29 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

29 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EL 413 PN ei İNKILABI) No, 60 Bu feryat, Avrupa AcıHakikatler | Yazan : Ziya Şakir mahfellerinde fena akisler bırakmıştı Burada emir ve kumandayı deruh- de ede pek ) nin tahtı vakki) batını), © işi ni omuzlarına yük fedarler) & terketmeleri lâzımgelir- di. Nitekim; yine o kolordunun k mandanlarında ii Beyler bu suretle harel na ler; ordunun kendilerinden hizmeti, tamamile ifa Fakat — Balkan harbinde bi — siyaset cereyanlarına kapıla - rak; müdafaasına memur oldukla; yerler, düşman tarafmdan tam. muhasara o edilmemişken. ©n harbin en son saatlerinde, yaralıları bile esir olmak felâketirden kaçıp kurtulmuşlarken.. (Büyük Erkânı - harbiyel Umumiye Reisimiz Mare: Fevzi Çakmağın takdir buyurdukları veçhile) düşman tarafından topçu hazırlığına ve şiddetli topçu ateşine başlanıldığı sr in teslim o- lacağını bildiren (1).. Ve, on iki bin silâhlı ve süngülü muharip askeri henüz faaliyette bulunan toplarile düşmana teslimiyet gö mandanlar gibi — Trakyanın bazı kumandanları da, iyi i yen talih ve hâdisat yü lup olan şerefli ı fırsatını kaş mii son rihi huk sız kua gelen bu acı inhizam ve mağlü-İ,, biyet esnasında şark hudutlarnda garpışan kahraman Türk ordusu, hergün yeni bir muvaffakıyet elde ederek kalplere bir inşirah vermi nihayet (Kars) ta kazanılan son v büyük zaferle Trakyadaki büyük za-| eylemişti. ir * (Büyük Türk İnkılâbı) başlarken, Milet Meclisi Hük karşısına dikilen renk renk ve çe- git çeşit düşmanlar arasında O©en tehditkâr vaziyet alanlardan biri de; "Anadolunun şark hudutlarında bu- hinan Ermeniler) di. Tam, (1303) senesindenberi vakit vakit kanlı ve korkunç hareket ve hâdiseleri bil hassa, en acı hakikatleri — ihtiva eden (Ermeni Meselesi) gibi... (Ermeni oMeselesi), başlıbaşma bir tarihtir. Öyle bir tarih ki nız Türkleri ve Ermenileri deği ki ve yeni dünyanm siyasi mah lerinden avam köşelerine kadar mil- yonlarca halkı alâkadar etmiş mak itibarile cidden büyük ehemmi- | çı yeti haizdir... Bu kanlı tarihi, ki; Trakyada vu - nin rehakâr eli, (Kars) Ortada hiçi bahane yokken, otuz sene zarfında | ki milyonlarca (Türk ve Ermeni) Yazdığımız lerin, (askerlik vazife ve ica-| lâksdar eden bu ederler -İsilâtile — bu | meselenin sadec için, Kestiler, cuklarını ler. lere sebeb neticesi olarak ta bi 'Halbuki.. tam yedi yüz senelik den, un hemen her mahallelerde w (2) Türk nin | li vazife! u yazılar şiddetle rihi t rer. On için bi ana hati etmekle iktifa giz. hesi na a e - şark eri) nin sebebini gösterebilmek | yakın mazin pek sür'atli bir # 1 nenileri sürdüle Kadınlar: (aarem) lerinde larını ve hapse Bu feryat, derhal Avrupa siz mahfellerine aksetmi: İağır ithamlar ai et vermişti haris ve mı faâtperest Ermeni komitecileri ta - meni » Türk husu- icat edilmişti, Türklerle E şterek | hayatları vardı. Bu İki millet, bu müd det zarfında; aralarmda hiçbir ta - mücadı hakiki bir içinde temi ve muaraza geçim bbet ve dost & biribirine gari bir hayat yaşamışlardı. 'Garbi Rumelinin tek 2 nci sayfası, letine pek pahalıya Balkan Bu harp pençeleşi lüp eden, bu dört düşman değil yalmız bir tek düşmandu yasar kiç o da a Tarilerim a takdim, edeceğir: bu ser İnhizime iyetin esrarını — hiç kimse ta 'ed ve cerhedilmiyerek olan resmi ar ve raporlara istinaden — bütün izah eyliyeceğiz. TEŞEKKÜR kardeşim Sabri Şekerin i ufulile kalblerimizde merhuma besledikleri mu ol- | merbutiyeti bir defa daha teyit eden, iehk göndermek suretile ele mizi ortaklaşan, (Büyük Millet Meclisi Hükümeti) -| mizde ta kapa-|tahfife lütfeden akraba ve dor ir ciddi sebep ve | miza ayrı ayrı teşekkürün maddi im lan derin yaraları tedav isımda bu ehemi asına tavassut bu; azlığı k ni hayat ve felâketine mal olan bu fa- | manız; betbaht yengem, zava ciayı ortadan kaldırarak cihan tari- | ğenlerim, kardeşlerim ve kendi na -| molarm, bi mıma rica ederim, hinde, emsalsiz bir şeref kazanmış tr. j Cr. ar No. 55 Edip Izzet (Şeker) tüz Y. le İN ı s | eg Gl sora Muhmut Y BisAra — Güle güle Ielâl Hanımcığım... ;yarı çevirmi Ayda, onu merdiven başma kadar| geçirmişti; Telâl, merdivenleri iner » ken, Ayda, gülüyordu: — Gidin, eğlenin. ğer sancılan- mamış olsaydım, ben de gidecekt Keyfinize bakın... Böyle gelmiş, böy- le gider. İclâl, aşağı indiği zaman, şoföre: — Akıntıburnuna! dedi, Şoför, başmı salladı. Telâl, şaşırmıştı: — Beni tanıyor musun? Şoför, başını çevirme #iyonu kullanırken güldi larınm sarsılışmdan belli oluyordu: — Bunun burasma Istanbul, de- mişler, hanımefendi... Biz hem Is- tanbulluyuz, hem de şoförü; Fuzla söylemedi; Telâl de sesini ıkarmıyordu. o Otomobil, Beşiktaş yoluna man şoför, başımı ğer — 8k, nımt aradığınızı, onları bul tediğinizi söyleseydiniz, öyle iki sa- at yorulmazdık. Jelâl, şaşalamu — Iki saattir, muyduk? Şoför, tek omuzunu kaldırdı: — Onlardan kim var? Bakınız! | Dediniz, — Peki lelâl Hanrmefendi. | — O da, o demek değil mi? İ Şoför, omzu üstünder nü kıssrak, gülmekle acımak ara - sında bir iç çekişle: — Hepsi, bir, değil, hanımefen - çin aradığınızı Onlardan kimi aradığınızı, » iylemediniz ki, biz, o söylemiş olsaydınız, göre bakar; ona göre sorar, arardık ütunlarda nakletmek mülk 'menilerin, Anado- nyana komşuluk ediyorlardı. aç un'ullah Beyle Fofo Ha- ak iş - onları sormuyor ek gözü- Sağıık | Öğütleri | Kürk Manto Giymek için mevsim daha pek er ken ama, bu yıl havaların pek kar ınca, kürk şimdiden düşünn klü manto o e o kadar yü i dar af iy asılarının yazın biraz bu | serin günlerde hiç olmazsa omu te. | rmda biraz kürk taşıdıklarına ala mevsiminde bi toyu bırakmak istemiy ie re İ ılmazlar Haksız olanl yaptırmıya kudreti olam; nü Zukta insanı ısıtmak, yani vilcudu- nun hararetini kaybettirmemek İ *İçin, şüphesiz, en iyi elbisedir. Bu - sebebi de kürkün ti ri ara - sında daima hava bulu; Ge İsen gün yün işleme mod le ştim, bir e rasında nekadar ziyade hava bulu- nursa © kadar iyi ısıtır. Bu hesapça, yalnız kürklü hay - vanların der du yvanların derilerinden mod: go) aw Ge n- tüylü mar rlardı. Çünkü tüyle sıkışan hava, rasına sıkışan havadan di dedir. Zaten bunu tecrübe de olmuştur. Şimal kutpuna gid seyyahlardan bazıları oralarda çok bulunan eyder kazlarınm tüyle den kendilerine manto yaptırmışlar ve bu manto kürk mantodan hem afif olduğu, hem de daha z ıttığı için pek hoşlarımı Bilirsiniz. ki Bu eyder kazın frenkler kendilerine yor arlar, olsaydı bir in « ti - 22- gün day Tüylerin kürkten daha tığına göre, bir manto giymek moda ç p etmemelidir. Vaktâ, kaz her ık İfadı yanların kaz tüyü İcekleri hatıra gelirse Kür Tantöfarin Mer gün kaz tüy iği İçin, bütün dünyaya kürklük tavşan gönderen Avustralyada bir gün tavsan ka yacağını da hatıra getirmek lâzım - dır. Vaktile, ber memlekette İ ğibi, bizde de kürkün tü iceriye İ kabı dışarıya og kürkler daha ziyade ısıtırdı, çünkü kürkün ör olduğu © ri irdi ve tüyleri içeriye olunen daha İyi-ısı - Nasrettin Hocanın rak, kürklerin ilk sa » hipleri insanlardan daha aktllı sanıl- dığından, kürklerin tüyleri dışarıya çevrildi, kürk kapları da kürk tölarım astarları oldu. Böyl her sürette kalbi - ve Ja hayvanları taklit eden vahşi adamla. İva da benzediler. Halbuki onların a- rasında bile, hayvanlardan biraz © -İha akıllıca ola n isinin tüyleri içe: ekinin dışarıya, İ İnur ve çok üştüdük oför, tekrar direksiyona dönmüş mayız.. İclâl, merakla eğilmişti: — Neden soramazsm, Müşteriden tahkikat olur mu? — Demek Sun'ullah Beyle Mat- 1 Fofonun öye gittiklerini biliyordunuz öyle mi? Şoför, başmı eğe eğe salladı; — Hasan Ağabeyin arabasilı ala Mehmedin abasma b Vidala, döndü, Husan Ağabeyi, ora- da alakoymuşlar... Sabaha karşı Vi- dala, daha iki araba alıp gidecek. Telâ), anlamıyordu: — Neden? Şoför, dişlerini sıkmasma rağmen katılacak gibi gülüyordu: — Hani güldüğüm içi bakmayın hanımefer Buradan İ giderken ayıktılar, sıkışarak oturu - yorlardı. Dönerken, hepsi turşu © lacaklar, iki araba almaz ki... Son- ra, misafirleri de gelecek elbette. İçlerinde semti uzak olan da çikive- m n kusura di E- ma u, neye sormadınız? rir belki, Otomobil, Ortaköye doğru ilerler- ken, denizin uğultusu, kıyılara vu » gö- cak kürk manto| “İmü w İdaki elektrik değişmeleri i Hâkimler arasındaki son tayin listesini aynen neşrediyoruz İ Ankara, (Hususi muhabirimiz y — Ak nin tam Yiste T: rma n tayin edilenler: İstanbul bi-| m: rinci ticaret h - si Ahmet Suad, eski Darülfünün mü İlderrislerinden Vehbi, | İzmirceza hâkimi Atıf 300)ira hsisatla İstanbul 9 numaralı ih hâkimliğine, tem - ahke portörle- rinden Ahmet Remzi terfian Elmal liğine, Balikesir hi Abdullah Gaziantep asi ne, İstanbul adli ihtisas mahkemesi hâkimi Mehmet Refik İstanbul ağır öeza reisliğine, İstanbul birinci t İret azasından Mustafa Faiz mahkeme reisliğine, İstanbul ticaret azasmdan İsmail Hakkı & İ m esi ra Şevket terf Malatya ihti Ah- ebinkarahisur mü ri terfi umumisi Kad- n o yer. müddelumusiliğine, Seyyit Yahya talebiyle Burdur reisliğine, Ankara müddelu - mumi muavinli den Kenan Ankara sorgu hâkimliğine, Burdur retsi met Tevfik tahvilen Adana ceza hâkimli, İstanbul uh Kars azası Abbas İ Hilmi terfian ; Kina, Ko- caeli azası Ali Riza terflan ayni yer azalığna, Kütahya azası Abdullah ti i yer, aralığına, İz. sorgu hâkimi Hafll Sıtkı ayni yer azalığına, Mardin müddelu mumisi Mehmet Asım terfian o yer müddejumumiliğin, zemlik müddei- umumisi Ali Ekrem terflan ayni. yer üddetum milis onzuld deiumi fik ayni yer m çıktan Abdullah aş hâkimi Ahmet tah- len Cizre hâkimliğiner Ankara müd deiümumi muavin mann knk içeriye doğru olan kürklerini giyer. Kâni erflan ler. u kadar ki, eski kürk kapları kürk mantoların astarı olduktan son ra da değerlerinden hiçbir şey kay- betmediler. Çünkü kürk mantola - rm astarları da kürk kapları gibi İlpekten yapılıyor. Tpek ziyade süs olmıya yararsa da, hava- inden vücu- “İpek astarlı kürk manto sağlık bakımından pek iş 'y demektir. Yalnız bir kabahati vardır: Kürk iştahı azaltır. Tavşanlarm da tüyleri traş edilince daha çok yedikleri tecrübeyle sabit- Tokman Hekim ran dalgaların hirçm serpinti Ie lâlin aklinr başma getirmişti. Kıştı... murlu, serpintili, soğuk bir kış gecesi Ve o... burnuna Arnavutköğ'üne, iyordu. Akıntı » İsandı. Fakat Fofonun apartmanma İ uğraması; Ayda ile konuşması da rüya mıydı? Akmtıburnuna gittiklerini söylemişti. Hem, bunu gayet tabii bir hal almış, hattâ gül müştü... Sonra, ayni şeyi, şoför de yadırgamamıştı. Akıntıburnu gazlnoları kışın da, açık mıydı? Otomobil, bütün hızile gidiyordu. Telâl, eğildi; şoförün omzuna do- kundu; çekingen bir sesle sordu — Pardon, Aktntıburnuna gidiyo- ruz ama... Şoför, başmı çevirmişti: — Evet, gidiyoruz... Bir yere mi uğrıyacağız? — Yok nki gazinolar açık mı Şoför, anlamamış değildi, yanlış duyduğunu sanmıştı: 16, | talebiyle Ankara k | ısıtmaktan | kimliğin Irfan Gürün mi idirne müdâeiumümi ğine terfian ayni yer müğ Hakkı, Şarköy delümumisi Cemil terfian o yer müd- deiumumiliğine, Gebze müddelumu - misi Mehmet Celâleddin terfian o yer numiliğine, Çubuk müddei - umumisi İbrahim terfian Osmancık hâkiniliğine, Aydın sülh hâkimi Yu- suf Ziya n o yer hâkimi ra sulh hükimi i yer hâkimliğine, Hop Mehmet Şe i Ali Riza tahvi kuk hükimliğine, Urla mü Şevki Bozdoğan hukuk Çankırı icra memuru Gediz hukuk hâkimli - ası Nail İstanbul "sulh miiddeiimumisi ulh hâkimliğine, ni Fatma Mürüvvet sulh hâkimliğine, Pulati: sulh hâkimi İsmail Hakkı ta- lebiyle Ankara sulh hükimliğine, müddelumumi © muavini Hayreddin İlgaz hâkimliğine, Mani- sa Müddelumumi muavini Hasan Hilmi Karaburun hâkimliğine, Cezre hâkimi Mehmet Feridun Lüleburgüz müddetumumiliğine , Olti o bâkimi Mehmet Hulüsi Pazar ceza hâkimli - ğine, Ardehan müddelumumisi Nail tan Mu lumumiliği mu delumumi İsmi M müddi Hamdi terfian hâkimli n hukuk hu» mu - kimliğine, Hasan Kemal > Aydın a imliğine, Fatsa -| Çal müddeiumümiliğine, Kastamonu ier muru Hasan müddelumumiliğine, muru AH Enver Ki Ardahan kimliğine memuru Mehmet Ali, Nusret Tosya k lera me- kimliğine, Tunçeli icra Ankara sulh U İ se, Himis müddeiumumiliğine Erzu - rum icra memuru Ahmet Cevdet, Köyceğiz müddeiumumiliğine Ödemiş icra memuru Mehmet Tevfik, Şile İstanbı müddelumumiliğine müddeiu- Mihalıççık Ankara eski Mehmet Turgut, i muavinliğine müddeiumu: İra müddelumum! muavinliğine o yer sulh hâkimi Kemal ,Ankara müddel- umumi muavinliğine o yer aza mua- vini Süleyman Mehmeddin, Ankara müddelimumi o muavinliğine o yer sulk bükimi Mustafa Kâmil, Ankara İ müddelumum! » muavinliğine O yer İ sulh hâkimi Rifat, Afyon aza mua - yle Bergama aza mu- avini Ahmet Necati, Tirebolu hüâkim- liğine, i Süleyman Şevket, Dersim sorgu hâkimliğine tabvilen tayin sorgu hâkimi Ali reyya, Ankara sorgu hâkimliğine hukuk fakültesi mezunlarından Meh met, Tokat müddelumumi muavinli. ğine Adana mahkemesi hâkim nam - zeâi Ahmet Kâmil, İstanbul aza mu- aviniliğine Tefenni sorgu hâkim Mustafa Cihat tayin edilmişlerd Akmtıburnu gazinoları... — Elbette, açık.. Yani, sabaha kadar açık mı, diye soruyorsunuz? Telâl, iyice anlamak İstiyordu: mdi kış sayılır da. fö rdü. Genç ka dına uzun uzun baktı, güldü: — Akıntıburnunun mevsimi yok- tur. Erbabı, her mevsimde oranın zevkini çıkarır, o Barmılacak kapalı yeri var. Hele kafalar tütsülendik. kışm, yeni geliyorsunuz geliba?.. Şoför söylerken, İclâl, düşünüyor- du; neden burasını seçmişlerdi? Bu kadar uzak ve sapa bir yere çekil imelerinin sebebi, neydi? Otomobil, gazinonun önünde du- runca, İelâl, şaşırarak baktı, Gazino kapalıydı. Şoför, kapıyı açtı: — Buyrun... İçerdedir, onar... İelâl, hesabı görüyordu; şoför: - Bekliyeyim mi? diye sordu. lelâl, her ihtimale karşı ihtiyatlı bulunmak istiyordu: — Bir sant, bekliyebilir misiniz? İ musiki saz heye: ine, | X: hâkimliğine o yer aza muavini Nefi-| terfian İstanbul icra memuriarmdan | yyip Avni, Anka- | ten sonra, soğuğu duyan kim? Siz,| Adliyede yapılan » eni İRad tayin ve terfiler | Bugünkü program | Istanbul Havadi 18,30: Çay sa- Çocuklara e dan; 20 : Safiye ve arka- dan Türk em Plâkla daşları tarafi Vetalerin Page', düetro Bir Orta Asya Siep tasviri; Slav dansı; 6 — İyolitaf İvanofun Caucasienne"inden parçalar; 7 — Türk ha. valârı; 22.50 - 23: Ajans ahberleri VARŞOVA İ 18: Mandolin ko 18,50 konseri; | 18,20 Konuşmalar; | 20 Konservatı nakli; 23: Spor; 23, Piyano Küçük vardan e konser Dans plâk- ları # Günün program özü | Senfoniler: | 2145 Bükreş (Subert Conajör). 22 Ko- lonya Çleheln, Mozart), 22 Prag (Srvatana, Jeremias). 24 Douçlandıender (Sig ed, Wüzmer) Hafif konserler: 19 Lüypsig: Halk musikisi. 20 Varşovat Hafif orkestra. 2030 Budapeşte: Hafif or. 10 Berlin; Koro ve orkesira, 24, 10 Hamburg: Orkestra, piyano, 22 Varşo- va: Konservatuvar konseri. Operalar: | 2110 Frank 45 Torino * "Don Juan ,Mozarf. 21, 'Meistersinger von Nürnberg, Oda musikisi: 20,15 Berlin: Piyano « Oboa, Resitaller: 8,20 Varşova: Piyâno konseri. 2020 | Münih: Piyano (Memann). 20,30 Bükreş: Çift piyano, 21,10 Settens: Şarkılar, 23,0 Viyana: Org musikisi, 23,15 Gitar. Dans musikisi: 23,15: Varşova. 23,40: Roma. 24: Viya | YEMEK LİSTESİ Hafif yemekler — Kuzu söğüşü, kabak salatası, bamye bastısı, armut kompostosu, RE meler <> yen ve Ez İtes dolması, suböreği, g: Şarkı « LOREL HARDI Türkçe öğreniyorlar TÜRKÇE KONUŞACAKLAR a Hindistanda TÜRKÇE SÖZLÜ — Beklerim... Şoför, kapalı kepengi vurmuştu, çok geçmedi, kuzu kapısı aralandı: — Kime? Telâl, eğilmişti: — Yabancı değil, misafir geldi... Genç kadın, küçük kapının aralı dan buşin: uzatır uzatmaz, içeri- n çığlıklar kopmuştu: — Bu, mükemmel bir sürpriz. Bravvo Ielâl Hanım... —5— İclâl, uyandığı zaman, oda karanı | iktı. Yemek odasi tarafından ince- li, kalınlı sesler geliyordu: — Bu ne uykusu yahu? — Biz de geç yattık... İ — Uykusunu almıştır... yuyamaz sonra... Genç kadın, yatağında doğruldu, baş ucundaki armut düğmeye basa- İrak elektriği yaktı Seslerini dinli - yordu: , — Sun'ullahm #esine benriyor.. Bilâl de gelmiş olmalı... Madam Zaruyi, onlara dert anlat- mıya uğraşıyordu: Gece u- (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: