29 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

29 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Imrahı mahkömlarının çiftçileri değirmene mısır taşıyorlar Mahkümlar nasıl uslanır» ; z Ni LE imralide en kestirme ve müessir! ceza yaramaz mahkümlarla konuş- N ür EN RÖPORTAJI İ YAPAN: SALÂHATT.N ! ! | mamaktır. Dilsiz kalan mahküm | hemen akıllanıyor N» bir tavan... Duvarlarda Atatürk'ün, İnönü'nün, Sara- coğlunun çerçevelenmiş resimleri Yerde nefis bir Anadolu balıst... Or- tada yuvarlak bir masa... Ve Köşsler- de geniş, rahat koltuklar... Imralı ha- pishanesinin idarecilere mahsus salo- | nunda, oturuyoruz. Adliye Vecili| Şükrü Saracoğlu, bir aralık, Marna-| ranın geniş cephesine açılan balkonda | bir cigara yakacak oldu. Daha iki nefes çekmeden Bursa müddeiümümi. | si Cemil, Vekilin önünde eğildi: — Affedersiniz, Bakanım... Imrali- de cigara yasaktır. Şükrü Saracoğlu, cigarasmı sön - dürdü. Sonra bize dönerek: — Görüyorsunuz ya, dedi, ob3er- vation.başladı!- Bizim için de, İmra- deki cigara yasağına uymak mrc- buriyeti vardı. mine İçimizden bazı tiryakiler, tütüne ye ni alışan haylaz mektep çocukları gibi kendilerine gizli köşeler arıma- ya başladılar. Hapishaneler mütehassısı, Mutah- bar, bu yaşağı, yalnız çok lüzumlu bulmakla kalmıyor, son derecede fay- dalı olduğunu da söylüyor: — Kendi yağiyle kavrulan, bu va- gıtasız adada mahkümlara cigara ye- tiştirmek bir meseledir. Fakat bi- zim çocuklar, cigarasızlığa çabuk a- lıştılar. Hattâ, onlardan bir tenesini bilirim, hapishaneden çıktığı gün, e- line bir cigara vermiştik. Bir nefes çeker çekmez, kaldırdı, attı. Tütünü bıraktıktan sonra, ona yeniden alış mayı kimse istemiyor... ATİLLA İLE DENİZ lime bir albilm aldım, karıştır. yordum. Mutahhar, albümdeki resimlerden birini gösterdi: Iki Imrali mahkümunun ellerinde çiçek demetleriyle yanyana çektirdik- leri bir fotoğraftı bu... Mütahhar izahat vet bir mücrimdiye tanıtmışlardı. Va- kiti çök geçinedel! önül birkaç hir- sızlığını yakaladık. Bir defasmda hiç unutmam, yeni kesilmiş bir ko- yundan kocaman bir parça et çalmış, çalılar arasma saklamıştı. Eti sak- ladığı yerden çıkarttım, kendisine gösterdim. Yaptığı işin, pek ayıp bir şey olduğunu hatırlatarak: — Bugünden itibaren hiç bir arka- daşın seninle konuşmıyacak! dedim. Bu medeni cezanın mahkümlar için pek tesirli bir ceza olamıyacağını zannedersiniz, değil mi? Bilâkis: Ar- kadaşlarımın ona sirt çevirmeleri, hiç kimsenin yüzüne bakmaması, Lom- brosonun bu karakteristik suclu tipi- ni bile yumuşatmaya kâfi geldi. Bir gün odamda oturuyordum. Onun ağ- lıyarak içeri girdiğini, ayaklarımı kapandığını gördüm: — Ben ettim, sen etme... diye yal- variyordu, aç kalayım; susuz kala yım, yalnız İzin ver, © arkadaşlarım benimle konuşsunler... Bu yalnızlığı dayanamıyorum artık!.. Kendi kendime düşünceye varım: Jandarma süngüleri himayesinde, ke- — Atillâ ile deniz!.. Imraliye ii |lPeeli elle dolaşmağı hakaret saymı- getirilen mahkümlardan! Onlara bu soyadlarını biz verdik. Deniz, şimdi! başka hapishanede... Atillâ, burada kaldı. Memleketinde çobanlık edin| Denizin çok masum bir hali vardı. Sözü geçtikçe, bir iftiraya kurban| gittiğini söylerdi. Kalabalıktan, bu çocuk kadar kaçan insan: görmedim Kendisini, kalabalık bir düğün evin- de işlenen cinayetten mesul türtams- | lar. O gündenberi, üç arkadaşın bir araya geldiği toplantılara girmez. Bir gün ona: — Deniz... Yavrum... Niçin sen de ötekiler gibi gülüp eğlenmiyursun? diye sordum. Başını yere eğerek: — Beyim, dedi, ben insan arasma, ömrümde bir defa karıştım. Başa bu haller geldi. Sen iyilik edeceksen, şu davarları ver de, gidip dağın ba- şmda otlatayım! BİR KLEPTOMAN A“ Mizım değil, bir başka mah- küm hatırlarım: Lombriso- Bun tarif ettiği tiplerden biri idi. Ta- yan bu dört hapishaneden kovulnuş am, sadece arkadaşlarmdan ayrı düştü diye, gözlerinden #icim gibi yaş akıtıyordu. Şüphe yok ki, ruh hasta- lari için bu, bir şifa başlangıcı idi. Ölüme mahküm hastasınm, © ansızm nakuhat devresine girdiğini gören bir hekim kadar sevindim.,, KOVUŞLARDA imdi, Imrali adasmı dolaşmaya Ş çıkıyoruz. Vekil, Kocaeli me- busu değerli hukukçumuz Salâhattin Yargı, Istanbul ve Bursa müddeiumü- mileri, gazeteciler, hep bir aradayız. Bir aralık, yolda giderken, gece İstanbul” dönüp dönmemek meselesi ortaya çıktı. Saracoğlu, hepinizin ayrı ayrı fikrini soruyordu : — Arkadaşlar, ne dersiniz? Gece yi burada geçirelim mi? Fakat sonunda, mukadderatımızın tayinini motör kaptanma bırakmağı tercih ettik. Kaptan havayı bozuk görürse, adada kalacağız. oTeh - like yoksa, geceleyin yola çıkacağız. Vekil, ilk olarak, mahpusların — blatin suç işlemeye mahküm etiği bir zavallı... Bana, kendisini; — İşte üzerinde etütler yapılacak kusura bakmayın, dilim dolaştı, ban- gi mahpus... — yani, İnralidekilerin kovuşlarını ziyaret etti. Vekil, içeri girince, Bepsi yerlerin. Imralının, değirmencisi Necip usta, arkada de; Adliye Vekilile İstanbul gazetecile, GÜNGÖR meni ve yanında den fırladdar, Fakat Saracoğlu mani oldu: — Rahatımıza bakı, arkadaşlar! Mahkümlar, kendilerine “arkadış!,, diye seslenen Vekile, en hassas fo- toğraf objektiflerinin dahi, aksettire- miyeceği bir bakışla bakıyorlardı. Vekil, sesini büsbütün tatlılaştıra- rak: — Nasılsınız, arkadaşlar, dedi bek, ben buraya sizi görmeye geldim. Bir eksiğiniz, bir dileğiniz varsa, hiç çe- kinmeden söyleyin!.. O sırada Vekil, bir mahkümun t6- pallıyarak yürüdüğünü gördü. Ayağı. ni kesere kaptırdığını öğrenince alâ- kadar oldu: . — Burada doktor yok mu? diye sordu. “Yalnız bir sthhiye memuru var!,, cevabını alınca: — O halde mahkümlar arasindan hemen bir doktor seçip gönderelim! emrini verdi. Bundan sonra jandarma karakolu dı. Vekil, sordu: — Memnun oldum. Yattığınız yer çok temiz!.. diyerek İltifat etti, SARAÇ MEHMET USTA ÇEŞMESİ Yes yapılan bir çeşme Önüde durduk; üzerinde yaziyor: “Saraç Mehmet Usta,, çeşmesi... Vekil, gazete fotoğrafçılarma: — Bu, benim babamın çeşmesi. dedi, bir resim çektirelim bari... Çeşmenin suyu, son derece müdrir, Kum sancılarma falan iyi geliyormuş. Müddelumum!i Cemli, tahlil ettirmek üzere nümüne alıp İstanbula gönder. diğini Vekile arzederken; şu izahati de verdi: — Mahkümlar arasında böbrekleri bozuk olanlar vardı. Hepsi iyileştiler. İ “Efendim, bu su, yaman bir su... İş İtahımızı büsbütün açtı!,, diyorlar, İlk günlerde, birer ekmek veriyor- duk. Yetişmediğin! görünce birer bu- çuk ekmeğe çıkardık. Bu gidişle, İki kilo bile az gelecek!,, Mutahharm anlattığına göre, - İm- rali mahkfmları, sık sık tartılıyo: ar. mış. Bir sene içinde 7 - 8 kilo alanlar pek çokmuş!... DEĞİRMENCİ NECİP USTA ge biraz ilerisinde güzel bir yeldeğirmeni var. Daha yeni yapılmış, Ihtiyar bir değirmenci, Ve- meferlerin de hatırlarını gezildi. Burada yalnız ilç nefer var.| ERGANI BAKIRI beşinci. altıncı, yedinci ve yirmi nında Koç hanındaki Merkezi sine tevdi etmeleri muktazidir. (Beşi adde) Şirketin serma, üç milyon Türk lirasından ibaret olup beheri ön Türk Jirası kıymetinde üç yüz bin hisseye münkasimdir, Maamafih Pı rat nehrine kadar bir havai kablo - nun İnşası ve Fıratın seyri sefaine kabil bir hale ifrağı ameliyatı ceva- hiri madeniyenin vesalti saireden daha ehven bir surette naklini te min edeceği ledettetkik tebeyyün et- tiği takdirde mezkür üç milyon lira- !lya iblağma hükümet şimdiden mu- vafakat etmiş olduğundan icabında şirket sermayeyi bü miktara iblâğ ve tezyide salâhiyettardır. Ancak bu tezyidin de yedinci maddenin fikral Jahiresi mucibince yüzde ellisi hümi“ İline ve yüzde ellisi dahi Türk tebaz- İsina münhasır olmak şartile nama muharrer olacaktır. . İ Heyeti umumiyenin sermayet şir- İ keti bir misli tezyit etmeğe salâhi- İyeti olacaktır. Tezyidi sermayeye İkarar verildiği zaman hükümete mas İlümet verilecektir. Sermayenin bir mislinden fazla tezyidi evvelemirde hükümetin muvafakatinin istihsaline İmütevakkıftır. Bidayeten ihraç e - İdilen hisse senetleri bedelâtı tama- men tahsil edilmedikçe sermayenin İteayidi cihetine gidilemez. Şirketin İihraç eyliyeceği hisse senedatınm nü İmuneleri kablelihraç Meclittasdik Ti- caret Vekâletine tevdi edilecektir. (Altıncı Maddenin son Fıkrası) Sermayenin ilk taksitinin tediye - sinden sonra kalacak miktarı şirke- tin ihtiyadatma “göre - mükassatan veya defaten Meclisi Idarenin kara- rile Dersaadet ve sair lâzim gelen mahallerde elsinei muhtelifede çıkari resmi ve gayriresmi bazı gazetelerle lâakal otuz gün evvel İlân olunarak mütalebe (o olunacaktır. o İstenilen cüz'ü sermaye tamamen istifa edil. dikten sonra keyfiyet tahriren Tica- ret Vekâletine bildiriledektir. (Yedinci Madde) Hisseler bedelinin nısfı tediye o- lununcaya değin verilen Senedatı muvakkate ashabının İsmine mu- harrer olacak ve bedelinin yüzde o- nu tediye olunmadıkça kabili havale ve furuht olamıyacaktır. Ve bun - larin havale ve furuhtu Şirketin def terine kaydedilerek ziri bayi ile müş- teri ve müdirandan biri tarafından imza olunmakla icra olunacak ve keyfiyeti havale ve furuhtu senette dahi zikr ve işaret kılmacaktır. Be- delin nısfı tediye olunduktan son- İra senedatı asliyenin nısfı hâmiline aft olmak Üzere muharrer buluna - cak ve nısfı diğeri nama muharrer olmak Üzere Türk tebaasına münha- str olacak ve yalnız anlara devir ve ferağ edilebilecektir. (Yirmi Altıncı Madde) Davetnameler yevmi içtimadan Iâakal bir mah evvel altıncı madede beyan edildiği veçhile gazetelerle i- lân kılmacaktır. Davetnamelere Tuz namei müzakerat aynen dereoluna- caktır. | kili karşıladı. Değirmenci idi ama, belli ki sakalmı değirmen ağartma- Imıştı. Adı Necip Usta... 75 lik bir a- dam... Tabif mahküm değil, Fakat a- daya o kadar ısınmış ki, ayrılmasını canı İstemiyor. Bize değirmenin! met- hederken: : — Dinim, imanım ürüzger... diyor, ürüzger oldu mu, bu değirmene zah- re mi dayanır? Bir gün Mutahhar, değirmenci ile şakalaşmak istemiş: — Necip Usta! Gel, sana ceza ya- zalım da burada kal! demiş, Necip Usta, hemen razı olmus: — Kaç sene keseceksin oezayı”. diye sormuş. Imralide kalabilmek için en aşağı dört sene ceza yemek lâzım olduğunu pılmasına lüzum görüldüğünden, rildiği veçhile değiştirilmesini müzakere etmek ve bu hususta ka rar vermek üzere Şirket hissedarları 1936 senesi Sonteşrin ayı- nın üçüncü Salı günü saat 15 de Şirketin Ankarada Ulus meyda- İdaresinde fevkalâde olarak iç- timaa davet olunur. Bu heyeti Umumiyede hazır hissedarların hisse senetlerini içtimadan bir hafta evveline Oka- dar Eti Bank'a veya Türkiye İş Bankasına yahut Şirketin vezne- Türk Anonim Şirketinden: Ergani Bakırı Türk Anonim Şirketi esas mukavelenamesinin altıncı maddelerinde tadilât ya bu maddelerin aşağıda göste- bulunacak (Tadil Metni) Şirketin sermayesi dört buçuk mil- yon Türk lirasından ibarettir. Ve üç, yüz bin adedi (A) tertibi ve yüz elli bin adedi (B) tertibi olmak Üzere, beheri on Türk lirası kiymetinde, dört yüz elli bin hisseye münkasim- dir, (A) tertibi hisse senetlerinin yüzde ellisi ve (B) tertibi hisse se - netlerinin tamamı nama muharrer olacaktır. Ihraç edilen hiase senetlerinin be-| delleri tamamen tahsil olunmadıkça sermâyenin arttırılması cihetine gi- dilemez. Şirektin çıkaracağı hisse senetle- rinin mümuneleri ihraçtan evvel, tasdik edilmek üzere, Iktısat Vekâ- letine takdim olunacaktır. (Tadil Metni) Sermayenin ik taksiti ödendikter Sonra kalacak miktarı Şirketin ih GÜZELLİĞİNİ TEMİN EDİMİZ/ Bu çok kolay bir şeydir! TURAN sabunlarile her gün yapılacak banyo hakiki bir güzellik bam yosudur “VERDA, Tatlı ve hoş rayihalı büyük lüks) sabunu “ROSEMARY,, Nozik cildler için gayet lâhi bip tarzda gül de rayihalandırımış sabun, “BATH SOAP, Kolonya suyu ile ihzde edilmiş bol) ve yağlı köpüklü sabun. “FATMA, idareli tuvalet sabunlarının en farla” bara, mazhar, olanıdır. TURAN MAMULÂTI Çocuk hastalıkları mütehassıs Dr. Şevket Salih * oysal Altıyol ağzındaki muayenehane- sini Moda caddesi Su şirketi karşısında 46 No.lu tayyareci apartımanma nakletmiştir. 1895 Istanbul Asliye Ikinci Ticaret mahkemesinden: Türk Anonim Elektrik Şirketi ta- rafmdan Beyoğlu İstiklâl caddesi 293 Nollı İpekği mağazası sahibi Vas- yaçlarına göre mukassatan veya d6-İçi Fatih oğlü 4leyhine açılan alacak faten, Idare Meclisinin kararile, kara ve Istanbulda çıkan resmi ve bazi gayriresmi gazetelerle lâakal otuz gün evvel ilân edilerek, müta- lebe olunacaktır. İstenilen sermaye cüz'ü tamamen İstifa edildikten son- ra İktisat Vekâletine yazı ile mali - mat verilecektir. (Tadil Metni) Hisseler bedelinin yarısi ödenin - ceye kadar verilen muvakkat senet- ler, sahiplerinin ismine muharrer 0- lacak ve bedelinin yüzde yirmi beşi ödenmedikçe satılamıyacaktır. Bun- larm satışı Şirket defterine kaydedi- lerek ziri satıcı ile alıcı ve müdiran- dan biri tarafından imza olunmak suretile yapılacak ve satış keyfiyeti hisse senedinde dahi zikr ve işaret olunacaktır, Bedellerinin yarısı ö- dendikten sonra (A) tertibi seneda- tı asliyenin nısfı hâmiline ait olmak Üzere muharrer bulunacak ve bun - larm diğer nısfı ile (B) tertibi his- selerinin tamamı nams muharrer ve 'Türk tebaasına münhasır olacak ve yalnız anlara devir ve ferağ edilebi- lecektir. (Tadil Metni) Davetnameler, davet ve içtima günleri dahil olmamak üzere, vakti içtimadan lânkal iki hafta evvel al- tmct maddede beyan edildiği veçhile gazetelerle ilân edilecektir. Davet- namelere müzakerat ruznamesi ay- nen dercolunacaktır. öğrenince: — Aman, itme efendi, pek te ço. ğumuş ya... Benim kaç günlük öm- rüm kaldı ki... Gel şunun iki yılını bağışla!..,, diye yalvarmağa başla mış. Hani, bırakılsa adamcağız, iki sene, pir aşkına adada değirmencilik yapacakmış... Kameriyenin önlünde çiçekleri sulu yan bir mahküma: — Adım ne senin? diye sordular. İmralide #det olduğu için, yalnız soyadımı söyledi; — Unutkan!. Arkadaşlardan biri: “Acaba neden Unutkan admı vermişler?., deyince Mütahhar cevabını yetiştirdi: — Geçmişi unutması için!.. Salâhattin GÜNGÖR An- |davasında: Müddeialeyhin mezkür ikametgâhmı terkettiğinden 20 gün müddetle ilânen tebligat ifasına ka rar verilmiş ve tahkikat günü ola - rak 10 - 11 - 936 tarihine müsadif sa- h saat 14 e tayin kılmmış olduğun- dan müddelaleyh Vasfinin yukarıda yazdı tahkikat gününde bizzat veya bir vekil göndermek suretile mahke- mede hazır bulunmaları lüzumu teb- liğ yerine geçmek üzere ilân olu - nur, (25018) Konya Asliye Hukuk Mahkeme - sinden: Konyada Çifte merdiven mahalle sinde mukim Gazar karısı ve Agop kızı mühtediye Hüsniye, beistida mahkemeye müracaatla: (Kocası Konyanm Çifte merdiven mahalle - İsinden Bedurus oğlu Gazar 1335 sene jsinde şark cihetine emsalile birlikte tehcir edilip tarihi tehcirinden bu ane kadar kendisinden bir güna haber ve malümat almamamış ve bu suretle hayat ve mematı meçhul bulunmuş olduğundan merkumun kayıplığına ve aralarındaki nikâhın feshine ka - rar verilmesini talep etmesi Üzerine merkum Gazâr namma gönderilen dava arzuhali sureti müddeğaleyhin Elâzizde arabacılık san'atile iştiğal © etmekte olduğundan bahsile tebliğ - siz olarak geri çevrildiği mübaşir meşruhatından anlaşılmasına mebni Kanunu Medeninin 32 nel maddesi mucibince merkum Gazarın sağ veya ölü olduğundan ve nerede bulundu: ğundan haber ve malümatı olanların ilân tarihinden itibaren bir ay İçin- de bu baptaki malümatlarını mah « kememize bildirmeleri hususu, Istan- bulda çıkan (Milliyet gazetesinin) 15 Nisan 934 tarih ve 2936 numaralı | ye Elâzizde çıkan (Turan) gazetesi- | nin 17 Mayıs 934 tarih ve 216 nu » | maralı nüshslarile neşir ve İlân edil. | diği halde mezkür müddet içinde bir güna malümat almamadığından zik- ri geçen madde mucibince merkum Gazar hakkında malfimatı olanların işbu ilân tarihinden bir sene içinde bu husustaki bilgilerini şifahen veyi tahriren Konya Asliye Hukuk mak kemesine bildirmeleri Kizumu ikir#i defa olarak ilân olunur,

Bu sayıdan diğer sayfalar: