25 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

25 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA e Pa Son Posta'nın tariht tefrikası: 59 ; 1ç1f0a, | GT Xef $)| SPOR 55 Âdil Şahla Hatay Bahadırın girdikleri oda, dört duvardan deliklerinden birinden içeri hafif bir ışık giriyordu. asılmış yarasalar görünüyordu. Bir kaç a —Evet... Lâma hazretlerinin tarika-| — Acaba, muhterem Lama hazretle- tine dahil olanlar; Taaaâ, Tibetten kal- |Ti de bu cinsten mi?.. karlar, buraya kadar gelirler. Tarika-| — Hiç şübhe etme, tin büyük pirini ziyaret ederler. Bir kaç gün burada misafir kal&ıktan sonra, |lar. çıkıp giderler. — Öyle zannederim. Hatay Bahadıra emniyet geldi. Ba- — şıni tekrar Adil Şaha çevirerek: — İnelim, dedi. ymazsak, biz de böyle bir iş yanalım... Yete atladı. Boz atın yularını, o şiş |Tenha bir dağ başı da biz. bulalım... Birimiz, Kartal Baba, yahüd Lama suratlı adamlara uzattı. Daha hâlâ ol- duğu yerde, elleri göğsünde kavuşmuş olarak duran adama yaklaştı. Parma- ğile ötekileri göstererek; — Sen, bu adamlara benzemiyorsun. Hom de, iyi Türkce konuşuyorsun. Diye, mırıldandı. Uzun sakallı adamın çehresi, birden- bire mahzün bir hal aldı. Bu sözleri an- lamamış gibi davrandı. — Onlar, atlarınızı ahıra çekerler. Hayvanlarınıza, iyi bakılacağından e- min olabilirsiniz. Buyurunuz. Beni ta- kib ediniz. Diye, sövlenerek, başka bir kapıya Goğru ilerlemiye başladı. May - San olalım. .birimiz de, fik cevab aldı. Sizi, huzurlarına kabul edecek. Buyurunuz. Dedi. Bu sefer de Hatay Bahadır iradesi- ne hâkim olamadı: — Aziz dostum!.. Tıbkı bir saray teş- rifatcısına benziyorsunuz... fata nazaran, Lama hazretlerinin huzu- ruha da merasimle girilmesi icab ede- cek. Bunu bize öğretir misiniz?.. Diye mırıldandı. Bu sözler, çok derin bir Istihzayi ih- tiva etmekle beraber, uzun sakallı a- dam darılmadı. Gene, dudaklarında o garib tebessüm belirdi: — Muhterem Lama hazretleri lütüf- kârdır. Kendi tarikatine dahil olmıyan yabancı misafirleri hiçbir Mmerasime tabi olmadan kabul ederler. Kendile- Girdikleri oda, dört duvardan ibaret- Ti. Yere, hayvan kıllarından dokunmuş, kilim gibi şeyler serilmişti. Duvarların birisindeki mazgal deliklerinden hafif bir ışık girivordu. Tavanlarda; bacak- larından asılmış yarasalar görünüyor- du. Adil Şah gülümsedi. Hatay Bahadırın Okulağına eğilerek: — Burası bana nereyi hatırlatıyor, biliyor musun?.. Dedi. Adil Şah da gülerek mukabele etti: — Öyle tahmin ediyorum ki; Semer- kandde, Çeşmizinde Hanın Kartallar "Tekkesini.. değil mi?.. — Aşkolsun.. ayni şeyi hissetmişiz. — — Zaten; daha kale kapısından g'ırer-l (ken Kartallar Tekkesini hatırlamıştım. | — Burada yerleşen Lama May-San : !hım“en de, hiç gşübhesiz ki, Kartal- | lar Tekkesinin şeyhine benzer bir şey olacak. — — Acaba?.. i — E, öyle olmasa, bu korkunç dağla- İfin başını bekler mi?.. || Uzun sakallı ve sivri külâhlı adamın ıkıpıdıı.'ı girmesi üzerine, muhavere bu- İrada kesildi. Bu adam, âdeta bir saray teşrifatcı- İsı gibi eğilerek: | — Muhtörem misafirler!.. Teşrifinizi, İLama May - San hazretlerine arzettim. (Eğer mabudlar müsaade ederlerse, sizi huzurlarına kabul edecekler. Ancak şu iyar ki; mabudlardan istizan etmek için #vvelâ hüviyetinizi bilmek lâzım. Adil Şah, kendini zaptedemedi. Bir kahkaha koyverdi. Ve sonra, alaylı bir Besle: — Muhterem Lama May - San haz- Petletinin mabudları her halde bizim kim olduğumuzu bilirler zannederim. Eğer bu kadarcık şeyi bilmezlerse, on- lara mabud demek nasıl caiz olur?.. | Uzün külâhh adam her halde pek Mutaassıb görünmedi, Bu sözleri, mu- kaddesata hürmetsizlik telâkki etmedi. Hattâ o da hafifce gülümsiyerek: D — Evet.. şübhesiz.. lâkin.. misafirle- ti isimleri ve cisimlerile arzetmek â- dettir de... — Pekâlâ.. şu halde söyleyiniz... Dağ. İâar arasında yolunu kaybetmiş iki yol- $u.,, Benim adım, Gökdemir.. arkada- pemın adı da, Yalçınkaya, — Pekâlâ... Bu izahat, kâfi., gide- Him, Lama hazretlerine arzedeyim, Uzun sakallı adam, sessizce odayı ierketti. Hatay Bahadır, bu adamın arkasın- lan bakarak Adil Şahın kulağına eğil- d Bir Doktorun Günlük Notlarından Mide hastalıklarında Kahve Mide hastalıklarının ekserisinde, bâhu- sus mide karhalarında, mide ekşiliklerin- de, mide ağrılarında, hazımsızlıklarda kahve ile tütünü menetmek Icab eder. Fakat son senelerde kafelnsiz kahve, ni- kotinsiz tütün ticarette yavaş yavaş re- vac bulduğu için acaba mide hastalıkla. rından dolayı perhiz yapmağa mecbur o- lanlar bunları içeblllrler mi? Filhakika mide hastalarının ekserisi bir- çok perhize tahammül ederler. Lâkin kahve ile sigarayı pek zorlukla bırakır- lar. -Kahvenin mideyi tenbih ile kahve kokusu duymadığı ve kahveyi görmiye- rek midesine indirdiği halde bile mide- nin hareketlerini ve ifrazıni — çoğalttığı röntgen ve usare muayenesile — sabittir. Binaenaleyh kKafalnt! olsun, kafelnsiz olsün kahveyi tamamen menetmelidir. e Okuyucum YAR, yer — BSize artik prostat hastalığı getmez, merak etmeyiniz. İdrarmız da normaldir. Kan âaldırmanıza lüzum yoktur. Çok o- turmayınız, hafif yürüyüşler yapınız. Al- kal almayınız. Allah âfiyet versin, bir ge- yiniz yoktur. CUMA ö Cevab isteyen — okuyucularımızın — posta pulu yollamalarını rica ederiz. Aksi tak. dirde ixtekleri mukabelesiz kalabilir. Nöbetci Eczaneler Bu gece nöbetel olan eczaneler şunlar- di İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Sarım), Alemdarda: (Sırrı Asım). Beyazıdda; (Belkis). Bamalyada: (Eroftlas). Eminönünde: (Beşir Kemal). Eyübde: (Arif Beşir), Fenerde: (Emllya- di). Şehremininde: (Nâzım). Şehradeba- şında: (İ. Hakkı). Karagümrükte: (Su- ad). Küçükpazada: (Necati Ahmed). Bakırköyünde :(İstepan), Beyoğlu elihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Oalatasaray). Tü- nelbaşında: (Matkoviç). Oalatada: (İ. kiyol!. Pindıklıda: (Mustafa Nall), Cum- hüriyet caddesinde: (Kürkciyan). Kal- yancuda: ( (Zaftropulos). — Firuzağada: (Ertuğrul). Şişilde: (Asım), Beşiktaşta: (Najl Halid). Boğarici, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İmrahorı, Sariyerde: (Nu- ri). Kadıköyünde: (Sıhhat « Rıfat). Bü- yükadada: (Halk). Heybelide: (Halk), — Ya, bu adam hakkındaki fikrin?.. |— Çok esrarengiz bir adam, — Bu, muhakkak.. çünkü; dışarda tereli olduğuna dair sorduğum suale #yab vermedi. — Vermek islemedi, ÜÇ BOZ ATLI — Demek ki, &z çok bize benziyor- — Maamafih, fena fikir değil... Şa- yet teşebbüslerimizde muvaffak ola- Uzun sakallı adam kapıdan seslendi; — Muhterem misafirler!. Lama haz- retleri mabudlardan istizan etti. Muva- Büu teşri- Yazan: Ziya Şakir ibaretti. Mazgal Tavanlarda, bacaklarından dim ilerlediler rine, arzu ettiğiniz şekilde hürmet gös- terebilirsiniz. Bu hususta, tamamile serbestsiniz... Buyurun, Dedi. Avluya çıktılar, On adım kadar yü- rüdüler. Küçük bir kapıdan girdiler, Dar ve kısa bir dehlizden geçtiler. Ön- de giden uzun sakallı adam bir kapı Jaçtı. Odanın içindeki garib manzara, |bir anda Hatay Bahadırla Adil Şahı şa- şırttı. İkisi de, iradelerini kaybederek derhal arkalarını birer duvara dayadı- Jlar, Elleri, kılıçlarının kabzalarına u- zandı. Uzun sakallı adam, sanki onların şu andaki hislerini anlamış - gibi, başını arkasına çevirerek: — Tarikatimizin itikadına göre bun- lar, Lama hazretlerini muhafazaya me- mur olan küçük mabudlardır. Diye, mırıldandı. İki noyanın bir anda şaşırmaları, ve kılıçlarına davranmaları sebebsiz dö- |ğildi. Çünkü, uzun sakallı adamın açi ği kapıdan itibaren, tâ karşısındaki ku- piya kadar, iki sıralı korkunç şekilde a- damlar dizilmişti. Bunların başları, muhtelif şekilde canavar başlarına ben- ziyor, ellerinde de uzun kılıçlar, ve siv- Tİ mızraklar bulunuyordu. — Arkası var — v aa (İRADYO| Eugünkü program 25 - Mart - 1938 - Cuma İSTANBUL Öğte neşriyatı: 12.30: Plâkla Türk musikisi. 12:50: Hava- dis. 13.08: Plâkla Türk mutikisi, 1330: Muh- telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: V7: İnkılâb tarihi dersi: Üniversiteden naklen: Yusuf Hikmet Bayur. 18.30: Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tarafından bir bemsil, 1915> Konferass: Ali Kâmi Akyüz (Çocuk! terbiyesl). 19.55: Barsa haberleri. 20: Memle- | |ket şarkıları: Feryadi Hakkı Aras tarafın. dan. 2040: Haya raporu. 2033: Ömer Rıza | tarafından arabea söylev. 2045: İnci ve nr- kadaşları tarafından Türk müalkisi ve hall ı garkıları, (saat Ayarı). 2115: Mustafa ve Aar- kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 2150: Orkestra. 2245: Afans ha- berleri. 29: Plükin sölolar, opera ve operet |Parçaları. 23.20: Son haberler ve ertesi günün Programı, o 25 - Mart - 1938 - Cuma ANKARA Öğle neşriyatı: 12.30: Muhtelif plâk neştiyatı. 12: 'Türk imüsiklsi ve halk şarkıları. 13 N ve harici haberler. Akşam neşriyatı: 18.30: Muhtelif plâk neşriyatı. 18.38: İngi- | Kzce ders: Azitme İpek. 19.15: Türk mMüsiki- | $i ve halk şarkıları (Hikmet Rıza ve arkadaş- ları). 20; Saat âyarı ve arabca neşriyat. 20. 16: Türk musikisi ve halk şarkıları ( Melek Tokgöz ve arkadaşları). 2045: Solo sakso- | fon: Nihad Esengin (Piyanoda Marsel Bi), | 21: Konferans: Parazitolog Nevzad. 21.15: | Plükla dans musikisi, 22: Ajans haberleri. 22. 15; Yarınki program. #eteeeeneeeaaLeNR beensesesenenenesreRR SAnİSEESrErELeEAn eeei y e R ae aN r Yeni neşriyat ı BALKAN ÇİÇEKLERİ — Edirneli yaznıcı- laraamn M. Bencet Prim bu isimde bir rToman |yazmış, renkli bir kapak içinde kitab halin- İde bastırmıştır. Bulkanlı bir 'Tüek gencinin aşkinı ve maceralarını nakledea bu eser mil- N bir kıymet taşımakladır. ——— Kadıköy İkinci Sulh Hukuk Hâkimliğinden: Kadıköyünde Canan 8. 31 Nolı hanede mu- kim ve halen akıl hastalığından dolayı Şişli Fransız hastanesinde tedavi altında bulunan Arif oğlu Fazil Kayralın hacrile kendisine yazılı evde mukim karısı Melihanın 18/3/038 tarihinde vasi tayin olunduğu ilân olu- Dur. (1039) — ae Son Posta Matbaası Neşriyat Müdürü: Selim Ragıp Emeğ 5. Ragıp EMEÇ SAHİBLER A y ae UŞAKLIĞIL $0: Plâk: 15: Dahi- AE11Ğİ ST UA G Atletizmi yükseltmek için neler yapmalıyız? Gelen antrenörler, ya atıcı, yahud da koşucu idiler. Halbuki bize atlet komple antrenör lâzımdır Gitgide sönen atletizm hareketl erinden: Semih ve milmi bir 100 metreyi bitirirlerken Futbal Fedorasyonunun pek haklı ve polllu:loneu kompler hoca lâzımdır. — diye bar yerinde bir Ihtiyaçtaa doğduğu için tesis et-'bar bağtrırken, gelen gident arattırır sörüne miş olduğu «Futbol Antrenör kursue bir nok-İml rücu edeceğiz? Eğer Federasyonlar ge - ta Üzerinde bir parça durmaklığımıza vesile misini kurtaran kaptan mevklinde ise — ki, |teşkil etti. buna ihtimal vermiyoruz — o halde atle - Avusturyadan gelen maruf antrenörlerin | tizm federasyonundan da futbolde, güreşde, nezareti altında faaliyete — geçen bu kursa denizde olduğu Bibi hareket bekliyor ve is « |faydalı" ve teknik bilgilerile yardım edenle- | tiyoruz. rin başında Atletizim Pederasyonu Helsi Vü-| - Ankarada yapılan 'TTürkiye kir koşusu bie |dan Âşir de bulunmaktadır. Pist üzerinde 20 biz takım istidadların aramızda — dolaşıp uzun müddet kalamamış olan Vildanın İse | durmakta olduğunu işaret e$tL Atletizm ni |veçde beden ferbiyesi tahsili dölayısile na -| hayet güreşe, futbole benzemez *a, het ya « |fari olarak edindiği bllgiden, kursda bulu -| Pılan derecenin bizi tatmin ettiğinden bah, nanların büyük istifadeler — edeceğine hiç |slle kendimizi avutup yana geçiverelim, İşüphem yoktur. Kronometre ve çelik ölçünün — hatırımış Fakat gönül artu ederdi ki, Atletizm Pe - |için mesafeleri İlerleteceğini bilsek, — kendi derasyonu Relsi Vildan, memlekette inkişafı | kendimize yuvarlanıp gidiyoruz ama Gerece birinci plânda gelecek olan Atletizm varlı - |lerimiz yükselip duruyor diyelim. Bimız için açılacak biz kürsa İlderlik etme-| — Beynelmilel Atletizim Foderasyonu artık (li ve bugün bu uğurda sarfettiği birkaç sa .|bir hadde gellp dayanmış olan dünya re « Ati başında bulunduğu spor için harcama - | korlarını nazarı dikkate alarak krunometre liydı. e çelik ölçünün kullanılmasına, sadece bi- Her fırsat ve vesilede bilerek veya bilmi- İrinel gelenlerle neticolerin teşbit edileceğine yerek sağdan, soldan tekme yiyen Atletizm | karar verinceye kadar, bugünkü dereceleri- vaziyetimiz, esasen Berlin — olimpiyadında |mizi onlara her gün bir mikdar daha ulaş - (düştüğü halden, doğrusu öksüzlükten kur - | tırmağa mecburuz. Sulamamış bir haldedir. Tahsisat vardır, veyahud yoktur, orasını Memleketin dört köşesinde gördüğü rağ- |bilemem, arma; bizim tmesafeleri *htiva eden betten dolayı daha şürmullü bir şekilde in ötizm varlığımızın inkişafı için memle « ıkişafı istenen futbol için wuallim kursları a- |ketin her köşesinde bir doğli, bir çok hoca- çılıyor, millt küme oyunları ihdas ediliyor,|lara Ihtiyacımız vardır. yer yer birinellikler yapılıyor ve banlara | - Ömer Besim |lüveten Viyananın maruf antrenörleri mem- &ıahs.my kmhnnn. bir teşebbüsü deketimize geüirilirken, beri taraftan da at letizm için ne yapmak'a olduğumuzu, bu #poru ne kadar ihval ettiğimizi acaba fark ediyor Muyas? alatasaray Bpor Klübü federe ve gayri B KN d Pa çiderken. e vape | CŞ Bütün üüslere noik oima deme ir K Ki atle: n e bz yol atletizm hakkındaki düşüncelerimiz 'Turnuvaya etmek Ktüpler 26 mart 938 Cumarlesi günü saat 18 de Bey- oğlunda Oalatasaray — Spor klübü lokalinde bugün kadar iInkişaf etmiş değildi. O zaman federasyon, diğer federasyon - teferrüatını müzakere etmek üzere bir mu- Tahhas göndermeleri rica olunur. lardan geri kalmamaz, atletizm Bgidi haş « sas bir sporun derima çalma tedbirlerle yü- Bu haftaki milli küme maçları hakemleri rüyemiyeceğini göz önünde tutarak Ame - Cumartesi ve pazar günü — İzmirde maç rikadan Tabin ismindeki antrenörü getir . meği faydalı bulmuştu. Tabin bizi dünya rekorlarına ulaştırmadı Ama; antrenörün büyük hir Ihtiyaç olduğu - DU kolay anlatmıştı. Tabin kısa bir müddet #onra ayrıldı, biz de bir müddet kendi ken- dimize kalmıştik. Atletizm Federasyonu 1928 Amsterdam o- Hmpiyadı hazırlıkları emasında Almanya - dan Abrahamı getirdi. Fikir ve telâkki farklarımıza Tağımen Ab- raham yedi sene atletlerle epey meşgul ol - mMuş ve Abrahamın sun zımanlarında gene Almanyadan Prak isminde ikinei bir antre- cıımıne.ıımnoılıuıuıynılııuıı urasındaki maçı Adnan Akın idare edecek « tir, n OA DĞ ERTUĞRUL SADİ TEK TİYATROSU norAıueunımıınL. Puzartesi (Kadıköy - letizm sahasında muvaffakiyetleri git- tikçe azalan Bu hocalarrı otrafında bulu - Sürüyya ) de nanlar esaslı bir şekilde toplanamadıkları Büyük suare bir sırada, atletleme yenli bir hiz vermeği bir tedbir olarak els &lan federasyon Ame - lKTonKı' Hkanın genç atletlerinden Herbert Lufzi ge- tirdi. İki seneden az bir zaman zarfında bir çok 'Türkiye rekorlarınım — tadilinde büyük bir TOl oynayan Luliz teşkilâtın şekli, tadil edi- leceği bir sırada köntrolsüz çalışma imkânlarının azalmış olması işine nihayete bir vesile teşkil etmişti. 1920 Berlin alimpiyadından sonra pist &. zerinde kendi hallerine bırakılan atletleri - tiz © gün, bugün blldikieri kadar Kkoşup, at- lamakta ve ellerinden geldiği kadar bu Uğur da didinip durmaktadırlar, On dört sene evvel antrenörün gırdiği bu topraklarda şimdi kendi haline — bırakılan Atletlerimizin yarın için ne yapabilecekle - rini bugünden tahmin etmek çok Büç bir iş değilldir. Bir vakitler Tabin'i, Abarahamı, — Prak'ı, son dakikada Lulzi gören atletlere şimdi de Amerikanın meşhur antrenörü — Robertsonu getirelim demiyoruz. ama, Insaf — etmeli ki diski otuz yedi metre atmuş Nalliyi de bu 1 - şİn başına getirmekle vazifemizi bitmiş, or - talığı da gül gibi gidiyor göremeyiz.. Gelen antrenörler gülle ve dlsk - atıcıdır, yahud sadece koşucudur, halbuki atletizmdi yirmi iki muhtelif şube vardır, bize de de Balı ( Bakırköy Mültiyadi ) Çarşamba (Üsküdar Hale ) sinemalarında ÇAMSAKIZI 'ıllyk.' ııııılııbl:. ııı= .:lııl- a ayı! ve ;:,rı:ı.bıı 'ı:nıı. ::: Ii.ıı dönmesi, baygınlı! rıloıı bütün rahatsızlıkları yi edor. K, pınlı Ve — sinirden

Bu sayıdan diğer sayfalar: