın kadın kurnazca ve inceden inceye öc alır. Esmer kadın da ha haşin fakat daha açık hareket eder, Hayatındaki mühim bir fırtınada her şeyi kirar dağıtır, sonra maziyi unutup yeni bir hayat kurar. Sarışın çabuk müteessir olur fakat gizler, Esmer ça - buk hiddet eder ve derha! açığa vurur. Niçin diyeceksiniz? Çünkü: Esme - rin kanı sarışından daha cevvaldir Bunları yazan İngiliz âlimi, harare. ti sık sık değişen kapal: bir yerde sa - rışın, esmer, kızıl muhtelif kadınlar ü- zerinde bir çok tecrübeler yapmış, on- ların kan sistemlerindeki reaksiyonlar», cildlerinin sıhhat ve bünyelerile olan münasebetlerini araştırmıştır. Doktor, bu (etüd) lerin neticesini şöyle bir tab- lo hâlinde hülâsa etmektedir: (Burada sarışın ve esmer tabirleri * açık veya koyu renk saçlı kadın mâna. sınadır. Bizde beyaz denilen teni açık fakat saçları koyu kadınlar esmerlere dahildir.) Siyah, çok seyrek, düz saçlılar: İstiklâl yül ziyeyi, kumara benzer oyunları sever, Sert görünüşü altında yegâne arzusu şudur: Sevilmek, Biraz daha açık siyah saçlılar: Cid- di, şıklığı sever, sosyele kadını, mü - kemmel ev sahibi, Mantıklı, sadık. Ko. lay affeder. Kimse sleyhinde yle mez. Büyük ve şiddetli his fırtınaların. dan hoşlanmaz. Ağır başlı, Koyu kestane saçlılar: Aşkta asalet, Aile saadetine düşkün. Sadık bif zev » ce. Merhametli. Sevmli, Çok” Peş'eli, Bunlar aslâ yalnizliğa tâhammül &de- mez. Açık kestane-saçlılar: Eğlenceyi, ma. cerayı ve hayali sever. Şefkatin ve iti- yadm erkek üstündek! büyük tesirini bilir ve bundan mahirane istifade eder, Mütecessis. Bazan lâübili. Biraz kibir. li, gevezelikten hoşlanır. Yumuşak, altın rengi, kıvırcık: Çok ciddi. Aşkta müşkülpesent. Hem zeki hem alıcı, Az güler. Şeref mefhumunâ çok bağlı, Kanaatkâr. Zevk sahibi, İ- cabına göre samimi. Pek yalan söyle - mez. Çok ketum. Bunun için ekseriya yanlış tanılır; Açık sarı, seyrek, dümdüz: Fazla he yecanlı. Hayali hakikate karıştı 1. yiliğe de fenalık kadar kolaylıkla mey lettirilebilir, Hilekâr. Aleyhte. söyler. Lâkayıt ve ihmaikâr olmasaydı çok teh likeli bir mahlük olurdu. Sihirkâr, Se- li Seyahati sever, Kendine çok gü- vendiği için erkeklere kolay bağlan - maz. Fakat kendinden kuvvetli görü - nen ve arzularına hâkim olabilecek kuv vetli karaktere sahip bir erkeğe rast » Jarsa yuvasına çok bağlanır. Dağınık sarı saçlar: Zenginliği çok sever. Biraz çalışmadar. biraz da entri- kadan hoşlanır. Alaycı Ara sıra alda » tar. Kuvvetli görünmek ister haibuki (Devam 11 inci sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: